Genel

TARİH

TARİH
Günümüzün Güney Afrika Cumhuriyeti’ni oluşturan bölgeye ilk olarak avcılık ve toplayıcılıkla uğraşan Sanlar (Buşmen) ve Hotonlar(Hoyhoylar) yerleştiler; onlan i.S. 1000-1500 arasında Bantu dilleri konuşan topluluklar izledi. 1488’de Bartolomeu Dias’ın Ümit burnunu dönmesinden sonra, HollandalI Geçmişten-günümüze-Tarih-YazıcılığıJan van Riebeeck,
1652’de Table Bay’de (günümüzde Kap kenti) Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nin bir ticaret acentesi olarak AvrupalIların ilk yerleşme merkezini kurdu (Bk. HİNDİSTAN ŞİRKETİ, HOLLANDA DOCU). HollandalIların doğuya doğru ilerlemeleri, 1779’da Great Fish ırmağı yakınında güneye doğru göçen Hausalar ile HollandalIlar arasında kanlı bir savaşa yol açtı.
Napolyon Savaşlan sırasında kısa bir süre Ingiltere’nin denetimi altına giren bölge. Viyana Kongresi uyannca 1814’te resmen İngiltere’ye bırakıldı. 1820’de -İngiltere’den çok sayıda göçmen gelmeye başladı. Cal-vinci yaşama biçimlerini koruyabilmek için, HollandalI çiftçiler (Roerler), ülke içlerine doğru, “Büyük Göç” adı verilen göçe başladılarsa da, 1838’de içlerinden birçoğu, Zulular tarafından öldürüldü. Daha sonra Boerlerin başına geçen Andries Pretorius, Zuluları Blood Irmağı Savaşı’nda yenilgiye uğrattı. Hollandalı sömürgeciler o tarihten sonra Orange Özgür Devleti (1854) ve Güney Afrika Cumhuriyeti (1852; sonradan Transvaal adı verildi), vb. bağımsız cumhuriyetler kurdular.
1800 yıllan sonunda elmas ve altın bulunması, İngiliz göçmenlerin, ülkenin iç kesimlerine ilerlemelerine yol açtı; bunu mülkiyet çatışmalan izledi. Transvaal’in önderi Paul Kruger (Oom Paul) İngilizlerin bölgedeki hak iddialanna direndi. Çeşitli çekişmelerden sonra, Ingiliz-ler ile Hollandalılar arasındaki Boerler Savaşı (18991902) Ingilizlei-in zaferiyle sonuçlandı. (Bk. BOERLER SAVAŞI.) 1910’da Jan rybgvscfSmuts, vb. bazı önderler, eski Ingiliz sömürgesi ile savaştan yenilerek çıkmış iki Boer cumhuriyetini birleştirerek, İngiltere’nin dominyonlarından biri haline getirilen Güney Afrika Birliği’ni kurdular. İngiltere’yle sıkı işbirliğini savunan ılımlı Afrikaner Louis Botha, ülkenin ilk başbakanlığına seçildi.
İki dünya savaşı arasındaki dönemde, madencilik ve sanayi gelişti. Bununla birlikte, 1930 ekonomik bunalımı, siyah Afrikalılar ile beyaz çiftçileri, kentlerde belirli bir beceri istemeyen işler aramaya zorladı. Bunun sonucunda, hem Afrikalılar, hem de Afrikanerler arasında ulusçu akımlar ortaya çıktı. James Barry Hertzog hükümeti (1924-39), Güney Afrika Birliği’ni siyahların kendilerine ayrılmış uzak bölgelerde oturacakları bir beyazlar ülkesine dönüştürecek ırk ayrımı siyasetini başlattı. 1910 Anayasası’yla seçme hakkı verilmiş olan melezlerin bu hakkı ellerinden alındı.
Apartheid uygulaması. Apartheid siyasetini, 1948’de seçimle işbaşına gelen Danil F. Malan başkanlığındaki Ulusal Parti başlattı. “Ayrı, birbirinden bağımsız gelişme” anlamına gelen Apartheid, beyazlara her alanda üstünlük tanımayı amaç alıyordu. Hendrik F. Verwo-
rerd’in başbakanlığı sırasında parlamento, Bantu Özyönetim Yasası’nı oyladı. Buna göre, ülke nüfusunun % 74’ünün yaşayacağı, toprak bakımından bölünmüş, aşırı yoğun nüfuslu, kaynakları sınırlı bölgeler “ulusal bölge” olarak düzenlenip, tümüne bağımsızlık tanınacaktı. 1976’da Transvaal, 1977’de Bophuthatsvva-na’ya, 1979’da Venda’ya, 1981’de de, Ciskei’ye bağımsızlık tanındı. Ama Güney Afrika Cumhuriyeti dışında hiçbir ülke, bu kâğıt üstünde bağımsız “ulusal dev-letleri”tanımadı.iNevar ki,”ulusal bölgeler”in etnik topluluklarından yaklaşık 9 milyon siyah, bağımsızlıktan sonra Güney Afrika Birliği yurttaşlığını yitirdiler; daha sonra, bunlardan ancak 2 milyonuna, ülkede sürekli yerleşik durumda bulunmaları nedeniyle yurttaşlık hakkı yeniden tanındı.
Apartheid karşıtı hareket Afrika Ulusal Kongresi (AUK) ve Panafrika Kongresi (PAK) partilerinin önderliğinde, 1950 yıllarında iyice yoğunlaştı. Serbest dolaşımı engelleyici yasalara karşı gösteri yapan 69 Afrikalının Vereeniging yakınındaki Sharpville’de polis tarafından öldürüldüğü “Sharpville kıyımı”ndan sonra bu iki Örgüt kapatıldı. 1961’de Güney Afrika Birliği’nin, topluluk içinde Apartheid siyasetine karşı gelişen muhalefet sonucu İngiliz Commonwealth’ünden çekilmesiyle. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edildi ve ülke içinde apartheid karşıtı hareket daha da şiddetlenerek sürdü. 1976’da Soweto’da ve öbür siyah kasabalarında başgösteren ayaklanmalarda 400 kişi öldü. Hükümet, aralarında genç siyah eylemci Stephen Bıko’nun (1977’de gözaltındayken öldü) da bulunduğu muhalif eylemcilere şiddet ve tutuklamalarla yanıt verince, uluslararası protestolarla karşılaştı.
Reform ve tepki. 1978’de B.J. Vorster’in yerine başbakanlığa getirilen P.W. Botha yönetiminde. Güney Afrika Cumhuriyeti hükümeti yapay siyasal ve toplumsal reformlara yöneldi. Sözgelimi 1979’da siyah işçi sendi-kalan yasallaştırıldı; 1985’te, çok ırklı siyasal partiler kurulmasına yönelik yasak kaldırıldı; sanayide çalıştırılacak siyah işçi sayısındaki sınırlamalara son verildi; farklı ırklar arasındaki evlilikleri yasaklayan yasa yürürlükten kaldırıldı. Siyahların kentlere göçünü denetim altına almaya yönelik, eleştirilere uğrayan dolaşım serbestliğini engelleyen yasalar da 1986’da yumuşatılarak, kentlerin siyahlara ayrılmış bölgelerinde sınırlı mülkiyet hakkı tanındı, Buna karşılık bağımsız “ulusal bölgeler”deki halkın göç hareketini denetlemek için yeni yaptınmlar getirildi. 1987’de hükümet yeni bir yasayla, kent alanlarının ırklar arasında bölüştürülmesini kararlaştırdı. Bununla birlikte ülkedeki siyah çoğunluğa genel seçimlerde oy hakkı tanınmaması uygulaması sürüyor, yalnızca melezlere ve Asyalıları kısmi bir oy hakkı tanınıyordu.
Reformlar her iki toplulukta da tepkiyle karşılandı. Beyazlar arasında, Ulusal Parti içindeki muhafazakârlar, “apartheid”in temel ilkelerinden sapmasını eleştirerek, aynidılar ve iki yeni parti oluşturdular: Herstigte Ulusal Parti ve Muhafazakâr Parti. Muhafazakâr Parti, 1987 parlamento seçimlerinde, ılımlı İlerici Federal İşçi Partisi’nin yerine ana muhalefet partisi oldu. Ulusal Parti çoğunluğu korudu ve Botha devlet başkanlığını sürdürdü.
Genel olarak beyazların, ülkenin denetimini elden bırakmadan ülke yönetimini paylaşması olarak görülen reformlar, siyahların isteklerine yanıt vermekten uzaktı. Daha çok yerel yetki tanınacak yeni zenci kentleri meclisleri için ilk kez 1983’te yapılan seçimleri, siyah seçmenlerin yaklaşık % 80’i boykot etti. 1984’te işçiler, öğrenciler, kilise ve kadın topluluklarından 600 farklı siyasal eğilimi çatısı altında toplayan Birleşik Demokratik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir