wiki

ŞEDDÂD BİN EVS (r.a)

Medineli müslü-
manlardan (Ensârdan/. Ebû Ya’lâ ve Ebû
Abdirrahman künyeleri vardır. 58 (m.677
de, yetmişbeş yaşında Kudüs’te vefât etti.
Hazrec kabilesinin Neccâr kolundandır.
Muhammed ve Ya’lâ adında iki oğlu vardır.
Ana ve babası müslüman idi. Onun
için müslüman bir aile ocağında yetişti.
Yaşı küçük olduğu için, Resûlullah efendimizin
(s.a.vı gazâlanna katılamadığı söylenir.
Asr-ı saâdet’den sonra Şam’da,
Filistin’de, Beytü’l-Mukaddes’te ve Humus’
ta bulundu.
Şeddâd bin Evs (r.a/ Eshâb’ın faziletlilerindendir.
Geniş bir bilgiye sahipti. Devrinde,
her ilimde kendisine müracaat
edilirdi. Yumuşak huylu, açık sözlü, hiddet
zamanında gadâbına hâkimdi, sahipti.
İbâdet ve Allahü teâlânın beğendiği işlerde
çok gayretliydi. Kalbi Allahü teâlânın korkusu
ile doluydu. Yattığı zaman tefekküre
dalardı. Allahü teâlânın rahmeti ile birlikte,
azâbını da hatırlar, “Yâ Rabbi!
Cehennem ateşini düşündükçe uykum
kaçıyor” derdi. Allahü teâlâ’nın emir ve
yasaklanna uymakta çok titiz olup, bunları
güler yüz, tatlı dille insanlara anlatırdı.
Şeddâd hazretlerinin husûsiyetlerinden
biri de, ağzından, lüzumsuz ve olur olmaz
sözlerin çıkmamasıdır. O, riya ve gösteriş­
ten çok sakınırdı.
Ebû Eş’as es-Sağanî şöyle rivâyet eder:
“Şam Cami-i şerifine gitmiştim. Orada
Şeddâd bin Evs hazretleri ile karşılaştım.
Bir yere gidecekti. Nereye gideceğini, sordum.
Hasta bir arkadaşını ziyâret edece*
ğini söyledi. Ben de kendileriyle
gelebileceğimi söyledim ve beraber gettik.
Oraya varınca, hastaya, durumunun nasıl
olduğunu sordular. Hasta “Nimet içerisinde
olduğunu” söyledi. Bunun üzerine,
Şeddâd hazretleri şöyle buyurdu: “Günahlarının
affedildiğini sana müjdelerim.
Çünki, Peygamber efendimiz (s.a.vı
“Allahü teâlâ buyurur ki: “Mü’min
olan kullarımdan birini imtihan ettiğim
zaman, o bu imtihanı hamd ile karşı­
larsa, yatağından anasından doğduğu
günki gibi, günahlarından temizlenmiş
olarak kalkar.” buyurdu.
Şeddâd bin Evs (r.a/, Peygamber efendimiz
ve Eshâb’ın büyüklerinden hadîs-i
şerif rivâyet etmiştir. Oğullan Ya’lâ ve
Muhammed ile Mahmûd bin Rebî’, Mahmûd
bin Lebîd, Abdurrahman bin Ganem,
Beşir bin Ka’b ve başkalan da ondan
hadîs-i şerif bildirmişlerdir. Şeddâd bin
Evs hazretlerinin bildirdiği hadîs-i şeriflerden
bazılan şunlardır:
“Akıllı kim se, kendini hesaba
çekip, ölümden sonrası için çalışan
kimsedir. Âciz olan da, nefsine, arzu
ve isteklerine tâbi olur ve Allahü
teâlâ’dan olmıyacak şeyler bekler.”
“Allahım! Sen, benim Rabbimsin.
Ben de senin kulunum. Beni sen yarattın.
B en sana gücümün yettiği kadar
verdiğim söz üzerindeyim. Yaptığım
kötülüklerden sana sığınırım. Bana
ihsan ettiğin nimetini sana itiraf ediyorum.
Günâhımı da sana itiraf ediyorum
. G ünâhım ı b a ğışla . Ç ünki
günâhları ancak sen bağışlarsın. Yaptığım
şey in k ö tü lü ğ ü n d en sana
sığınırım. ”
“Allahım! Gözüme, kulağıma ve
bedenime, sıhhat ve afiyet ihsân eyle.
Senden başka ilâh yoktur. Allahım!
Kaza ve kaderine rızayı, öldükten
sonra ebedi seâdet ve mutluluğu,
cemâlini müşâhede lezzetini, sana
kavuşma arzusunu, zararlardan ve
saptırıcı fitnelerden muhafaza buyurmanı,
senden ister, zulmetmek ve
zâlim olmaktan, başkasına tecâvüz
etm ek veya tecâvüze uğram aktan
veya affedilmiyecek bir günâh işlem
ekten sana sığınırım.”
“Allahü teâlâ herşeyi iyi yapmayı
emretti. Hayvan kestiğiniz zaman iyi
kesiniz. Sizden biriniz hayvan keseceği
vakit, bıçağını bilesin, hayvana
eziyet verm esin.”
“Tevbe, günâhı temizler. İyilikler,
kötülükleri yok eder. Kul, rahatlık
za m a nınd a R a b b in i z ik r e d e r s e ,
Allahü teâlâ, onu belâdan kurtarır. ”
“Ey insanlar! Dünya, hâzır bir
•meta’dır. Ondan, iyiler de kötüler de
•yer. Âhiret, hak bir va’d ’dır. Âhirette,
h er şeye kâdir olan Allahü teâlâ hükmeder. Orada hak ne ise o olur. Bâtıl
hükümsüz kalır. Ey İnsanlar! Sizler
âhiret adamlarından, âhireti düşü­
nüp, ona hazırlananlardan olunuz.
Dünya adamlarından, âhireti unutup
dünyaya dalmışlardan olmayınız.”
“Siz, Allahü teâlâdan, korkarak,
amel yapınız. Biliniz ki, amellerinize
göre arz olunursunuz. Allahü teâlâya
mutlaka kavuşacaksınız. Kim, zerre
miktarı hayır (iyilik: işlerse, onun karşılığını
görür. Kim de zerre kadar
şer (kötülük) ;»aparsa onun karşılığını
da görür. ”
Yine, Ubâde bin Nesî (r.a. naklediyor:
“Şeddâd bin Evs ağlarken görüldü. Ona
niçin ağlıyorsun? diye soruldu. “Resûlullah’dan
(s.a.v. duyduğum bir hadîs-i şerifi
hatırladım da, onun için ağlıyorum. Resû-
lullah efendimiz (s.a.v. bu hadîs-i şerifinde,
“Ümmetim için, şirk ve gizli şehvetten
korkuyorum .” buyurdu. O zaman ben,
“Yâ Resûlallah! Ümmetin senden sonra
şirke düşecek mi?” diye sordum. Resûlullah
(s.a.v. “Evet, gerçi onlar, güneşe, aya
ve puta tapmıyacaklar, fakat işlerinde
riyakârlık yapacaklar, (Allah için değil
de Ondan başkalarının nzası için yapacaklar..
Gizli şehvet ise şudur: Onlardan
biri, oruç tutar, oruçlu olur, sonra şehvete
sebeb olan bir şeyi görür ve orucunu
terkedip bozar.” buyurdular.”
Biz Peygamberimiz (s.a.v. ile beraber
idik. “ Yanımızda yabancı (Ehl-i kitap.
birisi var mı?” buyurdu. “Yok, Yâ
Resûlallah” dedik. Kapının kapatılmasını
emrettiler. “Ellerinizi kaldırın, Lâ ilâhe
illallah (Allahü teâlâ’dan başka ilâh
yoktur; deyiniz” buyurdu: Ellerimizi kaldırdık.
Bu hal bir müddet devâm etti. Sonra
mübarek ellerini indirip, şöyle buyurdu:
“Sana hamd olsun, yâ Rabbi! Beni bu
kelim e ile gönderdin. Bana, onu
emrettin. Bana, onunla Cenneti va’
dettin. Va’dinde duran yalnız sensin”
Bundan sonra “Sizi müjdelerim. Allahü
teâlâ sizi mağfiret buyurdu, (bağışladı ”
buyurdular. Şeddâd (r.a>: Resûlullah’dan
(s.a.v. duydum. “Kim riyâ ile namaz
kılar, oruç tutar, sadaka verirse, o
Allahü teâlâya ortak koşmuş olur.”
dedi.
1) el-A ’lâm cild-3, sh. 158
2) el-lsâbe cild-2, sh. 139
3) Tehzib-üt-tehzîb cild-4, sh. 315
4) Hilyet-ül-Evliya cild-1, sh. 264
5) el-lstiâb cild-2, sh. 135
6) Müsned-i Ahmed bin Hanbel cild-4, sh.
124, 152; cild-2, sh. 388
7) Usûd-ul-Gâbe cild-2, sh. 387

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir