Genel

Elektro-Teknik bilgi ile yoğrulmuş kişiler olması gerekecektir

Elektro-Teknik bilgi ile yoğrulmuş kişiler olması gerekecektir. Çünkü, o toplumda “Kişilerin Birbirleri Arasındaki Bilgi Alış-Verişi, Kontrol ve Yönetimlerini” en iyi değerlendirip sağlayabilen, ancak, bu uzmanlar olacaklardır. Nitekim, bu durumun, daha şimdiden gelişmekte olduğunu gören Alvin Toffler, “Şok” adlı kitabında, aynen şöyle yazmaktadır:
“.. Hiyerarşinin, sessiz, sedasız ayıklanması, özellikle “Uzmanlar” kitlesinin sahneye girmesiyle, tabandan tavana sıçramıştır. Üst yöneticiler, uzmanları anlamakta güçlük çekmektedirler. Genellikle işletmeciler, bu uzmanların yargılarına güvenmektedirler. Katı durum fizikçileri, bilgisayar programcıları, elektronik sistem çizim- cileri, sistem araştırmacıları, uzman mühendisler, “Yeni Karar Verme lşlevi”ni oluşturmaktadır. Günümüzdeki yöneticiler, karar verme yetkisi üzerindeki tekellerini, elden kaçırmak üzeredirler” (5).
Aynı konuyu bir başka açıdan ele alan Daniel Bell, önümüzdeki otuz yılın tarihinin “Endüstri ötesi Toplum” olacağını ileri sürmüştü. Daniel Bell, bu sözleri söyledikten sonra günümüze kadar on yıllık bir süre geçtiğine göre, halen “Endüstri ötesi Toplum” yaşantısı içinde bulunuyoruz, demektir. Gerçekten de, Sibernetik ve Elektronik konusuna büyük önem veren ülkeler, yepyeni bir sanayi hamlesine girişmişlerdir. Bu yepyeni teknoloji ile girişilen aşamaya “İkinci Sanayi Devrimi” adı verilmiştir, işte, bu “İkinci Sanayi Devrimi”ni başaran ülkeler, şimdi “Endüstri ötesi Toplum” yaşantısı içine girmekte ve “Sibernasyon Çağı” yaşamını sürdürebilmek için, gerekli bilgi alış-verişi ve ayarlamaları düzenlemektedir.
Burada ilginç olan durum, şimdi, bu ülke bilgin ve teknisyenlerinin, “Endüstri ötesi Toplum” ve “Sibernasyon Çağı” koşullarına uyumda bulunabilmek için, neler yapılması gerektiğinin saptanmasına, girişmiş olmalarıdır. Çalışmalarda, özellikle, ekonomik durum ve ortak yaşantı gözönüne alınmaktadır. Nitekim, Daniel Bell, 1967 yılında, kendisi ile birlikte, birçok ünlü bilgin ve teknisyenin yazılarını kapsayan “Toward The Year 2000” (Ikibin Yılına Doğru) adlı kitabı yayınlamıştır. Bu yazılarda, 2000 yılına doğru, toplum yapısmda, politik, ekonomik, teknik, sağlık, eğitim, biyolojik yönden ne gibi gelişmeler olacağı belirtilmektedir. Bu kitapta Herman Kahn ve Anthony J. Wiener, “Gelecekteki Otuzüç Yıl” başlıklı yazılarında, şöyle yazmaktadırlar :
“.. “Sanayi Devrimini Başaran” ülkelerde, kapital başına olan gelir, “Sanayi öncesi Toplum” lardakinden 50 kez fazladır. Bir çok “Ekonomik Uğraşılar”ın, birinci ve ikinci derecede değil de üçüncü ve dördüncü derecede etken olmasının sonucu olarak, iş firmaları, artık, gelişmenin ana kaynağı olmaktan çıkmıştır. Gelir ve ek ödeneklerde, etkili bir taban vardır ve “Verim”, göze alınacak en önemli etken değildir. Çünkü, üç ile otuz yıllık sosyal değişim’e uygun, “Zamanı İki Misline Çıkarma” ve “Dünya Toplumu” için, ortak bir teknolojik çalışma olan “Yaygınlaşmış Sibernasyon” vardır” (6).
Bu satırlardan açıkça görülmektedir ki, “Sibernasyon” konusunda “Yaygınlaşmış Bir Çalışmaca girişilmiştir. Bu kadar yaygın bir çalışmaya geçilmesinin nedeni, “Gelecekteki Top- lum”un, teknolojik yönden gelişmesine uygun olarak, ekonomik, politik, biyolojik ve sağlık yönünden de uyumunu sağlayacak önlemlerin alınabilmesi içindir. Böylesine geniş bir çalışmaya girişebilmek için, herşeyden önce, klasik görüşlerin terkedilmesi gerekmektedir. Çünkü, konu: “Dünya Nüfusu”nun, gelecekteki yaşamının “Teknolojik Koşullara Uygun Bir Biçimde Sürdürülmesidir. Sibernetikçi bilgin ve teknisyenler, gelişen Yeryüzü Koşulları hakkında süregelen “Bilgi Alış-Verişi”ne uygun olarak, “Gelecekteki Yaşantı İçin Gerekli Yönetim ve Ayarlamalar”ı belirtmeye uğraşmaktadırlar. Gelecekteki yaşantı için, ne derece “Robot”ların
kullanılması gerektiğini ya da ne derecede “Konuşan Elektronik Beyin’lerin yapılması ya da daha da ileri ne derecede “Yaratan Makineler” yapılması gerektiğini, saptamaya çalışmaktadırlar.
Ancak, bütün bu çalışmalar, birçok çevrelerde heyecan ve ilgi ile izlenirken bazı çevrelerde de merak ve endişe ile izlenmekte ve bazı düşünürler, bu konudaki gelişmelerden kuşku duymaktadırlar. Bu derecede hızlı “Teknolojik Gelişim”, acaba insan yararına mı, yoksa makine yararına mı olacaktır?… sorusunu sormaktan geri kalmamaktadırlar. Amerika BirleşikDevletlerinde çeşitli çatışma ve aşamaların yer aldığı 1960 yılı hakkında yazılan bir kitabın sonu da aynı endişe ile sona erdirilmektedir. “The Sense Of The 60V’ (60’ların Anlamı) adlı kitap, şu satırlarla son bulmaktadır :
“… Sibernasyon, sosyal ve kişisel gelişmeleri yaparak, sonucun, “Birlikte Yaşamı Gerekli Kıldı- ğim belirtecek mi? Bunun pratik nedenlerini de sağlayarak, Batı Dünyasını “Tüm Toplum İçin İnsanlık” fikrine zorlayacak mı.?.. Yoksa, “Sonsuz Derecede Güçlü Makineler”, “Gereğinden Fazla Ürün ve İnsan” mı yaratacak?” (7).
Bütün bu endişeler ve eleştiriler yanı sıra Siberrretikçiler ve Elektronikçiler, “Sibernasyon Çağ”ın gerekli kıldığı çalışmaları sürdürmektedirler. Geleceğin “Sibernetik Dünya”sını ve “Sibernetik Toplum Yaşantısinı çizmeye çaba göstermektedirler. Bazı “Bilgin ve Hayal Bilim
Yazarları” ise, “Gezegenler Arası Sibernetik Yaşantı” üzerinde durmakta, daha ileri gidenleri ise, “Gezegenler Arası Anlaşmazlık” nedeni ile çıkabilecek olan “Gezegenler Arası Elektronik Savaş” romanları, kaleme almaktadırlar.
Ünlü bilginlerden S. Handel ise “The Electronic Revolution” (Elektronik Devrim) adlı kitabında, Sibernetik uygulamanın 21. yüzyıl’ı hazırlayacağını belirtmektedir. Handel, Sibernetik Bilginlerinin yapacakları ve “Zamanı Aşabilen Uzay Gemisi” ile, okuyucularını 21. yüzyıla uzatarak, orada neler görebileceklerini şöylece bildirmektedir:
Sibernetik’in uygulamaları hakkında yerdiğim örneklerden sonra, okuyucularımın da “Bir Hayal Gemisi İle” bana katılmalarını istiyorum. Gemimiz, çok ilginç bir “Uzay – Zaman Makinesidir. Fakat, ben sizleri, (özellikle hayal-bilim roman yazarları, bu konuyu benden daha iyi bildiklerinden) çok ayrıntılı tanımlamalarla sıkmayacağım. Gemimiz, bir “Zaman-Aşaması” yaparak, bizi 21. yüzyıla taşıyor ve “New Geneva” (Yeni Cenevre) da karaya çıkartıyor. Şu anda, “Birleşmiş Milletler” (Çin’i de içine almış olarak) bütün dünya uluslarının donatım ve silâhlı kuvvetlerinin kontrolünü elinde tutan “Çoğalmış Birleşmiş Milletler Çarkı” (A U N T) olarak biliniyor. A U N T adı İngilizce “Augmented United Nations With Teeth” adlarının baş harflerinin kısaltılmasından meydana gelmiştir. Hava limanından sonra A U N T’un büyük merkezine dek, güzel yerler içinden geçerek, hoş bir yürüyüş yapıyoruz. Bu yerlere yapılmış çeşitli yapılar var ki, bunların çoğunu, değişik çeşitlerde radyo ve telsiz antenleri olarak tanıyoruz. Büyük yapıları saran, ince gemi direkleri, gök’de geometrik anten sıralariyle bir resim çiziyor. Rehberimiz, bize, ayağımızın altındaki derin kanallarda, binlerce kilometre uzunluğunda Uluslararası kanallara bağlı ve depreme karşı dayanıklı, “Haberleşme Kablolarinın uzandığını söylüyor. İçeri girdiğimizde bize, A U N T’un, karışık “Bilgi Alış-Verişi” ve “Değerlendirme” sistemleriyle ve böylece “Tüm Dünya İle Bağlantımızı Sağlayan” minyatür özel televizyon, radyo monitörleri ve soru – cevap kompüteri, veriliyor. Giriş holünde, bir kaç büyük televizyon ekranı var. Bir ekranda, dünyanın her bir yanından gelmiş delegelerin günlük çalışmalarını yürüttükleri konferans salonu gösteriliyor. Diğer ekranda, günlük doğum ve ölüm sayılarının toplamı, doğum ve ölüm oranları ve o anki dünya nüfusu gösteriliyor. Üçüncü bir ekranda ise, yapılmakta olan işlerin listesi görünüyor ve bunlarla ilgili düğmeler de elimizdeki interrogatör’lerde var. Bu listede şu maddeler var:
0 0 5 – A U N T İçi: 0 1 0 – Küre Dışı .0 2 2 – Yeryüzü İklimi: 0 2 3 – Yeryüzü Madde ve Enerji Olanakları: 0 2 4 – Yeryüzü Bionomiği: 0 2 5 – Yeryüzü Nüfusu: 0 2 6 – Yeryüzü Ekonomisi: 0 5 1 – öğretim: 0 5 2 – Kitaplıklar ve Müzeler: 0 8 0 – Günlük İşler.
Rehberimizin Önerisi üzerine 00 5 düğmesine basıyoruz. Monitörlerimizde ek bir liste çıkıyor: 0051 A U N T’un tarihçesini ve organizasyonunu veriyor. Takdığımız küçük kulakçıklar, kısa sürede, seçmiş olduğumuz dil’de bize A U N T çalışmaları hakkında genel hatlariyle bilgi yayınlıyor. Dünya Hükümetinin üzerinde kurulduğu, bir dünya bilgi alış-verişi, kontrol ve yönetim merkezinde olduğumuzu ve bizlerin de “Dünya Vatandaşı” olduğumuzu kavrıyoruz.
Bize verilen bilgiye göre, A U N T Delegelerinin, her ırk ve din’den gelen Altı milyar kadar insan olduğu; bunların hepsinin, yalnızca yasal hakları değil, ayrıca her an, herhangi bir madde üzerinde, kendi temsilcilerinin lehinde ya da aleyhinde oy kullanabilecekleri teknik olanakları da bulunduğundan; Yeryüzünde şimdiye dek bilinen “En Demokratik Hükümet” olduğu, haklı olarak ileri sürülebilir. Dünya “Bilgi Alış-Veriş Hattı” aracılığı ile, tüm Dünyayı kaplayan birkaç bin bölgeden, belirli bir bölgenin oy sonuçları ve toplu dünya sonuçları, düğmelere basıldıktan sonra, bir dakikadan daha kısa bir süre içinde gösterilebiliyor” (8).
S. Handel’in “Elektronik Devrim” adlı kitabından aynen aldığımız bu satırlar, 1977 yılını yaşayan bizlere hiç de yabancı gelmiyor. Elektronik Makinelerle Bilgi Alış-Verişi, öylesine gelişti ki, bugün Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde, uçakta, yer ayırtmak için Rezervasyon bürosuna gtttiğiniz anda, bir kompüter başında oturan memur, düğmelere basarak, o kompüterin ekranına bakıyor ve hangi uçakta ve hangi saatte yer olabileceğini size söyleyip, ona göre biletinizi size uzatıveriyor. 2000 yılına kadar bu sistemin geliştirilerek, “Tüm Dünya Ulusları Arasında Bilgi Alış-Verişi” biçimine dönüşmemesi için, hiç bir neden yok.
Diğer yanda “Endüstri ötesi Toplum” yaşantısına giren “Büyük Sanayi” ülkelerinde, “Otomasyon Sistemi”, makinelerin, makineleri imalâtının otomatik olarak düzenlenmesinden, eğitim ve öğretim sistemlerinin de “Elektronik Beyinler” yardımı ile düzenlenmesine dek ulaşmış durumda. Sibernasyon, yalnızca teknik bilimlerde değil, biyoloji ve sosyal bilimler alanında da hızja gelişmeler kaydediyor. Bir taraftan insanların tüm hizmetlerini görebilecek, iyi bir hizmetçi, iyi bir bakıcı ve iyi bir aşçı olabilecek nitelikte “Robot” yapımı üzerinde çalışılıyor. “Robotolojf^ bilimi, ilginç yapıtlarını ortaya koyuyor, öte yanda ise, insan ve makine ortak yapımından oluşan “Sibernetik – Organizma” kısaca “Siborg” üzerindeki çalışmalar da gelişiyor. Uzay yolculuklarının “Siborg”larla nasıl yapılacağı planlanıyor. (Okuyucu, bu konularda Bilim ve Teknik’te çıkan 110, 111, 115 ve 116. sayılardaki yazılarımızı hatırlayacaktır)! Bütün bu çalışmalar, “Sibernetik Bir Dünya”nın nasıl oluşmakta bulunduğunu yeteri kadar açıklıkla belirliyor. S. Handel’in çizmeye çalıştığı “A U N T” bu aşamaların, doğal bir sonucu olarak görülüyor ve hiç de yabancı gelmiyor. Yeter ki, bu bilimsel aşama, kısa zamanda tüm dürfya ülkeleri tarafından benimsensin ve “Sibernetik Bir Bilginler Dünyası” nın kurulmasının zorunluluğu, tüm yöneticiler tarafından kavranılmış olsun.
GEORGE F. H., Cybernetics in Management, Pan Books Ltd. London, 1970, Sa: 44.
ROSE John, Automation, Oliver and Boyd Ltd. London, 1967, Sa: 7.
ROSE Michael, Computer Managers and Society, Penguin Books Ltd. England, 1971, Sa: 13 – 14.
JUNGK Robert, Yeni Bir Dünya Doğuyor, Çev. T. Arcayürek, Nebioğlu Yayını, 1975, Sa: 273.
TOFFLER Alvin, Future Shock (Gelecek Korkusu Şok), Çev. S. Sargut, 1974, Sa: 136.
BELL Daniel, Towerd the Year 2000, Beacon Press. Boston, 1968, Sa: 94 – 95.
QUINN E. DOLAN P. J., The Sense of the 60% The Free Press, New-York, 1968, Sa: 528.
HANDELS., The Electronic Revolution, Penguin Books Ltd. 1967, 5a: 231 – 233.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir