DÜMDÜZ sıf. ve zf. Hiç girintisi ve çıkıntısı
olmayan, pürüzsüz: Nah elimin ayası
gibi dümdüz (Sabahattin Ali). Dümdüz
bir sal üstünde > bir iskemle ve bir yelken
(F. R. Atay). || — Mec. Alelâde: Dümdüz,
çok âdi bir şarabın tortusu gibi (A. H. Tanpınar).
|| Boş, bir şey anlatmayan: Etrafındaki
şeylere kendisiyle alışverişi yokmuş gibi
dümdüz bir bakışı … isteksiz, bir gülüşü
vardı (Sabahattin Ali). ||’Sade: Hâlâ diyemiyorum
ki insanlık dümdüz,’ saf ye bigünah
kalsın
DÜMDÜZ
02
Kas