Doktorlukla Birlikte Fîrâset İlmi

Eski zamanlarda, hasta birisi için bir doktor çağırdılar. Doktor, hastanın nabzını tutup:

“Sen bugün tavuk ve ham meyve yemişsin. Sana yaramaz, sakın tavuk ve meyve yeme.” dedi.

Hasta: “Evet, öyledir; yedim.” dedi. Hastanın yanında olanlar çok şaşırdılar. Doktor, oğluyla birlikte, hastanın yanından eve döndü.

Eve gelince oğlu: “Baba, adamın neler yediğini nasıl bildin? Bunu yalnız doktorluk ilmiyle mi buldun?” diye sordu.

Doktor: “Biraz doktorluk ilmi biraz da firâsetle buldum” dedi ve ekledi:

“Doktorluk ilmimle baktım, nabzından bilemedim. Ama, fîrâset ilmiyle bildiğim odur ki; hastanın evinin önünde tavuk tüyleri ve meyve kabukları gördüm. Bildim ki, hastaya tavuk ve meyve yedirmişler.” dedi.

Oğlu, bunu aidinin bir köşesine yazdı. Bir süre sonra, hastası olan biri kapıyı çaldı. Doktor evinde olmayınca, sen anlarsın, diyerek oğlunu tutup hastaya götürdüler. Oğlan, hastanın evine vardı. Etrafa bakındı, ama hiçbir şey göremedi. Kenara atılmış bir eşek palanı ile yuları gördü. Hastanın yanına varıp nabzına baktı ve başını salladı:

” Evet, bugün sen eşek eti yemişsin, sakın bir daha yeme. O senin hastalığına iyi gelmez.” demesiyle yaka paça dışarı atılması bir oldu.