GEMİ BÜYÜDÜKÇE KAZANÇ ARTIYOR

GEMİ BÜYÜDÜKÇE KAZANÇ ARTIYOR

Trondheim’daki gemi modellerinin denendiği atölyede 6 m. uzunluğundaki “Phoenix” modeli i!e başarıya ulaşıl­mıştır. Bir teknisyenin açıklamasına göre 13 m. yüksekliğe ulaşan dalgalar bile gemi güvertesine erişemiyor.

Bu geminin yapımı yalnızca, HDW tersanesi için 3 yıllık bir iş güvencesi vermekle kalmıyor, aynı zamanda diğer en­düstri alanları için de bir pazar oluşturuyor. Örneğin Bre­men yakınlarındaki Thedenhausen’de bulunan Horst War- necke firması, yalnızca kamaraların yapım ve donatımı için 100 Milyon Mark’lık ihaleyi âlmış durumda. Aşağı sakson- lar, daha şimdiden Klosters’in tasarımına uygun dört orijinal bölme örneğini kendisine.sunmak üzere hazırladılar.

Alman Deniz Yolculuğu Kömitesi’nce yayınlanan “Ma- ritime Visionen” adlı kitapta, Fin tersanesi VVârtsilâ’dan üç yazar Kai Levander, Pirjo Harsia ve Hanna Vainola, ekono­mik açıdan bir inceme yaparak şu görüşü paylaşmışlardın “Ge­mi sahipleri ekonomik olmayı amaç edinmişlerdir. Ekono­mik oluşun gerçek ölçüsü, gemi büyüklüğünde prensip ola­rak hiçbir ü’st sınır tanımaz. Kazanç, büyüklükle doğru oran­tılıdır.”

 

Bu yüzden VVârtsilâ tasarım stüdyolarında gemiler dai­ma daha büyük, daha geniş ve daha yüksek olarak tasarlanmaktadır.

Bu gelişme, yeni yapılan gemilerde kendini göstermeye başlamıştır, Daha geniş güverte alanları, kamaralar ve otur­ma odaları yaratmaya yönelik tasanlar uygulanmaktadır. Ge­minin yapımında, öncelikle mümkün olduğunca yükseğe çı­kılıyor. Belirli bir orandan sonra yükseklik tehlike yaratabi­leceğinden, sıra güvertelerin genişletilmesine geliyor.. Nor­mal boyutlardaki tek gövdeli gemiden geniş gövdeli gemiye geçiş gerçekleşiyor böylece.

İlk aşamada, gövde genişliğini aşan delta şeklinde güver­teler hazırlanıyor. Güvertenin dışarıda kalan kenarlan ise tom­bazlarla destekleniyor. Bu gelişmenin sonucunda, ortaya çı­kacak olan yolcu gemisi, alışılmadık bir biçim kanacak, çok gövdeli.

Gemi yapımcıları içinde şimdilik belki küçük bir konu­ma sahip olan VVârtsilâ mühendisleri, gemi yapımındaki ye­nilikleri düşünüp uygulama konusunda çok cesur ve atak gö­rünüyorlar. Her türden plan ve tasarım çekmecelerinde ha­zır bekliyor:

100 – 300 yolcu kapasiteli küçük gezi gemiler; alışılmış turistik rotalar dışında fazla bir değişiklik sağlamazlar. Ancak yolculanna kıyaslanamayacak ölçüde yüksek konfor, servis ve güvence sunarlar. Bu özellikleriyle özel gemi gezileri için ideal sayılırlar.

Daha büyük gezinti gemileri; transatlantik turizmine gi­rerler. 5,5 günlük bu geziler süresince birinci sınıf eğlence zengin gösterilerle donanmış bir program uygulanır. Her yol-

İL

YENİ

GEMİ

BİÇİMLERİ

Gelecekte gemiler ekonomik nedenler­den dolayı gittikçe daha büyüyeceğin­den, biçimsel değişik­liklere uğramaları da kaçınılmaz bir sonuç. Tek gövdeli gemi ön­ce delta biçimini alı­yor ve bu gelişmenin

-4i

sonunda da Katama­rane ve Trimarane gi­bi çok gövdeli gemiler oluşuyor.

O

*sT

O“

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

m-m

Norveçli armatör knut Udstein Klostors {sağda) ve DanimarkalI gemi mimarı Torge \X/andborg, Trandheim ı tankında “Phoenix”in ^n6^?fffi^nceliyorlar.

 

cu, lüks kamaralarda yokuluk eder.

Bir gecelik gezintiler için ise özel gemiler söz konusu. Bu gemiyi tasarlarken Wartsila mühendisleri New York gibi milyonları barındıran kentleri hesaba katıyorlar. Limandan ayrılış saat I8’de; dönüş ise mesai saatinin başlamasından biraz önce. Gemide konferans salonları, tiyatrolar, barlar, gece klüpleri ve ayrıca birkaç saatlik uyku için kamaralar bulunmakta.

Dünya turları için kullanılan “gemi adasının tüm ama­cı, geminin kendi içeriğinde saklı. Böylece hem yüzen bir cennette tatil geçiriliyor, hem de dünyanın sahil şeritlerin­deki çeşitli tatil merkezlerini tanıma olanağı doğuyor.

Yüzen kentler niteliğindeki bu gemiler limanlara uğra­madıklarından, gemi mimarlarına geniş bir tasarım özgürlü­ğü sağlıyorlar. Örneğin çift gövdeli SWATH (Smal Water Plane Area Twin Hull’da Wartsila mühendisleri gemi yapı­mındaki yenilikleri özgürce sergilemişler. SWATH’da iste­yen her yolcu dış kamarada kalabiliyor. Kamara güverteleri, büyük güverteyi çevreleyip rüzgardan koruyor. Her iki ka­mara kanadı merdivenli ana bina ile asansör tertibatına bağ­lantılı durumda. Kamaraların alt kısmındaki eğlence salonla­rı, tiyatro ve yemek salonlarını çevreliyor. En alt güverteye ise servis salonları yerleştirilmiş.

Wartsila grubunun bu yüzen kentini ve Klosters’in “Pho­enix” ini, Touristik Union International adlı dünyanın en büyük seyahat acentasmın şefi Paul Lepach şöyle yargılıyor: “Tıpkı turizmde olduğu gibi, gemi turları sektöründe de farklı ve ekstrem tatil biçimlerinin ortaya çıkması kaçınılmazdır. “Phoenix” modelindeki gibi dev otel kuleleriyle donanmış süper gemilerin yamsıra küçük, sevimli gemilerde yer ala­caktır. Ayrıca, zirve noktalarının birbirini izlediği kısa gezi­ler kadar, uzun süren yolculuklar da önem kazanacak ve hatta daha ağır basacaktır.”

Hobby’den çev: Haldun ÖIMGEL

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*