SALİH EFENDİ

SALİH EFENDİ: İstanbul ’da yetişen evliyâdan. ismi Sâlih Efendi’dir. 1203 (m. 1788) senesinde, İstanbul’un Karagümrük semtinde doğdu. 1296 (m. 1879) senesinde İstanbul’da vefât etti.Dergâhındaki tevhîdhânesine defnedildi.Sâlih Efendi, tahsilini İstanbul’da yaptı. Zamâmn büyük âlimlerinden ilim öğrendi. Fâtih Câmii’ndeki derslere devamla, aklî ve nakli ilimlerde olgunlaştı. Hocalarından icâzet aldı. Sonra Şeyhzâde Câmi-i şerifine müderris oldu. Meşhûr Hattat tsmâil Zühdî’ den hat dersleri aldı. Odabaşı Şeyhi ve Nûrî Efendi’nin icâzetli talebesi olan Abdullah Efendi ile sohbet etti. Bu sohbette, Abdullah Efendi’nin hocası olan Nûrî Efendi’nin tasavvuf ilmindeki üstün derecesinden haberdâr oldu. Daha sonra tasavvuf ilmine dâir ba’zı zor meseleleri, sormak ve sohbetinden istifâde etmek maksadıyla, Üsküdar’ da bulunan Nûrî Efendi’yi ziyârete gitti. Sohbetini dinledi. Sohbette sormak istediği mes’elelerin cevâbını soruyu sormadan aldı. Kalp ilimlerine dâir pekçok şeyler duydu. Hayretler içinde kaldı. Onun büyüklüğünü anlayıp kalbi, Nûrî Efendi’ye karşı derin bir sevgi ile doldu. O akşam orada kalmaya, Nûrî Efendi’nin ma’nevî kemâ- lâtından istifâde etmeye karar verdi. Yatsı namazı vakti girdiğinde namaza kalkıldı. Aklî ve naklî ilimlerde söz sâhibi olan Sâlih Efendi, kırâat ilmindeki mahâretini göstermek arzusu ile ilerleyince; Nûrî Efendi, Sâlih Efendi’ yi mihrâba da’vet etti. Sâlih Efendi de mihrâba geçip imâm olarak iftitah (namaza başlama) tekbîrini aldı, içinden Sübhâneke ve Eûzüi besmeleyi okuduktan sonra; “Elhamdülillahi…” dedi. Fâtiha’mn devâmmı okuyamadı. Birkaç defâ tekrarlayıp yine hatırlayamayınca mihrâbdan çekildi. Nûrî Efendi geçip namazı kıldırdı. Sâlih Efendi o zaman, Nûrî Efendi’nin, tasarrufu kuvvetli, hâl ve kerâmet ehli bir zât olduğunu anladı. Tövbe ve istig- fâr edip, ona talebe oldu. Tam yirmiiki sene cân-ı gönülden ona hizmet etti. Sadâkatinin mükâfâtı olarak ma’nevî derecelere kavuştu. Talebeliği esnâ- sında hocasımn emriyle, Mesnevi Hân ismiyle meşhûr Hoca Hüsâmeddîn Efendi’ye giderek Mesnevî-yi şerif okudu. 1265 (m. 1849) senesinde hocasının yerine geçerek talebe yetiştirmeye başladı. Bilâhare arsa hâlinde olan Muslihuddîn Mescidi’ni dergâh olarak yaptırdı. Fâtih civânnda, Tahtadâra Dergâhı’m binâ etti. Sâlih Efendi, Hak âşığı, kâmil, çok ibâdet eden, ismi gibi sâlih, sabırlı, din ve fen bilgilerinde üstün, hâller ve kerâmetler sâhibi bir zât idi. Kur’ân-ı kerîm ve salevât-ı şerife kitabı olan Delâil-i Hayrât yazardı. Yazılarında mahlası (Şems) idi. Bu şekilde geçimini te’min ederdi.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*