Zengin olarak sabahlamayı Fakirlik ve darlığın ayrılmasını Arzu ettiğin zaman Fâtiha’ya dön Ona mülâzemet et ve sakın bırakma Onda hayat dolu birtakım esrar vardır, Geceleyin Fâtiha’yı okumayı terketme İşlerin sebepleri onunla yoluna girer Onunla verilir sana her şeyin kabulü Günlerin getirdiği şiddetler ayrılıp gider Sakın bu hususta gevşeklik ve gaflet etme Fâtiha’dadır senin her murad u matlabm (Salih) gönülleri birleştirmek ve de (Kötü) gönülleri ayırmakta onun harflerini Önemli hususlarda (unutma) sen yaz. Fâtiha’dan nûr harflerini bir araya getir. Onunla bütün gönülleri kendine çekersin (Kötü gönülleri) ayırmak için başkasını yaz Bunların hepsi de doğru ve denenmiştir. Nazarın onunla uzar yer yer Hepsi de bunun süratle idrâkle olur Cesinlikle bin sayıp bu rakama ulaşırİki binden yana say, o zaman sen üstünsün Sevinç belirtileri sana doğru gelir Razı olacağın ve arzu edeceğin ölçüde Her olaydan korunursun da bu sana kâfi gelir Korktuğun ve ürperdiğin her şeye karşı/24
Bilmiş ol ki, sûrelerin başında telâffuz edilen harfler yirmi sekiz tanedir. Bunların yarısı NUR, yarısı da ZULMET harfleridir. NUR harfleri ELİF – HÂ – SÂD – KAF – AYN – TÂ – KÂF – RÂ – HÂ – NÜN – MÎM – LÂM – YÂ., dır. Bunları ELİF – LÂM – RA / KÂF – HÂ – YÂ – AYN – SAD / TÂ – SÎN / HÂ – MÎM – KAF – NUN kendinde toplar. Bundan başkası ZULMET harfleridir ki eskiden hakimler bunları putların alın kısımlarına yazarlardı. Tâki putperestler ibâdet kasdıyla itiyad edindikleri şekilde bunların önünde eğilsinler ve kendilerinde sağlam bir inanç havası devam etsin.
FÂTİHA’YI OKUMANIN ÖZELLİKLERİ VE BUNUN SAYISI VE YARARLARI
el-Hakîm diyor ki; bu sûrede bin zâhir, bin de bâtın olmak üzere iki bin hassa vardır. Âyetlerinin sayısı ise, ittifakla yedidir. Ne var ki bazısı En’amte aleyhim’i bir âyet saymaktadır; Besmele’yi değil. Bazısı da bunun aksini kabul etmektedir. Fâtiha yirmi beş kelimedir. Bazılarına göre yüz yirmi beş harfdir, bazısına göre de 123, bazısına göre de 130 harftir. Bu ihtilâf yazıya ve okumaya göre olmaktadır. Rûhu’l-Beyân ve Hanefî tefsirlerinde de bu husus belirtilmiştir. Şeyh Temimi’nin bazı talebesinden rivâyet edildiğine gö re, Miltan ülkesinde vebâ (salgın bir hastalık) baş göstenr ti. (Malûm o devirde salgın hastalıklara karşı ciddî bir ç bulunamamıştı). Şeyh Temîmî Hazretleri maddî imkânlyokluğu karşısında mânevî tedaviye baş vurdu. Hastaların üzerine her defasında Besmele çekilerek 41 defa Fâtiha okunmasını emretti. Biz de öyle yaptık. Allah’ın izniyle hastalar şifâ buldu. Fetevâ-i Sofiyye’de de bu husus nakledilmiştir. Sabah sünnetiyle farzı arasında kırk bir defa Fâtiha okumaya devam eden kimse, ne gibi bir makam ve mevki arzu ederse onu elde etmiş olur. Fakir ise zengin olur; borçlu ise borcu ödenir. Hasta ise şifâ bulur. Zayıf ise güç ve kuvvet bulur. Garip ise izzet ve şeref elde eder. Halk arasında mukayese edilemeyecek kadar itibar kazanır. Süflî ve ulvî âlemlerde sevimli olur. Sözü dinlenir, işi beğenilir. Düşmanının yanında korkunç ve heybetli görünür. Dostunun yanında da son derece sevilir. O buna devam ettikçe Allah tarafından devamlı bir emniyet içinde bulunur. Bulunduğu makam ve mevkiden azledilen kimse sabah sünnetiyle farzı arasında kırk gün bir noksanlık yapmadan 41 defa olmak üzere her gün Fâtiha-i Şerîfe’yi okuyacak olursa, Cenâb-ı Hak onun makam ve görevini veya ondan daha iyisini verir Fâtiha’nın esrarı bereketiyle bu gerçekleşir. Allah ona salih bir evlâd da verir eğer kısır kalmış ise. Belirtilen tertip üzere Fâtiha ağrı ve sızı hissedilen yere, özellikle göz ağrısına halis bir niyetle okunursa, Allah şifâ verir. Bu öyle bir sırdır ki bunu ancak Allah’ın tevfîk verdiği kimseler bilebilir. Bu sırrı gizlemek gerekir. Ancak lâyık olana, gönülden inanıp kabul edene açıklanabilir.72’’ Allah bizi de, sizi de bu tertibe devam etmemizde başarılı kılsın. (Diyebiliriz ki, Fâtiha’nın böylesine şifâ olması, tıbbî bütün çarelere baş vurduktan ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra başlar. Tıbbın müdahale edemediği veya âciz kaldığı hastalıklarda elbette ki mânevî tedaviye başvurmak, Kur’ân’dan şifa beklemek çok uygun olur. Bununla beraber bir taraftan maddî imkânlara başvururken, mânevî çareleri de ihmal etmemek çok yararlı olur.)DÜRRETÜ ’L-ÂFÂK sahibi, ilm-i huruf ve evfak hakkında diyor ki: Her farz namazdan sonra Besmele ile birlikte yedi defa Fâtiha-i Şerîfe’yi okumaya devam eden kimseye Allah hayırların kapısını açar. Allah ona, din ve dünya işlerinde yeterli sebep yaratır. Fâtiha’yı bir pamuk parçası üzerine yedi defa okuyup üfleyen ve sonra onu bir yara üzerine koyan kimseye Allah Fâtiha bereketiyle şifâ verir. (Bu da gerekli tıbbî müdahale yapıldıktan şonra yapılmalıdır. Veya tıbbı müdahale imkânları bulunmayan bir ülkede, bir kabilede yapılabilir.) Farz namazlardan sonra yirmi defa Fâtiha-i Şerîfe’yi okumaya devam eden kimse, her gün yüz defa bu sûreyi okumuş olur Böylece Allah onun rızkını genişletir, durumunu iyileştirir, iç âlemini nurlandırır, işlerini kolaylaştırır, gam ve kederini giderir. Arzu ettiği izzet ve şerefi ona lütfeder. Fâtiha ile birlikte bereket iner, ihtiyaçlar karşılanır. Fâtiha’da erbabı için sırlar ve nurlar vardır. Fâtiha dine, doğruluğa, Allah’a yönelmeye, başarılı olmaya, yardım görmeye, düşmanı kahretmeye üstün gelmeye, ibâdet etmeye, tâatte bulunmaya, merhamet ve şefkatli olmaya, sevimli kalmaya, yeterli bulunmaya, kötülükten korunmaya, güven içinde kalmaya, mülk edinmeye, irâde, ilim ve best sahibi olmaya, sevinç duymaya, anlayışlı bulunmaya, malda fazlalık elde etmeye, mevki sahibi olmaya, güzel bir hayat sürmeye, evdeki hizmetçileri ve çoluk çocuğu korumaya, zarar ve fesaddan uzak bulundurmaya, ilmin inceliklerini anlamaya, hikmet dolu konuları kavramaya, hakikat ifade eden ölçüde konuşmaya, mârifet sahibi olmaya delâlet eder. Bütün bunlar Fâtiha-i Şerîfe’nin bereketi ve esrarı ile olur Fâtiha’nın bir nice özellikleri vardır. Allah hayır kapılarını ona devam edene açar. Malında ve canında bereket bulur. Köklü konularda sözü geçerli olur. Allah onu zamanın üzücü olaylarından kurtarıp güveni içinde bulundurur. Açlık ve fakirlik gibi üzücü ve ezici şeylerden korur. Onun sevgisini gönüllere yerleştirir. Allah’tan (meşru olarak) ne isterse mutlaka kendjsine verilirEvet bütün bu özellikler, ancak Fâtiha’ya devamla elde edilebilir. Aynı zamanda ehil bir zattan müsaade almakla gerçekleşir. Nasıl ki biz, Peygamber’in (S.A.V.) mânevi huzurunda bunun müsaadesini meşâyih-ı kirâmdan almış olduk. Bir rivâyette ise deniliyor ki: Fâtiha-i Şerife sabah namazından sonra otuz defa, öğle namazından sonra yirmi beş defa, ikindi namazından sonra yirmi defa, akşam namazından sonra on beş defa, yatsı namazından sonra da on defa okunur. Bunun toplamı yüze ulaşır. Bu her iki yolda uygun ve güzeldir. Her farz namazı müteakip yüz defa Fâtiha-i Şerîfe’yi okuyan kimse, buna devam ederse, sür’atle maksadına erişir. Kim de sabah namazından sonra Fâtiha’yı harfleri sayısınca (125) okursa, arzuladığı şeyi elde eder. Bunda şek ve şüphe yoktur. (Ancak arzulanan şey, iman gücünü artıracak, bilgiyi geliştirecek, ibâdet zevkini kökleştirecek ölçüde olmalıdır. Nefsin bitip tükenmeyen birtakım istekleri vardır ki çoğu gayr-ı meş- rûdur Onlara kavuşmak için okunursa hiçbir yarar elde edilemez ve sonuç da vermez). Belirttiğimiz bu tertibin birçok esrarı ve özellikleri vardır. Deniliyor ki: Fâtiha’yı 125.000 defa harflerinin sayısınca hatmetmekte büyük faydalar vardır. Şöyle ki: Fâtiha’nm bir harfini al, bin defa söyle; böyle onu belirtilen şekilde hatmetmiş olursun, diyenler vardır. (Daha uygun olanı, 125.000 defa tekrarlayıp okumaktır. Harflerini alıp bin defa tekrarlamak pek matlub değildir). Kim de Fâtiha-i Şerîfe’yi peygamberler, Bedir savaşma iştirak eden mücahidler ve Talût’un askerleri sayısınca (yâni 313 defa) okursa, arzu ettiği (meşru) maksadlar ve savunmalar kendisine hâsıl olur. Bu sayıda büyük bir sır vardır. İnşaal- lah ileride ÂYET-1 KÜRSÎ bahsinde buna yer vereceğiz. Allah’a yönelip Fâtiha-i Şerife’yi okumaya devam eden kimse arzusunu kendi nefsinde örneklendirir ve okuduktan sonra (belirtilen sayı — 313— tamamlanmış olacak) başka bir şey ummazsa, mutlaka Allah onun isteğini kabul buyurur ve bunu acele olarak lütfeder. Ben bunu birkaç defa denedim,aynen gerçekleşti. Şüphesiz ki bu büyük bir sırdır, yüce bir kaderdir ki Allah onu sûrelerin en büyüğü olan Fâtiha’ya yerleştirmiştir. O halde Fâtiha’nın kıymetini bil, sırrını ifşâ etme.. Mârifet erbabından bazı ilim adamları, Fâtiha-i Şerîfe’nin bini zâhir, bini bâtın olmak üzere iki bin özelliğinin bulunduğunu söylemişlerdir. Gece ve gündüz bu sûreyi okumaya devam eden kimseden tembellik ve korku kalkar. Allah onun içini ve dışını her türlü nefsanî âfetlerden, şeytanî isteklerden temizler. Allah ona hem zâhirde, hem bâtında Ledünnî ilim ilham eder. Fâtiha’yı okuyan tam bir istikamet üzere bulu- nur.7îa Hâdimî merhum diyor ki: Sofî, oturarak, ayakta iken, süvari bulunurken, yaya yürürken ve bütün durumlarında Fâtiha-i Şerîfe’yi okumaya vaktini ayıracak ve bunda iktisar yapacaktır. (Allah bizi de, sizi de buna devam etmemiz için mu-, vaffak etsin!.) Şeyh el-Bevnî (rahmetullahi aleyh) Şemsü’l-Maarif adlı kitapta diyor ki: Allah bizi ve sizi muvaffak eylesin! Şüphesiz ki Fâtiha-i Şerîfe’nin hayret verici hassalari vardır. Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz buyuruyor ki: «Kim Fâti- ha’yı döşeğine uzandığında okur ve beraberinde üç İHLÂS ile MUAVVAZATEYN’! de okursa, ölümden başka her şeyden güven içinde olur.» İbni Abbas (R.A.) diyor ki: «Hazret-i Ali’nin (R.A.) oğlu Hz. Haşan hastalandı. Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz buna çok üzüldü. Cenâb-ı Hak O’na vahyederek, içinde (F) harfi bulunmayan sûreyi oku, diye buyurdu. (F) âfettendir. Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz içinde su bulunan bir kaba Fâtiha’yı kırk defa okuduktan sonra Hazret-i Hasan’ın ellerini, ayaklarım, yüzünü ve başını, bedenin açık ve kapalı yerlerini o su ile yıkadı. Allah da ondan elem ve rahatsızlıkları giderdi.» Rivâyete göre İbni Şa’bî, yan ağrısından müşteki bulunusun Pazartesi günü altmış defa, çarşamba günü kırk defa, perşembe günü otuz defa, cuma günü yirmi defa, cumartesi günü on defa olmak üzere her gün onar onar eksilterek devam etsin. Böylece Fâtiha-i Şerife’yi yedi günde bu tertip üzere her ay okusun. Medine-i Münevvere’de Hind ulemâsından olan şeyhim bana böyle icâzet verdi ve o da kendi şeyhinden şöyle nakledip anlattı: «Şeyhim halkın bulunmadığı bir yerde oturuyor, etrafında da bir hayli müridi yer alıyordu. Şeyh efendi bunların günlük yemek ve içmesini verir ve herkesin tabiatına uygun bir gıda maddesi takdim ederdi. Bununla beraber şeyhimin ne bir kazancı, ne de bir ticareti vardı. Sadece Fâtiha ile tasarrufta bulunurdu. Şeyhim bunu bana hicri 1262 yılında anlatmıştı.» Yapılan sahîh rivâyette, Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz buyurdular ki: «Gece ya da gündüz oniki rek’ât namaz kılan ve her rek’atinde Fâtiha-i Şerîfe’yi ve bir sûreyi okuyan, her iki rek’atte teşehhüde oturan, selâm veren; son iki rek’atte teşeh- hüdden sonra secdeye varıp selâm vermeden önce Fâtiha’yı yedi defa, Âyet-i Kürsî’yi yedi defa okur, sonra da şu teşbihi on defa tekrarlar: Lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerike leh le- hül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir, ve bunu müteakip şu duâyı okur :
«Allah’ım! Senden ARŞ’in izzet dolu akıdlanyla, kitabından esen rahmet müntehasiyle, senin büyük ve yüce isminle, tastamam sözlerinle (sana yönelip) hâcetimi yerine getirmeni istiyorum.» Der ve sonra hâceti ne ise onu ister. Sonra da başmı kaldırıp sağa sola selâm verirse, şüphesiz ki Cenâb-ı Hak onun hâcetini yerine getirir.» Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz devamla buyurdular ki: «Bunu alçaklara, beyinsizlere, ahlâksızlara öğretmeyin. Çünkü bu kabul olunan bir duâdır.»728 îlim adamlarından bir kısmı diyor ki: Seher vaktinde kim Fâtiha’yı kırk bir defa okumaya devam ederse, Allah ona rızık kapılarını açar, işlerini kolaylaştırır, zahmetsiz külfetsiz olarak işlerini yürütür. Allah’ın izniyle buna mazhar olur. Ha- vassı’l-Kur’ân’da da bu husus belirtilmiştir