OY; Aim’. 1. Meinung, Ansicht (f) 2. (Wahl-)
Stimme (f), Fr. 1. Opinion (f) 2. Vote (m), voix (f),
İng. 1. Opinion, view 2. Vote. Rey, görüş, düşünce,
hüküm, mütâlaa. Tutulacak yol için, bir iş için
söylenen söz, fikir. Bir görüşü belirten kâğıt, işâret
mânâlarına gelir. Kazan Türkçesinde fikir düşünce
kelimeleri karşılığı kullanılırdı.
Bir heyet veya teşekkülün üyeleri tarafından
bir tercih veya görüşün ifâdesidir. Seçim konusu
hakkında tercihini belirtmek ve bu tercihi düşünceyi
bildiren belli eden kâğıt veya işâret.
Oy, kelimesinin târihi, insanlık kadar eskidir.
İnsanlığın babası Adem aleyhisselâmdan beri insan
düşüncesine ve fikrine ihtiyaç duyulduğu her
durumda; görüş ve mütâlaa olarak bir oy (rey)
sorma ve belirtme bahis konusu olmuştur. İslâmiyette
ise “istişâre sünnettir” emri ile, düşünce sâhiplerinin
görüş ve mütâlaalarma ve fikirlerine, oylarına,
reylerine dâimâ başvurulmuştur.
Demokrasilerde ise siyâsî tercihi bildirme,
belli etme vâsıtası olarak “oy” ayrı bir önem kazanmıştır.
Anayasa hukûku, bakımından “oy” terimi
başlıca iki mânâda kullanılır:
1. Ya belli bir düşünce ve kanâate sâhip olma ve
bunu ifâde etmedir ki, buna “kamuoyu misaldir” veya
görüş ve kanâatinin sonucunu önceden tespit
edilen şekilde; şahıs, heyet veya teklifler arasında
tercih etmedir. Buna da “halk oyu” veya “referandum”
örnek sayılabilir. Bugünkü klasik demokrasilerde,
halkın devlet idâresine katılmadaki etkinliği
arttıkça, oy da çok fazla önem ve değer kazanmıştır.
Husûsî bir yeri olmuştur. Oy, siyâsî iktidarların
gelişlerinde ve gidişlerinde meşrûluğun en önemli
öğesidir. Seçimlerin temel unsurudur. Demokrasiyle
idâre edilen devletlerde millet, yöneticilerini
kendi isteği ve irâdesiyle seçer. Bu seçme işi ise, vatandaşların
sandık başında oy kullanarak tercihlerini
bildirdikleri seçim işlemiyle olur. Umûmiyetle
bugün kabûl edilen “genel oy” sistemidir.
Genel oy, seçimlerde oy kullanacak, iktidân tâyin
edecek olan seçmenlere, zenginlik, tahsil, ırk ve
cinsiyet gibi özelliklerinden dolayı, farklılık tanımadan
oy kullandırma hakkının verildiği sistemdir.
Târihte oy hakkı çok sınırlı olarak belli kişilere tanınan
bir imtiyazdı. Sâdece, belli bir vergi ödeyebilecek
durumdaki varlıklı kişilere; belli bir tahsil seviyesinde
olanlara veya soylu bâzı âilelerin mensuplarına
oy kullanma hakkı tanınmıştı (Eski Roma
ve Yunan devletlerinde örnekleri olduğu gibi).
1921 yıllarına kadar Belçika’da uygulanan çok
sayılı oy sisteminde, her erkeğin bir oyu vardı. Ancak
âile reisi olmak, belirli seviyede bir vergi ödemek
veya yüksek tahsil yapmak gibi sebeplerle ve
bu özelliklerin her biri için ayrıca bir oy hakkı daha
tanınmıştı. Fransa’da bir dönem uygulanmış olan
âile oyu sistemine göre de, bir Fransız evli ve çocuk sâhibiyse, bekâr bir vatandaşa nazaran daha
fazla oy kullanır. Oy sayısı ya çocuk sayısı kadar
olur veya en çok üç oy kullanabilirdi. Bu sistem nüfus
artışını teşvik için tercih edilmiştir. Evlilerin bekâra
göre daha faydalı oldukları esâsına dayanır.
Katsayılı oyda ise; bâzı şartların bulunması
hâlinde seçmenler, birden fazla yerde oy kullanabilir.
Bu sistem Birinci Dünyâ Harbi sonrasına
kadar İngiltere’de uygulanmıştır. Seçmenlerin işyeri,
ikâmetgâhı veya gayrimenkullerin olduğu
yerlerde, ayrı ayrı oy kullanma hakkı vardı. Bu şekilde
bir seçmen, katlama yolu ile birden çok oy
kullanabilirdi.
Türkiye’de ise, demokrasiyle idâre edilen dünyâ
devletleri gibi genel oy sistemi uygulanmakta
olup, 1982 Anayasasının ilk şekli, “21 yaşını doldurmuş
kadın ve erkek her Türk vatandaşı oy kullanma
hakkına sâhiptir.” demektedir. Fakat 67. madde
17.5.1987 târihli ve 3361 sayılı kânunla değiştirilmiştir.
Bu değişikliğe göre, “Seçimlerin ve halk oylamasının
yapıldığı yılda, ay ve günü hesâba katılmaksızın,
20 yaşına giren her Türk vatandaşı seçme
ve halk oylamasına katılma hakkına sâhiptir.”
Oy genişlemesi; her insanın kendisinden başlıyarak,
hangi kültür seviyesinde olursa olsun,
içinde yaşadığı milletin sevk ve idâresiyle ilgilenmesine
“oy genişlemesi” denir. Bir bakıma toplumlarm
kültür seviyesinin yükselmesiyle de alâkalıdır.
Vatandaş yalnız oy verme zamânında değil,
her zaman düşüncelerini bildirmek, tercihini
açıklamak hakkına sâhiptir.
Bâzı oy terimleri ve şekilleri şunlardır:
Oy sandığı: Seçimlerde kullanılan oyların
zarflı veya zarfsız olarak içine atıldığı mühürlü
sandıktır. Açılıp kapanması kânûnî şartlara tâbidir.
Oy vermek: Herhangi bir konudaki tercihini
bildirmek. Rey kullanma işlemi.
Oya koymak: Herhangi bir konuda, herhangi
bir toplumun oylama yoluyla görüş ve düşüncelerini
ortaya çıkarmak.
Oy birliği: Oylamaya katılanların hepsinin
tercihinin aynı istikâmette birleşmesi, ittifakıdır.
Oy çokluğu: Oylamaya iştirak edenlerin ekseriyetinin
(yarıdan bir fazlası) aynı yönde oy kullanması,
ekseriyettir.Açık oy: Kabul, ret, çekimser gibi, hazırlanan
ve üzerinde oy sâhibinin adı yazılı oy kâğıtlarından
birini kullanarak veya oy sâhibine sorularak
açıkça toplanan oy.
Gizli (kapalı) oy: Oy sâhibinin kimliğini belli
etmeden kullanılan oydur. Ekseriyâ kırmızı renkli
olanı ret beyaz renklisi evet ve yeşil renkli kâğıt
ise çekimser mânâlarına gelir. Genel seçimlerde,
bâzı hâl ve şartlarda meclislerde ve bâzı
müesseselerdeki önemli oylamalarda bu sistem
kullanılır. Bunda seçmen her türlü baskıdan uzak
ve rahat oy kullanabilir.
İşarî oy: Oy sâhibinin kalkarak, el kaldırarak,
açıkça tercihini göstererek kullandığı oydur.
Mecbûrî (zorunlu) oy: Seçmenin cezâî müeyyide
ile kullanmak zorunda olduğu oydur.
Muhâbere ile oy: Bir özür veya engel sebebiyle
seçim mahallinde bulunamayan seçmenin, oy
kâğıdını seçim kuruluna posta vs. ile gönderebildiği
şekildir.
Şahsî oy: Seçmenin bizzat kendi oyunu kendisinin
kullanabilmesi, oy kâğıdını kendisinin sandığa
atmasıdır.
Vekâletle oy: Herhangi bir mâzeretle oylama
yerine gelmeyen seçmenin oy kâğıdını, vekâletle
bir başka kişiye kullandırmasıdır.
Oy pusulası: Siyâsî partinin oy kâğıtları birleşik
olur. Yüksek Seçim Kurulunca kur’a ile partilerin
pusulalarında, kendi adaylarının sıra ile
isimleri yazılıdır. Seçmen oy verme yerinde, elindeki
“evet” mühürünü dilediği parti sütununa basar.
Veya bağımsız adayların ayrıca bulunan oy kâğıtlarını
zarfa koyup oy sandığına bırakır.
Seçimlerde oy kullanma ve rey verme hakkı
kadınlara geç tanınmıştır. Meselâ Fransa’da
1946’da, İsviçre’de 1972’de, Türkiye’de 1934 senesinde
verilmiştir.
OY
21
Eki