İflas eden Yunanistan Euro Bölgesi’nin kolonisi oldu!

İflas eden Yunanistan Euro Bölgesi’nin kolonisi oldu!1

Yunanistan ve uluslararası kreditörler, ülkeyi Euro Bölgesi’nde tutacak ve iflasını engelleyecek kurtarma paketi üzerinde anlaşmaya vardı.  Yunanistan Maliye Bakanlığı’ndan bir yetkili ise “Bir anlaşmaya ulaşıldı. Bazı ufak detaylar şimdi konuşuluyor” açıklamasını yaptı. Yapılan bu açıklamadan sonra Yunanistan’ın ekonomik darboğazdan kurtulduğuna dair haberler de art arda gündeme getirildi. Peki yapılan bu anlaşma gerçekten Yunanistan’ı refaha kavuşturacak mı?
Ekonomist Prof. Dr. Korkut Boratav bu anlaşmanın Yunanistan’ın kurtulduğu anlamına gelmediğini aksine Komşu’nun Euro Bölgesi’nin kolonisi haline geldiğini ve kemer sıkma politikalarının yoğunlaşacağını belirtti.
Prof. Boratav’ın, kreditörler ile Yunanistan anlaşmasının perde arkasını ve sonuçlarını Ajanshaber’e değerlendirdi:
YUNANİSTAN EURO BÖLGESİ’NİN KOLONİSİ OLDU
Yunan kaynaklarından gelen haberlerde anlaşma sağlandığı ve bazı ayrıntılar üzerinde çalışıldığına dair bilgiler geldi. Üçüncü bir kurtarma paketi üzerinde anlaşma olacağı anlaşılıyor. Bu bilgilerden Yunanistan kurtuldu sonucuna ulaşılmaz. IMF’nin yapılan anlaşmaya dâhil olup olmayacağı belli değil, kredi katkısının söz konusu olup olmayacağı belirsiz. Büyük bir rakam söz konusu, 86 milyar Euro. Esas olan şudur: Euro’da kalma pahasına Yunanistan büyük ölçüde iktisat politikalarında hareket serbestisini teslim etmiş durumda. Ekonomik anlamda Euro Bölgesi’nin kolonisi oldu diyebiliriz.
DUYUNU UMUMİYE’NİN MODERN VERSİYONU
 Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadığı talihsiz Duyunu Umumiye modelinin modern bir versiyonu şuan da Yunanistan’a uygulanıyor. Buna neden razı oldular, o da ayrı bir tartışma konusu. Kuvvetli bir hayır oyu çıktı. Yüzde 61’i aşkın hayır oyu şu anlama geliyor:  Gerekirse Euro’dan çık! anlamına geliyor çünkü AB referandum sırasında ve öncesinde sürekli ‘hayır çıkarsa seni Euro’dan atacağız’ uyarısını yaptı. Hatta bazıları AB’den dâhi atılacaksınız şantajını yaptılar. Halkın buna rağmen yüzde 61’i aşkın oyla hayır demesi Syriza’nın çok geniş bir siyasi meşruiyet kazanması anlamına geliyordu. Bunu kullanmadılar. Bu yönde bir tercih yaptılar.
YUNANİSTAN KENDİSİNİ ALMANYA’YA TESLİM ETTİ
 ‘Euro’dan çıkış Avrupa’dan çıkış anlamına gelir mi ?’ korkusu var. ‘Bizi Avrupa’ya bağlayan, Yunan toplumunun Avrupalı olmasını, bir üçüncü dünya ülkesi konumuna düşmemesi’ni sağlayan mesele, bankamatikten çekilen paranın Euro olmasıdır. Bu algılama yıkılamadı. Yapılan anlaşma ile ilgili ufak tefek ipuçları var. Daralan bir ekonomi de daha fazla kemer sıkma uyguluyorlar. Üstelik özelleştirme operasyonları yönetecek, Yunanistan’ın kontrolünde olmayan kısmen AB’nin kontrolüne giren bir kurumlaşmaya gidiyorlar. Bunlar esas olarak özellikle Almanya’nın baskılarına Yunanistan kendisini teslim etti. Muhalifleri bir kenara bırakıp Yunanistan’ı felakete sürükleyen yeni demokrasi ve Pasok’un oylarına dayanarak yürütülecek bir süre. Sonuç ne olur bilmiyoruz.
ALMANYA YUNANİSTAN’IN BORCU KADAR KAR ETTİ
Almanya’daki Halle Ekonomik Araştırma Enstitüsü (IWH), Almanya’nın Euro Bölgesi’ndeki Yunanistan krizinden önemli ölçüde yararlandığını ileri sürdü.
Merkezi Almanya’nın Halle kentinde bulunan enstitü, Yunanistan ve Euro Bölgesi’ndeki borç krizlerinin Almanya ekonomisine etkilerine ilişkin yaptığı araştırmanın sonucunu yayımladı.
Buna ilişkin açıklamada, “Almanya’nın sahip olduğu dengeli bütçe, büyük ölçüde Avrupa borç krizinden kaynaklanan düşük faiz ödemelerinin bir sonucudur” denildi. Yaşanan bu gelişmenin ardından akıllara ‘Almanya krizlerden yararlanarak Avrupa ekonomisinin dizginlerini elinde tutmaya mı çalışıyor’ sorusu geliyor. Prof. Boratav Almanya’nın kriz ekonomisindeki durumunu da şöyle  değerlendirdi:
ALMANYA EURO İLE HAKİMİYETİNİ PEKİŞTİRİYOR
Almanya ile Avrupa’nın çevre ülkelerindeki ekonomilerin ilişkisi esas olarak emperyalizmin bağımlı çevre ekonomileriyle olan ilişkilerine benzer. Bu aslında Euro sisteminin metropolden oluşan Almanya’nın hâkim olduğu, merkez ile sermaye ihraç ederek finans kapitalin borçlanmasını kendi sermayesi ve Fransa ile beraber ihraç ederek, açık veren ülkeleri daha da fazla açık veren konuma sürüklemesi ve sonunda da ortaya çıkan krizin yönetimini de üstlenmesi anlamına geliyor. Türkiye’nin geçmiş dönemlerde 1994, 1999, 2001’de hatta 2008’de yaşadığı, bazen IMF’nin kontrol ettiği bazen kendi başına sıkıntıyı atlatabildiği merkez sermayesiyle bağımlı çevre ekonomisiyle arasındaki ilişkileri yansıtıyor. Aradaki önemli fark Almanya hâkimiyetini Euro aracılığı ile daha pekiştiriyor.
İSPANYA, YUNANİSTAN VE PORTEKİZİN ELLERİ BAĞLI
Türkiye’de böyle bir kriz yaşandığında ilk yapılan paranın devalüe edilmesidir. Dolara ve yabacı paralara karşı. Bu ekonomiye bir esneklik bir şok getirir. Fakat bu şok uyuma da kapı aralar. Yunanistan İspanya Portekiz bu seçenekten yoksun oldukları için çok sıkıntı çektiler. Tamamen uyumu iç piyasaya yüklenerek sağlama modelini kabul etmek zorunda kaldılar Euro ulusal paraları olmadığı için.
 KAYNAK: AjansHaber
Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*