Genel

Acaba Suçlu Cinayet Sırasında Kaç Kez Ateş Etmiştir?

Acaba Suçlu Cinayet Sırasında Kaç Kez Ateş Etmiştir?

Cinayet olayından hemen sonra, eğer şüpheli görülen kişilerden bazıları yakalanabilinmişse, polis yetkililerinin, derhal kurşunun isabet ettiği derinin temizlenmesi, kullanılan alet veya mad­denin “faaliyet analız metodunun” uygulanma­sıyla önemli ipuçları elde etmesi mümkün olabilmektedir. Böylelikle şüpheli görünen kişi­
nin sadece ateş edip etmediği değil, aynı zamanda silâhtan kurşunun kaç kez. atıldığı ve hangi tür kurşun kullanıldığı saptanabilmektedir.

Olay sırasında dökülen veya koparılan saç telleri de önemli sayabileceğimiz suç delilleri arasındadır. Bazı tür saç telleri mikroskop altında incelendiğinde birbirlerine çok benzetildiğinden, suçlunun bulunabilmesinde ipucu olarak sayıla- bilmesi oldukça güçtür. Ancak günümüzde “faaliyet analiz metodunun” uygulanmasıyla bu sorun halledilebilmiştir.

İnsanın saç telinde diğer elementler arasında bakır, altın ve sodyum izlerine rastlanılmaktadır. Bu elementlerin miktar değerleri, saçın sahibine özgü karakteristik bir nitelik taşımaktadır. Bu husus gözönünde bulundurularak, öncelikle ipucu verebilecek elementlerin analiz edilerek saptanması, daha sonra da elde edilen sonucun suçlu sanılan kişinin “saç telinin nitelikleri” ile karşılaştırılması gerekmektedir. Yapılan karşılaş­tırmanın neticesi ya cinayeti kanıtlayıcı veya aksi bir ihtimalin doğmasını sağlayıcı bir suç unsuru olmaktadır.

Uzun yıllardan sonra bu metodun yardımıyla kişinin normal bir şekilde mi, yoksa zehirlenme sonucu mu öldüğünü saptayabilmenin mümkün olduğu ortaya çıkmıştır, örneğin: Iskoçyalı bilim adamları ölümünden 130 yıl sonra Napolyon’un saç buklesini incelediklerinde, dikkat çekecek miktarda arsenik bulduklarını açıklamışlardır. Bu olay Napolyon’un zehirlenmesine, yüksek dozda alınan arseniğin sebep olduğu olasılığını kanıtla­maya yeterli olmuştur.

İsveç Kralı XIV. Erik’in ölümünden sonra tekrar cesedin mezardan çıkarılarak uygulanan “faaliyet analiz metodunun” ortaya çıkardığı sonuçlar da oldukça ilginç olmuştur. Yaklaşık 400 yıl önceki bu ölüm olayı, o zamanlarda da çok esrarengiz karşılanmıştı. Ancak daha sonra iskelet kalıntıları üzerinde yapılan incelemelerde göze çarpacak şekilde cıva izlerine rastlanılmış­tır. Bu da daha önce açıklanamamış olan zehirlenme ihtimalini kanıtlayabilmiştir.

Suçlunun suç işlerken geride bıraktığı gerçek suç unsurları ile, gözle görülemeyen elementlerin izleri, günümüzün kriminolog teknisyenleri tara­fından dilsiz şahitlere benzetilmektedir. Üzerin­de durulması gereken diğer husus da cinayetin meydana gelişinde rol oynayan psikolojik faktör­lerdir. Bir başka deyişle “suçun işleniş biçimi veya modelidir”.

Suçun çeşidi, tercih edilen cinayet zamanı, tercih edilen alet ve silâhlarla, suçun işlendiği mahal her defasında üzerinde titizlikle durulması gereken hususlardır. Polis son yıllarda suçlunun bulunmasında sürekli olarak yararlı bilgiler kaydeden elektronik beyinden yararlanmaktadır. Bu bilgiler daha önce sabıkası bulunan kişinin suç işleme alışkanlıklarını ortaya koymaktadır. Yeni.işlenen bir suç olayındaki ayrıntılı bilgilere dayanarak, böyle bir hesap makinası, bu alışkan­lıkları saniyesinde şekillendirerek, bunlar arasın­da uyumluluk bulmaya çalışır. „ Bu yöntemin uygulanmasıyla kısa bir sürede bir çok suçlu zanlısı saptanarak, polisin özellikle bu kişilerin peşine düşmeleri sağlanılmaktadır. Bu metod, suçlu ancak daha önce herhangi bir nedenle tutuklanmışsa, faydalı olmaktadır. Ancak, cina­yetin işleniş tarzındaki bazı noktaların açıklığa kavuşturulması bazı sorunlar doğurduğundan, günümüzün çeşitli teknik olanaklara sahip bulunan “Şarlok Holrnes”inin en kuvvetli sayabi­leceği bilgi ve bulgu kaynaklarını ipucu verebile­cek insan ve eşyalar teşkil etmektedir. Wiesba­den (Almanya) Kriminoloji Merkezi, bu maksat için özel bir elektronik beyin kullanmaktadır. Bu makinada, polis tarafından sıkı bir şekilde aranmakta olan 100.000 suçlunun isimleriyle, suçların ayrıntılarıyla ilgili bilgileri bulmak mümkündür. Bu bilgilerin toplanabilmesi için bütün ülkede sayıları sürekli olarak artış gösteren Haber Alma İstasyonları ile çok sıkı bir işbirliği sağlanmaktadır, örneğin: Havaalanlarını, Bölge­sel Cinayet Merkezleri ile Sınır İstasyonlarını, bunlar arasında sayabiliriz. Bu istasyonlar saye­sinde, örneğin pasaport kontrolü sırasında yerleş­tirilen vericilerin aracılığıyla, anında Wiesba- den’deki ana elektronik beyinle bağlantı kurula­rak, polis yetkililerinin şüpheli görülen kimilerin aranan sabıkalılar arasında bulunup bulunmadık­larını saptamak mümkündür. Bu yönıemm uygulanmasıyla eski ve pek pratik olmayan, suçluları meydana çıkarmada yararlanılan kayıt defterlerinin değeri azalmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir