Aurelianus, Latince tam adı l u c iu s d o m i t i –
u s a u r e l ia n u s (d. y. 215 – ö. 275, Caenophrurium,
Anadolu), 270-275 arasında Roma
imparatoru. İstilalar ve iç ayaklanmalar ile
fiilen parçalanmış olan imparatorluğu yeniden
birleştirerek, restitutor orbis (dünyayı
düzelten) unvanını almıştır.
Balkan kökenli olduğu sanılan Aurelianus,
dışardan gelen baskılar ve içerde de iktidaAurelianus
Duvarı 562
nn parçalanması yüzünden y. 260’ta imparatorluk
dağılırken orduda subay olarak görev
yapıyordu. Yurttaşı Claudius ile birlikte,
imparator Gallienus’un (hd 253-268) süvari
birliklerinin başındaydı. Gallienus 268’de
bir suikast sonucunda öldürülünce, Claudius
imparator oldu. Yeni hükümdar, iktidan
zorla ele geçirmeye çalışan Aureolus’un
ayaklanmasını kısa sürede bastırdı; ama 18
ay hüküm sürdükten sonra öldü. Kardeşi
Quintillus da ülkeyi üç ay yönettikten sonra
ölünce ya da öldürülünce, Mayıs 270’te
Aurelianus imparator olarak başa geçti.
Aurelianus, Avrupa’da Roma’nm gücünü
yeniden kurmak amacıyla hemen harekete
geçti. Pannonia’dan (bugün Orta Avrupa’
da) gelen istilacıları geri püskürttü, bir dizi
savaştan sonra Juthungi kabilelerini İtalya’
mn kuzeyinden sürdü. Roma’ya dönüşünden
sonra, imparatorluk darphanesinde
patlak veren bir ayaklanmayı bastırdı. Kabile
saldırılarına karşı korunmak amacıyla
yeni kent surlarının yapılmasını buyurdu.
Uzunluğu 19 km, yüksekliği 6 m olan bu
surların büyük bölümü bugün de ayaktadır.
Aurelianus 271’de doğuya yürüdü. Gotları
Tuna üzerinde yenilgiye uğrattı ve Daçya’ya
yerleşmiş olan Romalıları, Tuna’nın güneyinde
bir bölgeye çekti. İmparatorluk kaynaklarının
çok geniş bir alana yayıldığını,
varlığını sürdürebilmek için bu alanı daraltmak
gerektiğini düşünmüş olmalıdır. Ama
aynı zamanda, 10 yıldır Palmyra prenslerinin
yönetimi altında bulunan doğu illerini
de geri almak istiyordu. Bu amaçla Palmyra’yı
kuşattı, küçük oğlu Vaballathus’un
naibi olarak yörede hüküm süren Septimia
Zenobia’yı tutsak aldı. Kısa süre sonra
başkent de teslim oldu. Palmyra 273’te
ikinci kez ayaklanınca, Aurelianus, kenti
yeniden alarak yakıp yıktı.
274’te batıya döndü, Galya ile İspanya ve
Britanya’yı denetimi altında tutan rakip
imparator Tetricus’la savaşa tutuştu. Germen
saldırıları ve iç entrikalar karşısında
zaten güç durumda olan Tetricus, Aurelianus
ile gizli bir antlaşma yaparak Châlons
Savaşı’nda meydanı ona terk etti. Komutansız
kalan ordusu kolayca teslim oldu,
Tetricus da ödüllendirilerek Lucania valiliğine
getirildi. Böylece geniş imparatorluk,
yeniden merkezî bir yönetim altına girmiş
oldu.
Aurelianus, başarılı bir komutan, katı ve
ödünsüz bir yönetici idi. Pleblere, o güne
değin hiçbir imparatorun dağıtmadığı kadar
ücretsiz yiyecek dağıttı. Buna karşılık para
sisteminde reform girişimi ancak sınırlı bir
başanya ulaştı. Ayrıca imparatorluk içindeki
farklı dinleri, Fethedilmemiş Güneş (Sol
Invictus) kültüne bağımlı kılmaya çalıştı.
Aurelianus’un kâtibinin, idam edileceklerine
inandırdığı bir grup subay, 275 başlarında
Perslere karşı bir sefer başlattığı sırada
imparatoru öldürdü. Altı ay sonra Senato,
yaşlı M. Claudius Tacitus’u tahta çıkarmcaya
değin, Aurelianus’un karısı Ulpia Severina
imparatorluğu yönetti.
Aurelianus
07
Mar