Anlamlı Sözler

Dertsiz insan yok

Herkezin derdi kendine büyük herkezin yükü kendine ağır.Ama unutmamak lazım rabbimim merhameti büyük kaldıramayacağımız yük yüklemez rabbimm. Şunu biliyorumki derdimden büyük rabbim var benim.

Devamını Oku »

Sen bir baksan.

Kendime bakınca bu dert fazla, derdime bakınca ben cok az kalıyorum.SEN BİR BAKSAN; Ne dert kalırdı bende Ne baş kalırdı DERT çekecek.

Devamını Oku »

Onun adı evlatmış..

Hani eski zaman masalları anlatır Hüznümü huzura dolarsın Kaşım gözümden, çok içim bir parçan Annem sen benim yanıma kalansın,  Hani bir biblon vardı kırdığım Üstüne ne kırgınlıklar yaşadın Ama bil ki ben de parçalandım Annem ben senin yanına kalanım Annem  Sen üzülme Sözlerin hep Yüreğimde Annem Gel üzülme Ben hala senin Dizlerinde küçücük cocucğum anne Uzayan sohbet gecelerinde Rolleri unutur dost oluruz Bizi bağlayan ...

Devamını Oku »

Ne güzel söylemiş Hz.Mevlana.

Ne güzel söylemiş Hz.Mevlana. ” Üzülme; Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin? Üzülme! Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi, yontulmayı göze almalıdır.” Hz Mevlâna (k.s)

Devamını Oku »

BİZİ BOŞ ÇEVİRMEZ

BİZİ BOŞ ÇEVİRMEZ Muhammed bin Câfer isimli bir genç anlattı: “Geçim sıkıntısı içindeydik. Bir gün babam; “Oğlum gel imâm-ı Askerî hazretlerine gidelim. Onun çok cömert olduğunu söylüyorlar. Bizi de boş çevirmez. Bir ihsânda bulunabilir” dedi. Ben de; “Peki, baba sen onu hiç gördün mü?” deyince; babam; “Hayır” diye cevap verdi. Daha sonra beraber yola çıktık. Babam; “Beş yüz akçe verse, ...

Devamını Oku »

PASTA YERİNE ET YE

PASTA YERİNE ET YE Haşan bin Ali Askerî hapishânede bulunduğu sırada oruç tutardı. O iftar ettiği zaman diğer arkadaşları da onunla birlikte yemek yerlerdi. Ebû Hâşim de onunla birlikte oruç tutmaya başladı. Aradan bir müddet geçince zayıf düştü. Oradaki vazifeliden pasta istedi. Vazifelinin getirdiği pastayı alan Ebû Hâşim boş bir kenara çekilerek yedi. Daha sonra her zamanki bulunduğu topluluğun arasına ...

Devamını Oku »

SÖZ DİNLEMEK

SÖZ DİNLEMEK  Ebû Necîb Sühreverdî anlattı: “Halîfe Müster- şid’in hizmetçilerinden birisi, Hammâd bin Müslim’i ziyâret etti. Hammâd bin Müslim o kimseye, “Sen, yüksek derecelere kavuşacak kâbiliyette bir kimsesin. Dünyâya gönül bağlama, âhirete yönel de, sonunda pişmân olmayasın” buyurdu. Hizmetçi bu sözü kabûl etmedi. Çünkü kendisinin, Halîfe Müs- terşid’in yanında büyük bir yeri vardı. Başka bir gün, o hizmetçi Hammâd bin ...

Devamını Oku »

HAK NEYİ DİLERSE BİZ ONU DİLERİZ

HAK NEYİ DİLERSE BİZ ONU DİLERİZ Bir gün Mansûr’un hâtırından; “Peygamber efendimiz, Mîrâc gecesi, sâdece müminleri diledi de, neden bütün insanları dilemedi ve, yâ Rabbî, cümlesini bana bağışla demedi?” diye geçti. Böyle düşünürken, Resûlullah efendimiz içeri girdi ve; “Biz kimi dilersek Hakk’ın fermânı ile dileriz. Bizim gönlümüz Hakk’ın fermân evidir. O’nun irâdesinin ve fermânının gayrisinden pâk ve mâsumdur. Eğer O, ...

Devamını Oku »

ASLANIN KILAVUZLUĞU

ASLANIN KILAVUZLUĞU Habîb-i Râî hazretleri, Süfyân-ı Sevrî ile birlikte hacca gitmek üzere yola çıkmıştı. Yanlarında rehberleri olmadığı gibi, içecek suları da yoktu. Yolculuk es- nâsında bir akşam vakti, yorgun ve açtılar. Yiyecek bir şeyler araştırıyorlardı. Aniden bir arslan karşılarına çıktı. Arslan yavaşça gelip önlerinde durdu. Habîb-i Râî’ye doğru başını çevirip gelmesi için işâret etti. Habîb-i Râî ve yanındakiler arslanı tâkip ...

Devamını Oku »

KAYBOLAN BOHÇA

KAYBOLAN BOHÇA Ebü’l-Hüseyin Nûrî’nin hizmetinde bulunan, daha evvel de Ebû Hamza ve Cüneyd-i Bağdâ- dî’ye hizmet etmiş olan Zeytûne isminde bir hizmetçi vardı. Soğuk bir gün idi. Ebü’l-Hüseyin Nûrî’ye; “Sana bir şeyler getireyim mi?” dedi. “Evet” buyurdu. “Ne istersiniz?” dedi. “Ekmek ve süt” buyurdu. İstediklerini getirdi. Yanında kömür vardı. Kömürü eli ile karıştırırken eli karardı. Böyle iken ekmek yiyordu Zeytûne ...

Devamını Oku »

AVINI BEKLEYEN KEDİ GİBİ

AVINI BEKLEYEN KEDİ GİBİ Câfer-i Huldî şöyle anlatıyor: Ebû Hüseyin Nûrî, birgün Allahü teâlâya şöyle yalvardı: “Yâ Rabbî! Cennet ve Cehennem’i insanlarla doldurmak senin muradındır. Benim vücûdumu, Cehennem’in tamâmını dolduracak kadar büyüt de, yanacak insanların yerine ben yanayım. Onlar da Cennet’e gitsinler. Böyle- ce hem senin murâdın yerine gelmiş, hem de insanlar azap görmemiş olurlar” dedi. Biraz sonra ben uyudum. ...

Devamını Oku »