BANGLADEŞ9
DEVLETİN ADI…………..Bangladeş Müslüman
Halk Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ………………………………………..Dakka
NÜFÛSU………………………………….. 115.500.000
YÜZÖLÇÜMÜ…………………………. 143.998 km2
RESMÎ DİLİ……………….. Bengal dili ve Urduca
DÎNİ………………………………………………….. İslâm
PARA BİRİMİ………………………………………Taka
Güney Asya’da Müslüman bir devlet. 1971
senesine kadar Pakistan’ın “Doğu Pakistan” adlı
eyâleti, daha önceleri de İngilizlerin Kıta Hindi’nde
Bengal eyâleti idi. Kuzey-güney arası 625
km, doğu-batı arası 304 kilometredir.
Târih!
Bangladeş, M.Ö. bölgede hüküm süren büyük
devletlerin, M.S. 750-1200 arasında yerel Palas
Hânedânların hâkimiyeti altında kaldı. Onuncu
asırdan îtibâren Müslümanlar bölgeye hâkim olmaya
başladılar.
Bangladeş 12. asırdan 1757 yılına kadar Müslümanların
idâresinde, 1757’den 1905 yılma kadar
İngilizlerin hâkimiyetinde kaldı. 1947 yılında da
Müslüman kesimi “Doğu Pakistan” adıyla Pakistan’ın
bir eyâleti oldu. 1969 yılına kadar Pakistan’ın
eyâleti olarak kaldı. 28 Kasım 1969’da meclis üyelerinin
teşkili için yapılan seçim propagandaları esnâsmda
Mûcib-ür-Rahmân ve onun “Avâmî Partisi”
seçim propagandalarını Doğu Pakistan’a muhtâriyet
vereceği vâdi üzerine kurmuştu. Aralık
1970’de yapılan seçimler neticesinde Avâmî Partisi
313 sandalyeden 167’sini aldı. 1 Mart 1971’de
Millet Meclisinin teşkili ertelendi. Bu durum Do ğu
Pakistan’da meşrû hakların ihlâli sayıldı ve ¿r
nel greve gidildi. Bunun üzerine ordu, grevcilerin
üzerine gitti ve iç harp başladı. Bir kısım halk daHindistan’a sığındı. Bu arada Hindistan-Pakistan
Savaşı başladı.
1971 Aralık ayında savaş bittiğinde Hindistan,
Doğu Pakistan’ın büyük bir bölümünü işgâl etmişti.
Hindistan burayı iki hafta kadar kontrol altında
tuttu. 22 Aralık 1971’de Mûcib-ür-Rahmân’ın
liderliğinde Bangladeş Müslüman Halk Cumhûriyeti
kurulduktan sonra, Hindistan ülkeyi terk etti.
Mûcib-ür-Rahmân ve Avâmî Partisi’nin iktidara
gelmesiyle karışıklıklar dinmedi. 15 Ağustos
1975’te yapılan darbe ile Mûcib-ür-Rahmân âilesi
ile birlikte öldürüldü. İdâreyi Kandahar Mustak
Ahmed ele aldı. 3 Kasım 1975’te Dakka garnizon
komutanı Tuğgeneral Hâlid Müşerref, Mustak Ahmed’i
devirdi. Ancak kendisi iktidarda sâdece dört
gün kalabildi.
7 Kasım 1975 târihinde General Ziyâ-ür-Rahmân
bir darbe ile Hâlid Müşerrefi devirdi. Ziyâür-
Rahmân zamânında ordu uzun müddet siyâsetten
uzak durdu. 1977 yılında yapılan seçimleri
Ziyâ-ür-Rahmân kazandı ve geçici olsa da, siyâsî
istikrar temin edildi. 30 Mayıs 1981 târihinde bir
grup subay ve askerî birlik başarısız bir darbe
yaptılar. Ziyâ-ür-Rahmân’a bağlı birlikler darbeyi
bastırdılar. Ancak darbe esnâsmda Ziyâ-ür-Rahmân
öldürüldü. 15 Kasım 1981’de seçim yapıldı ve
Millî Birlik Partisi lideri, öldürülen Ziyâ-ür-Rahmân’ın
yardımcısı Abdüssettâr, oyların % 66’sim
alarak devlet başkam oldu. Ancak siyâsî istikrâr yine
temin edilememiş ve kargaşa bitmemişti. Nihâyet
hükümet, Millî Güvenlik Kurulu kurulmasını
kabul etti ise de, gerginlik durmadı. Sonunda Genel
Kurmay Başkanı Muhammed Erşâd, askerî bir
darbe ile Abdüssettâr’ı devirerek idâreye el koydu.
Askerî idâre iki sene iş başında kalacağını îlân
etti. 21 Mart 1985’te yapılan referandumda Erşâd’ın
devlet başkanlığında kalması onaylandı.
Diktatörlük ve otoriter bir rejimle ülkeyi yönettiği
söylenen Muhammed Erşad’m geniş çaplı kitle
gösterileri neticesi istifa etmesi üzerine 6 Aralık
1990 senesinde Şahabeddin Ahmed devlet başkanlığına
vekâleten getirildi. 19 Eylül 1991 senesinde
yapılan seçimleri kazanan Ziya-ül-Hak’ın
hanımı Halide Ziya başbakan oîdu.
Fizikî Yapı
Bangladeş daha ziyâde Kıta Hindi’nin Ganj
(Padna), Jamune (Brahma Putra) Nehrinin aşağı
kolu ile Meghna gibi önemli nehirlerinin deltasında
oluşan alüvyonlu ovalardan meydana gelir. Bu nehirler
birleşerek Bengal Körfezinde bir delta içinde
akarlar. Ovaların büyük bir kısmının denizden
yüksekliği 9 metreyi geçmemektedir. Bu sebeple
her yıl yağışlı mevsimlerde ırmakların kabarmasıyla
ovalar seller altında kalırlar. Bu sel baskınlarının
en büyüğü 1974 yılında olmuş ve ülkenin
% 70’i sular altında kalmış, 2 bin insan ölüp, yüzbinlerce insan evsiz, barksız ve aç kalmıştır. Jamuna
Irmağının kolları olan Tistua ve Astrai ırmakları,
ovanın kuzey bölümünden geçerler. Bu
bölgede çok sayıda bataklık ve sazlık bulunmaktadır.
9300 kilometrekarelik bir yer kaplayan Barind
Ovası, orta kesimde 6350 kilometrekarelik yer
kaplayan Madhupur Platosu ve Meghna Irmağının
doğusundaki Lalmai Tilas bölgeleri, alüvyonların
meydana getirdiği başlıca plato alanlarıdır. Feni
Irmağının güneyinde uzanan Chittagong bölgesi,
tepeler, vâdiler ve ormanlarla kaplıdır. Buraları
ülkenin başlıca dağlık bölgesidir. Yüksekliği ortalama
600 metredir.
İklimi
Genel olarak Muson iklimi görülür. Ülkeye
düşen yağış miktan yüksek olup, metrekareye 1270-
5080 mm arasında değişir. Nem oranı yüksekliğibunaltıcı sıcaklara sebeb olmaktadır. Ocak ayında
en yüksek sıcaklık 25-26°C arasında değişmektedir.
Yazın ise 30-35Ofye kadar ulaşır. Yıllık siklonlar
ülkeye büyük zararlar vermekte, bilhassa sâhil şehirlerinde
büyük hasara sebeb olmaktadır. 1970 yılındaki
bir fırtınada 500 bin insan ölmüş ve yüz
binlercesi de evsiz, barksız kalmıştır.
Tabiî Kaynaklan
Bangladeş Ovası eskiden ormanlarla kaplıydı.
Ekilecek alanları az olduğu için ormanların büyük
bir kısmı yok edilmiş ve bugün sâdece iki orman
kalmıştır. Bunlardan birisi Madhupur olup, alüvyon
platosudur ve 4140 kilometrekarelik bir kısmı
yapı malzemesi için elverişli ağaçlarla kaplıdır.
İkinci orman ise güneydeki Sundarbans kıyı bölgesindeki
ormanlardır. 5960 kilometrekarelik bir
alanı, bataklıklar arasındaki adacıklar ve Mangrov ormanlarıyla kaplıdır. Bu ormandaki ağaçlar
kibrit ve kutu imâlâtma elverişlidir. Ayrıca Chittagong
bölgesindeki sıradağlar tropikal ormanlarla
kaplıdır. Buradaki ağaçlar, 60 metreye kadar
uzunlukta olup, mobilyacılıkta ve kâğıt sanâyiinde
kullanılır. Ormanlarda; bambu, muz ve Hindistan
cevizi vb. ağaçlar bulunur.
Ormanlarda aslan, kaplan, fil, timsah gibi vahşi
hayvanların yanısıra, her çeşit tropikal bölge
hayvanları, ayrıca benekli ceylanlar, çeşitli türlerde
yılanlar vardır. Nehirlerde de bol balık bulunur.
Bangladeş’te fazla mâden kaynağı yoktur. Ancak,
üç tâne küçük tabiî gaz ve çok ince bir kömür
tabakası keşfedilmiştir. Bengal Körfezinde de petrol
bulunmuştur.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Bangladeş, dünyânın nüfus yoğunluğu bakımından
en kalabalık ülkelerindendir. Nüfus yoğunluğu
kilometrekareye 290-770 kişi arasında
değişir. Yirminci asrın sonunda nüfûsun iki misli
artacağı tahmin edilmektedir. Nüfûsun % 90’ı köy-”
lerde, % 10’u şehirlerde yaşar. En önemli şehri
“Dakka”, aynı zamanda başşehirdir. Güneydoğu sâhilindeki
Chitagong şehri, önemli bir limandır.
Halkın % 85’i Müslümandır. Bangladeş’in resmî dili
Bengal dilidir. Halkın çoğu bu dili konuşur. Ayrıca
Urduca dili de yaygındır. Kuzey ve doğu dağlık
bölgelerinde yaşayanlar da mahallî lisanları
konuşurlar. Para birimi “Taka”dır. 11 idâri bölge birer
askerî vâli tarafından yönetilir. Bir radyo ve televizyon
istasyonu vardır. Erkekler “Lungi” denilen
bir elbise, kadınlar “Burka” denilen baştan
ayağa kadar vücudu örten bir elbise giyerler.
Eğitim: Dünyâda okuma-yazma oram en düşük
ülkelerdendir. Halkın % 33. Vi okuma-yazma
bilmektedir. Köylerinde ekseriyâ ilkokul bulunmamaktadır.
Dakka, Rajshani ve Chittagong üniversiteleri,
batı tarzı eğitim yapan üç büyük üniversitedir.
İngilizler bu bölgede uzun süre kalmışlar,
halkı câhil bırakmışlar, bozuk fikirleri yaymışlardır.
Halkın kültür seviyesi ve ekonomik durum
çok düşüktür. İngilizlerin kültürünün tesirleri
devâm etmektedir.Ekonomi
Ekonomi tarıma dayalıdır. Başlıca ürünleri,
pirinç, önemli dayanıklı gıdâ maddeleri, Hind keneviri
ve çaydır. Bu alanda Çin ve Hindistan’dan
sonra dünyâ üçüncüsüdür. Diğer zirâî bâzı sebzeler
ve şekerpancarı iç tüketim için yetiştirilir. 10
milyon hektarlık alanda ekim yapılır. Bu alanların
% 80’inde pirinç üretilir.
Sanâyi ve taşımacılık: Bangladeş’te başlıca
sanâyi Hintkeneviri üretimidir. Bu ülkede ileri sanâyi
tam kurulmamış, hattâ bulunan mâdenler dahi tam olarak işlenememektedir. Ülkede Hintkeneviri
(jüt) işleyen 20 fabrika vardır.
Dış ticâret: Başlıca ihrâcat ürünleri; Hintkeneviri
(jüt)» Çay ve balıktır. Ancak ihrâcatı hiçbir
zaman ithâlâtım karşılamamakta ve ithâlât ile ihxrâcât
arasındaki açık, gün geçtikçe artmaktadır.
Çok az da olsa dış yardımlarla ayakta durmaya
çalışmaktadır.
BANGLADEŞ
28
Eki