OMUR KEMİKLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ: Omurgaların ortak genel özellikleri vardır. Fakat yine de birbirinin aynı tıpatıp iki omur yoktur. Genel özelliklerini, başka bir deyişle omurların ortak yanlarını şöyle sıralayabiliriz:
1) Omur gövdesi (Corpus vertebra): Atlas adını alan birinci boyun omuru dışında, bütün omur kemiklerinin gövdesi vardır. Omur gövdesi basık bir silindire benzetilebilir. Gövdenin bir üst bir de alt olmak üzere iki yüzü vardır. Bu yüzler hafifçe çukurlaşmıştır. Bir omurun üst yüzüyle, bu omurun üstünde bulunan diğer omurun alt yüzü arasında bir boşluk bulunur. Bu boşluğa “Vertebralar arası disk” (Diskus intervertebra- lis) yerleşmiştir. Omur gövdesinin arka yüzü, omur deliğinin ön duvarını yapar. Omur deliğinin içinden omurilik geçer. 2) Omur kavisi (Arkus vertebra): Omur kavisi gövdenin arkasına yerleşmiş olan ve yarım halkaya benzeyen bir kemik bölümüdür. Bu yarım halka, önündeki omur gövdesine tutunmuştur, Omur kavisi ve bunun tutunmuş olduğu omur gövdesinin arka yüzü bir halka oluştururlar. Bu halkanın ortasındaki deliğe omur deliği (Foramen vertebra) denir. Üst üste yerleşmiş olan omurların onıur delikleri de üst üste sıralandıklarından, bütün omur boyunca devam eden bir kanal oluşur. Bu kanala “Omurga kanalı” (Kanalis vertebralis) denir ve içinde omurilik bulunur. Omurga kanalı, üst ucunda oksipital kemiğin büyük deliği (Foramen magnum) ile ağızlaşarak, kafa içi boşluğuyla devam eder. Böylece omurilikle beyin birbirlerini izlerler.
3) Omur deliği (Foramen vertebra): Bütün omurlar yukarıda değindiğimiz biçimde oluşan omur deliğine sahiptirler.
4) Diken çıkıntı(Prosesus spinozus): Omur kavisinin orta hat üzerinde en arka noktasından arkaya doğru uzanmış bir kemik çıkıntısıdır. Bunları ensenin tam ortasında kemik çıkıntılar olarak elleyebiliriz.
5) Enine çıkıntı (Prosesus tra n sv e rsu s): O m ur kavisinin sağ ve sol y an ın d an doğup dış y an a ve h afifçe ark a y a doğru u zan an kem ik çıkıntılarıdır.
6) Eklem çıkıntısı (Prosesus artikularis): Sağda ve solda enine çıkıntıların omur kavisine yapışma bölgelerinin hemen üstünde ve altında omurkavisinden kaynaklanmış çıkıntılardır.Üsttekilere “Üst eklem çıkıntısı”, alttakilere ise “Alt eklem çıkıntısı” denir. Bir omurun iki üst eklem çıkıntısı, bu omurun hemen üstünde bulunan diğer omurun “Alt eklem çıkıntısı” ile eklemleşir. Buradan da anlaşılacağı gibi, eklem çıkıntılarının uçlarında eklem yüzeyleri gelişmiştir, 7) Omurlar arası delik (Foramen interverteb- rale): Omur kavsinin her iki tarafında, ikisi altta ikisi de üstte olmak üzere dört çentik vardır. Bir omur kavsinin üst çentiği, diğer omurun omur kavsinin alt çentiğiyle karşı karşıya gelir ve böylece o bölgede bir delik oluşur. İşte bu deliğe omurlar arası delik denilmektedir. Bütün omurga boyunca her iki yanda üst üste dizilmiş olan bu deliklerden omurilik sinirleri geçer.
BOYUN OMURLARININ ÖZELLİKLERİ: Yedi tane boyun omuru vardır. Bunlardan üstten ilk ikisi değişik özelliklere sahiptir. Birinci boyun omuru “Atlas”, ikinci boyun omuru da “Aksis” adını alır. 2,3,4 ve 5 numaralı omurların dikine çıkıntıları çatallaşmıştır. Boyun vertebralarmm enine -çıkıntılarında birer delik bulunur. “Foramen trans- versarium” denilen bu deliklerden arteria vertebralis ile vena vertebralisler geçerler (arteria: atardamar, vena: toplardamar).
ATLAS (BİRİNCİ BOYUN OMURU): Bu omurun omur gövdesi yoktur. Buna karşılık sağ ve sol yanında “Yan kitleler” (Masa leterales) denilen iki kemik kitlesi bulunur. Bu kemik kitlelerinin üst ve alt yüzeylerinde birer eklem yüzeyi bulunur. Üsttekine “Üst eklem çukuru”, alttakine de “Alt eklem çukuru” denir. Üst eklem çukuru kafanın oksipital kemiğinin eklem yüzeyi ile eklemleşerek, başın boyun üzerindeki hareketlerine olanak sağlar. Alt eklem çukuru ise bir altta bulunan aksis adlı boyun omuruyla eklemleşir. Yan kitlelerin önünde “Ön kavis”, arkasında “Arka kavis” denilen kemik bölümleri bulunur. Böylece ön kavis, yan kitleler ve arka kavis birleşerek omurga deliğini oluştururlar. Ön kavisin bir ön bir de arka yüzü vardır. Arka yüzü omurga deliğine bakar. Bu yüzün ortasında bir eklem yüzeyi bulunur. “Dens çukuru” denilen bu eklem yüzeyi aksis adlı omurun “Dens” denilen çıkıntısıyla eklemleşir.
AKSİS (İKİNCİ BOYUN OMURU): Aksisin en değişik yanı ve özelliği omur gövdesinin üzerinde “Dens” adını alan bir çıkıntı taşımasıdır. Bu çıkıntının ön yüzünde bir eklem yüzeyi bulunur. Bu eklem yüzeyi, atlasın ön kavsinin arka yüzündeki eklem yüzeyi ile eklemleşir.
SIRT OMURLARININ (TORASİK OMURLAR – DORSAL OMURLAR) ÖZELLİKLERİ: Göğüs kafesi hizasında bulunan bu omurların sayısı 12’dir. Bu omurlar hem birbirleriyle hem de kaburga kemikleriyle eklemleşmişlerdir. Sırt omurlarının gövdeleri boyun omurlarmınkinden daha büyüktür. Çünkü bu omurlar daha fazla vücut ağırlığı taşımak durumundadırlar. Bu omurların gövdelerinin her iki yanında, arkaya yakın bir bölgede üstte ve altta birer tane olmak üzere dört tane eklem yüzeyi bulunur. Bunların üstte bulunanlarına “Kaburga üst çukuru”, alttakilere ise “Kaburga alt çukuru” denir. Bu eklem yüzeyleri aslında tam olmayıp yarımdırlar. Bir sırt omurunun “Üst kaburga çukuru” ve bir üstteki omurun “Alt kaburga çukuru”yla bu iki omur arasında bulunan omurlar arası diskin dış-yan kenarı, bir araya gelip kendi düzeylerindeki kaburganın “Kaburga başı” için bir “Tam eklem” yüzeyi oluştururlar. Sırt omurlarının enine çıkıntılarının ön yüzlerinde birer küçük eklem yüzeyi bulunur. Bu eklem yüzeyi bu seviyedeki kaburganın “Kaburga tümsekçiği” ile eklemleşir. Omurun enine çıkıntısının ön yüzündeki bu eklem yüzeyine “Fovea kostalis transversalis”denir. 11 ve 12! numaralı sırt omurlarına “Fovea kostalis trasversalis” denir. 11 ve 12 numaralı sırt omurlarının “Fovea kostalis transversalis”leri yoktur. Aynı zamanda bu son iki omurun gövdelerinde sağ ve solda olmak üzere iki “Tam eklem” yüzeyi vardır. Onuncu sırt omurunun alt kaburga çukurları bulunmaz.
BEL OMURLARININ ÖZELLİKLERİ: Bu omurlar daha fazla bir yük taşımak zorunda olduklarından omur gövdeleri daha büyüktür. Beş tane bel omuru vardır.
SAKRUM KEMİĞİ (KUYRUK S OKUMU KEMİĞİ): Sakrum kemiği çocukta beş ayrı omur biçimindedir. Ergenlik döneminde bu eklemler arasındaki fibroz doku kemikleştiği için erişkin kişilerde beş ayrı sakrum omuru değil, tek birleşmiş sakrum kemiği bulunur. Sakrum kemiğini kabaca tabanı yukarıda, ön yüzü
içbükey, ark a yüzü dışbükey ve yan yüzleri d a r b ir piram ite benzetebiliriz. Bu p ir am itin ü stte bu lu n an ta b a n ı beşinci bel om uruyla eklem leş- m iştir. Tepesi de “Koksig kemiği” (çocuklarda birinci koksig omuru) ile eklemleşmiştir. Koksig kemiği iki yanındaki birer sakrum kemiğiyle eklemleşerek “Pelvis”i (leğen) kurar. Sakrumun yan yüzlerinde bulunan bu eklem yüzeyleri vücut ağırlığını pelvise iletirler. Sakrum tabanı yukarıda olup öne bakar. Tabanın ortasında büyük bir delik bulunur. Bu delik omurga kanalının uzantısı olan ve sakrum kemiğinin içinde orta hatta yukarıdan aşağıya uzanan sakrum kanalının giriş deliğidir. Bu deliğin her iki dış yanında “Eklem çıkıntıları” bulunur. Bu eklem çıkıntıları beşici bel omurunun alt eklem çıkıntısıyla eklemleşirler. Sakrumun ön yüzünde orta hattın iki yanında toplam 8 delik vardır. Bu deliklere “Foramiııa sakralis pelvina” denir. Bunlar birer tünel yardımıyla sakrum kanalı ile bağlantı kurmuşlardır. Bu deliklerden sakral sinirlerin ön dallan çıkar. Sakrumun arka yüzünde de aynı delikler görülür. Buradakilere “Foramina sakralia dorsalia” denir. Bu delikler de sakrum kanalıyla bağlantı kurmuşlardır. Bu deliklerden sakral sinirlerin arka dalları çıkar. Sakrum tabanıyla beşinci bel omurunun eklemleş- mesinden öne doğru bir çıkıntı oluşur. Bu çıkıntıya “Promontorium” denir ve kadınlarda vaginal muayenede, muayene eden parmağın ucuyla hissedilebiiir. Promontorium jinekolojik açıdan önemli bir çıkıntıdır. Bu çıkıntının yaptığı açı arkaya bakar ve kadınlarda 120 derece, erkeklerde 125 derecedir. Bu derece farkı kadınuı pelvisini daha yatık duruma getirerek, doğuma daha uygun bir durum yaratmaktadır. Öte yandan kadınlara özgü kalça biçiminin oluşmasında katkıda bulunmaktadır.
KOKSİG KEMİĞİ (KUYRUK KEMİĞİ): Doğumdan sonraki bir dönemde dört ya da beş koksig omurunun birbirine kaynaşması sonucu ortaya çıkan, küçük piramite benzeyen bir kemiktir. Bu piramitin tabanı yukarıda olup sakrum kemiğiyle eklemleşir. Koksig kemiği omurganın en son bölümünü oluşturur.
GÖĞÜS KAFESİ (TORAKS): Göğüs kafesi toplam 37 kemiğin birbirlerine çeşitli eklemlerle ya da kıkırdak dokularla tutunmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Göğüs içinde akciğerler, kalp, büyük damarlar, yemek borusunun bir bölümü gibi önemli organlar bulunur. Göğüs kafesi, içindeki bu organlar için iyi bir koruyucu olmakla kalmaz, aynı zamanda elastik özelliği nedeniyle solunum hareketlerinin normal biçimde sürdürülmesine katkıda bulunur. Göğüs kafesi 12 tane sırt omuru, 12 çift kaburga, 1 göğüs kemiği ve bunlar arasındaki eklemleşme- ler ve kıkırdak doku bağlantılarıyla toplam 37 kemikten kurulmuştur. Göğüs kafesini, kesik tepesi yukarıda tabanı aşağıda olan bir koniye benzetebiliriz. Kesik olan tepeye uyan deliğe “Göğüs üst açıklığı”, tabandaki deliğe de “Göğüs alt açıklığı” denir. Göğüs üst açıklığı arkada 1. sırt omuru, yanlarda 1. kaburgalar, önde manubrium sterni ile sınırlanmıştır. Bu deliğin ön-arka çapı 6 cm., enine çapı 10 cm’dir. Göğüs alt açıklığı da 12. sırt omuru ve 12. kaburga, yanlarda kaburga kavisleri (Arkus kostarum), önde ise ksifoidle sınırlanmıştır. Bu deliğin ön-arka çapı 12 cm. enine çapı ise 26 cm. kadardır. Sağ ve soldaki kaburga kavislerinin göğüs kemiği altında yaptıkları 70-55 derecelik açıya “Göğüs kemiği altı açısı” denir (Angulus infrasternalis).