Claude Lorrain


Notice: Undefined index: tie_hide_meta in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/includes/post-meta.php on line 3

Claude Lorrain, asıl adı c l a u d e g e l l û e
(d. 1600, Champagne, Fransa – ö. 23 Kasım
1682, Roma), ideal manzara resminin en
önemli temsilcilerinden sayılan Fransız ressam.
Doğa görünümünü olduğundan daha
güzel ve uyumlu bir biçimde vermeyi amaçlayan
bü eğilimde, güzelliğin niteliği klasik
kavramlar doğrultusunda belirlenir. Çoğu
kez Roma çevresindeki kırsal bölgelerde
bulunan antik kalıntılar ve klasik giysiler
içinde pastoral figürler işlenir. 17. yüzyılda,
Roma’da çeşitli uluslardan sanatçılar tarafından
geliştirilen ve başka ülkelere yayılan
bu anlayışa Claude da, ışığı şiirsel bir
biçimde işleyerek katkıda bulunmuştur.
Yaşamı ve yapıtları. Yoksul bir ailenin
çocuğuydu. Çok az öğrenim gördü; yaşamöyküsünü
yazan Joachim von Sandrart’
a göre bir pastacının yanına çırak girdi. On
iki yaşındayken annesiyle babasını yitirdi;
birkaç yıl sonra Roma’ya gitti.
Orada ressam Agostino Tassi’nin öğrencisi
oldu. Tassi manzara resimleri ve yanılsam,acı
mimari freskler ı yapıyordu. Claude’un
onun yanında ne kaçlar kaldığı bilinmemektedir.
Belki bu’sırada, belki de daha önce
iki yıl kadar Napoli’de Tassi’nin başka bir
öğrencisi olan ‘Goffredo Wals’in yanında
çalıştığı sanılmaktadır. Tassi ona, içinde
yapılarla küçük -figürlerin yer aldığı man-
“Manzara: İshak ve Rebeka’nm Evliliği”, Claude Lorrain’in yağlıboya çalışması, 1648;
Ulusal Galeri, Londra
National Gallery, Londra
zara resimleri yapmanın temel ilkelerini
öğretti. Clşude’un perspektife ve manzara
resmine, karşı- yaşamı boyunca besleyeceği
sevgi böyle başladı.
Bir başka* yaşamöyküsü yazarı olan Filippo
Baldinucci’ye göre Claude, 1625’te Tassi’
den ayrılarak, Lorraine’in merkezi
Nancy’ye gitti. Oradaki Karmelit Kilisesi’
nin (sonradan yok olan) fresklerinin yapımında
bir yıl kadar Deruet’nin yardımcısı
olarak çalıştı. 1626-27 kışında yeniden Roma’ya
döndü ve bu-kente yerleşti. Mesleğinde
ilerlemek amacıyla- 1633’te Aziz Luka
Akademisi’ne katıldı.
Claude’un kişiliği üzerine çok az şey
bilinmektedir. Güncel olaylara pek karışmaz,
daha çok sanatıyla uğraşırdı. Önceleri
başka sanatçıların arasına katıldıysa da, 40
yaşlarında kendi kabuğuna çekildi. Fransız
ideal manzara resminin büyük ustası, Nicolas
Pouissin’le .dostluk etti, ama aralarında
sanat konusunda bir* ilişkinin kurulduğu
söylenemez. Çok’iyi bir öğrenim görmemişse
de, resimlerinin konularından, Kitabı
Mukaddes’i, Ovidiüs’un Metamorphoses’ini
(Değişişler, 1935) ve Aeneis’i oldukça iyi
bildiği anlaşılmaktadır. Kırları özellikle sevmekle
birlikte daha çok bir kentli yaşamı
sürdü. Zeki, sevimli, üretken kişiliğiyle
sürekli aranan bir sanatçı olduğu için başarısını
ileri yaşlannda da sürdürdü.
Claude’un 1627 öncesinden kalan hiçbir
yapıtı yoktur. Büyük bir olasılıkla, manzara
resmine bu tarihten sonra yönelmişti. Tarihli
ilk yapıtı “Manzara: Sığır ve Kövlüler”dir
(1629, Philadelphia Sanat Müzesi). Claude
1630lanri başında ünlenmeye başladı. Bunda
biraz da Crescenzi Sarayı için yaptığı
manzara freskleri rol oynadı. Ama Baldınucci’ye
göre ününün asıl nedeni güneş
ışınlarının suda yansımasını canlandırmakta
f österdiği ustalıktı. 1637’den sonra çeşitli
afdinaller, Papa VIII. Urbanus ve İspanya
kralı IV. Felipe’den aldığı siparişler onu
İtalya’daki en önde gelen manzara ressamı
durumuna getirdi. 1635-36’da Liber Veritatis
(Gerçeklik Kitabı) adlı albümüne başladı.
Bugün British Museum’da bulunan bu
albüm, Clâude’un kendi resimlerinden büyük
bir özenle gerçekleştirdiği 195 çizimden
oluşur. Çizimlerin arkasında kim ya da
neresi için yapıldığına ilişkin notlar, kitabın
ikinci yarlsında da resimlerin tarihleri yer
alır. 1635’ten önceki resimlerinin çoğunun
ve sonrakilerden birkaç tanesinin içinde
bulunmamasına karşın, tarih sırasına göre
düzenlenmiş olan bu albüm Claude’un sanatının
gelişimi ve müşterileri üzerine kesin
bilgiler sağlayan değerli bir kaynaktır. BaldinuQci’nin,
rejimlerinin sahtelerinin yapılmasını
önlemek amacıyla hazırladığını söylediği
bu albüm, sonradan Claude’un en
değerli hâzinesi haline gelmiştir. Ayrıca
bunu, yeni kompozisyonları için kaynak
gibi kullanmış olduğu da düşünülebilir.
Sayıları 300’e vardığı sanılan yağlıboyalarından
250’si, 1000’deıi fazla çizimi ve 44 aside
yedirme baskısı günümüze ulaşmıştır.
Üslubunun gelişmesi. Claude’un resimleri
arasında yöntem ve amaç açısından temelde
büyük farklılıklar yoktur. Ama gene de
sanatı çeşitli evrelere ayrılabilir. İlk dönem
ürünleri Tassi’den başka Flaman ve Felemenkli
sanatçıların etkilerini de’ yansıtır.
Sürpriz öğeleri taşıyan bu sevimli resimler,
kalabalık, canlı ve şiirseldir. Claude’un ilk
dönem resimlerinde sık sık yaptığı bir
uygulama, ön planın bir köşesine koyu ve
oğun bir bitki örtüsü, öbür’ köşesine de
arşıtlık yaratacak biçimde sisler arkasında
gün ışığını yerleştirmesidir. Gene bu dönemde,
iki yanda antik ya da çağdaş
sarayların yer aldığı idealize edilmiş liman
görüntüleri yapmıştır. Bu resimlerin en
belirgin özelliği, ufuk çizgisinin biraz üzerinden
gelen güneş ışığıdır. Clşude güneş
ışığını ilk kez resçnin tümünü aydınlatacak
biçimde kullanan ressamlardan biridir. Güneş
ışığı ön plandan arkaya doğru görüntünün
belirsizleşmesine yol açar, dolayısıyla
ustaca uygulanmış bir hava perspektifi ortaya
çıkar.
1640 dolaylarında Claude’un kompozisyonları
daha klasik ve anıtsal bir görünüm
kazanmaya başlar. Tassi’nin ve kuzeyli
ressamların etkileri yerlerini Bologna manzara
resminin, özellikle de Domenichino’
nun etkilerine bırakır. Bu dönemde Claude
yeni bir uygulamayla, kompozisyonun bir
yanına yerleştirdiği yüksek ağaçları, öbür
yanda arkaya doğru sıraladığı antik kalıntılar
ve daha küçük ağaçlarla dengeler. Ön
planda figürler yer alırken, kıvrılarak akan
bir ırmak insanın bakışını çıplak topraklar
boyunca ufka doğru çeker. Daha arkada da
dağlar ve bir bölümü görünen denizler alır.
Bu dönemde, daha önceki ve sonraki yapıtlara
oranla ışık daha berraktır. “Manzara:
İshak ve Rebeka’nın Evliliği” (“Değirmen” ,
1648, Ulusal Galeri, Londra) gibi ferah ve
dingin kompozisyonlarında da ışık her yanı
eşit biçimde aydınlatır.
Claude 1650’lerde (örn. “Dağda Vaaz”,
1656, Frick Koleksiyonu, New York) daha
büyük boyutlu ve kahramanlık resimleri
yapmıştır. Bunu izleyen ve en önemli yapıtlarını
gerçekleştirdiği 10 yıl, üslubunun bir
kez daha değiştiği bir dönemdir. Sınırlı bir
renk kullanımı içinde soğuk ve gümüşi
tonlar ağırlık kazanırken, figürler incelip
uzamıştır. Bunlar geleneksel ölçülere vurulduğunda
kötü çizilmiş sayılır. Görkemli ve
gizemsel olduğu kadar yüce bir şiirsellik
duygusu da yaratan bu dönem resimlerinin
en ünlüsü “Büyülü Şato”dur (1664, Loyd
Koleksiyonu, Wantage, Berkshire).
Çizimlerindeki ustalığı. Claude’un çizimleri
de tabloları kadar başarılıdır. Bunların
hemen hemen yarısı tebeşir, mürekkepli
kalem ve suluboyayla ’doğrudan doğruya
doğada gerçekleştirilmiştir. Claude’un
Campagna yöresindeki-gezintileri sırasında
yaptığı bu çizimler, tablolarından ya da
atölye çizimlerinden çok daha akıcıdır.
Atölye çizimlerinin bir bölümü yağlıboyaları
için yaptığı taslaklar, bir bölümüyse kendi
içinde bütünlüğü oldn bağımsız çizimlerdir.
Ayrıca kendi tablolarından yaptığı kopyalar
da vardır. Claude bu çalışmalarının tümünü
yaşamının sonuna değin atölyesinde saklamıştır.
Claude’un yalnızca birkaç çizimi bilinen
Domenico Desiderii’den başka tek öğrencisi
y. 1640-50 arasında etkinlik gösteren
Angeluccio’dur. Ama, yapıtlarıyla 1630 ve
40’larda Roma’da çalışan Herman van Swanevelt,
Jan Both, Claes Berchem gibi bir
grup Felemenkli ressamı ve Fransız ressam
Pierre Patel’i (y. 1620-76) etkilemiştir. Son
dönem resimleri, yaşadığı yıllarda başka
ressamların ilgisini çekmemiştir. 1750’lerde
John Wootton, George Lambert ve Richard
Wilson gibi İngiliz ressamlar tarafından
yeniden canlandırılan üslubu, daha geniş
anlamda, J.M.W. Turner ve Samuel Palmer’la
başlayarak bir yüzyıl boyunca İngiliz
manzara ressamlarını derinden etkilemiştir.
18 ve 19. yüzyıllarda İngiliz koleksiyoncular
arasında yapıtları çok tutulmuştur. Bugün
de resimlerinin büyük çoğunluğu İngiltere’
deki müze ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır;
çizimlerinin yaklaşık yarısı British
Museum’dadır.
19. yüzyılın sonlarına doğru Ruskin’in
eleştirileri Claude’un ününün azalmasına
yol açmıştır. Ruskin’e göre Claude’un yapıtları
bilimsel doğruluk açısından bakıldığında
ruhsuz ve yetersizdir. Ama Claude
37 . Claudel, Pau
20. yüzyılda önemli bir sanatçı olarak
yeniden değer kazanmıştır.
ÖBÜR ÖNEMLİ YAPITLARI. “İrmaktı Manzara”
(1631, Güzel Sanatlar Müzesi, Boston), “Liman
Manzarası” (1634, Ermitaj Müzesi, Leningrad),
“Campo Vaccino’ya Bakış” (1636, Louvre Müzesi,
Paris), “Manzara: Azize Seraphia’nın Gömülmesi”
(y. 1640, Prado Müzesi, Madrid), “Liman: Ulysses’in
Ayrılışı” (1646, Louvre Müzesi, Paris), ı“Manzara:
Hacar ve Melek” (1646, Ulusal Galeri, Loqdra),
“Liman: Seb’a Melikesinin Ayrılışı” (1648, Ulusal
Galeri, Londra), “Delphoi’de Kurban Töreni”'(1650,
Doria-Pamphili Galerisi, Roma), “Manzara: DaVud,
Adulam’ın Mağarasında” (1658, Ulusal Cjaleri, Londra),
“Manzara: Mısır Yolunda Dinlenme” (1661,
Ermitaj Müzesi, Leningrad), “Manzara: Tobias ve
Melek” (1663, Ermitaj Müzesi, Leningrad), “Sşhil
Manzarası: Europa’nın Kaçırılış)” (1667, Buckingham
Sarayı, Londra), “Manzara: tyuma’ya Yas Tutan
Peri Egeria” (1669, Capodimonte Ulusal Müze Ve
Galerisi, Napoli), “Manzara: Askanios’un Silvius’un
Geyiğini Vurması” (1682, Ashmolean Müzesi,
Oxford).

Rate this post

Notice: Undefined index: tie_hide_share in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/single.php on line 65
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*