wiki

GERMİYAN OĞULLARI

Kütahya ve çevresinde hüküm sürmüş bir Türk beyliği. Toprakları, doğuda Afyonkarahisar ve Denizli, Batıda Gediz ve Menderes vadilerine kadar uzanırdı.

Germiyan, önceleri Türk aşiretlerinin birinin adı iken, Anadolu Selçukluları Devleti (1077-1307)nin son zamanlarında 1300 (H.700) yılında kurulan Germiyan Oğulları Beyliği’ne de ad oldu. Germiyan aşiretinin Anadolu’ya ne zaman geldiği belli değildir, onüçüncü yüzyılda Malatya taraflarında, Anadolu Selçuklu Devleti’nin hizmetinde bulunuyorlardı. Malatya’da otururlarken, Germiyan aşiretinin başındaki Alişiroğlu Muzâfereddin; Selçuklu hükümdarı İkinci Gıyâseddin Keyhüsrev (1236-1246) zamanında, Baba İshak tarafından çıkarılan sapık, Babaîler İsyanını bastırmakla vazifelendirildi ise de; iki kere yenildi. Yine bu aileden Selçuklu beylerinden Kerimüddîn Alişir, Selçuklu Şehzadeleri arasındaki taht mücâdelesine karışıp, Moğollar tarafından öldürülmüştür. Germiyanlılar, daha sonra Moğollar’ın baskısı yüzünden Kütahya tarafına göç ettiler. Buradayken, bağımsızlıkları için Anadolu Sel­çuklu Sultânı İkinci Gıyâseddîn Mesûd (1282-1305) ile Moğollar’a karşı mücâdele verdiler.

Germiyan oğulları Beyliği’ni kuran Kerimüddîn Alişîr’in oğlu Birinci Yakub Beğ, Anadolu Selçuklu Devleti beylerinden iken ondördüncü yüzyılın başından itibaren Selçuklular’dan ayrılıp, Moğollar’la mücâdele edemeyeceğinden, onların hâkimiyetine girdi. YakûbBeğin idaresindeki Germiyan Oğulları Beyliği, o zaman
Anadolu’da kurulan beyliklerin en kuvvetlilerinden olup, Bizanslılar’dan her yıl belli bir vergi ve hediyeler alıyorlardı. Yakûb Bey’in, Aydınoğlu Mehmed Bey kumandasında Ege sahillerine gönderdiği Germiyanlı ordusu Bizanslılar’dan Ayarluğ (Selçuk) ve Birgi’yi almıştır. Yakub Bey 1305 de Menderes ırmağı kenarındaki Tripolis (Buldan kasabası doğusunda, Yenice yakınındadır) şehrini alıp, onikibin piyade ve sekizbin süvari ile 1306’da Alaşehir’i kuşatmıştı.Bizanslılar İspanya’dan getirtmiş oldukları, Katalanlar birliklerini Alaşehir’deki Türk kuvvetleri üzerine gönderince, Germiyanlılar kuşatmayı kaldırmıştır. Fakat şehir 1314 yılında Yakûb Beğ tarafından alınıp, haraca bağlanmıştır. Rum lafdan alınan cizye, Kütahya’da yaptırılan Vâcidiye Medresesi’nin ihtiyâcına karşılık tutulmuştur. Yakûb Beğ’den sonra yerine oğlu Cağsadan Mehmed Beğ geçti. Bunun ilk zamanlarında Bizanslılar Katalanlar vasıtasıyla Kula ve Simav’ı Germiyanlar’dan almışlarsa da, Mehmet Beğ buraları tekrar geri almıştır.

Cağsadan Mehmed Beğ’in vefatıyla yerine oğlu Süleymân Şah geçti. Hükümdarlığının ilk yılları durgun
geçti. Karamanlılar ile Hamidoğulları arasındaki mücadelede; Hamidoğullarından (1301-1423) İlyas beğ’in
tarafını tutması, Karamanlılar ile arasının açılmasına sebep oldu. Süleymân Şah, Karam anlıların baskısı kar­
şısında, hıristiyanlarla mücadelede büyük başarı sağlayan ve sınırlarını genişletmekte olan Osmanlılar ile
anlaşmak istedi. Germiyanlı İslâm âlimi İshak Fakih ve beraberindeki hey’et, yüksek hediyeler ile Osmanlı
hükümdarı Murad Hüdavendigar Gazî (1360-1389) nin huzuruna gönderilip; Süleymân Şâh Kızını Osmanlı
Şehzâdesi Bayezîd’e vermeyi ve çehiz olarak da, Kütahya ile beraber, Simav, Eğriboz (Emed) ve
Tavşanlı’yı Osmanlılar’a teklif etti. Germiyanlılar’ın teklifi kabul edilip, düğün yapıldı. Süleymân Şâh Kula
kasabasına çekildi. Sultan Murâd Hüdâvendigâr’ın oğlu Şehzâde Bâyezîd’de Osmanlı sancağı haline getirilen
Kütahya şehrine geldi.

Süleymân Şâh’ın 1387’de vefatıyla oğullarından Yakûb Germiyanlı hükümdarı oldu. İkinci Yakûb Beğ Osmanlılar’ın Haçlılarla yaptığı, 1389 Birinci Kosova savaşı sonrasında Sultan Murâd Gazi şehit edilince fırsatdan istifade edip Osmanlılar’a bırakılan toprakları geri almak istedi. Rumeli’deki durumu düzelttikten sonra Anadolu’ya geçen yeni hükümdar Yıldırım Bâyezîd Hân (1389-1402), Kütahya taraflarına geldi. Kendisine karşı çıkan İkinci Yakûb Beğ ve Subaşı Hisar Beğ’i yakalatıp Rumeli’deki İpsala kalesi’ne hapsettirdi. Germiyan oğulları topraklarını da Osmanlı ülkesine kattı (1390). İkinci Yakûb Beğ İpsala Kalesinde dokuz yıl hapis kaldıktan sonra, 1399 yılında bir fırsatını bulup kaçtı. Kıyafet değiştirerek, deniz yoluyla Suriye’ye, oradan da, Tîmûrlular Devletinin (1370-1506) Sultanı Tîmûr Hân (1370-1405)ın yanına ulaştı. Ankara savaşı (1402) sonrası, Osmanlı Devleti’nin parçalanması üzerine, diğer Anadolu beyleri gibi Osmanlılar’m eline geçen bütün toprakları Tîmûr Han’ın buyruğu ile Tîmûrlular’ın hakimiyetini tanıyan Germiyan oğulları’ndan İkinci Yakûb Beğ’e verildi.

Ankara Savaşı’ndan sonra, Osmanlı Şehzâdeleri arasındaki taht mücadelelerinde Germiyanlı hükümdarı
İkinci Yakûb Beğ, yeğeni İkinci Mehmed Çelebî tarafını tutmuştur. Karamanlılar (1256-1483)’dan Mehmet
Beğ (1403-1424)in iki yıl üst üste yaptığı seferler sonunda, ülkesini bırakmaya mecbur kalan Yakûb Beğ,
Çelebî Mehmed’in Karamanlılar’ı yenmesi üzerine tekrar Germiyan Oğulları Beğliği’nin başına geçti (1414)

Osmanlı Sultanı İkinci Mehmed Çelebî Hân’ın vefatıyla yerine geçen İkinci Murâd Hân (1421-145l)’a karşı, Karam anlılarla beraber Yakûb Beğ’de Mehmed ,Çelebî’nin oğlu Isparta sancak Beğ’i Mustafa Beğ tarafını tuttu. Mustafa Çelebi’nin, İkinci Murâd Hân’a yenilip, İznik’te öldürülmesinden (1423) sonra, Yakûb Beğ Osmanlılarla dost geçinmeyi tercih etti. 1428’de Osmanlılar’ın payitahtı Edirne’ye bizzat giderek, İkinci Murâd Hân ile görüştü. Osmanlılar’dan çok hürmet görüp, oğlu olmadığı için ülkesini Sultan’a bırakmayı vasiyet edip, Kütahya’ya döndü. 1429’da vefatıyla Germiyan Oğulları Beyliği sona erip, toprakları, Osmanlılara kaldı. Kütahya ve Afyonkarahisar Sancak Beyliği haline getirildi. Kütahya önce Şehzâdeler, sonra da Anadolu beylerbeğliği’nin merkezi olarak Osmanlılarca teşkilatlandırıldı.

Kültür ve Medeniyet
Germiyan Oğulları’nın teşkilatı hemen hemen bütünüyle Büyük Selçukullarve Anadolu Selçukluları teşkilatının
devamı halindeydi. Germiyan topluluğunun başında Alişir ailesi hakimiyet kurmuştu ve beylik merkezden
idare edilmekteydi. Hükümdarın sarayı yalnız hükümdarın ikametine ait bir kuruluş olarak değil, aynı
zamanda devletin idare edildiği, yer olarak kullanılmaktaydı. Germiyan Oğullarının bir divanı vardı ve bu
divanda emirler, vezirler, kadılar ve nişancı bulunmakta idi.

Germiyan Oğullarında toprak sistemi, daha sonra Osmanlılar’da gelişmiş şekliyle görüleceği gibi tımar,
vakıf ve mülk olarak tatbik edilmekteydi.

Germiyan beyliğinin kurucusu Birinci Yakûb Beğ devri (1300-1340), beyliğin en kuvvetli olduğu bir zamandı. Bu devirde iktisat ve içtimai hayatta buna paralel olarak ileri idi. Yakûb Beğ’in hâzineleri, konaklarının mevcudiyeti sosyal ve ekonomik hayatı gösteren önemli örneklerdendir. Bu devirde Germiyanlıların mükemmel bir ordusu olup, askerleri tam techizatlı idi. Germiyan beyliğine Bizanstan her yıl 100.000 dinar ve kıymetli eşyalar hediye olarak gelmekteydi.

Germiyan Oğulları zamanında edebi ve ilmi faaliyet çok canlı bir durumda idi. Şeyhoğlu Mustafa, Şeyhi Sinan, Ahmedi ve Ahmed Dai gibi müellifler dil ve fikir sahasında pek çok eser vermişlerdir. Bunların yanısıra Molla Abdülvacid ve İshak Fakih gibi ilim adamları da yetişmiştir. Germiyan Oğulları zamanında Kütahya’da ilmi tedrisat yapan Vacidiye Medresesi, İkinci Yakûb Beğ Medresesi ve İshak Fakih Medresesi vardır. Vacidiye Medresesinde dini ilimlerin yanında fen ve astronomi gibi ilimlerin de okutulduğu anlaşılmaktadır. Germiyan beyliğinde hizmet gören ilim ve fikir adamları,Germiyan ilinin Osmanlılara geçmesi üzerine Osmanlılar tarafından da himaye edilmişlerdir. Bunların ilmi ve edebi sahada pek çok eserler vücuda getirmeleri temin edilmiştir. Germiyan beyleri ilim ve fikir adamlarını korumuşlar, onlara yüksek değer vererek ilmin ve fikrin gelişmesine hizmet etmişlerdir.

Germiyan ülkesinde kültür ve sosyal hayatla beraber ekonomi de yüksek bir seviyedeydi. “Germiyan Kumaşları” adıyla meşhur dokumalar bütün Anadolu’da tanınırdı. Denizli’nin “Ak âlemli” kumaşından dahil’at ve üst elbisesi yapılırdı. Germiyanlı sarıklık bezleri meşhur olup, Osmanlı Sultanlarının başına sardığı kavuklarda bile kullanılırdı. Çok dayanıklı atlar yetiştirirlerdi.Menderes ırmağı vasıtasıyla Ege Denizi limanlarına ticaret malları ve Kütahya şap madeni naklederlerdi.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir