wiki

DÂVÛD PAŞA (Koca, Derviş)

DÂVÛD PAŞA (Koca, Derviş); Sultan
İkinci Bâyezîd devri sadrâzamlarından. Arnavut
asıllı devşirme olup, Müslüman olduktan sonra
kâbiliyetli görüldüğünden Enderûn’a alınıp yetiştirildi.
Fâtih Sultan Mehmed Han devrinde Anadolu
Beylerbeyliği hizmetinde bulundu. 1472’de Karaman
vâlisi Şehzâde Mustafa ile Akkoyonlu hükümdârı
Uzun Hasan’ın yeğeni Yusufça Mirzâ arasında
vukû bulan harpte Şehzâde’nin maiyetinde
çarpışmaya katıldı. 1473 yılında meydana gelen
Otlukbeli Muhârebesinde ise öncü kuvvetlerin komutanı
olarak hizmet etti. 1476’da Fâtih Sultan
Mehmed Hanın Boğdan ve Macaristan seferlerine
Anadolu Beylerbeyi olarak katıldı. 1478’de Süleymân
Paşa yerine Rumeli Beylerbeyi oldu. Bu
görevdeyken Amavutluk’un fethi için fevkalâde
hizmet etti. Bu muharebeler için döktürdüğü çeşitli
toplarla askerlikteki üstün kâbiliyetini göstermişti.
Leş, Digros ve Gölbaşı denilen yerleri bu toplarla
zaptettikten sonra İşkodra’nın ele geçmesini
de kolaylaştırdı.
Fâtih Sultan Mehmed Hanın vefâtı üzerine
tahta geçen Sultân İkinci Bâyezîd Han zamanında
vezir oldu. 1483’te İshak Paşanın yerine sadrâzamlığa
tâyin edildi. Tam on beş sene bu mühim
hizmeti mahâretle yürüttü. Sadrâzamlığı sırasında
iki defâ sefere çıktı. Birçok yerlerin Osmanlı ülkesine
katılmasını sağladı. Hersekzâde Ahmed
Paşanın yenilerek esir düşmesi üzerine 1487’de
Memlûklüler üzerine yapılan muhârebenin komutanlığını
yürüttü. Adana ve Tarsus’u ellerinden
aldı. Memlûklüler ile harp çıkmasına sebeb
olan Karaman Beyi Turgut oğlu Mehmed Beyi tâkib etti ise de yakalayamadı. Bulgar dağlarında yaşayan
ve Karamanlılara bağlı olan Varsak Türkmenlerini
Osmanlı Devletine bağladı. 1497’de
sadrâzamlıktan alınarak Dimetoka’da oturmaya
müsâade edildi.
1499’da burada vefât eden Dâvûd Paşa, İstanbul’a
getirilerek kendisinin yaptırdığı câmi-i şerifin
mihrâbı önündeki özel türbesine defnedildi.
Gâyet dindâr ve dirâyetli bir vezir olan Dâvûd
Paşa, âlimleri sever ve hürmet ederdi. Ordu hizmetlerinde
bulunduğu sırada çoğu defâ en ön safta
yalın kılıç düşman üzerine yürürdü. Çocukluk
yaşlarından beri hiçbir seferden geri kalmamıştı.
Bu seferler esnâsında ele geçen ganimetleri isrâf
etmediği için zengin olmuştu. Fakirleri gözetip
onlara yardım etmeyi pek severdi. Âbid, zâhid ve
mücâhid idi. Yâni çok ibadet eder, dünyaya düşkün
olmayıp, Allah’ın dînini yaymak için hiçbirşeyden
çekinmezdi. İstanbul’da büyük bir câmi-i şerîf
(Dâvûdpaşa semtinde), bir medrese, imâret, mektep
ve çeşme yaptırmıştır. Ayrıca İstanbul’da şehrin
dışında Osmanlı ordularının Rumeli seferlerine
çıkmak için hazırlık ve toplantı yeri olarak
yaptırdığı Dâvûdpaşa Kışlası meşhurdur (Bkz.
Dâvûdpaşa Kışlası). Dâvûdpaşa Külliyesindeki
kitâbenin metnini Şeyhülislâm Kemâl Paşazâde
Ahmed Şemseddîn Efendi yazmıştı. Hattı ise Hamdullah
Efendiye âittir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir