wiki

DOKU

Bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren,
şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi
gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı
kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün
hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları
halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin
biraraya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel
organizmaları meydana getiren çok sayıdaki
hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre
çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı
bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi
içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı
kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku,
dokuların özelliklerini konu eden morfoloji
biliminin dalma da histoloji (doku bilimi) denir.
Dokuyu meydana getiren hücreler genellikle
aynı ödevi görmekteyseler de doku târifinde ön görülen
temel düşünce fizyolojik olmaktan çok morfolojikseldir.
Eğer fizyolojiksel bakımdan dokunun
târifi yapılacak olursa, kökenleri ayrı olsa bile aynı
ödevi gören hücre toplulukları olarak yapılabilir
ki, böyle daha geniş anlamda hücre topluluklarına
doku sistemi denilmektedir.
Doku hücre bölünmesi sonucu meydana gelir.
Tek hücreli organizmalarda bölünen hücreler birdikleri
halde, çok hücreli organizmalarda bölünen
hücrelerden meydana gelen hücrelerin birbirinden
ayrılmaması, geçit ve plasmodesma (plasmatik
köprüler) gibi madde ve uyartı iletimini kolaylaştıran
yapılar ile proplastları arasında sıkı
ilişki kurulan hücre toplulukları bireyi meydana getirmektedir.
Bâzı tek hücreliler bölündükten sonra
çevrelerinde meydana getirdikleri müsilaj bir km
ile bir arada tutulan hücre grupları ve bazı mantarlardaki
zengin dallanma gösteren ipliksi hücrelerin
bir örgü meydana getirmek üzere sık sık kümeler
hâlinde olmaları, dış görünüş bakımından
dokuyu andırsalar bile gerçek doku değil, yalancı
dokulardır.
Dokular bitkisel ve hayvansal dokular olmak
üzere ikiye ayrılarak İncelenmektedir.
Hayvansal Dokular
Hayvansal dokular altı grupta sınıflandırılarak
incelenebilir:
1. Epitel doku: Vücut yüzeyini örten ve vücut
içindeki boşlukları sınırlayan devamlı bir tabaka
ve örtüyü yapan hücrelerden meydana gelir. Koruma,
emme, salgı ve duygu gibi ödevleri görürler.
Vücudun epitel tabakası, alttaki hücreleri mekanik
zarardan, zararlı kimyasal maddelerden,
bakterilerden ve kurumakdan korurlar. Sindirim
borusunun içini üreten epitel vücut içine besin ve
suyun emilmesi fonksiyonunu görür. Diğer epiteller
artık ürünler olarak çok çeşitli maddeler salgılarlar
veya bu salgılar vücudun diğer bir yerinde
kullanılır.
Epitel dokular biçim ve fonksiyonlarına göre
altı alt sınıfa ayrılır:
a) Yassı epitel: Yanyana dizilmiş yassı hücrelerden
meydana gelir. Deri yüzeyinde, ağız, özofagus
ve vagina iç örtüsünde bulunur.
b) Kübik epitel: Küp şekilli hücrelerden yapılmıştır.
Böbrek tübülleri örtüsü gibi.
c) Siitunsu epitel: Yastık veya sütuna benzeyen
hücrelerden meydana gelir. Mide ve barsak sütunsu
epitel ile çevrilidir.
d) Silli epitel: Sütunsu hücreler serbest yüzeylerinde
sil denilen küçük uzantılara sâhib olabilirler.
Bunlar ritmik olarak titrer ve maddeleri bir
yöne taşırlar. Solunum sisteminin çoğunun içi silli
epitel ile çevrilmiştir.
e) Duyu epitel: Etkimeleri almak için özelleşmiş
hücrelerden meydana gelir. Misal olarak
burnun iç duvarını çevreleyen epitel hücreleri verilebilir.
f) Bezli epitel: Süt, mum veya ter gibi maddeleri
salgılamak üzere özelleşmişlerdir.
2. Bağ doku: Kemik, kıkırdak, tendonlar, fibroz
bağ dokularını ihtiva eden bağ dokusu vücudun
diğer hücrelerini beraberce tutarak desteklik göreviyaparlar. Bu dokuların hücreleri tipik olarak bol
miktarda cansız madde salgılar, buna matriks denir.
Her bağ dokusunun tabiatı ve işleyişi büyük ölçüde
bu hücreler arası matriks ile belirlenir. Fibroz
bağ dokusu tüm vücutta bulunur ve deriyi kasa
tutuşturur, bezleri kendi yerlerinde tutar ve diğer
pek çok yapıları bağlar. Tendonlar ise fibroz
bağ dokusunun özelleşmiş tipleridir. Kasları birbirine
ya da kemiğe bağlayan kabloya benzer kordonlardır.
* Bağ dokusu lifleri kollajen denen bir protein
taşırlar. Bu lifler sıcak su ile muamele edilirse
kollajen çözülür, protein olan jelatine dönüşürler.
Omurgalıların destek iskeletleri kıkırdak veya
kemikten meydana gelir. Kıkırdak hemen hemen
bütün omurgalıların embiriyonik devrelerinde destek
iskelettir. İnsan vücudunun destek yapısı arasında,
kıkırdak, kulak kepçesinde ve burun ucunda
hissedilir.
Kemik hücreleri canlı kalıp, bir kişinin ömrü
boyunca kemiksi matriks salgılar. Kemiksi matriks
içindeki kalsiyum tuzları kemiği çok sert duruma
sokarken, kollajen çabuk kırılmasını önler. Pekçok
kemik merkezde büyük bir boşluğa, kemik iliği
boşluğuna sâhiptir. Burada çoğunluk yağ ihtivâ
eden sarı kemik iliği, veya kırmızı ve beyaz kan
hücrelerinin yapıldığı doku olan kırmızı kemik
iliği bulunur. Kemik matriksi içinde uzanan kanallara
havers kanalları denir. Bunların içinde kan
damarları ve kemik hücrelerini kontrol etmek ve
onlara yardımcı olmak için sinirler bulunur. Kemik
hücreleri birbirlerine ve havers kanallarına, matriks
içinde yer alan küçük kanallar yoluyla oksijen
ve ham maddeleri alır, artıkları dışarı atarlar. Kemikler,
kemiksi maddeyi çıkarabilen başka hücrelere
de sâhiptirler.
3. Kas doku: Çoğu hayvanın hareketi uzun, silindirik
veya iğ şekilli hücreler olan kas hücrelerinin
kasılması ile sağlanır. Bunların herbiri, birçok
küçük, uzunlamasına paralel liflere sâhiptir.
Kas hücreleri mekanik işi, yalnız kasılarak, yâni kısalıp
kalınlaşarak yapabilirler; itemezler. İnsan
vücudunda üç ayrı tip kas bulunur: İskelet, düz ve
kalp kasları. Kalp kası kalbin duvarlarında, düz kas
sindirim borusunun çeperlerinde ve belli bâzı iç organlarda
bulunur. İskelet kas vücudun kemiklerine
bitişik büyük kas kütlelerini meydana getirirler.
İskelet kası bâzan istemli kas diye adlandırılır,
çünkü isteğe bağlı denetlenebilirler. Oysa kalp
kası ve düz kaslar isteğe bağlı olarak işletilemezler.
4. Kan doku: Kan kırmızı ve beyaz kan hücrelerini
ve kanın hücresel olmayan sıvı kısmını
içine alır. Bu sıvıya “plazma” denir. Bâzan bu doku
bağ doku içinde de sınıflandırılır Çünkü benzer
hücrelerden köken alır.5. Sinir doku: Nöron denen hücrelerden yapılmıştır.
Bunlar, elektrokimyasal sinir impulslarını
iletmek için özelleşmişlerdir. Her hücre çekirdeği
ihtivâ eden genişlemiş bir hücre gövdesine
ve hücreden uzanan saça benzer bir veya daha
çok ince sinir liflerine sâhiptir. Sinir lifleri stoplazma
(hücre plazması)dan yapılmış ve plazma
zarıyla örtülmüştür. Bu zarın kalınlığı 30-40 mikron,
uzunluğu ise 1*2 milimetreden 1 metreye kadar
uzunluklarda değişebilir. İnsanda omurilikten
kola veya bacağa uzananlar 1 m veya daha uzun
olabilirler.
İki tip sinir lifi vardır: Akson ve Dendritler.
Bunlar sinir impulsunu normal olarak ilettikleri yöne
dayanılarak ayırd edilir. Aksonlar sinir impulslarını
hücre vücudundan uzağa, dendritler
hücre vücuduna doğru iletirler. Bir nöronun aksonu
ile ötekinin dendritinin kesiştiği yere sinaps denilir.
Sinaps impulsun geriye akışını önleyen bir valf olarak
hizmet görür.
6. Üreme dokusu: Dişilerde yumurta hücreleri
ve erkeklerde spermleri üretmek üzere değişime
uğramış hücrelerden meydana gelen dokuya
denir. Yumurta hücreleri çoğunluk yuvarlak veya
oval ve hareketsizdirler. Sperm hücreleri yumurta
hücrelerinden daha küçüktür. Stoplazmalarının
çoğunu kaybetmiş olup bir kuyruk geliştirmişlerdir
ki bununla hareket sağlanır.
Bitkisel Dokular
Bitkilerin yapısını meydana getiren dokulara
bitkisel dokular denir. İleri bitkilerin hücrelerinde
dokular hâlinde organize olarak farklılaşmışlardır.
İki temel grup hâlinde toplanabilirler:A. Meristemik doku (Bölünür doku): Meristem
hücreleri, çekirdekleri büyük hücre arası boşlukları
olmayan, genellikle çok küçük ve çok sayıda
vakuole mâlik hücrelerden yapılmıştır. Bu
hücrelerin esas özelliği sık sık bölünerek yeni
hücreler meydana getirmesidir. Meydana gelen
hücreler farklılaşarak sürekli doku hücreleri hâlini
alır. Meristemler bulundukları yerlere göre isim
alırlar. Kök, gövde veya bunların yan organlarının
uçlarında bulunan meristem dokuları apiteal meristem
adını alır. Kök veya gövdenin uzanmasını
sağlarlar. İnterkalar meristemler ise sürekli dokular
arasında kalan meristemlerdir. İnterkalar
meristemin de görevi organın uzunluğuna büyümesini
sağlamaktır. Çevreye paralel bölünmelerle
organın enine büyümesini sağlayan meristematik
doku ve kambuyumdaki meristem lateral meristemdir.
B. Sürekli doku (Yetkin doku): Bölünme
özelliği göstermeyen sürekli doku hücreleri meristem
hücrelerinden geniş vakuollere mâlik olup,
daha az protoplazma taşımaları, hattâ bâzan büsbütün
protoplastlarmı kaybedip ölü hâle getirmeleriyle
ayrılırlar. Çeperleri kalın olup, farklı dokularda
kalınlıkları ve kimyasal yapıları farklıdır.
Sürekli doku, morfolojik ve fizyolojik özellikleri
göz önüne alınarak sınıflandırılırsa beş kısımda
incelenebilir.
1. Koruyucu doku (Örtü doku): Organların dışında
bulunan ve iç kısımdaki dokuları her bakımdan,
meselâ; kuraklığa, çok fazla su kaybına,
dış tesirlere karşı koruyan dokudur. Bu dokuyu
teşkil eden hücreler genellikle tabakalar hâlinde organların
üstünü kaplamaktadır. Yapraklardaki epiderma,
kök ve gövdelerin mantar tabakaları koruyucu
dokuya misal olarak gösterilir. Yapraklardaki
epiderma üzerinde kütin denilen mumsu bir
tabaka vardır. Yaprak yüzeyinden su kaybını azaltır,
ayrıca dış ortamdaki gazlar ile epiderma altındaki
hücre arası boşluklarında bitkinin fizyolojik
faaliyeti sonucu toplanan bâzı gaz ve su buharının
alış verişini sağlamak gâyesiyle epidermada stomaadı verilen gözenekler bulunur. Yine epiderma
üzerinde epidermanm dışa doğru meydana getirdiği
tüy, kabartı gibi çıkıntılar bulunur.
2. Parankima (Temel doku): Asıl dokular
olup, bitki bünyesinin büyük bir kısmını kaplayan,
ince çeperli canlı hücrelerdir. Besin maddesi bakımından
zengin özsuyu ile dolu vakuoller ihtivâ
ederler. Vazifelerine göre farklı isimler alırlar:
a. Assimileme parankiması: Işık karşısında
klorofil maddesi sâyesinde organik maddeler meydana
getirir. Yapraklarda bulunur.
b. Havalandırma parankiması (Aerankima):
Hücreler ile dış ortam arasındaki madde alışverişini
sağlama bakımından oldukça geniş hücre arası
boşluklarına malik parankima hücrelerine denir.
c. İletme parankiması: İnce çeperli olan iletme
parankiması, hücreleri assimileme parankimasından
iletken dokuya kadar özümleme maddelerini
çok sayıda dar hücrelerden az sayıdaki
daha geniş hücrelere safha safha toplayarak iletim
yolundaki çeper sayısını azaltmakla geçişmedeki
direnci azaltarak sağlar.
d. Depo parankiması: Parankima hücreleri
bâzan gerek su gerek farklı besin maddelerini yedek
olarak saklama ödevini yapabilir.
3. Destek doku: Bitkiler hem kendi ağırlıklarına,
hem de dış tesirlere karşı özelliklerini koruyabilmek,
dayanıklı olabilmek için bazı doku elementlerini
gerekli bölgelere koyarak direnç, destek
ve esneklik sağlarlar. Çeperleri fazla kalınlaşmış
böyle dayanıklı hücrelerden meydana gelmiş
dokuya destek doku denir. Sklerankima ve
kollenkima olmak üzere iki kısımda incelenir.
Sklerankimayı meydana getiren hücreler olgunlukta
hücre çeperleri hem kaim hem de çoğunluk
odunlaşmıştır. Protoplastlarmı kaybetmiş ölü hücrelerdir.
Uzaması sona ermiş organlarda bulunur.
Kollenkima ise çeperleri selülozdan yapılmış olduğundan
esnek, canlı hücrelerden ibaret olduğu
için uzamakta olan organlarda, özellikle genç gövdelerde,
yaprakların orta damarlarında, çiçek ve
yaprak saplarında bulunur. Köşe kollenkiması,
levha kollenkiması gibi çeşitleri vardır.
4. İletken doku: Kara hayatına uymuş yüksek
bitkilerde topraktaki su ve suda erimiş maddelerin
topraktan uzak bulunan organlara asimileme
(özümleme) organlarında meydana gelen organik
maddelerin de kullanılmaya veya depo edilmek
üzere organik madde yapma yeteneğinde olmayan,
organlara iletimini sağlayan dokudur. Bitkilerde
birbirinden farklı yapı ve vazifede iki tip
iletken doku vardır. Bu iki dokudan biri topraktan
aldığı su ve suda erimiş anorganik maddeleri topraktan
uzak organlara ileten hücrelere sâhip ksilem’dir.
Diğeri özümleme organlarında meydana
gelen organik bileşikleri harcanacakları ve saklasaklanacakları
organlara ileten hücrelerin bulunduğu
floem’dir. Ksilem aşağıdan yukarı, floem yukarıdan
aşağı doğru iletimin vukua geldiği dokulardır.
Ksilem su ileten borular, ksilem lifleri ve ksilem
parankimasından yapılmıştır. Floem, kalburlu borular,
arkadaş hücreleri, floem sklerankiması ve
floem parankiması olmak üzere farklı doku elementlerinden
meydana gelir.
5. Salgı sistemi: Bitkilerde metabolizma sonunda
meydana gelip tekrar metabolizmaya girmeyen
maddeler salgı maddeleridir. Salgı maddeleri
sıvı veya katı haldedir. Salgı maddeleri arasında
su, ferment, alkaloit, glikozit, balözü, müsilaj,
lateks, reçine, eterik yağ ve kristaller sayılabilir.
Bu maddeler her ne kadar metabolizma artığı
iseler de, bitki için değişik yönlerde fayda
sağlamakta rol oynarlar. Salgı maddeleri ya hücre
içinde depo edilir. Böyle salgıya hücre içi salgı
denir. Ya da hücreden dışarı atılır. Böyle salgı ise
hücre dışı salgıyı teşkil eder. Salgı hücreleri ve bu
hücrelerin bir araya gelerek meydana getirdikleri
salgı bezlerinin belli bir kökeni yoktur. Bitkinin
herhangi bir organında, herhangi bir doku içinde
bulunabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir