Mısır’da Tavuk Fabrikaları

Mısır’da Tavuk Fabrikaları

1

Mandeville ve Bernard Breydenbach (1440-1497) gibi seyyahların seyahatnamelerinde bahsi geçerken, daha sonraları tüccar ve araştırmacıların eserlerine de konu olacaktır. Yayınlanan bu eserler, geçen her asırla birlikte çoğalacak ve birçok araştırmaya sebep olacaktır.

Tavuk fabrikaları ile alakalı en erken tarihli Batılı kaynaklardan birisi, John Mandeville Seyahatnamesi adıyla bilinen ve 14. yüzyılda kaleme alınan eserdir. Eserde Mandeville “O şehir (Kahire) içinde küçük fırınlar olan bir bina vardır ve şehrin kadınları fırınlara yerleştirmek üzere tavuk, kaz ve ördek yumurtaları getirirler. Binanın görevlileri tavuk, kaz, ördek veya herhangi başka bir hayvan olmadan yumurtaları at gübresi ile sıcak tutarlar. Üç haftanın veya bir ayın sonunda tekrar gelirler ve tavuklarını alıp, yetiştirip satarlar ve böylece bütün ülke onlarla dolar. Orada insanlar bunu hem kışın hem yazın yaparlar.” diye anlatmaktadır.

1601 senesinde Mısır’a giden İngiliz tüecar ve kaptan Henry Timberlake; ondan yarım asır sonra Fransız botanikçi ve seyyah Thevenot seyahatnamelerinde bu harika hadiseye bir bölüm ayıracaktır, م7ا yüzyılda yine Fransız ^^ıllı diplomat ve doktor Balthasar de Monconys ve HollandalI Cornelis de Bruyn gibi nice seyyah, ta 20. yüzyılın başlarına kadar devam edecek olan bu hadiseyi anlatacak, başka seyyahlara atıfta bulunacaklardır. Bu yahatnameler sayesinde, bu kuluçka fabrikaları o derece meşhur olacak ki, 17. yüzyılda İngiliz yazarlar tarafından mecaz olarak k^lanılacaktır.

Bu tavuk fabrikaları sadece yahatnamelerde kalmamış, zamanla bilim adamlarının ve girişimcilerin de ilgisini çekip bilim ve meslek yayınlarında sıkça konu olmuştur.

KuLuçka Fırınları Avrupa’da

Mısır’da, 13. asırdan beri enteresan bir gelenek devam etmekte. On binlerce yumurta, gübre fırınlarında kuluçkaya yatırılmakta…Seyahatnamelerle  dünyaya yayılan bu  hadise Avrupa’da  onlarca makaleye 1 konu olmuş. Hatta,  günümüzdeki bebek  kuvözlerine de ilham  olduğu söylenmekte…

Batıda Mısır tarzı suni kuluçka fırınlarının ilk denemeleri 13. yüzyılın ilk yarısında görülür.

Tarihte öyle şeyler vardır ki, aradan yüzyıllar geçse bile, insanları hayrete düşürmeye devam eder. Bunların arasında belki de ilk akla gelen şeylerden birisi, eski dünyanın 7 harikasından birisi olan Mısır piramitleridir. Ama Mısır’ın tarihinde öyle bir harika vardır ki, 17. yüzyılda yaşamış olan meşhur Fransız bilim adamı Reaumur, gördüğü bu hadise karşısında şaşkınlığını gizleyemeyecek ve “Mısırlılar, piramitlerden çok bununla gurur duymalılar” diyecektir.

Sene 1202. Selahaddin Eyyubi Haçlılara karşı çetin bir mücadele vermektedir. Bu hengâmede, himayesindeki âlimlerden Abdullatif el-Bağdadi ısrarla Mısır’a gitmek istemiş ve referans mektubunu alarak Mısır’a doğru yola çıkmıştır. Bu seyahati esnasında, Mısır’da gördüklerini detaylı bir şekilde ele aldığı ve günümüzde kısa ismiyle “Kitâbü’l-İfade ve’l-İtibar” olarak bilinen eserini kaleme alır. Müellif hattı ve tek nüsha olarak günümüze ulaşan bu eser,

2 kitap ve toplam 9 bölümden oluşmaktadır. Birinci kitapta Mısır’ın genel özellikleri, ilginç bitkileri, ilginç hayvanları, antik dönemden kalan eserleri ve yemeklerinden bahseder. İkinci kitapta ise, Nil Nehri ve özelliklerini anlattıktan sonra 1200-1202 senelerinde Mısır’da yaşanan dehşet verici kıtlık ve bunun neticesinde insanların birbirini yemeye başlaması gibi korku filmlerini aratmayan ve bizzat müşahede ettiği hadiselerden bahseder.

İşte bu kitabın hayvanlarla alakalı bölümünde el-Bağdadi, tavuk yumurtalarının gübre ile kuluçkaya yatırılmasından şaşkınlıkla bahseder:

“Bir de bu ülkede tavuk yumurtalarının gübre ile kuluçkaya yatırılması sanatı vardır. Hiçbir şey, Mısır’da bir civcivin, bir tavuğun kuluçkaya yatması ile elde edilmesi kadar nadir değildir ve Mısırlılar arasında bu tabiî yöntemden haberdar olmayan kişilerle sıkça karşılaşmak mümkündür. Bu onlar için bir sanat ve de bir zanaattır ve birçoğunun geçimini sağladığı bir ticaret ve endüstri dalıdır. Mısır’da hiçbir yerleşim yeri yoktur ki, bu tarz zanaatla uğraşan işyerleri olmasın. Bu işyerleri ‘tavuk fabrikaları’ ismini taşımaktadır. Öyle bir fabrika ki, her biri 2000 yumurta alabilen, 10-12 ‘kuluçka odası’ bulunan yapılardır.”

El-Bağdadi, tarifinin devamında, yapının ve odaların özelliklerini ve hangi yöntemlerle içerideki ısının

 

 

 

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*