Modern Denizbilimi

Modern Denizbilimi

Bundan sonra, gelişmiş teknikler ve araçlar kullanılarak birçok araştırma gezisi yapıldı. Norveçli kutup kaşifi Fridtjof Nansen (1861-H30), kendi adını taşıyan derin su örnek toplama şişesini (8) icat etti. Bu araçta, dipteki ısıyı ölçmejı için termometreler de bulunmaktadır I#). Plankton ağları (7) geliştirildi »e batitermograf (10) gibi birçok hassas alet yapıldı. Yankı sondajın
(13) bulunmasıyla büyük bir değişiklik gerçekleşti. Ama Birinci Dünya Savaşından hemen önce ortaya konan bu buluş, büyük derinliklerin ölçümünde kullanılmak üzere ancak İkinci Dünya Savaşından sonra geliştirilebildi.
ABD sondaj gemisi CUSS I’e (adı, katkıda bulunan petrol şirketlerinin baş harflerinden oluşmaktadır) ilişkin Mohole projesiyle, deniz yerbilimleri alanında 1931 yılında yeni bir çağ başlatılmış oldu. Yer kabuğunun alt katmanlarına kadar sondajlar yapma tasarısı gerçekleştirilemedi. Ama elde edilen deneylerden, 1988’de uygulanmaya başlayan Amerikan Derin Deniz Sondaj Projesi’nde yararlanıldı. Bu proje, yeni deniz tabanının orta-okyanus kabartıları boyunca oluştuğunu ileri süren deniz tabanı yayılımı kuramını doğruladı.
Denizbilime verilen önem, sadece tortu, su ve canlı örnekleri toplamanın amaç edinildiği eski günlere oranla çok değişmiş bulunuyor. Bu amaç da güdülmekle bir likte, günümüzde, yeni besin, maden ve enerji kaynakları bulmak; kirlenmeyi denetlemek ve denizin biyolojik kaynaklarını korumak üzerinde gittikçe daha önemle du ruluvor.
ayrıca bak: 78 İnsanoğlu deniz 62 Deniz ve deniz suyu
altında 64 Okvanus akıntıları
70 Atlas Okyanusu 66 Dalgalar ve gelgit
72 Büyük Okyanus 68 Deniz yatağı
74 Hint Okyanusu ve Kutup Denizleri 10 Dünyanın oluşumu
ABD’nin Scripps
Institution of Oceanoç) rophy’e bağlı Agor-closs R.’V David Starr Jordan gibi modern araştırma gemileri, çok yanlı işlemleri yerine getirecek niteliktedir. 80 metre boyundaki bu gemide
dört laboratuvar bulunmaktadır. Bilimsel aygıtları indirmek için iki vinci ve iki macu-nası vardır. Teknenin ortasındaki büyük livar, sondaj işlemlerinin daha da ayrıntıyla yürütülmesini sağlar iki cembersı pervane
gemiye itici gücü ve her yönde hareket edebilme olanağını verir Ayrıca geminin, hem enlemleri hem de boylamları. rakkamlarla gösteren ve uydulardan yararlanan bir seyrüsefer sistemi vardır.
v_/
9) Derin deniz termo- 1ı
metreleri, Nansen şişesinin parçalarıdır Basınç etkisi altında kalmayacak biçimde hazırlanmış olan ko-runumlu termometre [A], şişe hoşlandığı zaman ısıyı saötar Korunumsuz termometre (B| de birincisine benzer; ama, hidrostatik basınç termometre haznesini etkilediği için, ölçüm, hem ısının hem de derinliğin etkisini dile getirir. Küçük yardımcı termometreler ise. ölçüm sırasındaki ısıyı belirtirler ve böylece düzeltmelerin yapılmasını sağlarlar
10) Batitermograf,
300 metreye dek. ısıyı ve derinliği eşzamanlı olarak saptar. Ama Derin Deniz Termometreleri kadar hassas değildir ve onlar kadar derine inemez
Çekme
Tüm giriş Çekme
11) Cekimsel alıcı.
deniz dibinden örneklerin derlenmesini sağlar ve içinde bir ağırlık [2] bulunan metal bir borudon [1j ve bir boşlama tertibatından [3] oluşur.
Araç, denizde derin lere doğru indirilir (A) Telin alt kısmı kangal biçiminde toplanmıştır [4] Boşlayıcı tertibat zemine değince |B) kangal çözülür ve alıcı boru hızla düşer ve tortu içine gömülür IC] Daha sonra su yüzeyine çekilir [D|
13) Yankı sondaiı.
sesin deniz suyu içindeki yayılım hızına dayanan bir derinlik ölçme yöntemidir. Süre. bir ses sinyalinin gönderilmesi ile zemine çarpıp dönmesi arasındaki zamanının saptanmasıyla ölçülür.
A durumunda, ses alıcı [1] ve verici [2] gemide bulunmakta ve derinlik ölçülmektedir B durumunda ise. bir ağırlığa bağlı olan verici [3]. sinyal alıcıya doğrudan sinyaller göndermekte (4) ve ötekileri derinliği ölçmek jçtn dipten yankılatmaktadır
12) Pistonlu alıcı cekimsel alıcının geliştirilmiş biçimidir Girişi. bir iç pistonla (1) daha da artırılmıştır. Bu piston, alıcının, tortu içine daha derinlemesine girmesini sağlar. Çekimse! alışların 2 metreyi nadiren aşmasına karşılık pistonlu alışlar, 20 metreyi geçebilir
14) Amerikalıların derin
su sondaj gemisi Glomar Challenger,
sonar sinyalleri [1 ] uyarınca, durumunu otomatik olarak düzeltir [A.B.CJ. Düzeltme, yan roketler (2) ve ana pervane tarafından gerçekleştirilir Sondaj telinin (3) ucunda bulunan delgi eskidiği zaman değiştirilir; alıcı boruya takılan bir sonar aygıtı [4]. aıriş deliği f6], çevresine yerleştirilmiş olan üç sonar yansıtıcısına (5J, oranla telin durumunu belirleyerek deliğe yöneltilmesini sağlar ve delgi, bir yan jetle [7J giriş deliğine sokulur.
İnsanoğlu deniz altında
İnsanoğlu, deniz altındaki dünyayı keşfetmek için yüzyıllar boyunca çalıştı. Daha M Ö. IV. yüzyılda, Büyük İskender (353-323), geniş bir cam fıçı içinde denizin derinliklerine insan indirmiş ve ayrıca Tvre kuşatmasında (M.Ö. 334). nske-ri amaçlarla dalgıçlar kullanmıştı.
İlk Dalma Aygıtları
İlk emniyetli dalgıç hücreleri, XV. yüzyılda kullanılmaya başlandı. Bunların altı açıktı ve hava, bir hortumla suüstünden sağlanıyordu. İsveç kalyonu Vasa’nın 53 topunu çıkarmak için (1663-1664) yılında bu tür bir hücre kullanıldı. Birden fazla dalgıcın kullandığı, işe yarar ilk dalgıç hücresi ise (1) 1690’da, Edmond Hailey (1656-1742) tarafından yapıldı. Hücreler, liman inşaatında ve kurtarma işlemlerinde bugün de kullanılmaktadır. Hepimizin bildiği «başlıklı» dalgıç elbisesi, Augustus Siebe tarafından 1837’de yapıldı. Bu elbise sualtı mühendisliği alanında, 60 metre derinliğe kadar bugün de geniş ölçüde kullanılmaktadır. Ama dalgıçların su altında rahatça hareket edebilmesini ve daha uzun süre kalabilmesini Jacques Yves Cousteau ve Emile Ga-gnan’ın 1343’te geliştirdiği suakciğe-ri- (tüp) sağladı. ,
Dalgıcın gövdesinin ezilmemesi için, kompresörden yada tüpten verilen hava basıncının, içinde bulunulan suyun basıncına eşit olması gerekir. 10 metreden daha az bir derinlikte su basıncı, atmosfer basıncına (1,03 kg/sm2) eşittir. Su yüzünden derine doğru her on metrede basınç, bir atmosfer artar. Normalden yüksek basınçtaki havayı solumak, nitrojenin (havanın yüzde 80’ini oluşturur), kanda ve doku- sıvılarında yoğunlaşmasına yolaçar. Basınç birden bire düşecek olursa, bu erimiş nitrojen, organlarda ve kanda gaza dönüşerek
■ vurgun» diye adlandırılan dekorn-presyon sakatlıklarına ve rahatsızlıklarına yolaçar. Bir dalgıç, 14 metre derinlikten hızla su yüzüne çıkarsa, kanındaki nitrojen, akciğerleri aracılığıyla normal bir biçimde atılmaz ve gövdesinde oluşan kabarcıklar, kanın gerektiği gibi dolaşımını engeller. Vurgun yemekten kurtulmak için, dalgıçlar, su yüzüne çıkarken, belli derinliklerde belli bir süre dururlar. Ama bu, herhangi bir nedenden ötürü yapıla-\e daha sonra, yavaş yavaş normal madiği zaman, dalgıç dekompres-yon odasına —i5) alınabilir. Böylece dalgıç, sualtında çalıştığı basınca eşit bir basıncın etkisinde bırakılır
atmosfer basıncının etkisine sokulur.
40 metreyi aşan derinliklerde, erimiş nitrojen, bir tür sarhoşluk durumuna yolaçabilir. Bu durumda dalgıç, kendisine hava sağlayan aygıtı bir tarafa atacak ölçüde şaşkınlığa düşebilir. Oksijen ve helyum karışımı kullanılarak sarhoşluğun önüne geçilebilir. Ama bu karışım, dalgıcın sesini, söylediklerinin anlaşılmamasına yolaçacak ölçüde bozar ve vücut ısısını hızla kaybeder. İsıtma tertibatlı elbise giymemişse, bu durum, soğuk sularda, dalgıç için büyük bir tehlike yaratır.
Bugüne kadar, bağımsız sualtı soluma aygıtı (SCUBA) donanımıyla inilen en büyük derinlik 133 metredir ve bu dalış 1938’de gerçekleştirilmiştir. Kompresyon (basınç) odaları koşullarında ise, daha derinlere «dalışlar» gerçekleştirilmiştir. İngiliz Kraliyet Donanmasında ,*örevli iki dalgıç, 1970 yılında, bu koşullarda 457 metre eşdeğerinde bir derinliğe «inmişler» ve on saat kalmışlardı. Bu «dalış» ve ardından gelen dekompresyon işlemi, 15 günde tamamlanmıştı.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*