1. Bir şeyi, bir bilgiyi (bir yere)
kaydetmek, kalıcı olmasını sağlamak için
onu yazmak, not etmek: Saat 20’de öğrenci
velileriyle yapılacak toplantıyı defterinize
kaydedin. Buraya adınızı,
kaydediniz. -2. Bir kimseyi (bir yere)
kaydetmek, o kimsenin adını bir deftere,
kayıt yerine geçirmek, bir listeye almak ya
da bir grubun, bir örgütün, bir kurumun,
vb. üyesi olması için onu bir listeye, bir kütüğe
yazmak: Sizi bugün kaydedemem,
doktorun tüm randevu saatleri doldu. Bir
yolcunun adını yedek listesine kaydetmek.
Bir kimseyi okula, kurslara kaydetmek.
Çocuğu nüfusa kaydetmek. -3 Bir şeyi
(bir yere) kaydetmek, onunla ilgili bilgileri
bir listeye, bir kütüğe geçirmek: Demirbaşları
deftere kaydetmek. -4. Bir şey kaydetmek,
bir şeyden söz ederken, belli bir
durum göstermek: Şirketin cirosu % 15
oranında bir düşüş kaydetti. Altın fiyatları
yükseliş kaydediyor Büyük bir başan kaydetmek.
-5. Bir şeyi, bir kimseyi (bir şeyin
üzerine) kaydetmek, bir araç (kaset,
bant, kağıt, film, vb.) yardımıyla bir bilgiyi
(ses, görüntü vb.) saptamak: Çocuklar şarkı
söylerken banda kaydettik. Sismograf
depremin şiddetini kaydeden Bu şarkıyı
kaydettin mi? -6. Bir bandı, bir kasedi vb.
kaydetmek, kayıt sırasında onu kullanmak;
doldurmak: Bu sabah üç kaset kaydettim.
-7. Belirtmek, söylemek, anmak: Bir noktayı
da kaydetmeden geçemeyeceğim.
– Muhs. Bir değer hareketini ya da herhangi
bir işlemi, bir muhasebe defterine
geçirmek.• kaydedilmek edilg. f. 1. Bir yere yazılmak,
bir listeye, bir yere geçirilmek.
—2. Bir araç yardımıyla ses, görüntü vb.
olarak saptanmak. —3. Bir olaydan, bir
durumdan söz ederken, nesnel bir biçimde
gözlemlenmek: Altın fiyatlarında kaydedilen
düşüş. —4. Belirtilmek, söylenilmek:
Daha önce de kaydedildiği gibi.
• kaydettirmek ettirg. f. Bir kimseyi ya
da bir şeyi (bir yere) kaydettirmek, yazdırmak;
kayda geçirtmek; ses ya da görüntü
olarak saptanmasını sağlamak.
—Fizs. kim. Kimyasal ya da fiziksel bir işlem,
bir olay sözkonusu olduğunda sıcaklık,
basınç vb. gibi nicel değişmeleri anında
saptamak.
Kaydetmek
24
May