Hz. M uham m edi bir peygamber olmasının yanı sıra bir in
sandı ve diğer insanların sahip oldukları özelliklere sahipti. O da
bir anneden doğmuş, bir toplumda yaşamıştı. Herkes gibi günlük
işlerini yapmak ve ihtiyaçlarını karşılamak zorundaydı.
Hz. Peygamber,(sa-s) Mekkede yaşadığı dönemde ilk gençlik yıl
larında bir ara çobanlık yapmış, daha sonra ticaretle uğraşmıştı.
Ancak Medine’ye hicret ettiğinde herhangi bir mal varlığı yoktu.
Başlangıçta ensarın hediyeleri ile ihtiyaçlarını karşıladı. Bedir
Savaşı’ndan itibaren ganimet, Hz. Peygamber^ ve ailesinin baş
lıca geçim kaynağı oldu. Resûlullah^as) imkân bulduğunda aile
sini sürekli bir gelire ve berekete kavuşturmak için ürünlerinden
faydalanabileceği birkaç hayvan edindi. Zaman içinde kendisine
hediye edilen ya da savaş ile ele geçirilen toprakların gelirleri de
eklenince maddî imkâna kavuştu. Ancak malını daha çok müs-
lümanların ihtiyaçlarına harcadı, kendisi ve ailesi mütevazi bir
hayatı tercih ettiler.
O dünya hayatını, bir seyahat esnasında yolcunun ağaca daya
narak dinlenmesi kadar kısa bir süre olarak kabul ederdi. Dünya
malına önem vermezdi. Medine’ye çeşitli yerlerden mallar gelir
ve Hz. Peygamber(sa-s) hepsini ashabına dağıtırdı. Eğer elinde bi
raz da olsa mal kalmışsa rahatsız olurdu.
Hz. Peygamber’i n ^ evi Mescid-i Nebevî’nin duvarı boyunca
sıralanmış yaklaşık 3,5 x 5 m ebadında dokuz odadan meydana
geliyordu. Bu odalar kerpiçten inşa edilmiş mütevazi yapılardı.
Tavanları elin değebileceği yükseklikteydi. Her odanın içinde
servi ağacından sütunlara tutturulan bir perdeyle ayrılmış bir
bölüm vardı. Hz. Peygambeıf ^ kendisini ziyarete gelenlerle gö
rüşürken hanımları odanın bu kısmına geçerlerdiResûlullah’ın ^ ihtiyaçlarım karşılayacak kadar eşyası bulunurdu.
Evinde gündüzleri sergi, geceleri perde olarak kullanılan hurma
lifinden yapılmış bir yaygı vardı. Kıl ve yünden mâmul, battaniye
yerine kullanılan bir örtüsü daha vardı. Yatağının yüzü tabaklanmış
deriden, içi de yumuşak hurma lifindendi. Daha çok hasır üzerinde
yatardı. Hasırın vücudunda iz bırakmasına arkadaşları üzülürken
kendisi aldırmazdı. Oturması için kendisine minder verildiğinde
minderi başkasına verip yere oturmayı tercih ederdi.
Hz. Ömer bir gün Hz. Peygamberin^ yanma gitti ve onun oda
sındaki eşyaları görünce dayanamadı, gözlerinden yaşlar aktı. Hz.
Peygamber^ 5 * ona niçin ağladığım sorunca Hz. Ömer, “Ey Allah’ın
Resûlü! Niçin ağlamayayım? Üzerinde yattığınız hasırın izleri vücu
dunuza çıkmış. Burası da eşyalarınızın bulunduğu odanız… içinde
kilerin hepsi gözlerimizin önünde duruyor. Hükümdarlar rahat ve
gösterişli bir hayat sürüyorlar. Allah’ın peygamberi ve seçkin bir kulu
olarak sizin evinizin hali ise işte budur” dedi. Bunun üzerine Allah’ın
Resûlü(sai) “Ey Ömer! Onların dünyayı, bizim de âhireti almamız
hoşuna gitmez mi?” buyurdu.
Hz. Ömer’in Resûlullah’m(sjLs) odasında gördüğü eşyalar şunlardı:
çıplak bir divan, hurma lifleriyle doldurulmuş bir yastık, bir hay
van postu, birkaç tane de deri su tulumu.
Hz. Peygamber^1 yemek konusunda da aşırıya kaçmaz, aza ka
naat eder ve ikramda bulunmayı çok severdi. Gelirini ihtiyaç sa
hiplerine dağıttığı için bazen birkaç gün yemek yemediği, evinde
bir iki ay boyunca yemek pişirilmediği olurdu. Kendisi ve ailesi
buğday ekmeğini çok nâdir bulur, genellikle arpa ekmeği yerler
di. Sirke, bal, zeytinyağı ve bazı sebze yemekleri hoşuna giderdi.
Tirit, severek yediği yemeklerden biriydi. Sofraya gelen yemekte
kusur aramaz, beğenmişse yer, beğenmemişse yemezdi. Sevmedi
ğini hissettirecek bir harekette bulunmazdı. Yemeği karıştırarak yemez, bu şekilde davrananları da uyarırdı. Yemeğini yerden
biraz yüksek bir sini üzerinde yer, yemekte bir yere yaslanmazdı.
Yemeği üç parmağıyla yerdi. Yemekten önce ve sonra ellerini yı
kardı.
İnsan Olarak Hz. Muhammed(s a s)
08
Ağu