wiki

DERSİM HAREKÂTI

DERSİM HAREKÂTI; Dersim (bugünkü Tunceli)
ve çevresinde devlete karşı girişilen isyanlar sebebiyle
düzenlenen siyâsî, idârî ve askerî harekât.
Osmanlılar zamanında Dersim yöresi halkı diğer
yerlere nazaran özel bir statüye tâbiydi. Dersim’de
Ocaklık ve Yurtluk adı verilen idârî birimlerin
başında aşiret reisleri bulunuyordu. Gerek çevrelerinden
gördükleri îtibâr, gerekse devletin kendilerine
verdiği bâzı yetkiler sebebiyle güçlü durumagelen aşiret reisleri merkezi devlet otoritesine karşı
zaman zaman başkaldırdı.
Tanzimât ile Doğu Anadolu’da yapılan idârî
düzenleme sırasında Dersim, Hozat merkez olmak
üzere Dersim sancağı adıyla Erzurum vilâyetine
bağlandı. Ancak kendilerine has idâre tarzına alışmış
olan Dersim bölgesi halkı yeni düzenlemeye
karşı çıktı. Daha sonra bir ara Erzurum vilâyetinden
ayrılarak bir vilâyet hâline getirilen Dersim 1862’de
Mâmüretü’l-aziz (Elazığ) Vilâyetinin kurulmasından
sonra bu vilâyetin bir sancağı hâline getirildi. Bu durum
karşısında güç durumda kalan hükümet, denetimi
sağlamak asker ve vergi toplamak için aşiret reislerine
rütbe ve nişanlar dağıtarak onları elde etmeye
çalıştı. Bölgede devlet otoritesinin yaygınlaştırılmasından
rahatsız olan aşiret reisleri devlete
karşı topluca isyan ettiler. Yaklaşık bir yıl süren
isyan hükümet kuvvetlerince bastırıldı. İsyancıların
başı olan Hüseyin Bey tutuklanarak Vidin Kalesine
sürüldü, oğlu Ali Bey de Erzincan’da ikâmet etmeye
mecbur edildi. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
sebebiyle Dersim yöresindeki askeri kuvvetler
Erzurum’a gönderilince aşiret reisleri yeniden isyân
ettiler. Bu isyanlar Kurt İsmail Paşa, Samih Paşa daha
sonra da Gâzi Ahmed Muhtar Paşa tarafından
bastırıldı. Dersim de müstakil vilâyet hâline getirildi.
Bu dönemde Ermeni komitacılarının da tahrikiyle
(kışkırtmasıyla) isyanlar tekrar başladı. 1885
senesinde Ali Şefik Paşa idâresinde bölgeye gönderilen
kuvvetler uzun süren çarpışmalardan sonra
ayaklanmaları şiddetle bastırdılar. Ancak köklü bir
ıslahat yapılmadığından ayaklanma ve eşkiyâlık hâdiseleri
önlenemedi. Sultan İkinci Abdülhamid Han
aşîret reislerinin gönüllerini alarak elde etmeye çalıştığı
gibi, bölge halkından asker toplayarak “Hamidiye
Alayları” adıyla yeni askerî birlikler kurdu.
Böylece bölge halkının güvenlik ve emniyetini sağlamaya
çalıştı. Ancak çeşitli tahrikler sebebiyle eşkiyâlık
ve şiddet hareketleri devam etti.
Kureyşanlı, Koçuşağı, Şamuşağı ve Resikli
aşiretlerinin birleşmeleri neticesinde 1907 senesinde
büyük bir isyan hareketi ortaya çıktı. Kureyşanlı
aşireti Kığı köylerine, Koçuşağı, Şamuşağı
ve Resik aşiretleri de Kemah ve Çemişkezek köylerine
saldırdılar. Elazığ Redif Tugayı kumandanı
Neşet Paşa âsiler üzerine giderek ayaklanmayı
bastırdı. Fakat bir yıl sonra bu aşiretler öc almak
için yeniden başkaldırdılar. Ayaklanmaların gelişerek
genişlediği sırada İkinci Meşrûtiyet ilân
edildi. Harbiye Nezâreti Dördüncü Ordu kumandanlığından
aşiretlerle anlaşarak eşkiyâlık hareketlerine
son verilmesini istedi. Bâzı aşiret reisleri
anlaşarak merkeze boyun eğerken, bâzıları ise cezalandırılarak
kontrol altına alındılar. Fakat tekrar
bâzı taşkınlık hareketleri ortaya çıkınca Dersim
bölgesi hakkında verilecek karara esas olmak üzere Ferik Ali Paşa ile Şûra-yı Devlet âzâsı Mustafa
Bey gerekli incelemeyi yapmakla vazifelendirildiler.
Yapılan inceleme neticesinde düzenlenen
rapor üzerine Meclis-i Meb’usân tarafından Dersim
bölgesinde ıslahat yapılması kararlaştırıldı. 1909
senesinde Müşir İbrâhim Paşa Dördüncü Ordu kumandanı
olarak Dersim’e gönderildi. Ovacık yakınlarında
Ordugâhını kuran İbrâhim Paşa aşiret reislerinden
hükümetin emirlerini dinleyeceklerine
dair söz aldı. Boyun eğmeyen Haydaranlı Aşireti
üzerine kuvvet gönderdi. Askerî harekâttan sonra
bölgede sükûn ve emniyet sağlandıysa da 1911
senesinde Pülümür çevresinde başlayan ayaklanma
Haydaranlı Aşiretinin de katılmasıyla genişledi.
İki ay süren bir direnişten sonra bastırıldı.
Balkan Savaşı sırasında ufak hareketler dışında
bir isyan hareketi olmadı. Birinci Dünya Savaşı
sırasında Rusların Doğu Anadolu’da giriştikleri işgal
hareketi sürerken 1916 senesinde Doğu Dersimde
Kureyşan Aşiretinin önderliğinde, bölge aşiretleri
ayaklandılar. Nâzımiye isyancıların eline
geçti. Mazgirt, Pertek ve Çarsancak çevreleri baskın
ve talana uğradı. Galatalı Şevki Bey kumandasındaki
13. Tümen, yaklaşık bir ay süren harekat neticesinde
bölgede geçici de olsa kontrolü ele aldı.
Kurtuluş Savaşı sırasında 1921’de meydana gelen
Koçgiri Aşîreti isyanına Dersim bölgesi halkı katılmadı.
Bunda Kuva-yı Milliye taraftarı ve TBMM
üyesi Diyap Ağa ile diğer bâzı aşiret reislerinin etkisi
oldu. Osmanlı Devletinin Dersim’e hâkim olmaya
çalıştığı 1860 yılından Cumhûriyetin ilk yıllarına
kadar Dersim’de birçok olaylar olmuş ve bunlardan
bâzıları tenkil harekâtını gerektirmişti.
1877’den bu yana yapılan tedip hareketleri arasında
1907 ve 1908 yıllarında yapılanlar iyi düşünülerek
tertiplenmiş ancak bunların neticelerinden faydalanılamayarak
Dersim’in özellikle Birinci Dünyâ Harbinde
eline geçirdiği silâhlarla daha zararlı bir duruma
girmesine sebebiyet verilmişti. Cumhûriyet döneminde
1925 senesindeki Şeyh Said İsyanına katılmayan
Dersim bölgesi halkı 1930’da başlayan Ağrı
İsyanına katıldı. Ovacık kazası halkından ve Dersim
bölgesinde nüfuzlu bir Derebeyi olan Seyid Rıza’nın
adamları çapulculuk ve eşkiyâlık ettikleri vergi vermemekte
direndikleri için icra vekilleri heyeti (Bakanlar
Kurulu) Danzig nahiyesinin Aşgirih, Gürk,
Dağbey ve Harsî köylerine karşı harekât düzenlenmesini
kararlaştırdı. İsyancılara Haydaranlı Aşiretiyle,
Mazgirt’teki Demenalı ve Yusufanlı aşiretleri de
katılınca isyan hareketi kısa zamanda yayıldı. Girişilen
askerî harekat neticesinde isyan bastırıldı.
Daha sonra bölgede idari ve sosyal reformların
yapılması kararlaştırıldı. 1935’te 2884 sayılı
Tunceli Vilâyetinin İdâresi Hakkında Kânun çıkarıldı.
Buna göre Tunceli iline korgeneral rütbesinde
bir zat vâli ve komutan olarak tâyin edilecekti. Aynı zamanda Dördüncü Umum Müfettiş
Sıfatını alan vâlinin geniş idâri, askerî ve adli yetkileri
vardı. Asayişi ve sükûnu sağlama açısından
gerekli gördüğü durumlarda ilde yaşayan kişileri
ve âileleri il sınırları içinde bir yerden başka
bir yere göndermeye, il sınırları içinde oturmalarını
yasaklamaya yetkiliydi.
Kanûnun uygulamaya başlamasıyla 1937 senesi
başlarında olaylar çıktı. Kureyşan Aşireti reisi ve
kendisine Dersim generali sıfatını yakıştıran ve İngiliz
hükümetinden yardım isteyen Seyit Rıza önderliğinde,
asker ve vergi vermek istemeyen aşiretlerce
yeni bir isyan başgösterdi. Cumhûriyet hükümeti,
Dördüncü Ordu müfettişliğinin kurulmasını,
Komutanlığına Abdullah Alpdoğan’ın getirilmesini
ve Dersim bölgesinde geniş bir harekâta girişilmesini
kararlaştırdı. Ayaklanmaya Kureyşan aşireti
dışında Haydaran, Yusufhan ve Demenan aşiretlerinden
meydana gelen 5000 kişilik bir isyancı grubu
katıldı. Ayaklanma hareketi Harsik Köprüsünün
yıkılması, köprüyle Kahnut bucağı arasındaki
telefon hattının kesilmesiyle başladı. Bu sırada Sûriye
sınırında ve sınıra yakın bölge ve illerde de benzeri
olaylar görüldü. Bölgede emniyet ve asâyiş
sağlanamadı ve otorite kurulamadı.
Milletler Cemiyeti tarafından Hatay’a bağımsızlık
kararı verilmesinden sonra, TBMM’de yapılan
müzâkerelerde bu gelişmelerin başta Fransa
ve Fransa’nın mandası altındaki Sûriye tarafından
kışkırtıldığı ileri sürüldü. Başbakan İsmet İnönü,
Tunceli ilinde iki yıldır uygulanan reform programının
bölgede huzûru sağlamaya yönelik olduğunu
belirtti. Fakat bölgede hükümete karşı direniş
başgösterdi. Mart 1937’de olayların genişlemesi
üzerine askerî harekât başlatıldı. 13 Eylül 1937’de
sona eren harekât neticesinde ayaklanma bastırıldı.
Devrin başbakanı İsmet İnönü tarafından yapılan
açıklamaya göre isyancılardan 250 kişi ölü
olarak ele geçirilirken 1 0 0 0 dolayında kişi de teslim
oldu. Askerî harekâttan sonra isyancılar hakkında
yapılan yargılama 15 Kasım 1937’de sona erdi.
İsyan hareketinin elebaşısı durumunda olan
Seyit Rızâ ile birlikte yedi kişi idam edildi. Çok sayıda
isyancı ise çeşitli hapis cezâlarına çarptırıldılar.
Ama olaylar yine durmadı.
1938’de yeni ayaklanmalar çıktı. Bunun üzerine
ikinci bir askerî harekâta girişildi. Eylül 1938’de
ayaklanma tamamen bastırıldı. Harekât esnâsında ve
harekât sonunda, isyancıların kullandığı silâhların
Fransız ve İngiliz yapısı silâhlar olduğu ve isyancıların
Fransa ve İngiltere’den büyük destek gördüğü
ve isyanın başlatılmasında büyük rol oynadıkları ortaya
çıktı. Ayrıca bu isyancılar Hatay meselesi ile ilgili
olarak Fransız ve İngilizler tarafından tahrik
edildiği ve Türkiye’nin iç gâilelerle meşgul edilmesi
hedeflendiği tesbit edilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir