NAPOLĞON-I ;
Fransız İmparatoru, Bonapart Hânedanının kurucusu. 15 Ağustos 1769’da Korsika Adasının Ajaccio şehrinde doğdu. İtalyan asıllı hukukçu Charles Bonaparte ile Letizia Ru- molino’nun oğludur. Ağabeyi Joseph ile berâber 1778’de, Fransa’nın Auton kasabasındaki Kolejde öğrenime başladı. Korsikalı olduğundan, Fransa’yı sevmedi. Kendini hep yabancı hissetti. Mevkii kumandanının himâye ve tavsiyesiyle 1779’da Brinne’deki Askerî Koleje girdi. Enerjik, inatçı ve ihtirâslı olup, Fransa’nın işgâlindeki Korsika’yı kurtarmak hissiyle okuyup, 1784’te mezun oldu. Burs kazanarak Paris’teki Fransa Kraliyet Askerî Harbiyesine girip, 1785’te Topçu Teğmen rütbesiyle mezun olunca, La Frere’deki Topçu Alayına tâyin edildi. Çok kitap okuyup, bilgi ve kültürünü devamlı arttırdı. 1791’de Korsika Millî Muhafız Birliğine tâyinini yaptırıp, Jakobinler safında yer aldı. Fransız İhtilâlinden sonra kralcıları destekleyen İngilizlere cephe aldı. Korsika’dan uzaklaştırıldı. Bir müddet Nis ve Marsilya’da kalıp fakir düştü. 1793’te Yüzbaşı rütbesiyle tekrar askerî hizmete alındı. Marsilya’daki âsileri yola getirmekle vazifelendirildi. Muvaffak oldu. Aynı yıl, İn- gilizlerin elinde bulunan Toulon Kalesinin kuşatmasına gönderildi. Kuşatmadaki muvaffakiyeti üzerine, Tuğgeneralliğe terfi ettirildi. Bütün Fransa’da ünü duyuldu. 1794’te, Topçu Kumandanı olarak İtalya Seferine gönderildi. Robespierre’nin iktidardan düşmesiyle, Paris’e çağrılarak vazifesinden alındı. Bunun üzerine Osmanlı Sultanı Üçüncü Selim Hanın, kurmakta olduğu Nizâm-ı Cedid askerini tâlim ettirmek için vazife istedi. Bu teşebbüsü anlaşılınca tekrar Fransız Ordusunda vazife verildi. Paris’teki kralcıların ayaklanmasını bastırınca, Tümgeneral rütbesiyle Yurtiçi Merkez Kumandanlığına getirildi. 1796’da, İtalya Harbinde bozulan Fransız Ordusu Kumandanlığına tâyin olundu.
1796 İtalya Seferinde, Avusturya ve Müttefiki Sardunya ordularını yendi. Fransa hükümetini dinlemeyerek, Viyana Harekâtını başlattı. Avusturya’yı antlaşmaya mecbur etti. Fransa’ya Belçika’yı kazandırıp; Venedik Devleti, iki devlet arasında paylaşıldı. Paris’e meşhur bir general olarak döndü. İngiltere üzerine gönderilecek ordunun başkumandanlığına tâyin edildi. İngiltere’nin Hindistan ile olan hayatî bağına darbe vurmak üzere Mısır’a asker çıkarılmasını istedi. Büyük bir donanmayla, 1798 Temmuzunda Mısır’a çıktı. Napoléon Mısır’a çıkmakla, İslâm âlemiyle alâkadâr oldu. Kahire’de İlmî cemiyetler kurdu. İslâm dînini araştırdı. İslâmiyetin büyüklüğüne, doğruluğuna, hayran kaldı.
Napoléon’un ordusunu Mısır’a çıkartan Fransa donanması, meşhur İngiliz Amirali Nelson tarafından tahrip edildi. Donanmadan mahrum kalan Napoléon, Mısır’da mahsur kaldı. Osmanlı Devletinin Mısır’a sevk edilmek üzere, karadan Suriye’ye, denizden Rodos’a sefere hazırlanması üzerine, Napoléon Suriye Seferine çıktı. 19 Mart 1799 târihinde Akka’yı kuşattı. Osmanlı Kumandanı Cezzâr Ahmed Paşanın müdâfaasıyla karşılaştı. Napoléon, Osmanlılara mukâvemet edemedi. Fransız ordusu açlık tehlikesi ve vebâ salgınına uğradı. Akka Kuşatmasının ikinci ayında ordusunun mevcudu yarıya inince, bozulup; “Akka olmasaydı, Doğu İmparatoru olurdum.” diyerek geri çekildi. Fakat cihangirlik ve dünyâyı fethetme dâvâsmm sona erdiği Akka Kuşatması hezimetinin verdiği kızgınlıkla elinde bulunan dört bin Türk esirini hunharca katletti. Fransa’daki iktidar boşluğundan faydalanarak vazife almak ümidiyle, 22 Ağustos 1799 târihinde gizlice Mısır’dan ayrıldı. Fransa’ya dönüp, Paris’e geldi. 9-10 Kasım 1799 darbesiyle Direktuar idâresini dağıtarak, üç konsülden meydana gelen bir hükümet kurdu. Birinci Konsül seçilerek on yıllığına iktidarı teslim aldı. Napoléon, konsül seçilip, iktidar olunca, siyasî, idârî, kültürel ve askerî alanda reformlar yaptı. İdârenin aslı Cumhûriyet olmasına rağmen Napoléon diktatördü. Hâkimlerin, hükümet tarafmdan tâyin edilmesini kânun hâline getirdi. Paris emniyet teşkilâtını kuvvetlendirdi. Fransız Bankasını, üniversitesini ve teknik okulunu kurdu. Fransız ordusunu yeniden teşkilatlandırarak, hızla seferî duruma getirdi. Kuzey İtalya’yı işgal eden Avusturya’ya cephe aldı. 1800’de Kuzey İtalya’yı yeniden ele geçirdi. Güney Almanya’da Avusturya kuvvetlerini yendi. Avusturya barış istedi. 9 Şubat 1801 Lunéville Antlaşmasıyla Kuzey İtalya’da tekrar cumhûriyet idâresi kuruldu. Fransa ile harp hâlindeki İngiltere de sulh istedi. 27 Mart 1802’de Amiens Antlaşmasıyla sömürgeler meselesini halletti. Hayâtı boyunca olması şartıyla konsüllüğü- nü tastik ettirdi. 1804’te kendisini imparator îlân etti. 1805’te İtalya Krallık tacını da giydi. Napoléon imparator olmasıyla, İngiltere’yi istilâya teşebbüs etti. Büyük bir ordu topladı. İngiltere’nin denizlerdeki üstünlüğüne karşı İspanya ile ittifâk kurdu. Fransa-İspanya müttefik donanması 20 Ekim 1805’te Trafalgar’da meşhur İngiliz Amirali Nelson’a yenildi. İngiltere, Napoléon’a karşı, Avusturya, İsveç, Napoli ve Rusya ile birleşti. Napoléon karada başarılı oldu. 13 Kasım 1805’te Viyana’ya girdi. Avusturya ve Rusya ordularını Austerlitz Muhârebesinde 2 Ocak 1805’te mağlup etti. 1806 sonbaharında Prusya’ya karşı harekete geçerek, Berlin’e girdi. Prusya’yı ele geçirdi. Rusya’ya yöneldi. Napoléon, Rus kuvvetlerini 1807 Şubat ayında önce Eylam’da, sonra da 14 Haziran
1807’de Fridlond’da yenerek, Rus Çarı Aleksandr’ı antlaşmaya mecbur etti. İki imparator arasında 9 Temmuz 1807’de Tilsitt Antlaşması yapıldı. Buna göre: Elbe Nehri Prusya’nın batı hududu kesildi, Elbe ile Ren nehirleri arasında Westfalya Krallığı kuruldu ve başına Napoléon’un kardeşlerinden Jérôme Bonaparte getirildi. Varşova Büyük Dü- kalığı adı ile bağımsız bir Polonya Devleti kuruluyordu. Napoléon Rusya’nın İsveç’e âit Finlandiya’yı ele geçirmesini kabul ediyordu. Gizli maddeye göre de; Fransa’ya İspanya’yı, Rusya’ya da Finlandiya’yı zaptetmek hakkı veriliyordu.
OsmanlI Devletinden ve İngiltere’den başka bütün Avrupa kıtası Fransa ile Rusya arasında paylaşılması da kabul edildi. İki imparator arasında anlaşma böyle olmasına rağmen Rusya, Slavlık ve Ortodoksluğun hâmisi rolünden vazgeçmedi. Rusya’nın Balkanlardaki faaliyeti sebebiyle iki imparatorun 1808 Eylülünde Erfurt’ta görüşmesinde, Napoléon Aleksandr’a iltifât etmedi. İki imparator arasında menfaat çatışması meydana geldi. Napoléon’un Avrupa kıtasında başlattığı nasyonalizm akımı, milliyet ve hürriyet fikrini kuvvetlendirdi. İspanya, İtalya ve Almanya’da istiklâl fikri yaygınlaştı. İberik Yarımadası Napoléon’a karşı cephe aldı. Hürriyet mücâdelesini başlattılar. Napoléon bölgeyi kontrol altında tutabilmek için çok sayıda asker gönderdi. Üç yüz bine yakın Fransız askeri, hâdiseler karşısında çok güç duruma düştü. Çok kayıp verip, askerin altıda biri yaralı vaziyette hastânelik oldu. Almanya ve İtalya da aynı vaziyette olmasına rağmen Napoléon’un sert idâresi, buralarda isyâna dönüşemeyip, gizli teşkilâtlanma yolunda oldu. Napoléon’a açılan bu cepheden, Avusturya faydalanmak istedi. Avusturya asker hazırlıklarını tamamlayıp, kendisine müttefik aradı. Napoléon’a karşı İngiltere’nin yardımını, Rusya’nın tarafsızlığını sağladı. Avusturya ordusu, 1809 muhârebelerinde Napoléon’a yenildiler. 14 Ekim 1809 Viyana Antlaşmasıyla Napoléon üstünlüğünü Avusturya’ya tekrar tasdik ettirdi. Avusturya Prensesi Marie Louise ile evlendi. Rusya, Napoléon’un kara ablukasından vazgeçerek, menfaati îcabı İngiltere ile ticârete başladı. Napoléon ve Aleksandr’m 1807’de imzâladığı Tilsit Antlaşmasına rağmen, Rusya’nm İngiltere’ye yanaşması Napoléon’u kızdırdı. Hazırlıklarını tamamlayıp, müttefiklerinden topladığı beş yüz bin kişilik büyük bir orduyla 1812 yılında Moskova Seferine çıktı. 24 Haziran 1812’de başlattığı harekâtla, Rusları üst üste mağlup ederek, 14 Eylül 1812’de Moskova’ya girdi. Rusları antlaşmaya mecbur etmek istediyse de, muvaffak olamadı. Moskova’da bir ay kadar bekledi. Kış bastınnca geri dönmek istedi. Çok büyük güçlüklerle karşılaştı. Ağır kış şartları, ikmalsizlik ve Rusların devamlı saldırıları Fransız kuvvetlerini eritti. Napoléon’un geri çekilişi tam bir hezimet oldu. Nasyonalizm, hürriyet, istiklâl fikirlerini yaydığı Avrupa milletleri Napoléon’un hezimetinden faydalanmak istedi. Aleyhinde koalisyon kuruldu. Prusya başta olmak üzere Avrupa devletlerinden meydana gelen kuvvetler 19 Ekim 1813’te yapılan Leipzig Muhârebesinde Napoléon’u mağlup ettiler. Bundan sonra Fransa, gâlip milletlerin istilâsına uğradı. Fransızlar da Napoléon’a cephe almaya başladılar. Avusturya, İngiltere, İspanya, İsveç, Prusya, Rusya, Napoléon’a karşı müttefik oldular. 1914’te Avusturya, İngiltere, Prusya ve Rusya aralarında anlaşarak, Napoléon’u iktidardan düşürünceye kadar ortak mücadele kararı aldılar. Müttefik kuvvetler, 30 Mart 1814’te Paris’e kadar geldiler. Napoléon, şehirden çıkıp, güneye çekildi. 2 Haziran 1814’te Senato Napoléon’u imparatorluktan indirdi.
Napoléon, oğlu lehine tahttan çekilmek istediyse de kabul edilmeyip, 1 Mart 1815 târihine kadar burada kaldı. Napoléon, 1 Mart 1815’te tekrar Fransa’ya döndü. 20 Martta Paris’te bir kahraman gibi karşılandı. Tekrar iktidar oldu. Avrupalılar, aleyhinde ittifaklarını tekrar yenilediler. Fransa hudutlarına askerî yığmak yaptılar. Bunların önüne geçmek için, Napoléon 15 Haziran 1815’te Belçika’ya girdi. PrusyalIları 16 Haziranda Ligny’de mağlûp etti. 18 Haziranda İngilizlerle muhârebeye teşebbüs ettiyse de, Belçika’da Vaterlo Muhârebesinde muvaffak olamayıp, Paris’e çekildi. Tekrar toplanıp, karşı harekete geçmek istediyse de, taraftar bulamadı. 22 Haziran 1815 târihinde oğlu lehine tahtından feragat etti. Amerika’ya sığınmak istedi. Muvaffak olamayınca, 15 Temmuz 1815’te İngi- lizlere teslim oldu. İngiltere, Sent Helen Adasında ikâmete mecbur tuttu. 15 Ekim 1815’ten ölüm târihi olan 5 Mayıs 1821 yılına kadar Sent Halen Adasında kaldı. Burada hâtırâtım yazıp sonradan beş cilt hâlinde yayınladı. Napoléon, önce Sent Halen Adasına, 1840’ta da kemikleri Fransaya getirilip, Paris’e gömüldü. Napoléon Bonaparte, Fransız asıllı olmamasına rağmen Fransa târihinde adından en çok bahsedilen şahsiyettir. Fransa’da idârî, siyâsî, iktisâdî ve askerî köklü reformlar yaptı. Târihe dünyânın büyük askerî dehası, aynı zamanda kıymetli bir devlet adamı olarak geçti. Avrupa kıtasında nasyonalizm ve liberalizm fikirlerinin gelişip, yayılmasında hizmeti geçti. Napoléon’un hayâtı pekçok hâdiselerle dolu olup, alâka çekicidir. Bunlardan biri de, 1798’de Mısır’a gelip, İslâmiyetle alâkadar olmasıdır. İncelemesinde; İslâmiyetin büyüklüğüne, doğruluğuna hayran kalıp, bir aralık Müslüman olmayı bile düşünmüştü. İşte Bonaparte et İslâm isimli eserden Napoléon’un İslâmiyet hakkında fikirleri:
“Allah’ın varlığını ve birliğini. Musa kendi milletine, Isâ Romalılara, fakat Muhammed bütün eski dünyâya bildirdi. Arabistan tamâmiyle puta tapar (putperest) olmuştu. Isâ’dan altı asır sonra Muhammed, kendisinden evvel gelmiş olan İbrâhim, İsmâil, Mûsâ ve îsâ’nın Allah’ını Araplara tanıttı. Arapların yanma sokulan Aryenler hakikî îsâ dînini bozarak onlara Allah, Allah’ın oğlu, Rûhul- kudüs gibi, kimsenin anlayamayacağı dogmaları yaymaya çalışıyor, şarkın sulh ve huzurunu ta- mâmen bozuyorlardı. Muhammed onlara doğru yolu gösterdi. Araplara yalnız bir tek Allah olduğunu, onun babası ve oğlu bulunmadığını, böyle birkaç Allah’a tapmanın puta tapmaktan kalan saçma bir âdet olduğunu anlattı.”
Ve devamında:
“Öyle sanıyorum ki, yakında bütün dünyânın aklı başında kültürlü insanlarını biraraya toplayarak bir hükümet kurmak ve bu hükümeti “Kur’ân’da yazılı olan esaslara göre” idâre etmek imkânını bulacağım. Ancak Kur’an’da yazılı olan esasların doğruluğuna inanıyorum. Bunlar insanları bahtiyarlığa götürecektir.” diyordu.