Bombus Arıları
Alman yazar Waldemar Bonsels’in Cınlü çocuk romanı Arı Maya’yı (Die Biene Maja) çoğumuz biliriz. Maya bir balansıdır ve romanda onun dünyayı tanıyışı anlatılır. Kovanından ayrı- \ lan Maya, arıların dostu ve düşmanı böcekleri tek tek tanıdıktan sonra çok merak ettiği insan soyuyla tanışır. Bu ürkütücü yaratıkların ancak, birbirlerine sevgi besledikleri zaman güzelleştiklerini gözleyen Maya, sevgiyi bir yaşam ilkesi edinir. Şimdilerde | de, insanların gündemine başka bir an girdi. Ona ikinci bir Arı Maya diye- \ biliriz, tek farkla: O bir yabani: adına yabani toprakansı da ĞNOf>ar. Gnon hakkında göz!embr yatz&i. yaziar yazıldı yüzyıllardır. Ama gün geidi “Bombus Maya” insanoğluna elverdi.
Hormonlarla ilgi kuşkulanndan bunalan insanoğlu aklı ile bombusun o müthiş özelliğini, bazı bitkilerin tozlanmasını sağlamadaki rolünü keşfettiler. Bombusu aldılar, seralarına götürdüler, o çılgınca oradan oraya uçuşup, çiçekten çiçeğe konarken, taşıdığı çiçektozlarını (polenleri) etrafa yayıyor, serada verim artıyor, domatesler, çilekler büyüyüp serpiliyordu. Bombusun yaşamında da sevgi bir ilkeydi ve o insanları sevmişti. İnsanlara verimliliği, sağlıklı yaşamı ve kaliteyi hediye etti.
Günümüzde birçok ülke
seralarda tozlama görevini bombus adı verilen arılara yaptırıyor! Bombus, özellikle sebzecilikte yüksek verim elde etmek amacıyla hormon kullanan üreticilere bir çıkış, hatta kurtarıcı oldu. Bu üreticiler, yetiştirdikleri sebze ve meyvelere hormon uygulayarak yüksek verim peşinde koşarken, umduklarının aksine iş gücü ile üretim maliyetinde artış ve ürün kalitesinde de bir düşüş olduğunu gözlediler. Ayrıca, kimilerinin bilinçsizce hormon kullanması sonucunda insan sağlığı da olumsuz yönde etkilenmişti. Bu arada 1987 yılında Hollanda, Belçika ve Fransa’da, son birkaç yıl içinde de
İsrail, ABD, Japonya, Ispanya ve İngiltere seralarında tozlamada bir bombus kullanma modası baş gösterdi. Bombus sayesinde hem daha kaliteli ürün elde ediliyor hem de daha az iş gücü gerekiyordu.
Bu arılar, İngilizler’in deyimiyle, para istemeyen, haftanın 7 günü deliler gibi çalışan, sorun çıkartmayan, üstüne üstlük sigorta, vergi gibi sorunları da olmayan, gönüllü işçilerdi.
Bombus, güçlü görünümlü, renkli tüyleri ile tanınan, türdeşlerine göre oldukça iri, belirli heyecanları olan ve bunları; örneğin öfkesini, aşık olduğunu, vızıldamasındaki tonlamalarla dışa vuran ve genelde toprak altında yaşayan, bildiğimiz yaban arısının ta kendisi. Onu, arılar
alemindeki diğer arılarla kıyaslayan insanlar “etkin tozlayıcı” diye bir de lakap taktılar. Bunun nedeni, bombusun büyük vücutlu olması ve tüylerine takılan çiçek tozlarını çiçekten çiçeğe taşıyarak tozlamaya yardım etmesi. Bu yumuşak huylu, kin ve nefret duygularından arınmış, kendisini rahatsız edenlere karşı bile en etkin silahı, iğnesini (iğnesini kullanmasının kendi ölümüne yol açacağını bilircesine) kullanma gereği duymayan bombuslar, bütün gün bir çiçekten diğerine durmaksızın dolaşarak, çiçek tozu ve balözü toplarlar.
Uzun dilli (ağız parçaları) türleri ısırma ve yalama gibi etkinlikleri çok iyi becerdiğinden, bombuslar,
bınricT çıtt, antenlere bulaşan çiçeK tozlarını ve tozlan temizlemek için özel temizlik gereçleri ile donatılmıştır; bu sayade koku alma organı olan antenler sürekli temiz tutulur. Bombusun 1 çift anteni, bileşik gözlerin orta kısmına yakın bir yerden çıkar. Antenler, dişi ve işçi bombus-larda 12 bölütten, erkek bombuslar-da ise 13 bölütten meydana çelir.
Koku alma işlevini üstlenme olan antenler çok miktarda çiçek tuzu ve balözüyle bulaşık olmasına rağmen bombuslar bacakların birinci çifti sayesinde yine de çok etkin çalışır. Seçtikleri çiçekler çoğunlukla tatlı kokulu, çok renkli ve büyük boyutludur. Bombuslar insanların kokusuz diye bildiği bazı çiçeklerin kokularını bile ayırt edecek kadar hassastır.
Bombusların üçüncü çift bacaklarında çiçektozu taşımak için sepet-çikler ve çiçektozlarını doldurmaya, gerektiğinde sıkıştırmaya yarayan fırçalar bulunur. Bombuslar vücut ağırlıklarının yarısı kadar yükü rahatlıkla taşırlar. Bu nedenle, iri olan işçi bireyler daha etkin besin topla-yıcısıdırlar.
Zar şeklindeki iki çift kanatları sayesinde uçarlar. Birinci çift kanadın arka kenarında, ikinci çift kanadın ise ön kenarında bir seri kanca bulunur. Bunlar uçuş sırasında birbirine kenetlenir, böylece ön ve arka kanatlar birlikte ve daha güçlü hareket edebilir. Bombuslar kendi etrafında dönen bir türbülans yaratır ve bu sayede düşmeden uçabilirler.
Uçuş için ısı üretimi zorunludur. Bombuslar toraks (göğüs) bölgesinin sıcaklığını 30 °C’a ya da daha üst düzeylere çıkarabilirler. Aktif olarak uçan bir bombusda toraks bölgesinin sıcaklığı 35-40 °C olur. Bunun için uçuşa geçmeden önce bir ısınma sü-
reci geçirirler. BombusLınn hemen her mevsimde uçıbi’melermın vm
melerinde vırır. £n_“:rr.^r rs. – .
karırlar. Bombus çiçeğe .-i n-Jî^ni^ vücut sıcaklığını düşürür. Eğer karahindiba ve ayçiçeği gibi bitkiler üzerinden besin topluyorsa, bir çiçekten diğerine uçmak yerine yürümeyi tercih eder ve bu sırada toraks bölgesinin sıcaklığı uçuş için gerekenden daha alt sınıra düşer. Arı, uçmaya karar verdiğinde yeniden ısınmaya başlar.
Bombusla Tanışanlara Birkaç Örnek
Birçok araştırmacı, çok uzun süreden beri bombuslarla ilgili gözlemlerde bulunmuşlar. Bu araştırmacıların bir kısmı doğa bilgini, bir kısmı ziraatçi, bir kısmı kimyacı ya da zoolog. Örneğin Darwin, 1800’lü yıllarda, yaptığı gözlemlerine dayanarak, hercaimenekşenin (Viola tri-color) döllenebilmesi için toprak ya-
Bombusun çiçekteki ısırma izleri.
çeklerin «”¡mî -¿¿rami-: rını taşıması kesin b:r
Darwin bazı üçgüilerin dilenmesi için de arıların gerekli olduğunu belirtiyor ve örnek olarak şu gözlemlerini açıklıyor: “20 kök ak üçîîu. (Trifolium repens-sürünen üçgül» 2290 tohum verirken, arılardan korunmuş 20 kök ak üçgül hiç tohum vermedi. Bundan başka 100 kök çayır üçgülünden {T. pratense) 2700 tohum elde ettim, oysa arılardan korunmuş aynı sayıda bitkiden bir tek tohum alamadım. Çayır üçgülüne yalnız toprak yabanarısı yani Bombus terrestris gelir; çünkü öbür arılar balözüne (nektar) ulaşamazlar. Kelebeklerin üçgülleri döllendirebileceği öne sürülmüştü, ama çayır üçgülün-de bunu yapabileceklerinden kuşkuluyum; çünkü ağırlıkları, kanatçıkları bastırmaya el vermez. Bundan dolayı İngiltere’de Bombus cinsi tümüyle tükenseydi ya da azalsay-dı, hercaimenekşe ile çayır iiçgülü de büyük olasılıkla tükenir ya da seyrelirdi”.
Darwin bunları Türlerin Kökeni kitabında, var olma savaşı sırasında bütün hayvanlar ve bitkiler arasındaki karmaşık ilişkileri açıklarken anlatıyor.
a. Bombuslarda basit ve bileşik gözlerin görünümü; b.Kanatlarında oldukça basit damarlanma vardır; c. Tüylen küçük bir makasla kesilebilecek kadar uzundur;
d. Tüylerin mikroskop altındaki görünümü;
e. Bacakları çiçektozu toplama işlemi sırasında önemli bir role sahiptir;
f. Çiçektozları içindeki yumurtalar.
Darwin, bombusların huylarını incelemiş olan Albay Newman’m aynı konudaki gözlemlerini ise şöyle aktarıyor: “Toprak yabanarılarının herhangi bir bölgedeki sayısı, büyük orsada peteklerini ve yuvalarım yok eden carla sıçanlarının sayıssma haşindir. İngiltere’de bombiisiann İçte ikisinden cana çoğa böyle yek olmuştur. Bilindiği sjbi sıçanların sayısı da kedilerin sayısına büyük ölçüde bağlıdır. Köy ve kasaba yakınlarında başka yerlerde bulduğumdan
Neden Bombus Anları?
Erdal Şekeroğlu
prvf.Dr.,Çukurova Üniv. Ziraat Fak. Bitki Koruma Bölümü
Bombus arılarının günümüzde bu kadar güncel olmasını temelde iki nedene bağlayabili-
içerisinde uzun ve renkli kılları ile birçok böcek-
çok daha fazla bombus yuvası buldum, bunu sıçanları yok eden kedilerin çokluğuna yoruyorum. BfSndan dolayı, bir bölgede çok sayıda kedi olmasını önce sıçanları ve ondan sonra arıları etkileyerek o bölgedeki belirli bitkilerin çokluğunu belirlediğine kesinlikle inanıyorum”.
Doğada birbirinden uzak aşamalarda bulunan bitkilerin ve hayvanların karmaşık ilişkiler ağı ile birbirine nasıl bağlı olduğunu açıklayan bu örneklerden sonra, Ord. Prof. Dr. C. Kosswig’in bombuslarla ilgili görüşlerine gelelim.
Kosswig’e göre, çiçekli bitkilerin ve böceklerin yeryüzünde bol miktarda bulunması bu iki organizma grubunun birbirleriyle simbiyotik (ortakyaşar) bir ilişki içinde olmalarıyla açıklanabilir. Çiçekli bitkilerin birçoğunda döllenme böcekler aracılığı ile olur. Buna karşılık, böcekler de çiçekli bitkilerin çiçektozları veya balözü ile beslenirler.
Çiçeğin rengi, kokusu ve şekli böcekleri cezbetmeye yeter. Deneysel olarak böcekleri belirli kokulara, renklere alıştırmak olanaklıdır. Örneğin, böcekler belirli renkleri birbirinden ayırt ederler; şayet bir arı çiçekte fazla balözü olduğunun farkına varırsa, o çiçeğin rengini, kokusunu
rülmesine karşın bu ilişkiler balarısı kolonilerine göre biraz daha geride kalmıştır. Balarılarında mükemmel olarak işleyen sosyal organizasyon bombuslarda daha az gelişmiştir. Örneğin, halanlarında koloniyel yaşam döngüsü çok yıllık iken, bombuslarda bir yıllıktır; balarılarında kraliçe tüm yönetimi feromonlarla (kimyasal salgılar) yönlendirirken, bombuslarda kraliçe bu görevi saldırgan davranışlarıyla yürütür. Koloninin ge-
hücreleri yaparak katkıda bulunurken, bu görev
– ortl/ır ^rnfnHcın \/ı‘ı_
ve şeklini belleğinde tutarak o tipteki çiçeklere konmayı tercih eder. Böcekler çoğunlukla çeşitli bitki tünerinin döllenmesine yardım ettikleri halde, bazı durumlarda yalnızca bir bitki türünün döllenmesine yardım ederler. Buna örnek olarak Salvia (adaçayı) ile bombus verilebilir.
Adaçayının iki erkek organı vardır. Bunlardan her ikisinin de bir polen kesesi verimli (fertil) diğeri verimsiz (steril) dir. Fertil polen kesesini filamentle birleştiren konnektif, steril polen kesesini birleştiren kon-nektiften daha uzundur. Bu iki değişik uzunluktaki konnektifler filamentle birleştikleri yerde manivela gibi hareket ederler. Şayet bir bombus balözü almak üzere adaçayının çiçeğine konarsa başı ile steril polen kesesini filamente bağlayan kon-nektifı bastırır, bu sırada fertil polen kesesi de hayvanın karın bölgesine (abdomenine) değer ve çiçektozları buraya dökülürler. Yeni açmış bir çiçeğin çiçektozuna değmiş olan bir bombus, yaşlı bir çiçeğe konarsa, abdomeni ile dişi organın açılmış stig-masına dokunarak çiçektozlarını oraya bırakır. Böylece bombus, Sal-via’nın döllenmesini sağlamış olur.
McGregor (1976) ise elmanın tozlaşmasında arıların önemini vur-
kullanımlarına olanak sağlayan, onların halanlarına göre görece olarak daha geri olmalarıdır. Balarıları bir sera içerisine kapatılıp orada tozlarına görevini yeterince yerine getiremezler. Çünkü bu dar alandaki besin koloni için yetersiz olduğu gibi, balarıları besin bulmada güneşi kullanmaları nedeniyle, güneşe yönelirken sera duvarlarına çarparak ölürler. Bombuslar ise bu konuda oldukça alçak gönüllüdürler. Sera dışına c. i k m id ş n haiö7y\/j@ rîjnfiktn7|f^nvte tasstenir-ken, gerekli tozlâma işiernirircle etkin’Dlrşekilde ;
vprinp nptirmte nlıırlar Rnmhı ısların Rfiralarrla
rütülür. Balarılarında görev paylaşımı çok güçlü
ggr>gJcr>iİQr Urw/on ir>i iolar- .
etkinliğinin Dır oaşKa neaent ae, aomates ve benzeri-kültünhitkilerinde gerek çiçek varası ne-
üstün etkinlikleri nedeni ile çok eskiden beri dik-
ise koloni yaşamı gösteren ou arıların evcilleştirilebilme ve İnsanoğlunun hizmetinde kullanıla-
İÖ UyİClŞİİ İSÇİ İ Udi İC* i Oı«_»ı m.»! Uw.wi.
uğraşları, besin toplamayı yüklenmişlerdir. Bom-
lar nedeniyle halanlarına çekici gelmeyen besin
ı r
ŞİFİ, SOI I yillcuua IKJGMI Ol ı ıoyıaı la r\UTO uı ouı I İM m I
yapılıp, özellikle örtüaltı yetiştiriciliğinde üreticilerin hizmetine sunulmaları, bu arıların güncelliğinin daha da artmasına neden olmuştur.
Böceklerde “gerçek sosyal yaşamın” temel üç öğesi olan; aynı türe bağlı bireylerin yavruların bakımını ve yetiştirilmesini üstlenmesi, işgücünün az-çok steril bireyler tarafından diğer kovan bireyleri lehine üretken bir şekilde paylaşılması ve en az iki dölün çakışarak F-1 dölüne bağlı bireylerin koloni yaşamındaki gerekli işgücüne katılması olayları bombus arılarında da gö-
X………..r
ğu göz önüne alındığında, balarılarında kovan için gerekli besinin sağlanması güçtür; ancak balarıları kimyasal ve danslarla oluşan görsel iletişim sistemleri ile bu sıkıntıyı aşmış, enerji ekonomilerini en gelişmiş düzeye ulaştırmışlardır. Bombuslar ise gerek tek yıllık gerekse koloni içerisindeki birey sayısının azlığı nedeniyle böyle bir sisteme gerek duymamışlardır.
Yukarda verilen bilgilere bakınca bombuslar için bazı olumsuz düşünceler akla gelebilir. Ancak bombusların örtüaltı gibi kapalı alanlarda
r
olumsuz koşullar altında kolaylıkla geçici olarak başka yerlere aktarılabilir© olanağıdır.
Sonuç olarak, bombusların balarılarında görülen, tüm çizgileri net olarak belirlenmiş yetkin bir sosyal yaşam yerine, daha azla yetinmesini bilen, ancak yine de bireysel değil toplumsal bir yaşam sergilemeleri ve bu yaşam şeklinin insanoğlunun çıkartan doğrultusunda kullanılma olanağı sağlaması, onların böcekler dünyasında ayrıcalıklı bir konuma yerleşmesine neden olm
a. Bombuslarda basit ve bileşik gözlerin görünümü; b.Kanatlarında oldukça basit damarlanma vardır; c. Tüylen küçük bir makasla kesilebilecek kadar uzundur;
d. Tüylerin mikroskop altındaki görünümü;
e. Bacakları çiçektozu toplama işlemi sırasında önemli bir role sahiptir;
f. Çiçektozları içindeki yumurtalar.
Darwin, bombusların huylarını incelemiş olan Albay Newman’m aynı konudaki gözlemlerini ise şöyle aktarıyor: “Toprak yabanarılarının herhangi bir bölgedeki sayısı, büyük orsada peteklerini ve yuvalarım yok eden carla sıçanlarının sayıssma haşindir. İngiltere’de bombiisiann İçte ikisinden cana çoğa böyle yek olmuştur. Bilindiği sjbi sıçanların sayısı da kedilerin sayısına büyük ölçüde bağlıdır. Köy ve kasaba yakınlarında başka yerlerde bulduğumdan
Neden Bombus Anları?
Erdal Şekeroğlu
prvf.Dr.,Çukurova Üniv. Ziraat Fak. Bitki Koruma Bölümü
Bombus arılarının günümüzde bu kadar güncel olmasını temelde iki nedene bağlayabili-
içerisinde uzun ve renkli kılları ile birçok böcek-
çok daha fazla bombus yuvası buldum, bunu sıçanları yok eden kedilerin çokluğuna yoruyorum. BfSndan dolayı, bir bölgede çok sayıda kedi olmasını önce sıçanları ve ondan sonra arıları etkileyerek o bölgedeki belirli bitkilerin çokluğunu belirlediğine kesinlikle inanıyorum”.
Doğada birbirinden uzak aşamalarda bulunan bitkilerin ve hayvanların karmaşık ilişkiler ağı ile birbirine nasıl bağlı olduğunu açıklayan bu örneklerden sonra, Ord. Prof. Dr. C. Kosswig’in bombuslarla ilgili görüşlerine gelelim.
Kosswig’e göre, çiçekli bitkilerin ve böceklerin yeryüzünde bol miktarda bulunması bu iki organizma grubunun birbirleriyle simbiyotik (ortakyaşar) bir ilişki içinde olmalarıyla açıklanabilir. Çiçekli bitkilerin birçoğunda döllenme böcekler aracılığı ile olur. Buna karşılık, böcekler de çiçekli bitkilerin çiçektozları veya balözü ile beslenirler.
Çiçeğin rengi, kokusu ve şekli böcekleri cezbetmeye yeter. Deneysel olarak böcekleri belirli kokulara, renklere alıştırmak olanaklıdır. Örneğin, böcekler belirli renkleri birbirinden ayırt ederler; şayet bir arı çiçekte fazla balözü olduğunun farkına varırsa, o çiçeğin rengini, kokusunu
rülmesine karşın bu ilişkiler balarısı kolonilerine göre biraz daha geride kalmıştır. Balarılarında mükemmel olarak işleyen sosyal organizasyon bombuslarda daha az gelişmiştir. Örneğin, halanlarında koloniyel yaşam döngüsü çok yıllık iken, bombuslarda bir yıllıktır; balarılarında kraliçe tüm yönetimi feromonlarla (kimyasal salgılar) yönlendirirken, bombuslarda kraliçe bu görevi saldırgan davranışlarıyla yürütür. Koloninin ge-
hücreleri yaparak katkıda bulunurken, bu görev
– ortl/ır ^rnfnHcın \/ı‘ı_
ve şeklini belleğinde tutarak o tipteki çiçeklere konmayı tercih eder. Böcekler çoğunlukla çeşitli bitki tünerinin döllenmesine yardım ettikleri halde, bazı durumlarda yalnızca bir bitki türünün döllenmesine yardım ederler. Buna örnek olarak Salvia (adaçayı) ile bombus verilebilir.
Adaçayının iki erkek organı vardır. Bunlardan her ikisinin de bir polen kesesi verimli (fertil) diğeri verimsiz (steril) dir. Fertil polen kesesini filamentle birleştiren konnektif, steril polen kesesini birleştiren kon-nektiften daha uzundur. Bu iki değişik uzunluktaki konnektifler filamentle birleştikleri yerde manivela gibi hareket ederler. Şayet bir bombus balözü almak üzere adaçayının çiçeğine konarsa başı ile steril polen kesesini filamente bağlayan kon-nektifı bastırır, bu sırada fertil polen kesesi de hayvanın karın bölgesine (abdomenine) değer ve çiçektozları buraya dökülürler. Yeni açmış bir çiçeğin çiçektozuna değmiş olan bir bombus, yaşlı bir çiçeğe konarsa, abdomeni ile dişi organın açılmış stig-masına dokunarak çiçektozlarını oraya bırakır. Böylece bombus, Sal-via’nın döllenmesini sağlamış olur.
McGregor (1976) ise elmanın tozlaşmasında arıların önemini vur-
kullanımlarına olanak sağlayan, onların halanlarına göre görece olarak daha geri olmalarıdır. Balarıları bir sera içerisine kapatılıp orada tozlarına görevini yeterince yerine getiremezler. Çünkü bu dar alandaki besin koloni için yetersiz olduğu gibi, balarıları besin bulmada güneşi kullanmaları nedeniyle, güneşe yönelirken sera duvarlarına çarparak ölürler. Bombuslar ise bu konuda oldukça alçak gönüllüdürler. Sera dışına c. i k m id ş n haiö7y\/j@ rîjnfiktn7|f^nvte tasstenir-ken, gerekli tozlâma işiernirircle etkin’Dlrşekilde ;
vprinp nptirmte nlıırlar Rnmhı ısların Rfiralarrla
rütülür. Balarılarında görev paylaşımı çok güçlü
ggr>gJcr>iİQr Urw/on ir>i iolar- .
etkinliğinin Dır oaşKa neaent ae, aomates ve benzeri-kültünhitkilerinde gerek çiçek varası ne-
üstün etkinlikleri nedeni ile çok eskiden beri dik-
ise koloni yaşamı gösteren ou arıların evcilleştirilebilme ve İnsanoğlunun hizmetinde kullanıla-
İÖ UyİClŞİİ İSÇİ İ Udi İC* i Oı«_»ı m.»! Uw.wi.
uğraşları, besin toplamayı yüklenmişlerdir. Bom-
lar nedeniyle halanlarına çekici gelmeyen besin
ı r
ŞİFİ, SOI I yillcuua IKJGMI Ol ı ıoyıaı la r\UTO uı ouı I İM m I
yapılıp, özellikle örtüaltı yetiştiriciliğinde üreticilerin hizmetine sunulmaları, bu arıların güncelliğinin daha da artmasına neden olmuştur.
Böceklerde “gerçek sosyal yaşamın” temel üç öğesi olan; aynı türe bağlı bireylerin yavruların bakımını ve yetiştirilmesini üstlenmesi, işgücünün az-çok steril bireyler tarafından diğer kovan bireyleri lehine üretken bir şekilde paylaşılması ve en az iki dölün çakışarak F-1 dölüne bağlı bireylerin koloni yaşamındaki gerekli işgücüne katılması olayları bombus arılarında da gö-
X………..r
ğu göz önüne alındığında, balarılarında kovan için gerekli besinin sağlanması güçtür; ancak balarıları kimyasal ve danslarla oluşan görsel iletişim sistemleri ile bu sıkıntıyı aşmış, enerji ekonomilerini en gelişmiş düzeye ulaştırmışlardır. Bombuslar ise gerek tek yıllık gerekse koloni içerisindeki birey sayısının azlığı nedeniyle böyle bir sisteme gerek duymamışlardır.
Yukarda verilen bilgilere bakınca bombuslar için bazı olumsuz düşünceler akla gelebilir. Ancak bombusların örtüaltı gibi kapalı alanlarda
r
olumsuz koşullar altında kolaylıkla geçici olarak başka yerlere aktarılabilir© olanağıdır.
Sonuç olarak, bombusların balarılarında görülen, tüm çizgileri net olarak belirlenmiş yetkin bir sosyal yaşam yerine, daha azla yetinmesini bilen, ancak yine de bireysel değil toplumsal bir yaşam sergilemeleri ve bu yaşam şeklinin insanoğlunun çıkartan doğrultusunda kullanılma olanağı sağlaması, onların böcekler dünyasında ayrıcalıklı bir konuma yerleşmesine neden olmuştur.
gularken; arıların sadece kaliteli ve arzu edilen miktarda meyve verimini sağlamakla kalmayıp, daha başka olumlu etkilerinin de olduğunu belirmekte ve örnek olarak şunları söylemektedir: “Aynı ağaçtaki elma çiçeklerinden tozlaşmış olanlar, tozlaşmamış olanlara oranla ilkbahar donlarından daha az etkilenmektedir. Dolayısıyla elma ağaçlan çiçek açar açmaz tozlaşmayı sağlayacak önlemler alınmalıdır.”
Bombuslar, hercaimenekşede. adaçayında, üçgülde, elmada ne denli etkililerse, domates, biber, patlıcan, çilek gibi bitkilerin çiçeklerini döllemede de o denli etkililer. Öyle ki, domatesleri bombuslarla tozlaştırmak ürün miktarında %3-5, meyve büyüklüğünde ise %5-8 oranında artış yapıyor. İşte bu etkiyi fark eden insanlar 1987’lere gelindiğinde bombusu seralarına konuk etmeleriyle, günümüzde pek çok ülkede, seralarda tozlama görevi, bom-busların seralara yerleştirilen kolonileri ile sağlanmıştır. Böylece. hem daha sağlıklı ve kaliteli olan he:r. ie daha az insangücü gerektiren bir s > nuç elde edilmişnr.
Ülkemizin topografik ve :kîjmse3 koşullarının uygun olması nedeniyle bombus arıları faunası çok zengindir.Bunu göz önüne alan Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri, NATO Science for Stability programınca desteklenen bir proje çerçevesinde, konu ile ilgili çalışmaları başlattılar. (NATO’nun Science for Stability programı, Yunanistan, Portekiz ve Türkiye’ye, birlikteki diğer ülkelerle aralarındaki bilimsel ve teknolojik açığı kapatmakta yardım amacıyla, bilimsel ve teknik araştırmalarda destek vermektedir.) Projenin ana teması, ülkemizde seralarda domates, biber ve patlıcan gibi ürünlerin döllenmesinde hormon yerine bombus arısının kullanılması. Bombuslar bu proje çerçevesinde la-boratuvarda üretilmeye başlanmış durumda ve seralara yerleştirilen koloniler, hormon uygulaması kadar başarılı sonuçlar vermiş. Anların evcilleştirme ve seralarda değişik kültür bitkileri üzerindeki tozlama etkinliklerinin belirlenme çalışmalar: ise devam etmekte
Bombus Kolonileri
ıx:~ı
gularken; arıların sadece kaliteli ve arzu edilen miktarda meyve verimini sağlamakla kalmayıp, daha başka olumlu etkilerinin de olduğunu belirmekte ve örnek olarak şunları söylemektedir: “Aynı ağaçtaki elma çiçeklerinden tozlaşmış olanlar, tozlaşmamış olanlara oranla ilkbahar donlarından daha az etkilenmektedir. Dolayısıyla elma ağaçlan çiçek açar açmaz tozlaşmayı sağlayacak önlemler alınmalıdır.”
Bombuslar, hercaimenekşede. adaçayında, üçgülde, elmada ne denli etkililerse, domates, biber, patlıcan, çilek gibi bitkilerin çiçeklerini döllemede de o denli etkililer. Öyle ki, domatesleri bombuslarla tozlaştırmak ürün miktarında %3-5, meyve büyüklüğünde ise %5-8 oranında artış yapıyor. İşte bu etkiyi fark eden insanlar 1987’lere gelindiğinde bombusu seralarına konuk etmeleriyle, günümüzde pek çok ülkede, seralarda tozlama görevi, bom-busların seralara yerleştirilen kolonileri ile sağlanmıştır. Böylece. hem daha sağlıklı ve kaliteli olan he:r. ie daha az insangücü gerektiren bir s > nuç elde edilmişnr.
Ülkemizin topografik ve :kîjmse3 koşullarının uygun olması nedeniyle bombus arıları faunası çok zengindir.
8.. kcEsmlsr:’ rsr r.r.r.as r_* -çe, işçiler «dişileri- ve srksii.rr : —-
nur.
Kolonideki bireylerin ramin: v_. sonunda ölürler, bu onların değişmez yazgısıdır. Ancak, yazın oluşan genç kraliçeler kışı geçirirler, bir diğer deyişle kışlamaya girerler; onlar gelecek yılın kolonilerini oluşturacak bireylerdir. Altı ya da sekiz ay süren kışlama toprak içerisinde kazılan, yuvarlak veya oval odacıklar içerisinde geçirilir. Kışlaklar seçilirken özellikle kuzey, kuzey-doğuya bakan, çalılık veya az ağaçlı yamaçlar tercih edilir. Öyle ya, bahar aylarının güneşli sıcak günlerinden rahatsız olmadan kışlamaya devam edebilmek ancak böyle yerlerin seçilmesi ile olanaklıdır. Kışlamasını bitirip kışlağından çıkan yeni kraliçeler o yılın kolonilerini oluşturmak üzere harekete geçerler. Bombuslara, baharda erkenci bitkiler çiçeklerini açtıktan sonra rastlarız. Hele yaz ayla-
rında gün doğumundan batınıma kadar çiçekten çiçeğe cirit atıp durur- ‘ \aı, ama bu besin, topkma işi sabah, saatlerinin ortasında en yüksek noktasına ulaşır, gün ilerledikçe belirgin bir sakinleşme ya da uyuşma görülür. Bombusların uçuşlarını, yağmur, sis gibi kötü hava koşulları da etki-\«\ v\ot\»s\w\
engeÛeyeu bu tip duturcAatda bom-buslar işlerine yine devam ederler. Onlar soğukta çalışmaya daha dayanıklıdır.
Genç kraliçeler tıpkı bir annenin karnındaki bebeğini büyüttüğü gibi yumurtalarım olgunlaştırır. Yumurtlamanın başlamasına yakın genç kraliçeler koloni oluşturmak için uygun yerler aramaya başlarlar. Yer bulunduktan sonra (ki bu yer çoğu zaman bir Yeraltı kemirgeninin terkettiği
Bombus Arıları Laboratuvarda
zssrc.ejç&ccz-c-c-c x.»u\ay >a-zar .e szsra.a oaşar. mk yjnjrtalar 7-s– ç-‘^e ;<a-. Çok güçlü olmayan bu ilk .a.1″- srzsr serra. <ınci yumurtlamadan 35-50 a-as şç 3T‘ çı<ar. İşçi anfar döllenmiş yumurtalar. etxek anlar ise döllenmemiş yumurtadan gelişmektedir. Ana arının üçüncü grup yumurtlamasında, erkek arı yumurtası yumurtlamaya başlamasına, koloninin dönüşüm noktası (switch point) denir. Bu noktadan sonra koloninin polinasyonda etkinliği olmamaktadır.
Bombus-arılarının özellikle1 seralarda- meyve tutumunda kullanılabileceği anlaşıldıktan sonra, Avrupa’da bu sistem geliştirilmiş ve birçok firma bombus arısı üretip, seracılara satmaya başlamıştır. Meyve tutumunda bombus arıları-
run kuilfapHmiiAi ıi0 Ş0!’0İ0rna nnmaTPQ vpî]~7:n
bus arılarının koloniyi İnşa edebilmeleri için protein kaynağı olarak çiçektozuna ve karbonhidrat kaynağı olarak balözüne ihtiyaçları vardır. Ancak, domatesin çiçeklerinde balözü üretilmediği için arı kolonilerinin şeker solüsyonu ile desteklenmesi gerekmektedir.
Üretici açısından önemli olan, seraya konan bombus kolonilerindeki arıların hızlı bir biçimde ve çok miktarda çiçeği ziyaret ederek ihtiyacı olan çiçektozunu almaları ve bu sırada meyve tutumunu sağlamalarıdır.
Arıların serada iyi çalışıp çalışmadığını bazı basit gözlemlerle anlayabiliriz. Örneğin; koloniye giriş çıkış çok oluyorsa ve gelen arılar çiçektozu yüklü İse, kolonide yeteri kadar yavrunun
yuvasıdır), sıra yuvanın yapımı için gerekli olacak tüy, kıl, ot, yaprak gibi malzemelerin bulunmasına gel-
olduğu ve bu koloninin canlılığının iyi durumda olduğu anlamına gelir. Boy e bir kc’c-tide rşç* a sa, s ¿a *a/ 22 • şç ar.a’sera3a cc -’asyc”^
•£$ “”S3 2′-QGr ü r »OîLî Q3, OD^mSISS Ç ÇGK-
e^.nr incelenmesidir. Eğer çiçeklerin dişicik bo-
rusu üzerinde kahverengi çizgili görüntü meydana gelmişse, arı tarafından bu çiçeklerin ziyaret edildiği anlaşılır. Çünkü, bombus arıları ayakları ile dişicik borusunu tutarak güçlü titreşimler meydana getirip, çiçeklerdeki çiçektozlarının abdomenlerinin üzerine dökülmesini sağlamaktadırlar. Bu İşlemi yaparken arılar, çiçek dişicik borusu üzerine sıkıca tutundukları için bu noktalarda kahverengi izler bırakmaktadırlar.
Bir diğer gösterge de arıların koloniye giriş-çıkış noktalarındaki çiçektozu izlerinin fazlalığıdır.
SeradakHklImseftoşullar da çalışma ile ilgili önemli bir göstergedir. Benim gözlemime göre, serada yüksek rutubet olduğu dönemlerde arılar iyi çalışmamaktadır. Sıcaklığın ise arıların çalışması üzerine olumsuz etkisi yoksa, bu durumda, arılar yavru sıcaklığını sabit tutmak amacıyla kovanda kalmakta, yani kovan dışına çıkmamaktadır. İki sezondur hormonsuz domates yetiştiriciliği yaptığımız ve meyve tutumunu sağlamak için bombus arılarını kullandığımız seramız, yüksek hacimli, yay çatılı seralar olup, bilgisayar kontrolü altında her türlü iklimsel faktörler denetim altında tutulabilmektedir (ısıtma, gübreleme- gölgeleme, şişleme, C02 gübrelenmesi ve havalandırma vb). Geçen sezon iki parti halinde seraya getirilen bombus arıları, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof.Dr. Osman Kaftanoğlu tarafından sağlandı. İlk parti arı kolonisi 1996 yılında Şubat ayı ortalarında
seraya getirildi. Bu parti arılarda polenizasyo- 1 put’ başan’ı olduğunu söylenemez, ikinci ko-*996 yılının Mart ayı başlarında seraya yereştHdi. Bu koloniler mükemmel bir şekilce asilenme yaptılar ve meyve tutumunda %
J 2Z’ ¿k bir başarı sağlandı. Yaklaşık 1500 m2 >e c r Koloni gelecek şekilde, seraya arı kolo-” er yerleştirilmişti.
■*997 yılının ilk arı kolonileri ise Belçika Bi-ccest *m-as r-dan geldi. 10 adet koloniyi seraba 2″ A-a k 1996’da yerleştirdik. Ancak, bu denemde çok yağışlı ve kapalı günler vardı ve bu nedenle sera içinde rutubet oranı yüksekti; arılar hemen hemen hiç çalışmadı diyebilirim, İkinci parti arı kolonileri, Türkiye’de bu arıları laboratuvarda üreten bir firmadan deneme amaçlı getirildi ve bunlar 12 adet koloniydi. Bu arıları da 1997 yılı Şubat ayı başında seraya yerleştirdik; ancak bu arıların çalışmasından da iyi sonuç alamadık. Bunun üzerine 3. parti arıları yine Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakülte-si’nden Prof.Dr. Osman Kaftanoğlu’ndan istedik ve 10 adet koloniyi 1997 Şubat ayı sonunda seraya yerleştirdik. Bu kolonilerin çalışma- \ -sından çok- -memnunuz-.’
Laboratuvar koşullarında yetiştirilen bu koloniler seraya konulduktan sonra, mutlaka iyi çalışmalarını beklemek pek doğru olmaz. Arıların çalışmasında, koloninin durumu (kolonide
„£ Ov Vw..”3
bet, ışık, düşük sıcaklık) gibi koşulların çok et- j kili olduğunu düşünmekteyim.
Diğer önemli bir konu da serada kullanılan kimyasal ilaçların (fungusit ve insektisit) arıya olumsuz etkilerinin olup olmadığına dikkat edilmesidir.
Türkiye’de bombus arılarının kullanılması ve yaygınlaştırılması için bu arıların üretimi ve servisinde ciddi çalışmalar ve yatırımlar gerekmektedir. Henüz ülkemizde bombus arılarını üreticiye sürekli sağlayabilecek, servis hizmeti sunabilecek herhangi bir kuruluş yoktur ve bu durum, bombus arılarının seracılıkta yaygın olarak kullanılmasının önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır.
boşaltır. Balözünün besin olarak kullanılmayan kısmı kuruyarak odacığın yapıldığı malzemenin hem birbirine yapışmasını hem de yalıtımım sağlar. Balözüvle beslenen kraliçe bir süre sonra balmumu salgılamaya başlar. Çiçektozlarını toplayıp yuvasına taşıyan kraliçe bunlardan küçük topakçıklar yapar ve üzerlerine ilk işçileri oluşturacak bireylerin gelişeceği 8 ya da 16 adet yumurta bırakır ve yumurtaların çevresini çiçektozları ile sıkıca kapatır. Yeni yumurtalar da belirli bir simetri ile bırakılır. Genç kraliçe balmumundan yaptığı bal çanaklarının içerisini bolca balö-züyle doldurur. Yavrular 4-5 gün süren bir kuluçka döneminden sonra yumurtadan çıkar ve hazırlanmış bu çiçektozu ve balözüyle beslenerek hızla büyümeye başlar. Olgunlaştıklarında ördükleri ipek kozalar içinde pupa olurlar ve yaklaşık 3-5 hafta içinde ilk işçileri oluşturacak bire\-ler kozalarını yırtıp çıkarlar.
İşçiler, vakit kaybetmeden çatışmaya başlarlar, kraliçe ise arttk yalnızca eski yumurtaların üzerine veri yumurta bırakma çabasındadır. s -nunda yaz gelir ve kolan: sce”:ş:~:r.: tamamlamıştır. O kolonide tşçı an sayısı türüne göre 20-300 kadar olabilir. Bu sırada kolonide yeni kraliçe ve erkek arılar oluşmaya başlar. Bunlar, çiftleşmek ve yeni koloniler oluşturmak üzere koloniyi terk ederler. Çiftleşmeden sonra kraliçe arı, toprak içinde kendisine bir korunak hazırlayarak kışı geçirmek üzere uykuya yatar. Bu döngü böylece devam eder gider.
Bombusların Aşk Hikâyesi
Bombus erkeklerinin tek amacı aynı türden genç bir k’ali^c ~ onunla çiftleşmek’!!’. L _ ~
erkeği bir îti: k.:.’ ^’
ederier. Bazen *
içinde gerçekleşir: ¿rj. ra: bütün türlere özgü değijdir. Çir,k_. çoğu bombus türü doğada çiftleşmekten yanadır.
Erkeklerin uygun dişiyi çekebilmek için geliştirdikleri karmaşık davranış biçimleri vardır. Örneğin, yazın güneşli bir günde, erkek bombus ‘uçuş yolu’ adı verilen uçuşlarla belir-
li yerlere, örneğin ağaç i:r kar. Bu ziyaret yerleri, k= daha önce boku r:rik::kli.r dir ve rûraer. t .%• ı.’i – *
ÇitY.eşe~ . • .— :
uçarken de gcıemr:::, _____.. •.
yerde, ağaçta ya da bir •¿a^rjın _ de bulunmak isterler. Çof- d:j: madan önce bir kez çiftleşin birkaç türde ise bu iş rastgele ya da kanşık olarak gerçekleşir.
Ülkemizdeki Bombus Türleri
Türkiye’de çeşitli yerlerden toplanan ve tanısı yapılan 100 kadar bombus türü ve alttürü var. Hatta, bombus arılarının tozlama etkinliğinin çok yüksek olduğunu ve Akdeniz ülkelerinde doğal popülasyonla-rının yaygın olarak bulunduğunu fark eden ve ticari olarak yaklaşan bazı kimseler bu arıları doğadan toplamaya ve 1987 yılında büyük partiler halinde ülke dışına göndermeye
Avrcpa’ea bombus bireylerinin iuSîdsK zn~pla-nıp kullanılntas: vavaislanntışin. Çünkü orada da. i[s evc:lîeş”mıe çalışmalarında doğadan kraliçelerin toplanıp kKUamlmaM nedeniyle bomboşlaşın doğai popülasyonunda hızlı bir azalma başlamıştı. Bunun üzerine Avrupalı üreticiler ülkemize yönelmişlerdi. Arıların toplanmaları sırasında yuvalarının bozulması nedeniyle ülkemizdeki bombusların popülasyonunda da azalma baş göstermiştir. Şimdilerde konu üzerinde yürütülen çalışmalar ve duyarlı tepkilerle bombusların doğadan toplanması yasaklanmıştır. Bu tatsız durumu bir kenara bırakarak gelelim ülkemizdeki bombus türlerine.
Bombus cinsine bağlı 250 (ki bunlar gerçek bombus arılarıdır) ve kendileri yuva yapmayıp yumurtalarım gerçek bombus yuvalarına bırakan ya da yuva içindeki bombus kraliçesine baskın çıkarak yuvaya el koyan Psithynus cinsine bağlı 44 tür içeren bu arıların ülkemizde 100’den fazla türü bulunmaktadır.
Bu arılar dağılım alanları ve konukçu oldukları bitkiler açısından birbirlerinden farklılık gösterirler. Örneğin Doğu Akdeniz Bölgesi’nde (Adana İçel ve Hatay) bombus arı türleri üzerine faunistik ve taksono-mik çalışmalar yapan Mahmut Murat Aslan’ın saptamalarına göre, Do-
ğı; Akdeniz Bölgesi’nde bulunan 16 bombus türünden yalnızca Bombus urnstris lucoformis deniz seviyesinden 1500 m. yüksekliklere kadar dağılım gösterirken, diğer 15 tür yalnızca 1000 m. yükseklikten sonra görülebilmektedir. Bu türlerin ziyaret ettikleri bitki türleri incelendiğinde, B. terrestris lucoformis ve B. armeniacus türlerinin 10’dan fazla bitki türünü ziyaret ettikleri, B. er-zurumensis, B. melanurus ve B. per-sicus eversmanniellus türlerininse sadece bir bitki türünü ziyaret ettikleri saptanmıştır.
Palandöken ve Kargapazarı dağları arı faunasını inceleyen Hikmet Özbek ise, Erzurum Ovası’m doğu ve güneyden çevreleyen Kargapaza-rı ve Palandöken dağlarında değişik familyalara mensup 61 arı türü ve
u___i_____ ——* ~uı _
uuıııaıııı /.lyaıcı cıııtvıcu uıiivııcıı
belirlemiştir. Bunlar arasında en fazla türü ve en yüksek popülasyonu Bombidae türlerinin oluşturduğunu
belirten Özbek, ayrıca dünya literatürü için yeni olan Pyrobombus (Melanobombus) türünü de bu bölgelerde saptamıştır.
Hikmet Özbek 1976-1978 yıllarında yaptığı bir çalışmasında da Doğu Anadolu’nun meyve yetiştirilen yörelerinden Erzincan, Erzurum’un İspir, Olur, Oltu ve Tortum ilçeleri ile İğdır, Kağızman, Tuzluca ve Posof’ta, ayrıca Yusufeli’nde elma çiçeklerini ziyaret eden arılar arasında 6 bombus türünün olduğunu belirtmiştir.
Hikmet Özbek, 1972-1974 yıllarında yaptığı bir çalışmada ise Erzurum’da kabayoncayı tozlaştıran arılardan Bombus lederi’mn kabayonca tarlasında en sık rastlanan toprak ya-banarısı türü olduğunu belirtmektedir. Dakikada 12-18 çiçek ziyaret eden bu arının oldukça hızlı ve etkili bir tozlaştırıcı olduğu araştırmacı tarafından gözlenmiştir. Sabah 6’dan akşam 16’ya kadar aktif olan bu arı, bazı günler 18:20’de bile çiçektozu toplarken görülmüştür.
Genel ifadeyle, böceklerle tozlaşma bitki açısından zorunlu olmasa bile, meyve ve tohum kalitesi böceğin bitkiyi ziyaretiyle artıyor. Aynı zamanda böceklerle tozlaşma, ürünün daha erken oluşmasını ve daha olgun olmasını sağlıyor.
Bombusların bitki çaprazlamalarında ve deneysel çalışmalarda uygun tozlaştırıcılar oldukları da artık gün gibi aşikâr. Yeterki uygun çevre düzenlemeleri ile onların hayatta kalmaları sağlansın. Uygun çiçekli bitkiler, ağaçlar ve çalılar bulduklarında adeta yaşama sevinci bulan bu canlılar, doğanın o göz kamaştırıcı çeşitliliğinden, güzelliklerinden yalnızca bir tanesi. Daha da hoş olanı “En iyi bö-cek ulu böcektir ânlâyışına bombus-larla elveda denilmiş olması.