KRİPTORŞİZM : Testislerin, skrotum denilen torbanın içinde bulunmamasına ‘Kriptorşizm’ denir. Olay doğuştan bir anormalliktir. Erkek çocukların testisleri anne rahmi içindeki gelişmelerinin 7. ayına kadar olan döneminde skrotum içine inmemiştir. Bu döneme kadar geçen sürede testisler çocuğun karnı içinde bulunur. Anne rahmi içindeki 7. ile 9. aylar arasında erkek çocuğun testisleri kasık kanalı denilen bir kanaldan geçerek skrotumun içine inerler. Daha önce de belirtildiği gibi vücut içinin normal ısısı testislerde bulunan spermiumlar (erkek cinsiyet hücresi) ve bu hücrelerin ana hücreleri olan spermatojen hücreler için zedeleyici, dejenere edici özelliktedir. Bu nedenle doğal olarak testisler skrotum içine iner. Skrotum hem vücut dışında bulunduğundan, hem de derisinin ter bezleri yönünden zengin olduğundan normal vücut ısısından yaklaşık olarak 2 santigrad derece kadar daha serindir. Yani ısısı yaklaşık olarak 35 santigrad derecedir. Bu derecedeki sıcaklık sözü edilen hücreler için zararlı değildir. Skrotum içine inmemiş olan testislerde spermiumlar ve spermatojenetik hücreler dejenere olacakları için bu gibi çocuklar erişkin yaşa geldiklerinde kısır kalırlar. Testiste bulunan ve erkekleştirici hormon olan ‘Testosteron’ hormonunu salgılayan leydig hücreleri vücudun normal
ısısından etkilenmedikleri için hormon salgılamayı normal olarak sürdürürler. Bu nedenle Kriptorşizm vakalarında etkilenmiş olan hasta, kısır olmakla birlikte erkeklik cinsel özelliklerini kaybetmemiştir. Cinsel birleşme yapılabilmekte fakat döllenme gerçekleşememektedir. Testisin karın içinden skrotum içine inme yoluna girmemesi veya bu yolun herhangi bir noktasında takılması olayı ‘Retansyo testis’ deyimiyle tanımlanmaktadır. Çeşitli retansyo testis tipleri bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını inceleyelim: Retansyo testis abdominalis: Testislerden biri veya her ikisi karın boşluğu içinde kalmıştır. Retansyo testis inguinalis: Testislerden biri veya her ikisi, skrotum içine iniş yolu olan ‘Kasık kanalı’nın (inguinal kanal) içinde bir noktada takılmışlardır. Bazı durumlarda testislerden biri veya lıer ikisi normal iniş yolu üzerinde takılmayıp, .o bölgeye
yakın fakat iniş yoluyla ilgisiz bir bölgeye takılırlar. Bu duruma ‘Ektopi testis’ denilmektedir. Kriptorşizm vakalarında aileseleğilim görülmektedir. Aynı ailenin birkaç bireyinde olabileceği gibi aynı ailenin değişik nesillerinde de görülebilir. Eğer hçr iki testis de inmemişse skrotum tamamen boştur. Eğer tek testis inmişse skrotumda yalnız tek bir testis ele gelir. Kriptorşizm komplikasyonlarından biri erkekte kısırlık yaratmasıyken diğeri de skrotum boşluğuna inmemiş olan testiste kanser gelişme riskinin yüksek oluşudur. Kriptorşizm vakalarının tedavisinde cerrahi yöntemlerden ve hormon tedavisinden yararlanılmaktadır. Cerrahi tedavi değişik amaçlarla uygulanmaktadır. Bunlardan ilkinde çocuk 5 yaşından önce ameliyata alınır ve inmemiş testis skrotum içine indirilir. Böylece erken dönemde gerçekleştirilmiş olan tedavi, çocuğu gelecekte bekleyen kısırlıktan koruyabilmektedir. Ancak umulan yararın görülebilmesi için çocuğun küçük yaşta ameliyat edilmesi gerekir. Yaşı ilerlemiş kimselerde yalnız görünüşün düzeltilmesi amacıyla inmemiş olan testis veya testisler cerrahi girişimle skrotum içine indirilmektedir. Ancak bu durumda bile testislerde kanser gelişme riski azaltılamamıştır. Fakat daha erken teşhis edilme olanağı doğmaktadır. Ameliyatın uygulandığı üçüncü amaç ise inmemiş testisin vücuttan çıkartılmasıyla kanserleşme riskinin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bu girişim, testislerin indirilmesinde geç kalınmış, yaşı ilerlemiş hastalara uygulanmaktadır. Bu ameliyatın hastalar tarafından önemsenmesi gerekir. Hastalığın hormonla tedavisi, ‘Korionik gona- dotropinler’ denilen hormonlar hastaya dışardan verilmesiyle uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemi ancak iki taraflı abdominal retansiyo testis durumlarında denenebilir. Tedavi sonucu testisler skrotum içine inebilmektedir. Testisler hormon tedavisine karşın skrotum içine inmezlerse cerrahi tedavilerden birinin uygulanması gerekir. Hormon tedavisi, uygulandığı vakaların % 5-8’inde etkili olmaktadır. Kriptorşizmle ilgili ek bilgileri bu bölümün “Testisler niçin skrotumun içindedir?” adlı başlığında (15/9) bulabilirsiniz.
TESTİS YARALANMALARI: Testisler, hareketli olmaları ve birbirine göre düzey farkına sahip olmaları nedeniyle darbelerden belli bir ölçüde korunabilirler. Testis yaralanmaları çoğunlukla isabet eden tekmelere bağlı olarak oluşurlar. En sık görülen yaralanma, ezilme biçimindedir. Hafif darbelerde bulantı, kusma, testiste şiddetli bir ağrı ve bayılma gelişebilir. Şiddetli darbelerde ise hastada ‘Şok’ gelişebilir. Şokun nedeni refleks olarak gelişen damarların aşın genişlemesidir. Darbeden kısa bir süre sonra skrotumda morarma olabilir. Hafif vakaların tedavisinde, istirahat, soğuk kompres, antibiyotik tedavisi yeterli olabilmektedir. Ağır vakalarda testisin çıkartılması gerekebilir. Testis yaralanmaları vakalarının mutlaka bir doktora götürülmesi gerekir.
TESTİS DÖNMESİ: Testisin skrotum içinde kendi ekseni üzerinde dönmesi sonucu organın kan damarlarının sıkışıp kan akımının engellenmesi durumudur. Testis dokusu kansızlığa en fazla 16 saat dayanabilmektedir. Olay en çok 12-14 yaşlan arasında görülmektedir. Testis dönmesi oluştuğunda organda şiddetli bir ağrı, skrotum derisinde ödem (şişlik) ve kızarıklık gelişir. Testis ve üzerindeki epididımis sert bir kitle durumuna gelir. Dönmüş olan testis, skrotum içinde normalden daha yukarıya yükselir. Karın ağrısı, bulantı, kusma gelişebilir. Testis dönmesi 16 saatten önce tedavi edilmezse testis dokusu ölür. Testis dönmesinin tedavisi cerrahi olarak olasıdır.
KABAKULAK ORŞİTİ: T estislerin iltih ap lan m asın a ‘O rşit’ denir. K abakulak h astalığ ın ın seyri sırasın d a, k ab ak u lağ a bağlı b ir kom plikasyon o larak orşit gelişebilir. E rgenlikten önce geçirilen k ab ak u lak lard a orşit gelişm e riski hem en hem en yok gibidir. B una karşılık erişkin kim seler kab ak u lak geçirdiklerinde % 25 sıklıkta k abakulak orşiti kom plikasyonunun doğm a riski v ard ır. K abakulağa bağlı o larak iki ta ra flı orşit gelişm esi duru m u n d a h a s ta d a kalıcı bir bozukluk olarak kısırlık gelişebilir. A ncak iki ta ra flı olm ası en d erd ir. K abakulak orşiti, kabakulağın 6 – 10’un cu gününde o rtay a çık ar. T estislerin sıcaklığı yükselir ve şişerler. T estislere hafif dokunm ayla bile ağ rı o rtay a çık ar. Bazı v a k a la rd a ise te stislerd e ağ rı kendiliğinden zaten v ard ır. H astalığın tedavisinde, y atak istira h ati, östrojen horm onu, k o rtiz o l, antibiyotikler ve im m ün globulinlerden y a ra rla n ılm a k ta d ır.
TESTİS TÜMÖRLERİ: T estis tü m ö rleri v ü cu tta gelişen b ü tü n tüm örlerin % 0,5-1 ’ini o lu ştu ru rlar. Ç oğunlukla 18-35 y a ş la n a ra sın d a o rtay a çık arlar. Skrotum a inm em iş testislerin % 10’u n d a tüm ör gelişebilir. T estis tü m ö rleri içinde en sık ra stla n a m cinsiyet h ü crelerin d en kay n ak la n an ve ‘Sem inom a’ adını alan tüm ör tipidir. T estis tü m ö rlerin d e gelişecek en özgün b elirti skrotum içindeki ağrısız kitledir. Bu kitle tüm öre bağlı o larak büyüm üş olan testise aittir. Tüm ör kitlesi se rttir, p arm a k lar a ra sın d a sıkıştırıldığın- d a bile ağrım az. T üm örler erk en d en kem iklere v e/v ey a – ak ciğ erlere sıçray ab ilirler (m etastaz). B ütün tü m ö rler erk en dönem de bölgenin lenf b ezlerin e de u la şırla r. T estiste gelişen bazı tü m ö rler horm on salgılam a özelliğinde olabilirler. Bu gibi d u ru m la rd a salg ılan an horm on testo steron (erkekleştirici horm on) veya östrojen (kadınlaştırıcı horm on) olabilir. B u n lara bağlı o larak h astan ın v ü cu d u n d a aşırı kıllanm a veya jine- kom asti (erkekte m em elerin büyüm esi) oluşabilir. T estis tü m ö rleri b azen testis tüberkülozu, testis sifilisi o larak teşhis edilirler. Bu yanlış teşh ise yönelik tedavinin uygulanm ası zam an kay b ın a yol açab ilir. T estis tüm örü k u şkulanan h e r v ak ad a kesinlikle akciğerlerin ve kem iklerin röntgeni çekilerek m etastazlar araştırılm alıd ır. T estis tü m ö rlerin d e, tüm örün cinsine göre, ışın, c e rra h i ve ilaç ted av ileri ayrı ay rı veya k arm a o larak kullan ılm ak tad ır. Sem inom adlı testis tü m ö rleri ışın ted av isin e çok iyi yanıt verm ekted irler.
15.27.AKUT PROSTATTI: G enellikle stafilokok, streptokok, koli b ak terilerin e bağlı o larak ani bir iltihap olayının gelişm esine ‘A kut p ro sta tit’ denir. Penisilin ted av isin d en önce akut p ro statitle rin en sık ra s tla n a n etkeni ‘N ay seria g o n o re a ’ yani gonore h astalığ ın ın etkeni olan m ikroptu. Böbrek lerd ek i iltihabi o lay lara akut p ro statit de eklenebilir. H astalığın b elirtile n , sık id ra ra çıkm a, id ra r etm ede güçlük ve ağrı, ıkınm a, id ra rın sonunda id ra r içinde kan çıkm ası (hem atüri), rektum da ağrı, dışkılam a sırasın d a ağrı, ateş, titrem e biçim inde olabilir. R ektum dan, p ro sta t m uayene edildiğinde p ro statın d uyarlı ve şişm iş olduğu görülür. H astalığın tedavisinde sülfonam idler ve antibiyotiklerden y ara rla n ılm ak ta d ır.
KRONİK PROSTATİT: O ldukça sık görülen kronik (müzmin) p ro statit, b elirtilerin in belirgin olm am ası ve çoğunlukla d a diğer id ra r y o llan iltih ap larıy la birlikte bulunm ası nedeniyle teşhisi gözden k açab ilir. Sık id ra ra çıkm a, id ra r etm ede hafif ağrı ve güçlük, rektum veya bel bölgesinde hafif ağrı, koitus sırasın d a rektum ile penis a ra sın d a b atıcı b ir ağrı, ereksiyonun zayıflam ası, cinsel isteğin azalm ası, erk en boşalm a (ejakülas- yo prekoks) gibi b elirtiler o rtay a çıkabilir. T edavide, antibiyotiklerden, sülfonam idlerden, sıcak banyoya oturm a, rektum dan p ro stat m asajı gibi u y g u lam alard an y ararlan ılm ak tad ır.
PROSTAT KONJESTİONU: P ro stat konjesti- onu, p ro sta tta kanın birikm esi, göllenm esi olayıdır. U zun sü re oturm a, uzun otom obil-tren- u çak yolculukları, üşütm e, kabızlık ve koitus in terru p tu s (koitus sırasın d a ejakülasyona engel olma) gibi n ed en lere bağlı o larak p ro stat konjestionu gelişebilm ektedir. Penis ile an u s arasın d ak i bölgede sürekli küt b ir ağ rı, rek tu m d a y ab an cı cisim hissi gibi b elirtiler gösterir. Ö nlem o larak uzun sü re o turm aktan kaçınm ak, kabızlığın önlenm esi, koitusun tam o larak gerçek leştirilm esi gerekir. T edavide, sıcak banyoya girm eden ağ rı kesicilerden y ara rla n ılm ak ta d ır.
PROSTAT HİPERPLAZİSİ: Bilindiği gibi p ro stat bezi , m esanenin önünde y er alm ak tadır ve içinden ü re tra n ın p ro stat p a rç a sı geçm ektedir. Ü re tra m esanede biriken id ra rı vücut dışına taşıy an b o ru biçim inde b ir k an ald ır. P ro statın ü re tra çevresindeki salgı h ü crelerin in say ıca çoğalm aları yani hiperplaziye u ğ ram aları sonucu p ro statın bu bölgesi büyüm eye b aşlar. Büyüm e ilerledikçe p ro statın içinden geçm ekte olan ü re tra , baskı altın d a kalır ve d a ra lır. B unun sonucu o larak d a ü re tra içindeki id ra r akım ı gitgide güçleşm eye b a şla r. G üçleşen id ra r akım ı d a p ro stat hiperplazisine ait bazı b elirtilerin o rtay a çıkm asına yol aç a r. H alk a ra sın d a bu h astalığ a b asitçe ve yanlış o larak ‘P ro sta t’ denir. O ysa p ro stat, bezin kendi ad ıd ır, hastalığın değil. B uraya k a d a r verdiğim iz bilgileri özetleyecek o lursak halk a ra sın d a p ro stat o larak bilinen h astalık, p ro stat bezinin hiperplaziye uğrayıp büyüm esi sonucu içinden geçm ekte olan ü retray ı d ara ltıp veya tıkam asıyla id ra r akım ını güçleştirip engellem esiyle belirtilerini o rtay a koyan b ir h astalık tır. P ro stat hiperplazisi erkeklerde ve genellikle de 50 y aşın d an so n ra görülen bir h astalık tır. O layın nedeni ü zerinde henüz kesin b ir görüş birliği sağlanabilinm iş değildir. Genel kanıya göre yaşlanmakta olan erkekte ortaya çıkan bazı hormonal dengesizlikler, hastalığın ana nedenini oluşturmaktadır. Bozulmuş olan dengenin, erkek organizmasındaki 4 östrojen-androjen * dengesi olduğu ileri sürülmektedir. Prostat hiperplazisinin belirtileri oldukça özgündür. Bu belirtilerin tümüne Trostatizm* denir. İdrarın başlatılmasında gecikme ve zorlanma, idrar akımının yavaşlaması ve çapının incelmesi, sık idrara çıkma prostatizm belirtileridir. Bu belirtileri ve diğer bazılarını yakından inceleyelim. Büyümekte olan prostat bezi , içinden geçen üretrayı baskıyla daralttığından hasta idrara çıktığında idrarı başlatabilmesi için bir süre ıkınarak bekler. Bunun nedeni karın içindeki basıncı arttırarak mesanenin önündeki basıncın aşümasıdır. Bu mekanizma nedeniyle hasta idrarım yapmada bir süre gecikir. Üretranm belli bir ölçüde daralmış olması nedeniyle hastanın idrar etme işlemini sürdürebilmesi için olay boyunca ıkınması bir başka anlatımla zorlanması gerekir. Çünkü idrar rahatlıkla akmamaktadır. Üretradaki daralma idrar akımının yavaşlamasına neden olur. Bunun sonucu olarak da idrarın fışkırma gücü azalır. İleri derecelerdeki daralmalarda hasta idrarını o kadar fışkırtamaz , dikkat etmezse ayaklarım ıslatacak kadar yakma idrar boşaltır. Bu durum ‘Prostat hastalan ayaklarım ıslatırlar’ deyişinin doğmasına neden olmuştur. Üretradaki daralmanın yarattığı bir başka sonuç da idrarın incelmesidir. İdrar etme sırasında hastalar bazen rektum çevresinde ağrı duyarlar. İdrar içinde kan olabilir (hematüri). Daralma arttıkça, başka bir anlatımla idrar akımı güçleştikçe, mesane önündeki akım zorluğunu yenmek için yapısındaki kaslarını büyütür ve güçlendirir. Böylece bir süre akım zorluğunun üstesinden gelinir. Ancak bir süre sonra mesane kasları gevşer, güçsüzleşir, zaten geçen süre içinde daralma da artmış olur. Bunun sonucu olarak da mesane, içindeki idrarı tam olarak boşaltmaz ve her idrara çıkıştan sonra bir miktar idrar mesanenin içinde kalır. Mesaneden boşaltılamayan bu idrara “Rezidüel idrar” (artık idrar) denir. Rezidüel idrar nedeniyle mesanenin dolma kapasitesi azalır ve içine bir miktar yeni idrar biriktiğinde idrar etme gereksiniminin doğmasına neden olur. Bu da hastaların sık sık idrar etmelerine yol açar. Hastalar geceleri de idrara çıkarlar (noktüri). Daralma çok ilerleyip üretra tıkandığında mesane, artık içindeki idrarı boşal- tamayan idrar yolu bir kese halini alır. Bu duruma ‘Glob vezikal’ denir. Glob vezikalde mesane içine birikmiş olan idrar 2-3 litre kadar olabilmektedir. Uzun süre tedavi edilemeyen prostat hiperplazi vakalarında böbreklerde de bozukluklar gelişmektedir. Bu bozukluklar hastayı üremiye sokabilecek kadar ciddi olabilmektedir. Hastalık çeşitli yollarla teşhis edilebilir. Örneğin intrevenöz ürografi denilen bir röntgen tetkikinde, büyümüş olan prostatın, mesanenin ve mesane içinde kalan ‘Rezidüel idrar’ın durumu görülebilir. Rektum yoluyla prostat muayene
edildiğinde p ro stattak i büyüm e ve yum uşaklık fark ed ileb ilir. P ro stat hiperplazisinin kesin te d a visi c e rra h i ile olasıdır. H angi h a sta la rın ne zam an am eliy ata alın m aları gerektiği bazı ölçütlerle o rtay a konm uştur. Bu ölçütlerden b azıların ı belirtelim . 1) R ezidüel id ra r 150 cc. veya d a h a fazla ise 2) Sık id ra ra çıkm a h astan ın günlük yaşam ını a k sata ca k düzeyde ise 3} Sık yinelenen tam tık an m alar 4) P ro statın çok büyük oluşu 5) İd ra rd a k an fazla ve sık çık arsa H astala rın cinsel gücü am eliy attan önce ne durum daysa am eliyattan so n ra da aynı durum u koru r. Pek çok v ak a la rd a koitus sırasın d a ejaküla- syon vaginaya doğru değil h astan ın m esanesine doğru olur. Bu durum a “ R etro g rad ejakülasyon”
denir. M esaneye kaçm ış olan sperm ium d ah a sonra id ra r içinde atılır.
PROSTAT KANSERLERİ: P ro sta tta gelişen tü m ö rlerin hem en hepsi k an serd ir denilebilir. E rkeklerde gelişen tüm örlerin % 10 k a d a rı p ro stat k an serid ir. H astah k genellikle 50yaşınd an so n ra o rtay a çıkar. V akaların çoğu 70 yaşını aşm ış erk ek lerd e görülm ektedir. K an ser % 97 v ak ad a bez h ü crelerin d en k ay n ak lan m ak tad ır. Y ani ‘A d en o k arsin o m ’d u r. H astalık uzun sü re b elirti gösterm ez. Sık id ra ra çıkm a, id ra r etm ede güçlük gibi b elirtiler gelişebilir. Rektum yoluyla p ro sta t m uayene edildiğinde tüm örün se rt olduğu görülür. Bu özellik onu p ro stat h ip erp lazisin d en ay ırm ak tad ır. Eğer p ro sta t k an seri b aşk a doku ve o rg an la ra
sıçram ışsa (m etastaz J k anda “ P rostatik asit tosta- ta z ” denilen bir m adde norm al düzeyin çok ü stü ne çıkar. Bu m adde p ro stattak i h ü creler ta ra fın dan h azırlan m ak tad ır. K anser p ro stat dışına yayılm adığm da asit fosfatazda artm a görülm ez. K anser kem iklere m etastaz yapm ışsa “ Alkali fos- fa ta z ” denilen bir m adde kandaki norm al düzeyinin üstüne çıkar. Alkali fosfataz m addesi birçok dokuda hazırlandığı gibi kemik dokusunda da önem li m ik tard a h azırlan an bir m addedir. P rosta t k an seri tedavisinde ışın uygulam ası genellikle etkisizdir. C errahi, horm on ve ilaç tedavileriyle yüz güldürücü sonuçlar elde edilm ektedir. C errahi tedavi erken devredeki v ak alard a m üm kündür.
VARİKOSEL: Sperm atik kordondaki to p lard a m a rla rın genişleyip kıvrım laşm asıyla v arise dönüşm eleri du ru m u n a ‘V arikosel’ denir. G enellikle 20-30 y aşların d a ve b e k a rla rd a o rtay a
çıkm aktadır. Skrotum derisinde, kıvrım lı v arisleş- miş d a m a rla r görülür. Çoğu v ak ad a h erh an g i b ir yakınm a o rtay a çıkm az. Bazı v a k a la rd a ise ağ rı gelişebilir. G erektiğinde am eliyatla v a risle r çı- k artılabilir. V arikoselin kısırlık n ed en leri a ra sın da önem li yeri vardır.
KOİTUS (CİNSEL BİRLEŞME) VE EJAKÜ- LASYON: Bir kadın ve b ir erkeğin aşk y ap m aları sırasın d a cinsel o rg an ları ile b irleşm eleri olayına ‘K oitus’ denilm ektedir. Bu en doğal olan b irleşm e biçim idir. B u rad a koitusu ahlak bakım ından ta rtışam ayacağız. Çünkü konunun b u yanı toplum dan toplum a, kültü rd en kültüre, kişiden kişiye değişen an lam lar taşım ak tad ır. Biz koitus olayını ve b u olay sırasın d a görülen ‘E jakülasyon’ olayını yani sperm ium un erkeğin penisinden fışkırm ası olayını inceleyeceğiz. K oitusun gerçekleşebilm esi için h e r şeyden önce
penisin ereksiyona u ğ ram ası gerekm ektedir. Cinsel isteğin uyan m ası ve cinsel o rg an la rla haz bölgelerinin u yarılm ası, bazı sin irsel u y a rıla ra yol a ç a r. Bu u y a rıla r penisteki k an dolaşım ı üzerine etki edip penisteki sü n g er biçim inde b ir yapıya sahip olan korpus k av ern o zu sların ve korpus sponjiosusun k an la dolm asına yol a ç a rlar. B unun sonucu o larak d a penis b ü y ü r, dikleşir ve sertleşir. Bu olaya ‘E reksiyon’ denildiğini d ah a önce belirtm iştik. E reksiyona u ğ ram ış olan penisin vaginaya itilm esiyle koitus olayı b aşlam ış olur. Biyolojik an lam d a .koitusun am acı ejak ü las- yonun sağ lan m asıd ır. Y ani te stislerd e ü retilm iş olan sperm ium ları iç eren m eninin vaginaya fışkırtılmasıdır. E jakülasyonun gerçekleşm esi için sperm ium un depolandığı ü rem e k an alların ın peristaltizm denilen ritm ik kasılm a ve gevşem e h arek etlerin d e b u lu n m aları gerekir. Bu h a re k e tlerin oluşm ası için sinirsel u y a rıla ra g erek v ard ır. V agina içindeki penisin ileri g eri h a re k e t ettirilm esi ve bu sinirsel bölüm aracılığıyla d ışa rı fışkırtır. Böylece sperm ium vaginaya, rah im girişine yakın b ir y ere dökülm üş olur. H er iki cins için koitusu k o lay laştıran ‘L ubrikas- yon’ denilen b ir olaya d a değinelim . Ü rem e kanalının p ro sta tta n sonraki bölüm ünde ‘C ow per b ezleri’ ve ‘L ittre b ezleri’ denilen salgı b ezleri b u lu n m ak tad ır. Cinsel uyarılm a sırasında bu
bezlerden kaygan bir m ukus salgısı salgılanır. Bu salgı penisin u cu n d an d ışarı çık ar ve vaginayı k ay g an laştırır. M ukus yapısında olan aynı salgı kadının cinsel org an ın d an d a salgılanm aktadır ve vaginayı k ay g an laştırm ak tad ır. E jakülasyondan so n ra erkekte psikolojik b ir ra h a tla m a gelişir ve kısa b ir süre so n ra penisteki ereksiyon kaybolm aya b aşlar. K adın ise orgazm a varm asıy la psikolojik rah atlam ay a, gevşem eye cinsel doyum a u laşır. K ad ın lard a orgazm ın oluşm ası erkeklerdeki ejakülasyondan b iraz d ah a geç olm aktadır. O rgazm ve ejakülasyonun aynı zam an a rastlatılab ilm esi ise eşler arasın d ak i cinsel uyum un önem li b ir bölüm ünü olu ştu ru r. E jakülasyonla orgazm ın aynı zam ana getirilm esi özellikle kadının doyum u yönünden önem lidir. Çünkü ejakülasyona k arşın orgazm a uğram am ış olan b ir kadın, penisin ereksiyonunu kaybetm esi nedeniyle orgazm a uygun b ir biçim de ulaşm ası için gerekli u y arıd an yoksun kalır. Bu durum
k ad ın d a cinsel yönden doyum suzluğa yol a ç a r. E şler ara sın d ak i b u uyum suzluğun kesin düzeltilm esi gerekir.
EJAKÜLASYO PREKOKS (ERKEN BOŞALM A): E jakülasyo prekoks ejakülasyon olayının çok erk en o rtay a çıkm asıdır. O lay tam am en psikolojik kökenlidir. Ne yazık ki oldukça sık görülen b ir d u rum dur. Çeşitli n ed en lere bağlı o larak gelişebilm ektedir. E jakülasyon belli b ir yere k a d a r denetlenebilip geciktirilebilir. Bu b ir yerd e kişinin kendisini cinsel yönde eğitm esi ve denetlem esiyle m üm kündür. A ncak genelevlerde edinilen alışk anlıklar ejakülasyon konusunda yanlış d a v ra n ışların gelişm esine yol açab ilirler. C insel isteğin uzun sü re tatm in edüm ediği d u ru m lard a şiddetli b ir cinsel u y arılm ay la d a ejakülasyo prekoks gelişebilir. K endisini cinsel yönden güçsüz y a d a ereksiyonunu y eterli
sürede koruyamayacağını zanneden bazı nörotik hastalarda da ejakülasyo prekoksa rastlanmakta- dır. Psikolojik bozukluklardan kaynaklanan vakaların tedavisi yine psikolojiktir. Glans penise anestezik merhemlerin sürülmesi düşünüldüğü kadar faydalı değildir. Cinsel davranış bozukluğu olarak ele alabileceğimiz nörotik olmayan kişilerdeki ejakülasyo prekoksun düzeltilmesi için bilgi vermeyi uygun buluyoruz. Cinsel ilişki yalnız koitus ve ejakülasyon demek değildir. Cinsel ilişkinin en önemli tatmin edici yarılarından biri de eşler arasındaki koitus ve ejakülasyon öncesi cinsel oyunlar ve uyarılardır. Cinsel ilişkide sağlanacak doyum yalnız erkeğin değil kadının da hakkıdır (Oysa genelev alışkanlığında erkek yalnız kendi tatminini düşünür). Gerek erkek ve gerekse kadın için cinsel doyum, uyum içinde gerçekleştirilen ve bitirilen bir cinsel ilişkiyle olasıdır. Erkek eşini de tatmin etmek zorundadır. Bunun için dikkat edeceği noktalardan biri deejakülasyonunueşinin orgazma başlamasına kadar geciktirmesidir. Kanımca bunun da gerçekleştirilebilmesi için erkeğin eşine cinsel doyum sağlamayı gerçekten istemesi büyük önem taşımaktadır.