Büyüğümüz Abdülvehhab Şârânî Hazretleri’nden rivâyet edilmiştir: Akşam namazı müstesna olmak üzere her farz namazdan sonra Fâtiha-i Şerife on sekiz defa okunur. Bunun müddeti yirmi sekizdir. Duâ makamında yapılır. Besmele çekilmez sadece teavvüz edilir. Sonunda âmîn denilmez, hazfedilir. Yüz defa tamamlanınca şu duâ yapılır:
«Kovulmuş, lânetlenmiş şeytandan Allah’a sığınırım. Hamd âlemlerin rabbi Allah’a mahsustur, öyle bir hamd ile O’na hamdediyorum ki hamdedenlerin hamdine uygun olur. Öyle bir hamd ile ki, o İlâhî rızaya uygun düşer. O öyle Rahmân ve öyle Rahîm’dir ki, yeryüzünü, iklimleri döşeyip süslemiştir. Musâ Peygamber’i Kelîmullah olmaya has kılmış, çürümüş kemikleri diriltmiştir. Cenâb-ı Hak kendini RAHMÂN ve RAHÎM olarak anmış. Bu ikisi kadri yüce isimlerdir ve her derde şifâdır. Mâliki yevmi’d-dîn = Din gününün yegâne sâ- hibi’dir. Ona onun mülkünde hiçbir çekişen ve hiçbir ortak olan yoktur. Onun hiçbir yakını (nesep yoluyla akrabası) ve veziri ile müşiri de yoktur. Yardımcısı da olmaz. O bütün âlemlerden önce vardı (ve hep var olacaktır).» «(Allah’ım!) Sen bütün hükümdarları ve şeytanları (kudretinle, hükümranlığınla) kuşatmışsın. Uzaktakiler ve yakındakiler üzerine bana yardımcı ol ve beni muhtelif cinslere doğru yönelt.. îyyâke na’büdü = Ancak sana ibâdet ederim, ikrar ile kusurumu itirafta bulunur, günahlarımdan dolayı sana tevbe ve istiğfar ederim. Senden başka ibâdete lâyık ilâh olmadığına, bir olduğuna, eşin – ortağın bulunmadığına şeha- dette bulunurum. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed senin kulun ve resûlündür. îyyâke nestaîn = Ancak senden yardım isterim. Ey sapıttırılmışları doğru yola eriştiren! Senden başka doğru yola eriştirici bulunmaz. îhdinas sıratal müstakim sı- ratalleziyne en’amte aleyhim ğayril mağdûbi aleyhim velad- dâllîn = Bizi doğru yola eriştir, kendilerine nimetini sunduğun kimselerin yoluna. Gazaba uğrayanların azıp sapanların yoluna değil… Allah’ım, ey âlemlerin dizginini elinde tutan, her şeye sâhip bulunan! Senden başka (hakiki) ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Şüphesiz ki ben zalimlerdenim. Beni gam ve kederden kurtar, ey mü’minlerin kurtarıcısı!. Benden sıkıntı ve kederleri gider, ey sıkıntıda olanları ferahlatıcı kapılar açan! Ey Rabb!. Ey meded ve yardım umanların yardımına trişen!. Sen benim için kâfî ol, korktuğumdan beni kurtar,beni yemyeşil bir mülke sahip kıl.. Ey yardıma erişen, beni kurtar, imdadıma yetiş!. Ey yardıma erişen, imdadıma yetiş! (Zünnûn hakkında söylediğimizi de an. O, öfkelenerek giderken, kendisini sıkıntıya sokmayacağımızı sanmıştı; fakat sonunda karanlık içinde: «Senden başka ilâh yoktur. Sen münezzehsin. Doğrusu ben haksızlık edenlerdenim» diye seslenmişti. Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. Müminleri de böylece kurtarırız.)7” Allah’ın salât u selâmı Efendimiz Muhammed’e (S.A.V.) onun tertemiz hanedanına ve bütün ashabına olsun. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.»