DOĞU RUMELİ

DOĞU RUMELİ

DOĞU RUMELİ

DOĞU RUMELİ

DOĞU RUMELİ

sağda, Edirne’de iç kale kapısı; yukarıda, Filibe’de Hüdavendigâr camiî minaresi (Ekrem Hakkı Ayverdi, «Osmanlı Mimarîsinin İlk Devrİ»nden; İsmet Hikmet Ertaylan, «Fatih ve Fütuhatından)
zamanda ilgili makmlara bildirilmemekte ve özellikle köylerde doğumdan hemen sonra doğan çocukların ölümü bu durumu daha da güçleştirmektedir. Dolayısıyle nüfus kütük¬leri doğumların bildirilmesinde yardımcı ola-mamaktadır. Doğumların resmî ebeler ara- cılığıyle tespit edilmesi kararlaştırılmışsa da şehirlerde bile kanun dışı ebelerce doğum yaptırılması bu yolu da tıkamaktadır. An¬cak Sağlık ve Sosyal Yardım bakanlığın¬ca, sıtma savaş bölgelerinde 1934-1951 yıl¬ları arasındaki doğumlar düzenli olarak tes¬pit edilmiştir. Buna göre en yüksek do¬ğum oranı binde 43,3 ile 1942’de, en dü¬şük doğum oranı da binde 25,8 ile 1945 ve 1946 yıllarında görülmüştür. Ayrıca İs-tatistik Genel Müdürlüğünce 1945 ve 1946 yıllarında öğretmen ve eğitmenler aracılı- ğıyle, 63 ilde 4 085 köy (nüfusu 2 518 880) ve bir yıl sonra 8 929 köy (nüfusu 5 023 188) halkı gözleme tabi tutuldu. Bu anketler so¬nucu Türkiye’nin köylerinde genel doğum oranının binde 25-35 arasında değiştiği he¬sap edildi. Bu çalışmalara göre Türkiye’de genel doğum oranı yaklaşık olarak bulun¬makta, 1950-1960 döneminin doğum oranı binde 43 olarak tahmin edilmektedir.
Bk. NÜFUS EK CİLT. Bugün, doğumu sınırlandıran ülkelerde do¬ğum oranı köylerde şehirlerden, fakir taba¬kalarda zenginlerden, dindarlarda serbest düşüncelilerden daha fazladır. Döl verimi ile ekonomik durum arasındaki bağlantı önce¬leri sanıldığından daha karmaşıktır. Şüphe¬siz fakir toplumlarda, sınırsız bir çoğalma görülüyor; ileri toplumlarda ise doğum ora¬nı fakir işçi sınıfında zengin sınıflara göre daha yüksektir. Fakat aykırı bir sonuç ol¬makla beraber batı toplumlarmda ekono¬mik buhran ve işsizlik kısırlık etmenleridir. Gene, geleceği sınırlı fakat güvenlik altında olan küçük memur tabakalarında, doğum o¬ranı, ekonomik durumu daha iyi fakat iş güvenliği daha az olan işçi sınıfının bazı kesimlerine göre daha düşüktür. Meselâ bu¬gün A.B.D.’de doğum oranının yüksekliği milletin zengin sınıflarında öteki sınıflardan daha yüksektir.
Bu çelişkilerin çözülmesi kolay değildir. Bunda güvensizliğin ve ileriyi iyi görememe¬nin payı şüphesiz ki büyüktür. Az çocuk yapma arzusu, ancak belli bir ekonomik düzeye ulaştıktan sonra fazla çocuk yapma¬nın, rahat yaşamaya engel olacağı düşünce¬siyle duyulmaktadır.
Esasen, gelişmiş ülkelerde, sosyal grupların tümünde doğurma oranını yükseltebilecek toplu bir hava esmektedir. Ekonomik buh-ranların, işsizliğin, siyasî havanın, hattâ ai-leye ilişkin kanunların nüfus alanındaki et¬kisi bununla açıklanabilir. Çocukların dün¬yaya gelişiyle ilgili insan psikolojisi olayla¬rının da tamamen bir kenara itilemediği başka bir gerçektir.
• Doğumu teşvik. 557 Sayılı Nüfus Plan¬laması Hakkında kanunun yürürlüğe girme¬sine kadar Umum- Hıfzıssıhha kanununun 3. maddesinin 1. fıkrası, doğum teşvikini devletin vazifeleri arasında sayıyordu. Aynı kanunun 152. maddesi ise, ilkaha engel ola-
ve baba nüfus cüzdanı ile hastahane başhe-
kimliğine başvurmak gerekir. Hastahane baş-
hekimliği hazırladığı doğum kâğıdını ana
ve babaya teslim eder, bölgedeki nüfus me-
murluğuna yazılı olarak bildirir. Doğum
evde olduysa, evlenme cüzdanı, ana ve ba-
ba nüfus cüzdanı, ebe kâğıdı ve iki şahitle
muhtarlığa başvurularak doğum kâğıdı alı-
nır. Doğum kâğıdında, doğumun yeri, tarihi,
günü ve saati, çocuğun cinsiyeti, adı, ana ve
babasının adı, soyadı, adresi, sanatı^ belirti-
lir. Ayrıca güvenilir şahitlerin de kâğıdı jm-
zalaması şarttır. Ana ve baba, doğum kâğı-
dıyle bağlı nüfus memurluğuna başvurur. Ka-
yıtları taşrada ise, doğumun tescilinde bir
engel olup olmadığı sorulur. Gelen cevap
olumluysa, doğum kâğıdının aslı dosyaya
geçirilir, bir sureti çıkarılır ve taşradaki nü-
fus memurluğuna gönderilerek künyesi is-
tenir. Künye geldikten sonra gerekli incele-
meler yapılır ve ana babanın kayıtlı oldu-
ğu nüfus kötüğüne geçirilir. Nüfus kaydı
bulunduğu şehirde ise, doğum kâğıdı nüfus
kaydıyle karşılaştırılır, kütüğe geçirilir. Nü-
fus cüzdanı imza karşılığında ana veya ba-
baya (büyükana ve büyükbaba da olabilir)
verilir.
___ Doğum kâğıdı bir ay içinde verilmediği
cak ilâçların satılmasını yasaklamıştı. 557 takdirde, nüfus memurunun doğumu kay-
Sayılı kanun yürürlüğe girinceye kadar do- ¿etmeğe yetkisi yoktur; durumu kaymakam-
ğum devlet tarafından teşvik edilmiş, veya hk jdare heyetine bildirir. Sokakta bulun-
dogumun engellenmesi yasaklanmıştır dene- muş çocuklara jse, emniyet kovuşturması
bilir. yapıldıktan sonra çok bilinen (esma-ı ma-
ccn Çavtiı kamımın 8 maddesi hıı hüküm- rufe’den) bir ana ve baba adı (Abdullah,
leri yürürlükten kaldırdığı gibi, 1. madde- ^5*^*2 H^Jİ,rnl ve nÜfuS memurlu^undakl
sinde fertlere, gebeliği önleyici ilâçları kul- ** r“Tr” Ql
deftere doğrudan doğruya kaydedilir.
lanma imkânı tanıyarak onları çocuk sa-
hibi olmakta serbest bırakmıştır. 657 Sa-
yılı Devlet Memurları kanunu, memurla-
ra, bir geliri olmayan çocukları için, her
‘yıl Bütçe kanunu ile tespit edilen bir mik-
tar yardım yapılmasını öngörür (Md. 202/1,
II). Bu ödemeler çocuğun doğduğu tarihi ta-
kip eden ay başından itibaren başlar ve ev-
lenmesine veya 19 yaşını doldurmasına ka-
dar devam eder. Ancak bu yardım, kız
— Tar. Osmanlı sarayında doğum törenle-
rine velâdeti hümayun deniyordu. Doğum
yaklaşınca haremin başı valide sultan, do-
ğuracak kadının ihtiyaçlarını liste halinde
hazinedardan istetir; ayrılan oda yeni eşya-
larla süslenir, özellikle doğum yatağı, ci-
binlik, çarşaf ve örtüleri kırmızı renkte
özenle hazırlanır; ebe ile dâye tayin edi-
lirdi. Çocuk doğar doğmaz kızlar ağasına,
lalaya, silâhtar ağaya duyurulur. Silâhtar
çocukları için evlenmeme halinde 25 yaşı- ağa d’0ğumu sarayda ilân eder; çocuk er
m dolduruncaya kadar, yüksek ogrenım yap- kek ise ^ kız ise 3 kurban kesilir; saray
makta olan erkek çocuklar için ise, 25 ya- {0piarı şehzade için 7, sultan için 3 defa a-
Sim geçmemek şartı ile ogretım bitinceye t yaparlar. İstanbul sokaklarında dellâllar-
kadar sürer (md. 206). Aynı kanunun 207. imparatorluğun her yanına gönderilen
maddesine göre, doğum halinde de, yine
Bütçe kanunu ile tespit edilecek bir miktar
para, doğum yardımı olarak verilir.
Her iki yardım da Devlet Memurları ka-
fermanlarla bu mutlu olay halka duyurulur. Başta saray olmak üzere, devlet adamları¬nın konakları, kandil ve fanuslarla ışıklan¬dırılır, mehterhane çalınır, türlü oyunlar ve
nununun 203/111, 207/A ve Gelir Vergisi gösteriler yapılır, bu şenlik 5-7 gün sürer-
kanununun 25. maddesinin 4. ve 5. bentle-
rine göre vergiden muaftır. Bugün artık
devlet, doğumu teşvik ile ilgili tedbirler ye-
di. Doğumdan sonra haremde bulunanlara
in’âmlar ve hediyeler dağıtılır; kutlamaya
gelen hanımlar eşlerinin mevkilerine göre
1- – Jl^nmıl/lfiro carKâf ıl/f’im
rine doğum halinde maddî yardımda bulun- hediye getirirlerdi. Konuklara şerbet ikram
makla yetinmektedir. Meselâ 4598 sayılı ka- edilir, Sadrazama doğumun üçüncü günü şer-
nunun 6. maddesine göre, Devlet memurla- bet gönderilirdi. Bütün devlet erkânı padi-
rına çocuk başına 10 TL aylık yardım yapıl- şahı tebrik ederler, şairler, şiirleriyle mutlu
makta, ayrıca, 5504 sayılı kanunun 1. mad- doğumu kutlarlardı. Bu konudaki velâdet-
desine göre, her doğum halinde 200 TL. do- nameler’in en tanınmışları, Haşmet’in Mus-
ğum yardımında bulunulmaktadır. tafa IlI’ün kızı Hibetullah Sultan için yazdı-
Aym şekilde Sosyal Sigortalar kanunu 43. fVelâdetname-i Hibetullah Sultan ile Ab-
v H tnüHrlcİpri doeıım öncesi do si um es- dulhamid I in ilk doğan çocuğu için silâhdaı
nasm^ ve doğum fo?rasT“in geîlklT fiilî Mehmed Ağanın emriyle Melek İbrahim’in
yardımları öngörmektedir. Bu kanunun 46. yazdığı Veladet-ı Hatice Sıı/ran dır. Doğu
maddesine göre ise, söz konusu yardımlar n™n en 8°z dolduran törem beşik alaylaıı-
fiilen yapılmazsa Çalışma bakanlığınca tas- dır-
dik edilecek bir tarifeye uygun nakdî yar- _ Vet. Bir defada birçok yavru yapan hay-
dım yapılır. vanlarda (domuz, köpek, kedi, tavşan) kur-
…. . o u”. C . * „ tulamama, yani sonun içeride kalması, döl-
— Adlı tıp. Tebabet ve Şuabatı Sanatların yataği-etene bağlantısının kolay kopması ne-
Tarzı icrasına Dair kanunun 47. maddisi- jcn;e_ istisnaî bir olaydır. Aynı şekilde,
ne gore, doğum yaptırma yetkisi, Tıp fakül- kl5rakta da seyrek görülür. Çünkü bunlar-
tesi veya Sağlık ve Sosyal Yardım bakanlığı- ^¡a etene t|w zarl dölyatağı mukozasına
mn açtığı ebe okullarını bitirerek diploma 2a>.lf bağlıdır. Buna karşılık, inekte
alan kimselere aittir. Diplomalı ebelerin bu- ¿¿lüt zarlarının dışarı atılması daima yavaş
lunmadıgı yerlerde, hastahanelerde uç ay 0jur Ye genellikle ancak 4-6 saat sonra ta-
amelıyat kursu gören kimseler aldıkları ebe- mamıanır. Dölüt zarları geviş getiren hay-
lık belgesini Bakanlığa onaylatırlarsa, ebe- vanıarda yirmi dört saat, kısrakta sekiz sa-
lik yapabilirler. Ancak bu kimseler at ¡Hnde dışarı atılmazsa hayvan kurtula-
malı ebe bulunan yerlerde çalışamazlar 0™*-, madı denir. Bu durumda, loğusa intani be-
48). Bu şekilde diploma veya onaylı bel- nrtiieri başlamadan kurtulmayı sağlamak ge-
gesı olmaksızın doğum yaptıran kimseler 1 reklidir. Dölyatağının kasılmasını sağlayan
hafta ila 3 ay hafif hapis ve 5 lıraoan 5ö. çavdarmahmuzu, sedefotu, kara ardıç gibi
liraya kadar hafif para cezası ile cezalandı^ . ilâçlar artık kullanılmamaktadır, çünkü bun-
rılırlar. Eğer, ful Ceza kanununa gore dâ^- ancak zehirleyici dozda verildiklerinde
ha ağır bir cezayı gerektiriyor ise, o ceza’ istenilen sonucu sağlamaktadır. Art-hipofi*
verilir. hormonu da aynı etkiyi verir ama etkisi
— Huk. Doğumun, ana babanın bağlı öN°‘çoğu zaman yetersiz kalır, östrojenlerden alı-
duğu nüfus memurluğuna, doğum günün- nan sonuçlar ise değişiktir. Döl kılıflarının
den itibaren bir ay içinde bildirilmesi men*rrdışarı sarkan kısmından tutarak çekmek de
burîdir. Doğum hastahanede olduysa, doğurağ*sakıncalı olabilir. Bazı hayvan yetiştiricile-
kâğıdı almak için, evlenme cüzdanı, anaeirinin başvurduğu gibi dışarı sarkan kısma
3İYI* ‘

500 gr’lık bir ağırlık bağlayarak sürekli o¬larak çekme metodunun da sakıncası vardır. Büyük hayvanlarda kurtulmayı elle sağla¬mak en iyisidir. Eteneyi dölyatağı mukoza¬sından ayırmaktan ibaret olan bir işlem, eteneleri toplu olduğu için gevişgetirenlerde daha zordur; ancak bir veteriner tarafından yapılabilir.
¦ Doğum güçlükleri’ne. evcil hayvanlarda kadınlarda olduğundan daha sık rastlanır; Hayvanlarda doğum güçlüklerinin sebepleri çeşitlidir. Dölütün şeklindeki kusurlardan (ucubelik, su birikmesi, akandroplazi) ileri gelebilir. Bazen dölyatağının yer değiştir-mesinden (fıtık, burkulma, arkaya dönme) yahut kasılma yetersizliğinden (dölyatağı durgunluğu) doğar. Fakat en çok görülen güçlük, gerek dölütün kısmen veya tama¬men çok iri olması veya biçimsiz bir du¬rumda bulunması (msl. enlemesine geliş), gerekse kol ve bacakların büsbütün dağınık veya gövdenin altına kıvrık olması gibi du¬rumlardır; başın veya boynun bükük oluşu da güçlük doğurur. Bütün bu güçlükler dö¬lütün içeride parçalanmasını veya sezaryen ameliyatını gerektirir.
¦ Doğumevi blş. i. Doğum yapılan yer.
¦ Doğumlu sıf. Belirli bir yılda doğmuş: 1950 dqğumlular… (-^ Bibliyo.) [LM]

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*