OBJEKTİFLER VE ÖZELLİKLERİ

OBJEKTİFLER VE ÖZELLİKLERİ

Coşkun GÜLÂ

Kameranın en önemli bölümü objektifidir. Gövde ne denli kusursuz olursa olsun eğer objektif doyurucu görüntü veremiyorsa kamera için ödenilen paranın büyük kısmı boşa gitmiş demektir. Ancak gövde yapımındaki büyük iler­leme objektif yapımında da olduğu için bu kuşku ortadan kalkıyor.

Yapımcılar objektiflerin geliştirilmesinde bil­gisayarlardan da yararlanarak hem değişik özel­likli objektifler yapmayı başardılar hem de mali­yeti düşürdüler. Basit ve ucuz olan türleri ile bile yeterli görüntü alınabiliyor. Günümüzde bazı gövde ve objektif yapımcıları odak uzaklıkları 6 mnft.’den 2000 mm.’ye kadar değişen çeşitli objektifler yapıyorlar

Bu sayımızda değişik kullanımlar için gerek­sinme duyulan objektiflerin satın alınmasında ve kullanılmasında yardımcı olacak konulara değin­mek istiyorum.

Objektif Karakteristiği

Niteliğine ve türüne bakmaksızın iki önemli özellik objektifin neyi yapıp neyi yapamıyacağım belirler.

7J Odak Uzaklığı

Objektif, sonsuzdaki bir konunun fotoğrafını net olarak verecek şekilde ayarlandığında, objek­tifin ortası ile film yüzeyi arasındaki uzaklık yak­laşık olarak odak uzaklığını verir. Odak uzaklığı film üzerindeki görüntünün büyüklüğünü belir­ler. Objektifler; odak uzaklıkları kısaldıkça konu­ları daha geniş açıyla görür ve daha küçük olarak görüntülerler. Odak uzaklıkları arttıkça da konu­ları daha dar açıyla görür ve büyük olarak görün­tülerler (Şekil – 1)

Fotoğrafçı yerini değiştirmeden objektifini değiştirerek konuyu istediği büyüklükte kaydede-

 

Çekim uzaklığı

20 21 (m)

(mm)

Odak uzaklıkları

 

 

 


 

bilir (Resim – 1). Kameraların çoğunun objektif­lerinin değiştirilebilir olmasının önemli bir nedeni de budur.

Odak uzaklıklarına göre objektifler; kısa odak uzaklıklı (geniş açılı), normal odak uzaklıklı

(standart) ve uzun odak uzaklıklı (dar açılı – tele) olarak tanımlanır. Bu tanımlamaların genel anlamda kullanılması yanılgılara neden olur. Değişik boyutlarda görüntü veren kameraların normal objektiflerinin odak uzaklıkları farklıdır.

Örneğin 6×9 cm. boyutlarında görüntü veren kamera için normal sayılan 150 mm. odak uzak­lıklı bir objektif 6×6 cm.’lik roll kamera için uzun odak uzaklıklı, 24 X 36 mm. boyutlarında görüntü veren 35 mm.’lik kamera için de tele objektif sayılır.

2)  Oransal Açıklık

Oransal açıklık objektifin ışık geçirme niteli­ğini gösterir. Objektifin ışık geçirebilen maximum genişliğine yararlı genişlik denilir. Yararlı geniş­liğin odak uzaklığına bölünmesiyle oransal açık­lık bulunur, örneğin: yararlı genişliği 25 mm., odak uzaklığı 50 mm. olan bir objektifin oransal açıklığı, 25:50 – 1:2 . f = 1:2’dir. f = 1:2, f = 1:1.4 gibi oransal açıklıklar f/2, f/1.4 olarak da gösterilmektedir.

Oransal açıklıkları; 1.2, 1.4, 1.8,2 olan objek­tifler hızlı, 2.8, 3.5,4 olan objektifler orta hızlı,

4.5,   5.6, 6.3,8 olan objektifler yavaş objektif­lerdir.

Oransal açıklıklar aynı zamanda objektiflerin en geniş açıklıklarını gösterir. Pratikte objektifler özel gereksinmeler dışında maximum açıklıkta kullanılmazlar. Diyafram yardımıyla açıklıkları azaltılabilir. Modern objektiflerde diyafram açık­lıkları 1, 1.4, 2, 2.8, 4, 5.6, 8, 11, 16, 22

olarak düzenlenmiştir. Objektifin ayar halkası çevrilirken bu açıklıklara gelindiğinde çıt sesi duyulur. Çıt sesi veren yerlere durak denilir. (Duraklar arası açıklıklar da kullanılabilir). Her durak bir öncekinin yarısı kadar ışık geçirir. Örneğin; diyafram 8 yapıldığında objektif 5.6 açıklıkta geçireceği ışığın yarısını, 4 açıklıkta geçireceği ışığın dörtte birini geçirir.

Vizörden izlenen konunun aydınlık olabil­mesi için diyafram açıklığının geniş olması iste­nir. Örneğin 16 diyaframda açıklık küçük olaca­ğından objektif az ışık alır ve özellikle yetersiz ışık koşullarında konunun vizörden izlenerek netleştirilmesi zorlaşır. Kullanılacak diyafram açıklığına bağımlı olmadan konuyu objektifin en geniş açıklığında izlemeye olanak vermek ama­cıyla otomatik diyafram geliştirilmiştir (Şekil – 2).

Diyafram açıklıklarının objektiften geçerek filmi etkileyen ışık miktarlarını ayarlaması yanın­da ikinci bir görevi de alan derinliğini belirleme­sidir. Alan derinliği netliğin ayarlanmış olduğu konunun önünde ve arkasında uzanan netlik bölgesidir. Alan derinliği sınırları, yani en öndeki net nokta ile en arkadaki net nokta arasındaki uzaklık; objektif odak uzaklığı, diyafram açıklığı ve konu ile kamera arasındaki uzaklık gibi etken­lere bağlıdır. Diyafram açıklığı küçüldükçe alan derinliği artar, yakındaki ve uzaktaki cisimlerin


 

Şekil – 2

Otomatik diyafram hangi açıklığa ayarlanırsa ayarlansın sürekli olarak diyaframın en geniş açıklığında kalır

(1)   .  Deklanşöre basıldığı anda diyaf­ram ayarlanan açıklığa gelir ve filmin ışık alabilmesi için ayna yukarı kalkar

(2)    .  Ayarlanan süre (optüratör hızı) sonunda diyafram ve ayna eski durum­larını alırlar (3).

görüntüleri daha net olur. Diyafram açıklığı büyüdükçe alan derinliği azalır (Şekil – 3).

Objektif Niteliği

Çoğu kez basit bir merceğin verdiği görüntü yeterince net değildir. Bu kusuru önlemek için objektiflerde birden çok mercek kullanılır. Ele­man denilen her merceğin şekli ve görevi deği­şiktir. Bazen elemanların bir kaçı ayrı özellikteki

camlardan yapılmış olabilir. Objektiflerde görü­len önemli kusurları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

1)  Küresel Sapma

Mercek asal eksenine yakın gelen ışınlar uzak gelenlerden daha az kırılır. Mercek asal eksenine yakın gelen ışınlar kenarlardan gelen ışınlarla aynı odak noktasında kesişmezler. Net görüntü alınamaz l^e’kı’l – 4″).

2)  Renklenme Kusuru

Merceğin asal eksenine paralel gelen beyaz ışınlar mercek üzerine düştüklerinde kırılırlar. Beyaz ışığı oluşturan her basit tek renkli ışın mer­cek asal eksenini ayrı bir odak noktasında keser, net görüntü alınamaz (Şekil – 5).

3)  Görüntünün Bükülmesi

Kenarlan düz olan bir konunun görüntüsünde düz olan kenarlar içe veya dışa doğru bükülür. Özellikle geniş açılı ve zoom objektiflerde görü­lür rSefcil – 6J.

4)  Eğrilik

Objektifin 10 m. uzaktaki duvara netlendiğini varsayalım. Normal bir objektifle 10 metreden duvarın 7 metrelik kısmı görüntülenebilir. Bu durumda konunun uzak kenarının objektife uzaklığı 10.5 m. dolaylarında olacağından uzak kenarları ortası kadar net olmaz. Küresel sapma ile eğrilik kusuru kolaylıkla karıştınlabiIir. Küresel sapmada görünt’ûn’ûn tümünöe ne\V*. -yoVAut. Eğrilik kusurunda net yapılan kesimler net, diğer kısımlar net değildir.

5)  Bulanıklık

Basit bir mercekte asal eksene eğik olarak gelen ışınlar merceği geçtikten sonra nokta şeklinde bir odak yerine birbirine dik iki doğru şeklinde odak verirler. Bulanıklık meydana gelir.

6J Işık ve Donukluk

Fazla miktarda ışık objektiften geçerken objektifin iç elemanlarının yüzeyleri tarafından

yansıtılır. Fi)me ulaşmadan yer yer ış/k ve donuk-



 


Şekil-4


Basit bir mercekte küresel sapma.


 

Şekil – 6

1)  Normal, (2) İçe bükülmüş, (3) Dışa bükülmüş.


 

 

luk şeklinde ileri ve geri dağıtılır. Konuda olma­yan ancak görüntüde yer alan bu ışık çoğunlukla yeniay, yelpaze ve diyafram açıklıklarının tekrar­lanmışı şeklinde oluşabilir. Donukluk, renklerin yeterin-ce yoğunlaşmasını engeller ve kontrastı azaltır. Çoğunlukla arkadan aydınlatılan konula­rın çekiminde görülür. Mercekler ışık ve donuk­luğu minimuma indirmek amacıyla yansımayı önleyici bileşiklerle boyanır.

Filmdeki negatif görüntünün 1 mm.’si üze­rinde oluşturduğu çizgi sayısı, objektifin netlik gücünü verir. Çizgi sayısı ne kadar fazla olursa ■netlik o oranda artar. Bu sayı merkezden kenar­lara doğru azalır. Objektifin odak uzaklığına oransal açıklığına, diyafram açıklığına ve filme bağlı olarak da değişir.

Objektif Türleri

Kamera ile birlikte satılan normal objektifler bazı kullanımlarda yetersiz kalmaktadırlar. Bu nedenle özellikleri ve kullanma alanları değişik olan objektifler geliştirilmiştir. Bu objektiflerin önemlileri aşağıdaki gibi gruplandırılabilir.

Normal (Standart) Objektifler

Kamera ile ilk alınması gereken objektifdir. Bir kameranın normal objektifinin odak uzaklığı yaklaşık olarak film üzerindeki görüntü boyutla­rının köşegeni kadardır. İnsan gözüne en yakın perspektif normal objektiflerle elde edilir. Oran­sal açıklık f/1.8’den f/3.5’a kadar değişir. Oransal açıklığı f/1.8’den daha büyük olan objektifler (f/1.4, f/1.2, f/1) yüksek hızlı objektiflerdir. Yük­sek hızlı objektifler diğer objektiflerden daha büyük, ağır, pahalı ve daha az nettir. Yüksek hızlı objektifler genel kullanımlar için uygun değildir. Kısa Odak Uzaklığı (Geniş Açılı) Objektifler

Geniş açılı objektiflerin odak uzaklıkları normal objektiflerden daha kısadır. Normal objektiflerin görüş açıları 43 – 46 olduğu halde bu açı geniş açılı objektiflerde 62°’den 220°’ye kadar değişir. Açı büyüdükçe görüntü küçülür ve daha geniş alanı görüntüleyebilme olanağı doğar. Görüş açıları 150°’den geniş olan objektifler küresel görüntü verecek şekilde yapılmışlardır ve balık gözü objektifler olarak tanımlanır. Özel etkiler elde etmek istenildiğinde kullanılır.

Uzun Odak Uzaklıklı (Dar Açılı – Tele) Objektifler

Tele objektifler daha büyük görüntü elde etmek istenildiğinde kullanılır. Odak uzaklığı büyüdükçe görüntü de büyür ve objektif daha ağırlaşır Objektif ağırlaştıkça çekim anında kameranın sallanması olasılığı da artar Bu yüzden objektifler ağırlaştıkça sallanmanın etki­sini azaltmak amacıyla daha yüksek optüratör hızı ya da sehpa kullanılır. 35 mm.’lik kamera­larda tele objektiflerin odak uzaklıkları 85 – 2000 mm. arasında değişir.

Aynalı, tele objektifler; objektif ve aynadan oluşurlar. Odak uzaklıkları 500 mm.’den daha uzundur. Diğer tele objektiflerden daha küçük, daha hafif ve renk düzeltilmesi daha iyidir.

Önemli kusuru diyafram kullanımına olanak ver­memesidir. Poz ayarlaması optüratörle ve özel filtreler yardımıyla yapılır.

Değişken Odak Uzaklıklı (Zoom) Objektifler

Daha çok 35 mm.’lik kameralarda kullanılır. Odak uzaklığı belli sınırlar içinde değişebilen objektiflerdir. Örneğin, 70 – 210 mm. odak uzaklıklı zoom objektifle 70 mm.’den 210 mm.’ye kadar olan bütün odak uzaklıkları elde edilebilir. Türüne göre en uzun odak uzaklığı en kısa odak uzaklığının 2-6 misli olabilir.

En büyük yararı, çok sayıdaki objektifin görevini objektif değiştirmeye gerek kalmadan yapabilmesidir. Sabit odak uzaklıklı objektifler kadar hafif ve net değildir.

 

 

 

Dış Dünyadan Haberler:

ANARŞİYLE SA VASTA

M                                                                 M

EĞİTİM VE MODERN SİLÂHLAR p, , sw7twnnDC

Peter LANZENDORF

Makineli tüfeği üzerindeki hedef projektörü ile polis bir anarşisti sıkıştırdı mı, artık ona hiç bir fırsat kalmamış demektir. Zira özel komandonun adamları, daha iyi ve daha çabuk ateş edecek şekilde esaslı bir eğitime tâbi tutulmuşlardır ve zamanı gelince hedefi kaçırmazlar.


 

 

O

danın içinde patlayan iki kurşun sert kırbaç vuruşlarına benzemişti. Sonra birkaç saniye sessizlik oldu, bunu emir vermeye alışık bir ses izledi: “iki ölü, iki de lüzumsuz ölü, gelecek sefere bunu düşününüz efendiler”. Böylece uyarılan polisler yaptıkları hatayı anlayan insan­lar gibi başlarını önlerine indirdiler.

“Listeyi kim tutuyor, her “ölü” için bir mark yazmayı unutmayınız, kahve hesabı tekrar yük­selsin”.

Hedefi tutturamayan (karavana atan) nişan­cılar listeye yazıldılar ve iki mark ödedikten sonra mesele de kapanmış oldu. Bu Düsseldorf’daki polis eğitiminden her gün alışılagelen bir sahne idi, çünkü sözü geçen iki ölü yalnız kâğıt model­lerden ibaretti, zira yanlış atılan 9’uncu parabel­lum kurşunları —tamamiyle tehlikesiz olarak— nişan yerinin kumluk tepesinde hedefe varama­mış, karavana atılmışlardı, her yanlış giden kurşun için de atanın genel kahve hesabına bir mark yatırması adet olmuştu.

SEK adı verilen bu polis, komandoları silahlı anarşistlerle mücadele etmek üzere yetiştirilen bir özel ekiptir. Bu polis taburu politikacı ve özel sektör büyüklerine yapılmaya başlanan ve gittik­çe artan suikastlardan sonra oluşturulmuştur, SEK Almanya’da bütün ülke çapında yetiştirilen modern bir örgüttür.

Bu insanların eğitimi Almanya’da şimdiye kadar alışılmış, olan en sert ve güç”yetişme yön­temlerinden biridir ve ancak Lufthansa’ya ait “Landshut” uçağındaki 87 rehineyi Mogadeşu’da kurtaran g s g 9 Komandoları ile kıyaslanabilir. SEK komandoları, bugün Almanya’da anarşistler tarafından kaçırılması veya öldürülmesi umulan kişiler bunlar tarafından korunmaktadır, onlar, sivil olarak gece gündüz anarşistlerin şiddet hare­ketlerinin beklendiği bölgeleri devamlı taramakla görevlidirler. Eğer silahlı direnme söz konusu olursa yerel polis örgütleri de onlardan vakit kaybetmeden yardım isterler.

Bir eylem grubu 6 kişiden ve bir grup şefinden oluşur. Bu biricik görevi silâhlı haydut veya anar­şistleri en kısa zamanda savaşım dışı yapmaktır. Bu nedenle en modern teknik silâhlarla donatıl­mışlardır, onların ellerindeki en yeni silâhları/ı yanında 9 mm’lik standart tabancalar, g 3 keskin nişan tüfekleri, ve makineli tabanca ve tüfekleri de vardır.

 

Nişan öğretimi en esaslı eğitimlerden biridir, SEK’nın en kuvvetli gücü bundadır. Burada belirli bir minimum kadar hedefe isabet ettiremeyen, insan koruması için işe yaramaz. Her polis burada çok sıkı bir nişan eğitimi programından geçmek zorundadır. Koruyucu yelek ve çelik kalkanla polis silahlı hasımlarının üzerine korkmadan atılır. Yelek ilk kez Mogadişu kurtarma operasyonunda kullanılmıştır. Silah kurşunları aspest dokumada takılır, geçemezler.


 

 

Fakat bedensel üstünlüklere sahip olmasalar, yalnız başına her şeyi gözlerine almış olan anar­şistlere karşı pek fazla birşey yapamazlar: En yüksek derecede formlarında kalabilmek için bu özel polisler fiziksel güçlerinin sınırına erişen bedensel bir eğitim görürler. Örneğin tabi tutul­dukları sıkı bir judo-eğitiminde her spor okulunda yalnız gösteride kalan vuruş ve darbelerle burada % 30 oranında gerçekten karşılaşılır. Bu, bir şiddet ve kabalıktan ziyade, onların antrenman sırasında gerçek acı hissetmeleri amacım güder. Çünkü bir adamın işin ciddilik kazandığı bir sırada gerçek acıyı ilk kez hissetmesinin pek bir faydası yoktur. Onlar buna daha önceden alışma­lıdırlar. Her vuruşun ne kadar acıya neden oldu­ğunu bilirlerse, gerçek hasımıyla kavgaya tutuş­tuklarında bu onlar için bir sürpriz olmaz ve hasımlarını yenmeyi başarabilirler. Eğitmen bu savaşım türünde birkaç kez usta olmuş ve siyah kuşağı kazanmış olduğu için ne konuştuğunu bilen bir adamdır. O da bütün SEK’lılar gibi gizli kalmaya çok büyük bir değer verir, bu bakımdan bu yazıda biz de onun adını açıklayamayız. Judo eğitiminin ne kadar sert olduğu hakkında bir örnek vermek için şunu söylemek yerinde olur: Yalnız altı aylık bir eğitimde onun üç kere kabur­gaları çatlamıştı. Kendilerini savunma yanında SEK komandolarının en önemli savaşma aracı silâhlı saldırıştır. Onlar her türlü durum ve konumda hedeflerini elde etmeği başarırlar. Yalnız şu unutulmamalıdır ki hiç bir zaman tam nişan alarak atmaya olanakları yoktur. Ciddi bir durumda tabanca yerinden çekilir ve ancak kalçaya dayanarak ateş edilir. Ünlü kovboy’lar işte böyle silâhlarını çeker çekmez kalça düze­yinden ateş ederlerdi, fakat onlar on metre uzak­lıktan bir samanlık kapısına atarlardı, oysa SEK komandoları bu uzaklıktan bir sigara kutusunu delebilirler.

Vahşi Batı’da (Amerika’da) yapılan düellolar 3-5 metreden yapıldığı halde, bu polisler hasım- larının 15 – 20 metre uzakta bulunacağını hesap etmek zorundadırlar. Ondan sonra da akla gelen ilk soru, o mu, ben mi, dir. Zira anarşistler için birkaç insanın ölmesinin hiç bir şey ifade etmediği çoktan belli olmuştur. Yalnız bundan SEK polislerinin sinemadaki filmlerde gördüğü-1 müz süper ajan James Bond 007 gibi serbestçe insan öldürmeye izinli oldukları anlaşılmamalı­dır: Onlar da bütün öteki polisler gibi anayasaya ve polis yasalarına itaat etmek zorundadırlar, bu yasalara göre ise nişan alınarak atılacak her atış hasmı savaşıma devam edemeyecek bir duruma sokacak şekilde olmalıdır. Tabiî kendilerini savunma durumu bunun dışında kalmaktadır.

Çelelim tekrar nişan eğitimine. Burada nişan alınarak atılan her atışta hedefe isabet esas olmakla beraber, bilinmeyen reflekslere hakim olmak ta eğitimin önemli bir kısmıdır. Yanlış bir atış yapılmadan önce eğitmen şu emri verir: “Hedefe nişan alın!” Polisler tabancalarını her iki uzanmış kolları ile tutarak, göz düzeyine getirir­ler ve hedefe nişan alırlar. Bu gergin durumda eğitmenin (ateş) komutasını beklerler. Fakat eğit­men ateş yerine “su” diye bağırır. Bu onların en gergin ve heyecanlı anlarda bile komutayı tam
dikkatle izleyebilmelerini öğrenmeleri ve ona göre hareket etmeleri içindir, bunun sayesinde fuzulî ölü sayısının artmasının önüne geçilmiş olur. Her SEK komandosu keskin nişancı olarak yetiştirilir. Ve devamlı birçok atı^ı 150 metre. uxak\\kta Y\edeie \ s ab et ett\m\er.

Bu tüfeklerin namluları teker teker seçilmiştir ve 100 metre gibi bir uzaklıkta yalnız 4 cm gibi bir dağılmaları vardır. Hedef dürbünü geceleyin aynı şekilde dakik ayar edilebilen bir projektör ile donatılmıştır. Optik ve elektronikten oluşan bu kombinezon, hasma bir sigaranın yanan ucuna nişan almağa olanak verir. Bununla beraber SEK polisleri için devamlı atış ilginç değildir, onlara göre nişan alınıp, atılan tek kurşun önemlidir.

En önemli polis silâhı, özel komandolar için de, makinalı tabancadır. Bu özellikle silâh kuv­vetiyle sarılı bir bölgeye girildiği zaman, örneğin bir eve baskın yapıldığı zaman kullanılır. Bunun gecede kullanılabilmesi için makinalı tabancalar bir nişan projektörü ile de donatılabilirler. Bu aygıt bir nişan dürbünü gibi makinalı tabancanın namlusuna yerleştirilir ve bir pil bataryasına bağlanır, ki polis bunu arka çantasında taşır. Nişan projektörü çok kuvvetli bir halogen ışıl­daktır ve hasmın gözlerini kamaştırır. Bu silâhın sürpriz etkisi çok büyüktür ve hasmın gözlerinin kamaştığı birkaç saniye onun yakalanmasına yeterlidir. SEK polislerinin eğitiminde önemli bir nokta da sürücülük antrenmanıdır. Nordrheim – VVestfalen’da Ford Granada 2,3 litrelik otomobil standart araba sayılır. Normal olarak Oha 4 polis biner. Bagaj yerinde eylem sandığı denilen küçük bir sandık bulunur, bunun içinde, zırhlı yelekler, gaz maskeleri, koruma kalkanları ve bir binaya girebilmek için lüzumlu bütün aygıtlar bulunur. Her SEK polisi bu ağır yüklü arabayı yüksek hızla, araba yolundan çıkmadan sağa sola doğru dönecek şekilde kullanmasını becerebilmelidir. Arabaya herhangi bir zarar vermeden dar sokak­larda iki yana dönüş yapmak ta bu polislerin gördükleri muntazam eğitim programının için­dedir.

SEK polisleri ayrıca anti-terör grubu adını alan arkadaşlarına biraz kıskançlıkla bakarlar. Bu CSC 9 grubudur ve emirlerinde Mercedes tara­fından bu ekip için yapılmış özel eylem arabaları vardır ki bu otomobillerin özelliği hakkında kimsenin bilgisi yoktur. Bir talih eseri olarak bu iki grubun aralarında başka herhangi bir ayrım yoktur ve yetişme tarzları ile öğretim programları birbirlerinin tamamiyle aynıdır. Aynı zamanda her ikisinin de Avrupa’daki bu çeşit özel birlikler­le temasları vardır, özellikle Amerika’daki FBI ile.

SEK polisi olmanın olanakları nelerdir? Bu polis taburu en modern yöntemlere göre seçilir. Bu örgüte girmek isteyen her polisin bir kere 24 yaşını doldurmuş olması gerekir. Bundan başka

S,EK’ç\Wv <Aa ‘çk&s    Ç> TiîTCVMttı

kadar üstün başarı gösteren, sivrilen polisleri bu örgüte atayabilir. Tabiî her şeyden önce özel dosyaları çok sıkı bir şekilde gözden geçirilir. Ondan sonra adayın iyi bir nişancı olup olmadığı ön planda tutulan koşullardan biridir. Bu engeller olumlu olarak atlatıldı mı, aday 3 ay süreyle SEK taburuna geçici olarak alınır. Bu üç aylık sert test süresinde genç adam muntazam bir eğitime tabi tutulur ve kısmen de normal hizmette çalıştırılır.

3 ay süre dolunca geçicilik biter ve artık adayın tam olarak SEK’ya atanması onaylanır. Aksi durumda aday herhangi kırtasi bir muame­leye ihtiyaç göstermeden otomatik olarak eski işine döner.

Şimdiki SEK personelinin hepsi aşağı yukarı 30 yaşındadır ve en aşağı bir ortaokul mezunu­nun kültürüne sahiptirler, bunların arasından seçilen üstün başarı gösteren öğrenciler de ayrıca özel polis okullarında öğrenimlerini sürdürürler. Bu adamların biriyle temas ettiği zaman, insan, derhal karşısında mesleğini hazmetmiş, otoriter biri bulunduğunu anlamakta gecikmez; onlar körü körüne emir bekleyen birer makina değil, her olay ve onda kendi kararlarını kendilerinin en iyi şekilde vereceği, yetişmiş olgun insanlardır. Düsseldorf’ta bu polislerin en az çalışma süresi

10  yıldır.

SEK, ki bu yalnız Düsseldorf’taki personel için böyle değildir, öteki federal eyaletlerde de böyledir, şu anda Almanya’da vurucu gücü en kuvvetli olan polis taburudur.

Bize bu personelin tabi tutuldukları eğitim­den iki gün içinde gösterilen kısım bir “aysbergin sivri ucu”dur ve sınıra erişilmiştir. Tabiî vuruş gücü sürpriz anından kuvvet alan özel bir tabur hakkında, onu zayıflatmadan kullandığı taktik hakkında fazla birşey söylenemez.

Cüvenimiz için böyle özel yetişmiş bir polisin ne kadar önemli olduğunu Stuttgart Havaalanına inişimizde farkına vardık: Bir bomba tehdidi bütün havaalanını felce uğratmıştı. Havaalanı binası her türlü giriş çıkışa kapatılmış ve yolcula­rın hayatını korumak için SEK polisleri harekete geçmişlerdi.

HOBBY’den


JC**£/4S*t


 

 

 

 

No. 66: Üç Hamlede Mat Taşlar :

Beyaz : Şf7, Vd7,

Ke8, f5 Siyah : Şh7, Vf1, Kf3, Kg2, Ad5

65 No’lu Problemin Çözümü:

  1. Ac5+ (Kale ile), ŞXA

Şayet 1)                , Şa5

2)  VXP+ , Mat

  1. VXB +                  , KXV
  2. Ae6+                     , Mat


 

 

 

ALFAMETİKLER

YENİ ALFAMETİKLER

A13. Dr. Saim Ural (Ankara)

il    lı t: ıl i: I ij lı

Hazırlayan: Emrehan Halıcı

Derleyen: Dr. Saim Ural

A14. Behçet Doğan (Kayseri) İKİ bir asal sayıdır.

 

KASIM BİLMECESİNİN

ÇÖZÜMÜ

 


DORT

 

 

 


ÇÖZÜMLER: (Bilim ve Teknik No. 131)

Ab. ALTI 6958, 6972, 6982, 7236, 7324, 8306, 8490, 8630, 9042, 9048, 9368, 9372, 9672, 9708.

DOKUZ, 10437, 10458, 10473, 10854, 10986, 12459, 12735, 12945, 13563, 13572, 14052, 14058, 14508, 14562.

ÇÖZENLER:

F. Buyru, B. Dağhan, İ. Şişman, A. Onuker, S. Soylu, M. Kahraman, M. Kayabaşı, R. Emir, H. Suna, M. Çetin.

A6. ÇİLEK, 70135, 80215, 90215.

ÇELİK, 71305, 81205, 91205.

EREĞLİ, 141620, 161420, 181420.

ÇÖZENLER:

Ö. Özbudak, S. Tuksavuloğlu, M. Fındık, F. Buyru, A. Tolay, B. Dağhan, S. Kutoğlu, İ. Şişman,

G. Evyapan, A. Onuker, S. Türkmen, H. Ertin, Ş. Gönenç, S. Soylu, Y. Gürsoy, S. Seçkiner,

M. Kahraman, R. Okursoy, T. Yenigün, F. Çelik, Y. Yılmaz, A. İlik, Ö. Uluyazı, M. Kayabaşı,

Y. Küçükdeveci, T. Caner, Ş. Önel, İ. Demir, G. Salış, M. Eren, S. Terzioğlu, R. Emir, H. Suna, M. Çetin.

A7. Bu alfametiğin oldukça çok sayıda çözümü olduğundan burada bunların bir kısmını yayınlıyoruz.

TUĞLA, 54823, 46823, 18756, 14867, 46378, 54378, 47268, 61248, 60358, 10738.

HARÇ, 9307, 9307, 9604, 9703, 9802, 9802, 9813, 9835, 9824, 9846.

DUVAR, 64130, 56130, 28360, 24570, 56180, 64180, 57081, 71083, 70182, 20584.

ÇÖZENLER VE GÖNDERDİKLERİ ÇÖZÜM SAYILARI:

Ö. Özbudak, S. Tuksavuloğlu, M. Fındık, F. Buyru, Ö. Doğan, B. Dağhan (8), S. Kurtoğlu, İ. Şişman,

  1. Evyapan, A. Onuker (4), S. Türkmen, H. Ertin, Ş. Gönenç, S. Seçkiner, M. Kahraman, R. Okursoy, C. Gebitekin, M. Sandalcı (4), A. İlik, Ö. Uluyazı, M. Kayabaşı, Y. Küçükdeveci, T. Coner (7), Ş. Önal, İ. Demir, G. Salış (4), S. Terzioğlu, R. Emir, H. Suna, L. Arditi (10), M. Çetin (3).

A8. SAİT, 2659, 3089, 5483, 6359.

FAİK, 4651, 2087, 1487, 2351.

ÖYKÜ, 7310, 5176, 6970, 8710.

ÇÖZENLER

B. Dağhan. İ. Şişman, F. Çelik, B. Demirbek,

  1. Karademir, T. Coner, H. Suna.

 

{Jfcuyucuiaria ‘fâaşbaşa


 

 

 

 

AYLIK POPÜLER DERGİ

“HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR, FENDİR”.

ATATÜRK İÇİNDEKİLER

Atatürk’ü Anarken………………………………………….. 1

Görmediğimiz Şeyler de Bizi öldürebilir …             4

Yarının Enerjisi…………………………………………….. 7

Madde İçindeki “Canlılık”………………………….      11

Astrofizikte Son Gelişmeler……………………………. 15

Karadeniz Boşalınca…………………………………….. 19

Uzaydaki Enerji İstasyonları…………………………… 23

Güneş Işığıyla Suyun Ayrışması……………………… 26

Bir Bardakta Siklon ve ilginç Bir Olay……………… 30

Ibni Sina………………………………… -……………….. 32

Suicide’ler (intiharlar)…………………………………… 34

Lise Çağındaki Gençler için

Uluslararası Kimya Olimpiyadı ………………………. 37

Roma’da ve Günümüzde Aile ……………………..      38

Trafik Güvenliği…………………………………………… 41

Contact Lensler Hakkında

Bilinmesi Gerekli Noktalar…………………………      43

Bilgisayar Dünyasından; Gördüğü Yüzü

Hiç Unutmayan Bilgisayar……………………………… 45

Mutluluğa Beş Adım…………………………………      47

Düşünme Kutusu……………………………………..      49

SAHİBİ:

TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNİK ARAŞTIRMA KURUMU ADINA CENEL SEKRETER Prof. Dr. Tevfik KARABAĞ

TEKNİK EDİTÖR VE YAZI İŞLERİNİ YÖNETEN Nüvit OSMAY

Bilim ve Teknik ayda bir yayınlanır.

Sayısı 10.00 TL.’dır, yıllık abonesi memleket içi, 12 sayı hesabiyle 100 lira yabancı ülkeler için 200 liradır Abone ve dergi ile ilgili her türlü yazı; BİLİM ve TEKNİK, Atatürk BulvarfNo. 221,

Kat: 3, Kavaklıdere – Ankara adresine gönderilmelidir.

Telefon: 26 27 70/43 – 44 DİKKAT: Ödemeli ve pul karşılığında işlem yapılmadığından her türlü isteklerin karşılığı yalnız posta havalesi veya 101621 numaralı posta çeki hesabına gönderil­melidir.

Bilim ve Tekrıik’in bu sayısı

50.0       adet basılmıştır.

BU DERCİ

AJANS-TÜRK MATBAACILIK SANAYİİ NİN

COMPUCRAPHIC ELEKTRONİK DİZCİ’ MAKİNALARINDA DlZİl İP GRAFİK VE fOTOMEKANİK SERVİSLERİNDE HAZIRLANARAK OESIT TESİSLERİNDE BASIIMI^ÜR

H

er Kasım ayı bize unutmuşsak bile Atatürk’ü hatırlatmak için bir vesiledir. İşte biz de “Hayatta en hakikî mürşit ilimdir, fendir” diyen ve bütün felsefesini “Yurtta sulh, Cihanda sulh” [Barış] diye birkaç kelime içinde özetleyen, tari­hin az yetiştirdiği liderler arasında en başta gelen bu büyük adamı dergimizde de anmak için bu fırsattan faydalanmak istedik.

Yazı arkadaşlarımızdan Sayın Profesör Dr. Arif Akman üstadımız Atatürk ile ilgili ilginç bir yazı lütfettiler. Zamanla Atatürk’ü şahsen tanı­yanlar gittikçe azalmaktadır, bu bakımdan onun zamanında yaşamış, onu görmüş, hatta onunla konuşmuş bir kişinin anıları daha da kıymetli ve canlıdır. Okuyucularımızın bu satırları ilgi ve sevgi ile okuyacaklarından eminiz.

İnsanların bir şeye gerçekten sahip olabilmesi için o şeyle ilgilenmeleri, onu sevmeleri gerekir, derler. Arada sırada bir iki eleştirici mektup almamıza rağmen, okuyucularımız, bize gönder­dikleri mektupların büyük bir kısmında dergimizi sevdiklerini, beğendiklerini yazmaktadırlar. Bu bizi çok sevindirici bir şeydir. Yalnız acaba insa­nın sevdiği, beğendiği bir şey karşısında onunla daha fazla ilgilenmesi ve onu yakınlarına tavsiye ederek bir katkıda bulunması gerekmez mi? Bir derginin iki tarafı vardır: Çıkaranlar ve okuyanlar. Eğer çıkaranlar görevlerinde bir hata yaparlarsa, onları eleştiren bir toplumun, iyi ve beğenilen bir iş yaptıkları takdirde ise, onunla daha fazla ilgi­lenmesi, reklâmını yapması yerinde olmaz mı?

Bazı okuyucular neden gazetelerde, hatta televizyonda dergimizi tanıtmadığımızı soruyor­lar. Maliyetinden aşağıda satılan bir derginin maalesef reklâm için harcayacak ek bir fonu yoktur. İşte biz de okuyucularımızdan bunu üzerlerine almalarını bekliyoruz.

Bir Italyan Otelinde şöyle bir levha görmüş­tüm. “Müessesemizi beğenmiyorsanız, bize; beğeniyorsanız dostlarınıza haber veriniz”.

Biz Bilim ve Teknik’i okuyan okuyucularımı­zın birçok dostları olduğu kanısındayız.

Saygı ve Sevgilerimizle, BİLİM ve TEKNİK

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu tarafından yayımlanmakta olan “Bilim ve Teknik” dergisinin lise ve dengi okul öğrencilerine tavsiyesi Bakanlığımızca uygun görülmüştür.

Karar No. 10247

Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi

30 Kasım 1970 Sayı: 1633 Sayfa: 407

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*