OF ünl. (onomatope)

OF ünl. (onomatope)

OF ünl. (onomatope)

OF ünl. (onomatope)

OF ünl. (onomatope). Kullanıldığı yere ve sesin tonuna göre çeşitli duyguları ifade eder. Bezginlik, bıkkınlık, sıkıntı, usanç belirtir: Of, şu toprak açılsa da yerin dibine geçebilsem! (Namık Kemal). Of, bırakalım bu konuyu artık! Of, nerdeyse patlayacağım! jj Acı, ağrı, ıstırap belirtir: Of, başım çatlıyor! I| Yorgunluk: Of, bu yokuş insanı öldürür! || Şikâyet, yakınma: Of! Bu kolumun ağrısı geçmeyecek mi? (N. Ataç). Yüreğim yanıktır, ciğerim delik / Of, of kemirir bağrunı of, ince hastalık! (O. V. Kanık). || Usanç veren bir şeyin bitişinde duyulan rahatlamanın belirtisi olarak: — Müjde! / Bulutlar ayrılıyor.. O of, neydi kaç gündür / Güneş görünmedi hiç (Tevfik Fikret).
— DEY. Of çekmek (veya demek), duyduğu sıkıntı, acı ve üzüntü v.b.yi uzun «of» sesi çıkararak belli etmek: Koğuştaki arkadaşlar, bunun of çekmelerinden iyice bezmişler (Kemal Tahir). Bir of çeksem karştki dağlar yıkılır (Halk türküsü). [M]

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*