Kâ’bü’l-Ahbâr (R.A.) diyor ki: Arapça ve Süryânîce yazıyı ilk icâd eden ve kitap yazan Âdem (A.S.) olmuştur. Bunu ölümünden üçyüz yıl önce yaptığı söylenir, önce çamur üzerine yazmış, sonra o çamuru ateşte pişirmiştir. İdris (A.S.) onun bu yazdıklarım meydana çıkarmış. En sahîh olan rivâyet de budur. Remil hattını ilk yazanın ise, îdris Peygamber olduğu söylenir. Farsçayı ilk yazan, Pers hükümdarlarının üçüncüsü Tahmurus’dur. Kâğıdı ilk kullanan ise, Hazret-i Yûsuf’tur.
Arapça hattı ilk icad eden ise, Ya’rab bin Kahtan’dır. Ya’rab’m hem Arapça, hem Süryânîce konuştuğu söylenir. Nesih yazısını ilk yazan, îbn-i Makle (Muktedir Billâh’m veziri)’dir. Kûfî hattını Arapça üslûba nakleden de bu zattır. Sonra îbn-i Bev- vab hat ta’rîbini ilâve etmiş, îbn-i Makle’nin tarikini tehzîbe çalışmış ve ona bir güzellik getirmiştir. Ondan sonra da bu vadide Yakut el-Musta’sımî yürümüş ve böylece hat fennini tamamlamıştır. Sonra Şeyh Hamdullah hattın son şeklini icâd etmiş ve ondan sonra buna ilâvede bulunan olmamıştır. Allah hepsinden râzı olsun! Şâir şu dört mısraıyla bunu ne güzel dile getirmiştir:
«Kişinin güzelliği, güzel hattı ile bilinir, Bu bir âlimde bulunursa daha güzel sayılır.İnci, kızlardan yana bir tatlılık arzeder, Ama onlarla birlikte olursa daha da süsler.»
Rûhu’l-Beyân’da da bu konuya ve dört mısraa yer verilmiş, birtakım izahlar yapılmıştır.