ocaklık, Osmanlı Devleti’nde özel bir gelir
tahsisi sistemi. Kale muhafızlarına, yerlikulu
askerlerine, Doğu Anadolu’daki eski
hanedanların önde gelenlerine bağlanması
öngörülmüştü.
Ocaklığın belirgin özelliği soya bağlı olarak
verilmesiydi. Bu yöntemle kişilerin ve
ailelerin devlete bağlılığı amaçlanmıştı.
Yurtluk kişiye yaşam boyu bağlanan bir
gelirken, ocaklık ölenin yasal vârisine kalırdı.
Yararlığı görülen kişiye ocaklık tahsisinin
yanında ek gelir olarak yurtluk bağlanmasına
ise yurtluk ve ocaklık denirdi.
Mirî arazilerin öşürü, örfi hasılat denen
cizye ile mizan, harir (ipek) ve gümrük
vergileri ocaklık konusu gelir kaynaklarıydı.
Ocaklık sahibi beratla verilen gelir kaynağını
satamaz, vakfedemez, devredemezdi.
Şer’i ve örfi gelirleri doğrudan toplardı
(cibayet). Ocaklığın tımar sisteminden başlıca
farkı, mutlaka bir hizmet karşılığı
bağlanması koşulunun aranmaması ve geri
alınmamasıydı. Osmanlılarm Safevilerle
mücadeleleri sırasında, özellikle I. Selim
döneminde kritik bir tampon bölgenin devlete
bağlılığını sağlamak için yumuşak bir
yaklaşımla yurtluk ve ocaklık sahibi yapılmış
Doğu Anadolu hanedanlarının yerel
yönetimlerde de etkinlikleri söz konusuydu.
Bunlar bey, beyzade, hâkim sanlarını taşır,
bölgelerinin sancakbeyliğini yapar, savaşlara
milis güçleriyle katılırlardı. Vâris bırakmadan
ölenlerin ocaklıkları devletçe başka
bir hanedana verilir ya da hanedansız kalan
bölge yeni bir sancak olarak örgütlenirdi.
Ocaklığın uygulandığı bir alan da Tersane-
i Âmire’ydi. Yan sanayilere gereksinimi
olan bu kurumun çalışabilmesi için zift,
tente, urgan, yelken, kürek, halat, zincir vbmalzemenin birer işkolu kapsamında üretildiği
yerlerde, ocaklık verilenler bu üretimlerden
sorumluydu. Tersane ocaklıkları Karadeniz,
Ege Denizi ve Akdeniz ile Tuna
kıyılarındaydı.
Tanzimat Döneminde tımar, gedik, ocaklık
ve yurtluk benzeri gelir bağlama yöntemleri
kaldırılarak maaş denen görev aylıkları
ödenmeye başladı.
ocaklık
08
Ara