Modern Sanat Müzesi

Modern Sanat Müzesi

Yirmibirinci Yüzyıl Mimarisinden Bir Omek

Modem Sanat Müzesi
Müzesi geçtiğimiz yılın Ekim ayında açıldı. Tasarımı Frank O. üehry Tararından yapmı > mu^c, garip kıvrımlı yapısı ve yeni malzeme kuiianımıyia 21. yüzyılın mimarisi hakkında bizlere ipuçları veriyor, içinde modern ve çağdaş sanat yapıtlarını ağırlayan müzenin kendisi bir sanat yapıtı olarak şimdiden Bilbao’nun simgesi haline geldi.
Garip metalimsi pırıltılarla, Nervio ırmağının kıyısında, sularla akıp gitmeyi bekleyen 21. yüzyılın Nuh’un gemisi bütün görkemiyle yükseliyor. Ispanya’nın Bask bölgesinin Bilbao kentindeki Guggenheim Müzesi, metal kıvrımları, Ispanyol kireçtaşıyla ilginç bir yapı olmanın yanı sıra dev bir heykel olarak etrafındaki yeşil tepelere, mavi gökyüzüne adeta meydan okuyor. Amerikalı mimar Frank O. Gehry tarafından tasarlanan, mimari yapısıyla alışılmış tüm yapı kavram ve biçimlerinden ayrı, bir o kadar da son
dönem sanat akımları ve hareketlerinden yapısında öğeler içeren müze, içinde birçok çağdaş sanat yapıtını ağırlıyor.

Müze, geçtiğimiz Ekim ayının 19’unda Bask hükümeti yetkilileri, Solomon R. Guggenheim Vakfı yöneticileri, sanat ve iş dünyasının önde gelen isimlerinin de katılımıyla Ispanya Kralı tarafından açıldı. 20. yüzyılın Amerikan ve Avrupa sanatını bünyesinde barındıracak olan müzenin modern ve çağdaş sanatın uluslararası merkezi olacağı düşünülüyor.
Merkezi New York’ta bulunan Solomon R. Guggenheim Vakfı, 1937’de modem ve çağdaş sanatın her türlü biçim ve yapı örneklerini toplamak, korumak, araştırmak ve sergilemek içir kuruldu. O günden bu yana Vakıf 211 yüzyıl sanat örneklerini toplayarak geniş bir kolleksiyon ve sergileme programı oluşturdu. New York’taki müzenin dışında Guggenheim Vakfı’mn dört müzesi bulunuyor. Bunlardan biri Amerikada’ki SoHo Guggenher Müzesi.

-jo’daki Guggenheim Müzesi, Berlin lUggenheim Müzesi ve Venedik’teki : eggy Guggenheim Kolleksiyonu ola–ik sıralanır.

Bilbao Guggenheim Müzesi’nin ■uruluş aşamaları oldukça ilginç: Bil–10, II. Dünya Savaşı’ndan önce İs-rınya’nın en zengin kenti olarak bili–ryordu. Ülke gelirinin büyük bir bö-,mü, buradaki gemicilik, madencilik e bankacılık sektörlerince sağlanı-ırdu. Endüstrinin kullandığı tekno-jinin yaşlanmasıyla birlikte kentin .-ionomisi de çöktü ve geriye eski ter-

– şııeler ile atölyeler kaldı. Kenti eski .ünlerine kavuşturma amacıyla, gemilik ve ağır sanayinin yanında yeni bir ^Âonomik atılım sağlayacak bir plan ;eliştirildi. 1980’lerin sonlarında orta-j konan bu planda Bilbao’yu bir kül-::r kenti haline getirmek vardı. Bu .maçla bir modern ve çağdaş sanat müzesi, planın ana hedeflerinden biri larak karşımıza çıkıyordu.

1991 yılında Bask hükümeti yetkileri, Solomon R. Guggenheim Vakana Bilbao’nun yenilenme planına •atılmalarını önerir. Aynı yılın Aralık ..-.ında Vakfın bağımsız bir kurum
olan müzeyi işletmesi yönünden anlaşmalar sağlanır. 1992 yılının Şubat ayında da anlaşmalar resmileştirilir.

Bilbao kentinin yenileme planında önemli bir yeri olan Guggenheim Müzesi’nin yapımı Avrupa Topluluğunun değişim süreci de gözönüne alınarak şehrin görünüm ve yapısını değiştirecek başka projeler de geliştirilir. Birçoğu yine dünyanın en önde mimarlarınca tasarlanan projelerin başında 1995 Kasım ayında açılan, Sir Norman Foster tarafından tasarlanan yeni metro sistemi vardır. Kent havaalanının yenilenmesi ve Nervion Ir-mağı’mn üstünden geçecek Uribitarte ayaklıköprüsü, Santiago Calatrava’nın eserleridir. Bunların yanında, liman bölgesi tasarım Ceser Pelli’ye ait. Guggenheim Müzesi’nin yanında yer alacak bu proje eski tersanelerin parklara, apartmanlara, iş ve alışveriş merkezlerine dönüştürülmesini kapsıyor.

1991 yılında Bask hükümeti ve Guggenheim Vakfı tarafından düzenlenen uluslararası tasarım yarışmasının aç#ı hatları, büyük boyutlu modern ve çağdaş sanat eserlerinin sergilenmesine olanak sağlayacak, kent li-
manı, tarihsel geçmiş ve yenileme planına uygun bir yapı tasarımı olarak ortaya kondu. Gehry’nin kazanan yapıtı, bu doğrultuda sanat tarihçileri, Bask hükümeti yetkilileri ve Guggenheim Vakfı temsilcilerinin oluşturduğu bir jüri tarafından seçildi.

Gehry’nin tasarımının seçilmesinin başka nedenleri de vardı. Tasarımın dünya çapında tanınacak bir yapıt olmasının yanısıra, Eyfel kulesi, Pisa kulesi gibi, Bilbao’nun simgesi olması da amaçlanmıştır. Bu tasarımın seçilmesinin bir başka nedeni de yapının, Frank Lloyd Wright tarafından tasarlanan, ikonoklastik bir biçim sergileyen New York Guggenheim Müze-si’ne yapısal yönden benzerlikler taşımasıydı. Wrightin, New York’un 5. Caddesindeki 1959’da yapılan soyut, spiral biçimli yapısı, bugün bile şaşırtıcı. ilgi çekici, dahası heyecan verici bir görünüm sergiler. Gehry’nin eseri, kendisinden beklenenlerin tümünü karşılamakla kalmayıp, yepyeni özellikler ve mimari biçimler getirdi. Gehry’nin tasarımının hayat bulduğu müze 24 000 m2 alan kaplıyor. Yüksekliği 50 metreyi geçen bina, çelik,

Avrupa’da ise

n:ııı\<>l “Vti – m „ —

nin biı’cşimiNİe. tark!ı tur »otniî’mı «iTorilivnr Karklı hacımıeı. khiuih, tanyun ve tam ûa».’.rîar birbiri :ı,r,e geçip bir kaos oluştururken asııııua yapının merkezini oluşturan, metalik bir çiçeği anımsatan çatısıyla at-rium, (.rta avlunun e rafında kıvrık -ak dönüyor. Wright’ın Ne\v York’takı yapısında olduğu gibi, çatının ortasından güçlü bir ışık etrafı aydınlatırken, güneş ışınları her yerde yansıyor. Bu geniş orta avludan dikdörtgenler prizması gibi klasik sayılabilecek hacimlerin yanında, farklı hacim ve yapıya sahip 19 galeriye ulaşmayı sağlayan kıvrımlı
İİİUACİ’UI ıtna v»v- ,

^ ■ — = , : –\ > nn (\Y \ i ü/L’iilii ı >ı ı t<a>rva *.>/ vinsi * …

ULlIlydUill CU DUŞ uL „alcilsı.lv. :■ ıP

olması. Neredeyse 140 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğinde, kemer k şli bu galeri, ,a Sah e köpr sü-nu \e uzantısını. ı> ./.enin u\rık hacimsel yapısıyla bütünleştiren kulelerin birinin altında bulunuyor.

Müzenin dış görünümü ve iç yapısı kadar, sergilenen eserler de ilgi çekici. Dışarıda ana girişte Jeff Koons’un 10,70 metrelik topiaryesque yavru köpeği sizi karşılıyor. Büyük galerilerde
iı “ı ıl.rn ’ adh v (‘laes •’ )!• •

‘ ı—–,ı.. –

1 ısını ’ndıran mri: kırmızı H . Gemisi”, yanından çıkan motorlu kürekleri ve inip kalkan bıçaklarıyla deviniyor. ‘enny Holzer’ n iki katlı bim bı –
ışıklardan oluşan elektronik tabeias- *_

anlaşılmaz bir dille bir şeyler anlatmayı ■

sürdürüyor. Yves Klein’in beş “Ateş ■

Çeşmesi” ara ara patlayarak havuzdu I

mavi alevler saçıyor. ■

İçeride yine ilginç sanat örneklen I

var. Picasso, Kandinsky, Barque, Miro. I
titanyum, cam, güneş ışıklarına göre
yollar, merdivenler, cam asansörler

Ki!!! ı mıvnr.
ise devasa minimalist heykeller sergileniyor. Bunlardan biri, 38 metreye yakır

-„acometti, Matisse, Arshile Gorky, ‘ I Le Witt, Anselm Kiefer, Brancusi, eger gibi sanatçıların yapıtlarını gör-jk mümkün. Müzenin birinci katın-bu sanatçıların kimilerinin yanında -oO’tan günümüze Avrupa sanatı, -.-^erika sanatı, pop, minimalism, vi’Tamsal sanat, Stand Douglas ve r _”J Viola’nın video kurgulamalarını ; rmek mümkün. İkinci katta yine .-atçıların bireysel yapıtları yanında –lO’tan günümüze Amerikan resmi, ^cometti, Gosky ve Kelly’nin kâğıt irine yaptıkları karakalem çalışma-vüzyıl ortalarında Amerikan sana-

– idi altında soyut dışavurumcu ör-•; .-deri, “Art informel” ve figüratif sollama sanat eserleri bulunuyor. Mü-
zenin üçüncü katında yeni dışavurumculuk alt başlığıyla 1980’lerin resimleri, Avrupa Avant-Garde akımı, kübizm ve uyduları, dışavurumculuk, sürrealizm ve geometrik soyutlama eserleri sergileniyor. Müzede alanın en yetkin ve başarılı Bask ve İspanyol sanatçılarının çağdaş sanat yapıtları da seçilerek gösterime alınmış.

Müzede sabit galerilerin yanında geçici olarak, yeni yapıtların sergilenebileceği galeriler de var. Bunların yanında, konferans salonu, gösteri merkezi, restoran, kafeteryaların ve dinlenme mekânları da var. Sanat ça-lışmaldİftıın yapılabileceği atölyeleriyle yapı, tam bir sanat ve kültür ortamı sunuyor.
Mimarın yaşama bakış açısı yapıtına yansımış görünüyor. “Demokrasi altında yönetilen dünya kaotik kentler yaratıyor ve biz bu görüntülerle yaşamayı daha bilmiyoruz… Sanki çeşitli güçler üstüme doğru geliyor ve ben onları çözmeye çalışıyorum… Modern dünya üstünüze çığ gibi çöküyor. Bununla nasıl baş edilir? Bir çözüm 19. yüzyıla geri dönüp orada yaşamak gibi görünebilir, birçok arkadaşım o yıllara dönüp orada yaşamak için her şeyi yapabileceğini söylüyor. Bu bir yol ama çözüm değil ve insanlara ‘bakın ben güçsüzüm, düşüncelerim yok, orada olmak istiyorum çünkü güvenli ve benden hiçbir şey istemiyor’ demektir” gibi düşünceleri olan
~1anyumla kaplanan bina için 20 000

 

^257 frnzxs fzıtarv ı toz-inaı/uı. ljii ıcıı m ı yafanın

k: buçuk yıl sürdü. Çelik konstrüksiyon _zerine perçinlenen bu titanyum -abakaları geminin güçlü koruyucu Akanlarını oluşturuyor!

 

Gehry’nin modern dünyada mutlu olduğu söylenebilir.

Güçlü ve güvenli olarak ayakta durmayı başaran Gehry, üstüne gelen güçleri çözümlemek ve onlardan oluşturduğu kompleks düşüncelerini yapılandırmak için bilgisayar teknolojisini kullanıyor. İnşaat aşamasından önce Gehry ve çalışma grubu gelişmiş bilgisayar tasarım yazılımları kullanıyor. Önce virtuel modeller yaratılıyor arkasından da hangi malzemenin nerede kullanılabileceği yine bu model üzerinde deneniyor. Bilgisayar, müzenin yapımında kullanılan hammaddelerin kesiminde bile kullanılmış.

Gehry’nin takımında, havacılıktaki bilgisayar teknolojisini mimarlarlığa uyarlamakla görevli olan Jim Glymph teknolojiyi şöyle anlatıyor; “Anadü-
landırmak. İnşaat alanına gitmeden önce bütün tasarım ve denemelerinizi bu model üzerinde yapabilirsiniz. Farklı malzemeler kullanıp ölçümler yapar ve hatasız bir proje geliştirerek temeli güvenle atarsınız. Kullandığımız bilgisayar teknolojisi olmasaydı bu binaları yapmak olanaksız olurdu demek yanlış olmaz.” Aslında bütün bu anlatılanlarda bir tür alaysama (ironi) olduğu söylenebilir; çünkü Gehry, bilgisayardan hiç anlamadığını hatta aletleri nasıl açacağını bile bilmediğini itiraf ediyor. Ama takımı, bilgisayarları konuşturuyor.

Müzenin modellenmesi Santa Monica, California’daki Frank Gehry’nin atölyesinde CATIA adlı bir program yardımıyla gerçekleştirilmiş. Tasarımdaki iç ve dış yapı özellikleri
çalışma grubunun analizleriyle prt■_< tamamlanmış. Binanın en öneıriı özelliklerden biri olan titanyum kaplama binanın dışında ve çatısında kullanılmış. 0,3 mm kalınlığında olan bu tabakalar 2 mm’lik galvanize çelik vr baka sistemi üzerine pullar şeklinde raptiyelenmiş. Çelik tabakalara doğruı biçimi verebilmek için, biri her üf metrede bir 50 mm çelik borularla yr tay, diğeri her 0,60 metrede bir 90x5f*j “U” profilli düşey olmak üzere is* hattan yararlanılmış. Bu iki boru/profil yapısı CATİA tarafından modellene-rek yapının iskeleti elektronik orta/r-j da tasarlanmış. 23 600 m2 lik bir alanı kapsayan titanyum kaplamanın yapılandırma ve düzenleme çalışmaları için 20 000 plan çıkarılmış. 5 900nr alan kaplayan perde duvarlar, 22 4<X*! m2 lik sıva panosu ve 4200 m2 lik içeride ve dışarıda taş kullanılmıştır. Bunlar için ise, iç perde duvarlarının sağlam yapısı için 500, camdan oluşan dış perde duvarları için 16 500, sivî için 2 000, dış taş yapı için 11 000 \î-merdivenler için 600 plan çıkarılmış Toplam yaklaşık 40 000’den fazla mimari plan yapılmış. Bu 45 000 saar mühendislik ve işin tamamlanmam için 2,5 yıl gibi bir süre tutmuş.

Bilim, teknoloji ve sanatın bir araya geldiği bu yapı, bu üçlünün bundan sonra hep bir arada var olacağı düşüncesini sağlamlaştırıyor. Bilim, teknoloji ve sanatın bir araya gelmeyeceği savı 17. yüzyılda çok etkindi. Oy^ bu çağdan çok daha önceleri bile cot-
140 metre uzunluğundaki bu galeri dev boyutlu sanat eserlerinin sergilemek için ideal. Resimde Richard Serra’nın yılan adlı eseri (ön planda) ve Claes Oldenburg’un Bıçak Gemisi var (arkada).
sıınce v ■>ıvı elektror
»rt i
Frank Gehry’nin Yaşam Öyküsü

du; ününün yaygınlaşması için 60 yıl geçmesi

Çocukluğunda, babası oyun otomatları İşini yürütürdü. Okulda küçük Frank tek Yahudi öğrenciydi. Bu nedenle, öteki öğrenciler onu döver, ‘balık’ takma adıyla çağırırlardı. O yıllarda en iyi arkadaşı büyükannesiydi. Onunla birlikte tahta küplerden kentler ve evler yaparlardı.

Aile, Frank 18 yaşındayken, babasının işlerinin iyi gitmemesi üzerine, Los Angeles’a taşındı. Frank Gehry, şoförlük yapmaya başladı burada. Şoförlükten kazandığı para ve ilk eşinin de desteğiyle Southern California Üniversitesi’ndeki mimarlık öğreniminin giderlerini karşıladı. 1951 yılında diplomasını aldı. Harvard Üniversite-si’nde kent planlaması alanında yüksek lisans eğitimine başladı. Bu arada, Le Corbusier’i keş-
fetti ve gerçek anlamda ne istediğini anlamaya başladı. Bu Fransız ustanın katı yapılarını bilinçli bir hayranlıkla izledi. Hayatına asıl yön veren ise, Le Corbusier’in ressamlığı oldu. Sanatçının bir sergisinde dolaşırken, kendi deyişiyle, “başka
ne uıaştı.

-t nen .
and Associates, Inc. ı, kurdu. Bu yıllarda gece gündüz çalışıp, sanata duyduğu özlemle bürolar, dükkanlar, mobilyalar tasarladı. Diğer mimarlarla düşünce alışverişinde bulunmak yerine, ressamlara ve heykeltraşlara danıştı. Böylelikle yapıları, 1980’li yıllara ulaşıldığında, birer sanat eseri biçimini aldı.

Gehry, yapılarını, bir sanatçının resim veya heykel yapması gibi oluşturur. Ona göre, hey-keltraş ile mimar arasındaki tek fark, mimarın yapılarının içine tuvalet eklemesidir. Halkçı ve sol görüşlü bir kişi olan Gehry, uyumu sevmektedir. Onun için önemli olan, yarattığı yapılar içinde hareket eden, yaşayan, çalışan insanların kendilerini rahat ve huzurlu hissetmeleridir. Ya-
pılarının, bulundukları çevreyi ve kültürü yansıtmalarının üzerinde önemle durur.

Kendisine proje yaptıran müşterilerine akile bir şekilde ve kendini onların yerine koyarak yak- J laşmaktadır. Müşterileriyle yaptığı uzun, nere-

rınae, onların en gizli isteklerine yanıt aramakta- ^

leri ve söze dökülemeyen düşünceleri kullanmaktadır.

Gehry’nin geometrik biçim ve malzeme yönünden çok ilginç olan yapılarını, Amerikalı eleştirmen Paul Goldberger estetik açıdan günümüz mimarisinin en kusursuz ve parlak örnekleri olarak nitelendiriyor.

Birçok ödül sahibi olan Gehry’nin ABD, Japonya ve Avrupa’da birçok yapıtı bulunmaktadır. Gehry, halen eşi Berta ve iki oğullan Alejandro ve Sami ile birlikte Santa Monica, Californiya’daki ilginç evlerinde yaşıyor. Kendisini “dekonstrüktivist” yapan bu 1920’li yıllardan kalma şirin pembe villanın özelliği, Gehry’nin evin etrafına bir ikinci ev yapmış olmasıdır.

■+” _âstermiştir. Gehry’nin tasarladığı

– -¿ndan önceki” gemi günümüzde iı – . tarih, sosyoloji, söylem ve sana–:1e açıklamada güçlük çektiği ol-karmaşasına karşın, tasarımcının .’ini bunlardan koruduğu yön-:. kendi karmaşasını en yeni tek-^ malzemeyi kullanarak bir :s*inde yeniden yaratarak karşı Gerek malzeme, gerek algı–:siminde içiçe geçmiş olan bi-c -.noloji ve sanat ilişkisi fotoğra-

_ -nmasından heri sanatın araç-^r-ılabildiğim gösteren son ya-biri, Guggenheim müzesi ı -urşımıza çıkar. Yapı çözümle-‘.remini ortaya koyan Derrida r ‘geçmiş ve varolan tüm yapı, ve kavramların bir arada m:- düzenlendiği “Palimpsest” açıklıyor, ve teknolojinin sanatla iliş-r>îr başka biçim ve alan ola-~.:za söylem çıkar. Bilim ve . ‘öylemi en çok etkileyen r Hatta ortaya çıkan ilişkiler r. dayanaklarından biridir.

zaman bu ilişkiler için-■..¿r. temalar seçtiği olur. •: müzesi örneğinde de ; bu kadar pahalı ve
yüksek teknolojiyle yapılan bu yapıt yine söylemsel ticari ilişkiler sayesinde ortaya çıkmıştır. Gemi, koruyucu ve toplayıcı özelliklerinin yanında sanatsal bir şov sunarak ticaret de yapmaktadır.

Diğer yandan Gehry’nin bütün amacı kafasındaki yapıyı gerçekleştirmekti. Sanatı çok seven Gehry, sanatçıların eserlerini sergileyeceği güzel bir yer yapmaktan gurur duyduğunu söylüyor. Sanat nasıl bir yapıya bürünmüş olursa olsun yapıtın kendisi her-şeyi açıklıyor. Sivri dilli sanat eleştirmeni Robert Hughes binayı Frank

Lloyd Wright’ın yapıtlarından beri en önemli yapıc olarak adlandırıyor. “Fek çok kişi müzeyi anlamayacak ve

Gehry’nin yapıtını beğenmeyecek; bina onlara çok garip gelecek ve onlara açıklayamadıkları bir şeyler yapa-
cak. Ama mimari gerçekten de size bir şeyler yapmalı, hiçbir ölü alanı olmayan, geniş soluklu binayı çok seviyo-
rum diyor.

İşte 21. yy mimarisinin sergilendiği bu yeni Nuh’un Uzay Gemisi, Bil-bao da kalkış için sizi bekliyor. Son dönem sanat eserlerinin bir çoğunu içinde barındıran bu yapıt, kalkanları hazır tufanı bekliyor. Belki bir tufan olup sizi de yutabilir, belki de Gehry gibi bir-şeyleri yerine oturtmanızı sağlar.

Özgür Tek, Ayşegül Yılmaz

Konu Danışmanı: Bülent Özgüç

Prof. Dr.. Büken/ Üniversitesi. Güzel Sanatlar Fakültesi Kavnaklar

Jung, V., Albig, l ., “Der Palast Der Zcrbrahcrcn Formen”,

GEO, Kasım 1997 Planges, P.. “Another Tale of two Citıes”, News\vcek, 3 Kasım 1997 ıbm.es/portada/mııseo u u w .ıbm.com/Ne\\ s/97/10 \\w\\.bm30es/proyectos/gugge_uk.html vuvw.abcnews.com/sections/scirech/gehry/
«r n uzamsal algılama gücü sürekli i değişmiş ve bunun sonucu ya–v-Jj olduğu kadar sanatta da kendi-
VTm
m: t.

E hı.
Frank Gehry’nin hayalleri yüksek teknoloji sayesinde gerçekleşti. Bunun için 45 000 saatlik bilgisayar çalışmaları yapıldı. Resimde Frank Gehry müzenin modeliyle görülüyor. Arka duvarda ise yandaki küçük resim gibi müze planlan duvarı kaplıyor.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*