Meşhûr Osmanlı
âlimlerinden. 1494 (H.900) senesinde Trabzon’da
doğdu. 1569 (H.977)’de İstanbul’da vefât etti. Evliya bir
zat olup, kabri İstanbul’da Beşiktaş ile Ortaköy
arasında yaptırdığı ve kendi adıyla anılan câminin
yanındadır. AmasyalIdır. Babası Ömer Efendi Trabzon’da
kadı idi.
İlmini Osmanlı âlimlerinden Zembilli Ali Efendi’
den öğrendi. Tıp, matematik, bilgisi çok idi. Fatih medresesinde
müderrislik yaptı. Yahyâ Efendi, Kanunî
Sultan Süleyman ile süt kardeş idi. Süt kardeşi Kanunî’
den yaşça büyüktü. Kanunî ona “ağabey” derdi. Yahyâ
Efendi’nin Hızırla görüştüğünü bilir, kendisini de
Hızır’la görüştürmesini isterdi. Bir gün Kanunî kayıkla
boğaza gezintiye gider. Ortaköy hizasına gelince,
Yahyâ Efendiyi hatırlar, kıyıya yanaşır, bir adam gönderip,
Yahyâ Efendiyi çağırtır. Yahya Efendi, yanına bir
ahbâbı ile gleiı. Kayığa binerler. Yahyâ Efendi’nin ahbâbı,
mütemadiyen Kanunî Sultan Süleyman’ın parmağındaki
zümrüt yüzüğe bakar. Kanunî yüzüğü çıkanp,
buyurun, iyice bakın der. Alır bakar, evirir, çevirir ve
birden denize atar. Kayıktakiler şaşırırlar. Kanunî,
Yahya Efendi incinmesin diye bir şey demez, ama hiddetlenir.
Bir müddet sonra, o zât, inmek ister. Kayık
kıyıya yanaşır. Dışarı çıkacağı sırada elini denize sokar,
bir avuç su alıp pâdişaha uzatır. Avucunda biraz önce denize atılan yüzüğü görürler. Ya,hyâ Efendi hâriç, herkes
son derece hayret eder. Kanunî elini uzatıp yüzüğü
aldığı anda, o zât birden kayboluverin Pâdişâh, “Ağabey
neler oluyor?” der. Yahyâ Efendi: “O Hızır’dı” der.
Neden beni tanıştırmadın? der. O kendini tanıtmak için
uğraştı, ama siz cra!t almadınız cevâbını verir.
Yahyâ Efendi, müderris mahlası ile şiirler yazmıştır.
Şiirlerini içine alan bir divanı vardır.
YAHYÂ EFENDİ (Murtaza)
17
Haz