ARAFÂT;
Mekke-i mükerreme şehrinin yirmi
beş kilometre güneydoğusunda, haccın farzlarından
biri olan vakfenin yapıldığı yer (alan).
Âdem aleyhisselâm ile Havvâ vâlidemiz Cennet’teıı
ayrılıp yeryüzüne indirildikten sonra, Arafât’ta
buluşmuşlardır. Bu güne “Arefe” bu yere
de “Arafât” dendi. Arafât’m hudûdu Batn-ı Ürene
üzerinde yükselen dağdan (Vâdiyi Ürene hâriç)
Vâsıke doğru uzanan Ürene Dağlarına ve bu dağların
Arafât Vâdisi ile birleştiği yere kadar olan sâhadır.
Peygamber efendimizin Arafe günü vakfeye
durduğu ve mübârek hutbesini okuduğu yer
ise, Arafât ortalarında “Nâbît” denilen yüksekçe bir
tepedir. Bugün burası Cebel-ür-rahme diye bilinmektedir.
Âdem aleyhisselâm ile Havvâ vâlidemiz,
\Cebrâil aleyhisselâmın yol göstermesiyle Arafat
Ovasında buluştular. Âdem aleyhisselâm Arafat
Ovasının ortasında bulunan Cebel-i rahme Tepesi
üzerinde iken, Allahti teâlâdan rahmet ve mağfiret
dileyip duâsı kabûl oldu. Onun için bu tepe,
Cebel-i rahme diye anıldı.Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Arafât’ın
hepsi vakfe yeridir. Mînâ Vâdisinin hepsi kurban
kesilecek yerdir.” Arafe günü, Arafât’m Vâdiy-
i Ürene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde
öğle ve ikindi namazlarından sonra bir mikdâr
vakfeye durmak şarttır. Vakfe, Arafât’ta bulunmak
demektir.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu
ki: “(Hac mevsiminde ticâretle) Rabbinizden
rızık istemenizde bir günâh yoktur. Arafât’tan
(orada vakfeden sonra seller gibi) boşanıp (hep
birlikte) aktığınız zaman Meş’ar-i Harâm’m
yanında Allah’ı zikredin. O, size nasıl hidâyet
ettiyse, siz de O’nu öylece anın.” (Bakara sûresi
: 198). Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve
sellem de buyurdu ki: “Arefe günü Allahü teâlâ
Arafât’ta vakfe yapanlardan râzı olur. Sonra
onlarla meleklere karşı iftihâr ederek: Bunlar
ne istediler ki işlerini bırakıp burada toplandılar.”
der.
Arefe günü veya gecesi Arafât’ta bulunmayan
veya Arafât’tan geçmeyen hacı olmaz.
ARAFÂT
31
Eki