MÜFTÎ-ZÂDE AHMED EFENDİ

MÜFTÎ-ZÂDE AHMED EFENDİ: Osmanlı âlimlerinden. Seksenseki- zinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi, Ahmed olup, babası Gelibolu müflisi olduğu için, “MüfÖ-zâde” diye şöhret bulmuştur. Doğum yeri, târihi ve babasının ismi bilinmemektedir. 1206 (m. 1791) senesinde İstanbul’da vefât etti. Üsküdar’da Havuzkuyusu civânnda medfûndur.
İlk eğitim ve öğrenimini babasımn yamnda gördükten sonra, zamâmn âlimlerinden ilim öğrendi. İlimde ilerleyip diploma aldıktan sonra kadılık mesleğine yöneldi. İlk olarak, 1181 (m. 1767) senesinde, “Hâriç” rütbesiyle Galata kadılığına ta’yin edildi. Bilâhare  Edirne pâyesine nâil oldu. Sultan Üçüncü Mustafa Hân zamânında, 1186 (m. 1772) senesinde zuhûr eden Osmanlı-Rus savaşında Mekke-i mükerreme pâyesiyle ordu kadılığı vazifesini yürüttü. 1196 (m. 1781) senesinde İstanbul kadılığına yükseldi. 1199 (m. 1784) senesinde Rumeli pâyesiyle Anadolu kadıaskerliğine getirildi. 1200 (m. 1785) senesinde Şeyhülislâm Dürrî-zâde Mehmed Arif Efendi’nin ayrılmasıyla boşalan şeyhülislâmlık makâmına getirildi. Allahü teâlânın emirlerine uyulmasına, yasaklarından kaçınılmasına gayret etti. Şeyhülislâmlığı müdde- tince adâlet ve doğrulukla hükmedip bid’atleri, haksızlığı ortadan kaldırmaya çalıştı. 2 yıl 1 ay 15 gün bu yüksek makamda kaldıktan sonra, ihtiyarlığı ve rahatsızlığı sebebiyle, 1202 (m. 1787) senesinde vazifeden alındı. Beylerbeyi’nde bulunan kendi evine çekilip, gece-gündüz Kur’ân-ı kerim okumak, İlmî mütâlâalarda bulunmak ve Allahü teâlâya ibâdet edip, tâatte bulunmak sûretiyle vakitlerini kıymetlendirdi. Bu hâl üzereyken vefât etti. Müfilî-zâde Ahmed Efendi, derin âlim, fazilet sâhibi zamânımn âlimleri arasında husûsî üstünlüğü olan bir zât idi. Hak ve hakikati söylemekten çekinme- yip bid’at ehli ve sapıklarla mücâdele ederdi. Görünüşü sert ve şiddetli ise de, aslında çok mütevâzî ve merhametli idi. Herkes tarafindan sevilir ve sayılırdı. Allahü teâlânın emirlerine ve sevgili Peygam berimizin (s.a.v.) sünnetine sıkı bağlı, haram ve şüphelilerden şiddetle kaçınırdı. Nüktedân ve hazır cevap idi. Bir defâsında Fas hâkimi Mevlânâ Muhammed, Osmanlı âlimlerini imtihan etmek için dört mes’ele sorup cevap istemişti. MüfÜ-zâde Ahmed Efendi de, suâllere iknâ edici ve faydalı cevaplar yazmak sûretiyle, Osmanlı âlimlerinin ilmi üstünlüğünü isbatlamıştı. Kâdı Beydâvî’nin tefsirinin ba’zı kısımlarım şerh eden risâleleri vardır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*