MACARİSTAN
DEVLETİN ADI .Macaristan Halk Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ…………………….. ……………Budapeşte
NÜFÛSU………. …… …….10.600.000
YÜZÖLÇÜMÜ……………….. …. …. 93,030 km2
RESMÎ DİLİ ……….. …….. …………Macarca
DÎNİ…………….. ……. ……….. ……Roma Katolikliği
PARA BİRİMİ…… ….. … ……………..Forint
Orta Avrupa’da Türkiye’nin yedide biri kadar
büyüklükte bir halk cumhûriyeti. Kuzeyde Çekoslovakya,
batıda Avusturya, güneyde ve güneybatıda
Yugoslavya, doğuda da Romanya ve
Rusya ile çevrilidir.
Târihi
Eski kaynaklarda Macaristan’dan Panonya diye
bahsedilmektedir. Macaristan’ın bulunduğu Tuna
havzası ve Karpatlar bölgesi, coğrafî yer îtibâriyle
kuzeyden ve doğudan devamlı gelen istilâların,
akınların mecbûri geçiş yolu olmuştur. M.Ö.
üçüncü asırda Keltler’in, sonra Daklar’ın istilâ ettiği
Panonya, M.Ö. 1. asrın sonlarında Romalıların
hâkimiyetine girmiş ve bu hâkimiyet M.S. 4.
aşıra kadar sürmüştü. Panonya 4. asırda Attila
idâresindeki Hunların, 6. asırda da Volga Nehrinin
doğusundan Tuna Havzasına kadar gelen AvarTürklerinin istilâsına uğradı ve Avarlar burada
kuvvetli bir imparatorluk kurdular. İki yüz elli yıl
Orta Avrupa’ya hâkim oldular. Önceleri Şamanistken
giderek Hıristiyanlığı benimsemeye başladılar
ve 769’da Charlemagne tarafından ortadan
kaldırılan Avar Türkleri, böylece Hıristiyanların
özellikle Slavların arasında eriyip kayboldular.
1869 yılında Urallar’ın doğu yamaçları ve Orta
Volga arasında yerleşmiş olup, Hazar Türklerinin
bir kolu olan Arpatlar batıya göç ederek, Karpatlar
ve Tuna havzasını işgâl ettiler. Macarlar’ın aslî unsurunu
meydana getiren Arpatlann güneye ve batıya
yaptıkları akınlar, Germen İmparatoru Birinci Otto
tarafından önlenince göçebelikten yerleşik hayata
geçtiler. Moğol istilâsına kadar Macaristan’da istikrarlı
bir devre başlamış oldu. Orta Asya gelenek
ve yaşayış tarzlarını bir süre devam ettiren Arpatlar,
Prens Geza zamanında Hunlar ve Avarlar gibi
Hıristiyanlığı kabul ettiler. Türklüklerini tedricen
kaybedip Hıristiyanlaşmalarına rağmen, Macaristan’da
bugün bile birçok Türkçe kelime ve yer adları
kullanılmaktadır. Meselâ, tyuk, (tavuk), birska
(bıçak), szakall (sakal), tengez (deniz), sarga (sarı)
teknö (tekne), borju (buzağı), sator (çadır) gibi daha
pekçok kelime, Macarların Türk asıllı olduklarını
bâriz bir şekilde göstermektedir.Moğol istilâsından sonra Arpat Hânedanının
yerine, yabancı soydan gelen Anju Hanedânı geçti.
1787’den îtibâren Macaristan’da idâreyi ele alan
Sigismund ile berâber bâzı fâsılalar olmasına rağmen
Macar Halkı, Alman asıllı krallarca idâre
edildi. Macarlar, OsmanlIların Balkanlardaki ilerleyişini
durdurmak için 1396’da 130.000 kişilik bir
orduyla harekete geçtiler. Niğbolu önlerinde Yıldırım
Bâyezîd Han (1389-1402) karşısında ağır bir
yenilgiye uğradılar. Ancak bundan sonra, devamlı
sûrette, bizzat veya yardımcı olarak Osmanlı
fütûhatını engellemeye çalıştılar. 1526’da Mohaç’ta
tekrar Macar ordusu Osmanlılara yenildi
ve Orta Macaristan fethedildi. Macaristan Osmanlı
hâkimiyeti altına girmişse de bu hâkimiyet
tam olarak kurulmayıp, Transilvanya ve Karpatlar
bölgesi Osmanlı tâbiiyetinde kalmak üzere Prens
Zapolya’ya verildi. Kuzey ve kuzeybatı Macaristan
Avusturya’da kaldı. Zapolya’nın ölümüyle halefi
ve vârisi Janos isimli bir çocuğa taç giydirilince,
Osmanlılar Avusturya’ya fırsat vermeden
buraya yerleşmek için, Macaristan’ın tamâmı Osmanlı
eyâleti hâline getirildi ve Budin Beylerbeyliğine
bağlandı.
Macaristan 1699’daki Karlofça Antlaşmasına
kadar yüz altmış beş sene Osmanlı hâkimiyetinde
kaldı. OsmanlIların Macaristan’daki hâkimiyet devirleri,
bugün bile hasreti çekilip çeşitli vesileler
ile bunun ifâde edildiği tam bir huzur, sükûn, adâlet
ve îmâr devri oldu. Burada görev yapan Osmanlı
paşa ve devlet adamlarının da yaptırdıkları
başta hamamlar olmak üzere pekçok eserler büyük
bir yekûn teşkil etmekte olup, Macaristan’ın Avusturya
idâresine düştüğü zaman yapılan tahribâta
rağmen bâzıları günümüze kadar gelebilmiştir. O
devirlerde mezhep savaşları ile çalkalanan Avrupa’da,
Macaristan başta olmak üzere, Osmanlı toprakları
Protestanların sığınak yeri oldu. Osmanlı-
Macar münâsebetleri sosyal ve iktisâdî, her alanda
gelişti ve Macaristan’da Osmanlı kıyâfetleri
giymek moda oldu. 1604’teki Osmanlı-Avusturya
savaşında Macarlar OsmanlIların yanında yer aldılar
ve kurulan Erdel Beyliği içişlerinde bağımsız
ancak, Osmanlı Devletine tâbi olmak üzere
Macarlara verildi.Macaristan 1689’da Avusturya’nın eline geçtikten
sonra da bağımsızlık hareketleri Osmanlılarca
desteklendi. 1682-1684’te İmre Thököly’nin,
1703-1711’de Ferenc Rakoczi’nin bağımsızlık hareketleri
başarısızlıkla sonuçlanınca diğer isyancılar
ile berâber Osmanlı Devletine sığındılar.
Thököly İzmit’te, Rakoczi Tekirdağ’da ölene kadar
misafir muâmelesi gördüler. 150 yıl sonra
Osmanlı Devletine gelen Macar heyeti, Tekirdağ’a
yerleştirilen mültecilere verilen arâziyi satın
almak için kendilerine müracaat eden Türk
köylülerine hayran kaldılar. Rakoczi’nin arkadaşı
Kelemen Mikos’un yazdığı ve mültecilerin hayâtını
anlatan Türkiye Mektupları isimli eseri
bugün Macar târihi ve edebiyatının kaynak kitapları
arasında sayılmaktadır.
Ferenc Rakoczi’nin başarısız teşebbüsünden
sonra Macaristan Avusturya’nın yarı kolonisi hâline
geldi ve bugüne kadar, Osmanlı hâkimiyetindeki
hürriyetini, iki dünyâ savaşı arasındaki
devir hâriç bir daha göremedi. 1785’te Almanca
resmî dil olarak kabul edilip, Avusturya ile Macaristan
arasında gümrük birliği îlân edildi.
1848’de Lajos Kossuth’un bağımsızlık hareketi
(Bkz. Kossuth, Lajos) Rusya’nın yardımıyla bastırıldıktan
sonra büyük bir baskı rejimi başladı, ancak
1876’da Macaristan, Avusturya sınırları içinde
federatif bir devlet hâline gelebildi. Böylece
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ismiyle ikili
bir monarşi kuruldu. Avusturya, 1914’te Birinci
Dünyâ Harbine girince Macaristan da katılmak
mecbûriyetinde kaldı. Ancak Avusturya’nın
teslim olması üzerine Macaristan ayrılarak cumhûriyet
îlân olundu. 1919’da bastırılan Bela-Kun
idâresindeki komünist ayaklanmasından sonra
Amiral Horty 1 Mart 1920’de kral naipliğine getirildi.
Macaristan, 1920’de yapılan Trianon Antlaşması
ile topraklarının üçte ikisini, nüfusunun
beşte birini kaybetti.
İki dünyâ savaşı arasında Macaristan ideolojik
ve ekonomik yönden Hitler Almanyası’na yaklaştı
ve Antikomintem pakta katıldı. 194l’de Almanya
ile berâber Rusya’ya karşı İkinci Dünyâ Savaşına
girdi. Ancak 1944’te Almanya ile arası
açılınca Hitler Macaristan’ı işgâl ettirdi. Amiral
Horty’nin Macaristan’da yirmi dört yıllık idâresi
sona erip, yerine Szalas getirildi.
Szalas’ın kurduğu terör rejimine karşı başlayan
muhâlefet, komünistlerin güçlenmesine ve
Rusların Macaristan’ı işgâline yol açtı. 4 Şubat’ta
cumhûriyet îlân edildi ve aynı sene mâdenler,
ağır sanâyi tesisleri, bankalar devletleştirildi. Üç
milyon hektar arâzi, sâhiplerinden zorla alındı.
Macaristan İşçi Partisi öncülüğünde kilisenin mallarına
el konuldu ve kilise aleyhtarlığı kampanyası
başlatıldı. Ancak başgösteren tepkiler sonucu
1953’te ülkede mevcut bulunan Sovyet askerleri
İmre Nagy’ı başa getirerek yumuşama politikası tâkip
etmeye başladılar. İmre Nagy’ın reformlarına
tahammül edemeyip, 1955’te görevden alınınca
Macaristan’da muhâlefet çok büyük oldu. 1956’da
tekrar hükümetin başına getirilen İmre Nagy, Macarların
Sovyet işgal güçleri aleyhine “artık yoldaş
değiliz” diye başlattıkları ihtilal hareketi sırasında
Macaristan’ın Varşova Paktından çekilip,
tarafsız kaldığını, 2 Kasım 1956’da Birleşmiş Milletlere,
3 Kasımda da Sovyet Büyükelçisi Yuri
Andropov’a bildirdi. “Eskunzuk, eskunzuk hogy
tovabb nem leszunk!” (Yemin ediyoruz, artık köle
olmayacağız!) diyen Macar halkının hürriyet
mücâdelesi, 4 Kasım’da Budapeşte’ye giren yüzlerce
Sovyet tankı tarafından kanla bastırıldı. Binlerce
Macar, komünizmden kurtulmak için seyirci
durumda kalan Batı’ya ilticâ ettiler. İmre Nagy
de yakalanarak 1958’de îdâm edildi. 1989’da komünist
parti feshedildi. 1990 seçimleri çok partili
oldu ve merkez sağ partiler iktidâra geçtiler.
Fizikî Yapı
Ülkenin tamâmı oldukça alçak olup, en yüksek
tepeler 900 ilâ 1000 metreyi aşmamaktadır.
Macaristan, dört tabiî bölgeye ayrılır. Büyük faylar,
volkanik akıntılar ve sıcak su kaynaklarıylabölünen batıdan kuzeydoğuya doğru 400 km boyunca
uzanan Macar Sırtı denilen bölge, bunlardan
birincisini teşkil eder. Bu dağlık bölge, üçe ayrılabilen
ova bölgeleri karşısında duvar gibi durmaktadır.
Bu ova bölgeleri; Tuna ötesi (Transtuna)
bölgesi, Tuna Tisza nehirleri arasındaki bölge
ve Tisza ötesi bölgesi (Trantisza)dir. Tuna’nm
batısındaki bölgelerden meydana gelen Transtuna,
Avusturya sınırındaki Alplerin son yamaçlarını,
Meçsek tepelerini, Kisalföld ve Mezaföld
ovalarını ihtivâ eder. Tuna ve Tizsa nehirleri arasındaki
bölgenin kuzeyindeki topraklar kumlu,
güneyindekiler ise kaygandır. Tisza Nehrinin doğusunda
yâni Trantisza bölgesinde Büyük Ova
bulunur.
Ülkeden geçen iki büyük nehir vardır. Bunlardan
birincisi olan Tuna Nehri, 2850 km uzunluğunda
olup, uzunluğu îtibâriyle Volga’dan sonra
Avrupa’nın en uzun nehridir. Macaristan’ı baştanbaşa
ikiye bölen Tuna Nehri, Karadeniz’e dökülmeden
önce sekiz ülkeden geçer. Macaristan
büyük bir nehir olan Tuna sâyesinde zümrüt gibi
güzel tabiî zenginliklere sâhiptir. Budapeşte, Tuna’nm
iki yakasında kuruludur. İkinci büyük nehir
Tisza ise, 968 km uzunluğunda olup, Ukrayna’da
Karpatlardan doğar, Yugoslavya’daki Karlofça
yakınlarında Tuna ile birleşir. Macaristan’ın
güneyinde, kuzeydoğudan güneybatıya 90 km boyunda
genişliği 10 ilâ 15 km olan ve Macar Denizi
denilen Orta Avrupa’nın en büyük gölü Balaton
bulunur. Avusturya-Macaristan sınırında ise derinliği
az, buna karşılık 200 km2lik bir yüzölçüme
sâhip olan Neusiedle Gölü yer alır. Bu gölün büyük
kısmı Avusturya’ya âittir.
iklim
Avrupa’daki merkezî durumu sebebiyle denizden
uzak olan Macaristan’da kara iklimi hüküm
sürer. Yıllık yağış ortalaması 700 mm civârındadır.
Yağış farkları batıdan doğuya gidildikçe azalır.
Özellikle Büyük Ovanın bâzı kısımları, kuraklık
sebebiyle sıkıntı çeker. Bu toprakların değerlendirilmesi
sulamaya bağlıdır. Sıcaklık en
soğuk ay olan ocakta -1°C ile 3°C arasında, en sıcak
olan temmuzda ise 19°C ile 23°C arasında değişir.
Tabiî Kaynaklar
Macaristan hammade ve enerji kaynakları bakımından
fakirdir. Mâdenlerinin en önemlisi Vertes
Dağlarından çıkarılan boksittir. Boksit üretiminde
Avrupa’da İkincidir. Pek az mâden kömürü
Pecs yakınlarında, linyit Dorag’da ve Tatabanya’da,
Tuna ötesinde ve Slavokya sınırında işletilmektedir.
Romanya sınırında önemli ölçüde tabiî
gaz, Balaton Gölünün batısında petrol çıkarılmaktadır.
Nisbeten az miktarda manganez ve
uranyum yatakları da vardır.Macaristan sıcak su kaynakları bakımından oldukça
zengin olup, bunlardan bir kısmı tıbbî değer
taşımaktadır. Özellikle Budapeşte ve Budin,
dünyânın en güzel kaplıcalarına sâhiptir. Böyle
100’ü aşkın sıcak su kaynağı Budin içinde ve civârında
mevcuttur.
Tuna ötesi topraklarının ve dağlarının bitki örtüsü
yaprakları dökülen ormanlardan (meşe, kayın,
ıhlamur, kestâne) meydana gelmiştir. Fakat bunlar
bozkır şartlarının hüküm sürdüğü Büyük Ova
yakınlarındaki arâzide âniden kaybolur. Önceleri
Macaristan’da başka yerde bulunmayan bâzı
balıklar, büyük av hayvanları ve çok sayıda göçmen
kuşlar bulunuyordu. Günümüzde bunların
çoğunun nesli tükenmektedir. Fakat hâlâ bâzı enteresan
kuşlara (meselâ siyah leylek) ve memeli
hayvanlara (vaşak, kurt gibi) dağlarda ve Büyük
Ovanın uzak köşelerinde rastlanmaktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
10.600.000 nüfûsa sâhip Macaristan, nüfus
dağılımı bakımından üç büyük târihi ve ekonomik
bölgeye ayrılır. Tuna ötesi (Transtuna), Büyük
Ova ve Kuzey yüksek arâzisi nüfusun yaklaşık %
48’i Büyük Ovada, % 38’i Tuna ötesinde, % 14’ü
de kuzey yüksek arâzisinde yaşamaktadır. Macar
halkının % 45’i şehirlerde, % 55’i köylerde yaşar.
Kilometrekare başına nüfus yoğunluğu 93 kişidir.
En büyük şehri, sanâyi ve kültür merkezi Budapeşte
olup, nüfusu 2.115.000’dir. Macaristan etnik
yapısı îtibâriyle Orta Avrupa’nın en homojen devletidir.
Nüfûsun % 97’si Macar’dır. Macarca, Fin-
Uygur dil âilesine dâhil olup, ülkenin resmî dilidir.
Macaristan’da az miktarda Almanlar, Slovaklar
mevcuttur. Nüfûsun % 67’si Katolik, %
28’i Protestan, % 3’ü Ortodoks, % 2’si Yahûdîdir.
Mecbûri eğitim 6 yaşında başlar ve en az 8 yıl devâm
eder. Ülkede 16 civârmda üniversite, 75’i
aşkın yüksek teknik okul mevcuttur. Macar halkı
ancak çok küçük bir oranda özel mülkiyet edinme
hakkına sâhiptir. Üretim mallarının hemen hemen
hepsi devlet kontrolündedir.
Siyâsî Hayat
Macaristan’da ilk yazılı anayasa, 18 Ağustos
1949’da kabûl edildi. Anayasaya göre devlet bir
halk cumhûriyetidir.Devlet gücünün en yüksek organları, parlamento
(millî meclis) ve başkanlık konseyidir (hükümet
yönetim kurulu). Tek meclisli parlamentonun
349 üyesi, başkanlık konseyinin 21 üyesi
vardır. Başkanlık konseyi üyeleri, parlamentodan
seçilir ve parlamentoya karşı sorumludur. En
üst idârî merci, bakanlar kurulu olup, üyeleri hükümet
yönetim kurulunun tavsiyesi üzerine parlamento
tarafından seçilir ve azledilir. Başkanlık
konseyinin başkanı Macaristan’ın devlet başkamdir,
bakanlar kurulu başkanı ise başbakan gibi
görev yapar.
Mahallî, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler,
bir üst seviyedeki bölge otoritesine karşı sorumlu
olan konseyler hiyerarşisiyle yönetilir. Macaristan,
19’u komita ve beşi komita statüsünde olmak
üzere 24 idârî üniteye bölünmüştür. Bunların
konseyleri doğrudan doğruya bakanlar kuruluna
karşı sorumludur.
Adâlet işleri anayasa mahkemesi, yüksek
mahkeme ve komitaya, belediyeye ve mıntıkaya
âit mahkemelerce yürütülür. Anayasa mahkemesi
ve yüksek mahkemenin hâkimleri, beş yıllık süreyle
parlamento tarafından, diğer hâkimler ise üç
yıllık süreyle mahallî konseyler tarafından seçilir.
Savcı başkanı, altı yıllık süreyle parlamento tarafından
seçilir ve buna karşı sorumludur.
Komünistlerin iktidârı ele geçirdiğinden
1990’daki seçime kadar, bütün genel seçimlerde,
sâdece komünistlerin hâkim olduğu bir partinin seçim
listesi oy kullanma hakkı olanlar tarafından
tek liste olarak kullanılmakta idi. 1989’da Komünist
Parti feshedildi. 1990’da yapılan seçimi
Merkez Sağ Parti kazandı.
Parlamento, yasama yetkisini sâdece hükümetin
kânun tasarılarını tasdik etmekte kullanır.
Bakanlar kurulu ekseriya, parlamentonun tasdikine
sunmadan resmî emirler yayınlar.
Ekonomi
Tabiat şartları tarım için elverişli bir durum
arz eder. Toprakların % 67’si işlenmeye elverişli,
% 15,3’ü çayır ve otlaklardır. Toprağın % 97,6’lık
bir kısmı devlet çiftliklerine ve kooperatiflere âit
olup, devlet sektörünün elindedir. Esas tarım ürünleri
buğday (2.742.000 ton) ve mısırdır (3.800.000
ton). Bunlar Kisalföld, Tuna ve Tisza arasındaki
bölge ve Alföld’de yetiştirilir. Bununla berâber
ekili tarlaların % 40’ını meydana getiren tahıllar,
sanâyi bitkilerine göre önemini kaybetmektedir.
Doğudaki kurak bölgelerde ve Tisza Vâdisinde sulanan
topraklar artırılarak, pirinç üretimine ve
meyve ağaçları yetiştirilmesine ve hatta pamuk
üretimine imkân sağlanmıştır. Tokaj, Bakony Tepesi
ve Eger’de bağcılıkla ilgili ürünler, Meçsek
Tepelerinde meyve ağaçları özellik kazanır. Hayvancılık
her zaman önemli bir rol oynar.
2.000.000’dan fazla sığır, 3.277.000 civârında koyun
yetiştirilir.
Macaristan, hammaddeleri ve enerji kaynaklarının
azlığı sebebiyle, sanâyileşmede zorluk
çekmektedir. Miskole yakınlarındaki Kazineborcika’da,
Budapeşte’nin güneyindeki Dunajvaras’ta,
başkentin banliyösündeki Çsepel kombinalarında
çelik ve dökme demir üretilir. Bununla berâber,
hammaddelerin büyük kısmı ithal edildiğinden,
taşkömürü zor ve pahalı şartlarda işletildiğinden
demir sanâyii az kâr getirir. Boksitin bolluğu, bunu
işletmek için enerji ithal etmesine rağmen,
Macaristan’ı Doğu Avrupa ülkelerinin en fazla
alüminyum üreten ülkesi yapmıştır. Bütün sanâyi
merkezlerinde bilhassa Budapeşte’de bulunan
makina âletleri, ulaşım malzemeleri îmâlâtı (traktör,
motosiklet, otobüs, demiryolu malzemesi)
sanâyiinin temel sektörünü teşkil eder. Kimyâ sanâyi
Macaristan’ın sülfürik asit, kauçuk ihtiyaçlarını
ve çok sayıda petrol cinslerini karşılar. Miskole,
Tatabanya ve Budapeşte bölgesinde büyük
kimyâ kombinaları kurulmuştur. Tekstil ve gıdâ sanâyii
önceden beri önemini devâm ettirmektedir
(un sanâyii, şeker sanâyii gibi). En önemli endüstri
merkezi, fabrikaların üçte birinin bulunduğu
Budapeşte’dir.
Dış ticâretin üçte ikisi Doğu Avrupa ülkeleriyle,
özellikle Rusya ile (% 30’dan % 35’e kadar
ithâlat ve ihrâcat) sonra Çekoslovakya iledir. Ticâretin
geri kalanı Batı Avrupa, Arjantin ve Birleşik
Arap Cumhûriyeti ile yapılır. Hammaddeleri
ve yarı mâmul maddeleri (ithâlatın üçte ikisi) ithal
eder. Makina endüstrisi (% 30 ilâ % 35), tüketim
endüstrisi ve gıda endüstrisi ürünlerini ihraç
eder. İthâlât ve ihrâcât dengelidir.
Turizm gelişmektedir. Beşte dördü Rusya ve
diğer sosyalist ülkelerden olmak üzere her yıl
2.500.000 turist Macaristan’ı ziyâret etmektedir.
Turizmi geliştirmek için, kış sporları ve sıcak su
tesisleri modernleştirilmiştir.
Macaristan iyi bir ulaştırma şebekesine sâhiptir.
Karayolu ağı ve demiryolu ağı Budapeşte’de
düğümlenir. 30.000 km’ye ulaşan karayollarının %
99’u asfaltlanmıştır. Demiryolu ağı ise 13.200 kilometredir.
Tuna ve Tisza nehirleri üzerinde ulaşım
önemli bir rol oynar. Budapeşte, Terihegy’de
milletlerarası bir havaalanına sâhiptir.
MACARİSTAN
25
Eki