ŞEYH MUHAMMED İHSÂN

ŞEYH MUHAMMED İHSÂN; Hindistan evliyâsından. îsmi Muhammed îhsân’dır. Hâfiz Muhammed Muhsîn’ in oğludur. Abdülhak-ı Dehlevî’nin Boyundandır. Silsile-i aliyyeden olan Mazhar-ı Câıı-ı Cânân hazretlerinin olgun halîfelerindendir. Doğum ve vefât târihleri kat’î olarak bilinmemekte ise de, onüçüncü asnn ortala- nnda vefât ettiği bilinmektedir. Muhammed îhsân, gençliğinde tahsil görmemiş, yetişmemişti. Bu sebeple, lüzumsuz ve uygunsuz işlerle meşgûl oluyordu. Bir gece rü’yâsında Mazhar-ı Cân-ı Cânân’ı gördü. Süt ile pirinç pilavı yiyordu. Yemeğinden artanı Muhammed îhsân’a verdi. O da yeyip çok lezzet aldı. Heyecanla uyandı. Bu rü’yânın te’sirinin devâm ettiği günlerde, Muhammed îhsân, Mazhar-ı Cân-ı Cânân’ın talebeleri arasına girdi. Tam bir tövbe ile eski hâlini terketti. Artık bu büyükler yolunda istikâmete kavuşup çok ilerledi. Müceddidiyye yolunda çok yüksek makamlara kavuştu. Kalbi, Alîahü teâlâmn muhabbetiyle nûrlandıı. öyle ki, cenâb-ı Hakkın muhabbetinden kendinden geçmiş bir hâlde bulunur, dünyâyı unuturdu. Bu hâle o kadar çok kapılırdı ki, kendinden geçme ve gönülden yanma, onun husû- siyeti hâline geldi. Birgün Şeyh Muhammed îhsân’ın yamnda birisi, Senâuliah-ı Sebnehlî’ nin şu sözünü nakletmişti: “Senâullah buyurdu ki: Hazret-i îmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i elf-i sânî’nin mübârek kalbinden, büyükler yolunun feyz ve nârları, coşkun bir sel misâli öyle akmakta idi ki, kalbde bulunan bütün karartı ve lekeleri silip götürürdü.” Sohbette bulunan bir talebe bu sözü işitince, öyle derinden bir iç çekti ki, kendinden geçip bayıldı.

Şiir:

“Meşgalemiz hep, aşk-ı İlâhîdir.

Derdimiz hep aşk-ı İlâhidir.

Kısacası şu ki:Ömrümüz ve de,

Zamâmmız hep aşk-ı İlâhîdir.”

Şeyh Muhammed îhsân’m kerâ- metleri pek çoktur. Kendisi şöyle anlatır “Bir defâsında bulunduğumuz bölgeyi düşman istilâ etmişti. Ben kendi küçük hücremde (odamda) tam bir tevekkül ile oturmuş, Allahü teâlâmn zikri ile meşgûl oluyordum. Her tarafı istilâ edip, yağmalayan fitnecilerin rahatsız etmesinden Allahü teâlâya sığındım. O gün akşama kadar, fitneci ve yağmacılar her tarafı peri- şân ettikleri hâlde, Allahü teâlâmn izni ile onlardan hiçbiri benim bulunduğum yere gelmedi.”

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*