PASCAL, Blaise; Fransız matematik-fizik
bilgini, filozof ve yazar. “Modern çağ filozofları”
olarak bilinen düşünürler arasında ilim ve dîne
en çok ilgi duyan ilim adamıdır. 19 Haziran 1623’te
Clermont şehrinde, hâkim Etienne Pascal ve Antoinette
Begon’un çocukları olarak dünyâya geldi.
Üç yaşında annesinin vefât etmesiyle Blaise’ın
eğitimi işi, çok geniş kültürü olan ve matematik,
fizik sahalarındaki muvaffakiyetleriyle tanınan
babasının üzerine kaldı.
1631’de âile Paris’e taşındı. Blaise, burada
matematikte çok erken bir gelişme gösterdi. Ancak
babası Lâtince ve Yunanca öğrenmeden ona
fennî ilimleri öğretmeyi reddetti. Ablası ve onun
biyografisini yazanların en meşhuru olan Gilberte
Perier’e göre Pascal 12 yaşındayken geometri
üzerindeki çalışmalarının çoğunu tamamlamış
ve ismiyle zikredilen üçgeni keşfetmiş bulunuyordu.
Bundan dört sene sonra konik cisimler
hakkında Essai pour les Coniques isimli bir
deneme neşretti. 18 yaşında dünyânın ilk hesap
makinasını geliştirdi. Ancak bu sene, aynı zamanda
ömrü boyunca sürecek bir sıhhat bozulmasının
da başlangıcı oldu. Pascal; “On sekizimden
sonra bir günüm dahi ağrısız, acısız geçmedi.”
demiştir.
Bunun üzerine Pascal, devam ettiremeyeceğini
anladığı şahsî çalışmalarını bir müddet Pierre de
Farmat’a bıraktı. Bu şahısla ihtimâliyet hesaplarını
keşfetti ve bunları kâide hâline getirdi. İlk defâ
Müslümanlar tarafından ortaya atılan “sonsuz
küçük” mefhumu üzerinde de çalışmalarda bulundu.Sıvılar üzerindeki uzun araştırmalarının neticesi
olarak, kendi ismiyle bilinen hidrolik kânununu
formüle etmeye muvaffak oldu. Pascal’dan
önce, Toriçelli tüpünde cıvanın yükselmesi hâdisesini,
“Tabiatta, vakumların (hava boşluğunun) ortadan
kaldırılmasına mütemayil şartların mevcut
olduğu” fikrine delil olarak gösteriliyordu. Ancak
Pascal’m, kayınbiraderi Florin Perier’le 1648’de
deniz seviyesinde, Puy de Döme Dağının zirvesinde
ve Paris Saint Jacques Kulesinde yaptıkları
deneyler, cıvanın dış ortamdaki hava basıncının tesiri
ile tüpte yükseldiğini göstererek bu fikrin yanlışlığını
ispatladı. Pascal 1663’te yayınladığı Traite
de la Pesanteur de Masse de L’air’de bu tecrübelerini
açıklarken, “Deneylerin fizik ilminde
muhakkak arkalarından gidilmesi icabeden, hakiki
öğretmenler olduğunu” ifâde ediyordu.
Yine bu çalışmalarının sonunda kendisinde,
“İnsanın tabiattan kuvvetsiz olduğu” fikri inkişaf
eden Pascal, böylece çağdaşı Descartes’la karşı
karşıya kaldı. 25 yaşında devam etmekte olduğu
deneyleri tamamlayarak kendini dîne verdi:
“Din, insanın sâdece Yaratıcı için yaşamasını
ve O’ndan başka (O’nu unutturacak) bir gâyeye
sahip olmamasını ister.” diye düşünerek, uzun sayılacak
bir müddet Port-Royal mâbedinde kaldı.
Burada sık sık gökyüzünü seyreder, kainâttaki
ahengi düşünerek Allah’a, O’na inanmasını nasip
ettiği için, şükrederdi. Pascal burada kaldığı zaman
zarfında uzun uzun düşünerek, sonunda felsefecilerin
Allah’ı tanımak, bilmek için yanlış yollar tâkip
ettiği kanâatına vardı.
Pont de Neuilly’de geçirdiği araba kazâsı ile artan
ağrıları ve babasının ölmesi, rûhî bunalım geçirmesine
sebep oldu. İlk başta dünyâ işlerinden
uzak kalmaktan büyük zevk alan Pascal, Hıristiyanlığın
kendisini huzûra kavuşturacak bir din olmadığını
keşfetmesi üzerine, buradan ayrıldı. 1656
ve 1657’de felsefe ve Hıristiyanlık üzerine düşüncelerini
anlattığı iki kitap yayınladı. Bunlardan
Lettres Provinciales isimli olanı günümüzde dahi
Hıristiyanlığın ahlâkî değerleri üzerinde yazılmış
en mühim tenkit eserlerinden biri olma özelliğini
muhâfaza etmektedir.
Bu iki kitapta Hıristiyanlığın dogmalarına parmak
basması, halkın onu “dinsiz” olarak değerlendirmesine
sebep oldu. Voltaire, Pascal’a “Hıristiyanlığın
ebedî düşmanı” sıfatmı lâyık gördü. Pascal’m
19 Ağustos 1622’de ölmesi Apologie de la Religion
Chretienne kitabını tamamlamasına mâni
oldu. Kitabm ismi her ne kadar Hıristiyanlığın Müdafaası
mânâsına geliyorsa da, bu eserinde ateistliğe
muhâlefet eden Pascal, Hıristiyanlık hakkmdaki
şüphelerini olduğu gibi tekrarlıyordu.
Pascal, zamânında fikir adamları tarafından beğenilmemesine
rağmen, Fransız filozofisindeönemli izler bırakmaya muvaffak olmuş bit düşünürdür.
Onu destekleyenlerin en meşhurlan Josef
Emest ve Henri Poincare’dir. Pascal’ın mevcudiyetçilerin
problem olarak ortaya koydukları ve
cevap bulamadıklan birçok meseleyi halletmesi, bu
akıma dâhil filozofların Pascal ekolüne yakınlaşmasını
temin etti. Yirminci asrın en tanınmış mevcudiyetçilerinden
olan Martin Heidegge bile Pascal
Filozofisini benimsedi. 1944 Fransız Liberasyonundan
sonra da fikir çevreleri, büyük bir ekseriyetle
Pascal’a döndü.
Pascal kânunları: Pascal’ın matematik üzerindeki
en mühim buluşu Pascal üçgenidir. Bu üçgenden
faydalanılarak denklemlerde değerlerin
katsayılarının, pratik olarak bulunması ve benzeri
işlemler yapılır. (Bkz. Binom Teoremi)
Pascal’ın hidroliğe âit prensibiyse basınç dağılımı
üzerinedir. Buna göre bir sıvıya bir noktadan
tatbik edilen basınç, sıvı tarafından sıvı ile temasta
olan bütün yüzeylere dik ve eşit olarak iletilir.
Bu kânundan faydalanılarak su cendereleri ve
bileşik kaplar yapılmıştır. Su cenderelerinde, biri
diğerine göre oldukça büyük olan ve birbiriyle irtibatlı
olan iki bölme vardır. Küçük bölmenin üzerindeki
pistonun alanı da hâliyle diğer bölmenin
üzerindeki pistonun alanından küçüktür. Su cenderelerinde
esas, birinci kapta birim yüzeye ( 1
cm2 ye) tatbik edilen kuvvetin öbür kaptaki her
birim yüzeye aynen iletilmesidir. Yâni küçük pistonun
1 cm2sine 1 0 kg uygulanırsa, büyük pistonun
1 cm2sine 10 kg uygulanmış olur. Ancak pistonlar
arasında alan farkı olduğundan, küçük pistona tatbik
edilen az bir kuvvetle, büyük pistonda bunun
birkaç katı bir kuvvet hâsıl etmek mümkün olmaktadır.
Bunun formül olarak ifâdesi:
Uygulanan kuvvet (Fı) Küçük pistonun alanı (Sı)
Ortaya çıkan kuvvet (F2) Büyük pistonun alanı (S2)
Fı Sı ——–= ———olur.
F2 s2
Bileşik kaplar da bir nevî küçük, pistonsuz
cenderelerdir.
Bu kaplarda:
a. Özgül ağırlığı eşit olan sıvıların yükseklikleri
aynıdır.
b. Özgül ağırlığı farklı olan ve birbirine karışmayan
sıvılardan, özgül ağırlığı büyük olanın
yüksekliği diğerinden azdır.
PASCAL, Blaise
21
Eki