wiki

VELÎD BİN VELlD (r.a),

Eshâb-ı kiramdan.
îsmi Velıd’dir. Babası Velîd bin
Mugîre el-Mahzûmi olup, İslâmın büyük
düşmanlanndandı. Annesi Lübâbe ise
Resûlullah’ın (s.a.v; baldızıydı. Nesebi
Velîd bin Velîd bin Mugîre bin Abdullah
bin Amr bin Mahzum el-Kureyşi’dir.
Kureyş’in mahzûm koluna mensuptur.
Mekke’de bi’setten önce doğup, Medine’de 8
(m. 629/ senesinde vefât etti.
Bedir gazâsında müşriklerin safında
harbe katıldı. Müşrikler bu harpte yenilince,
O’nu Abdullah bin Cahş esir aldı.
Medine-i Münevvere’ye getirdi. Kardeşlerinden
henüz müşrik olan Halid bin Velîd ile
Hişam bin Velîd, O’nu esaretten kurtarmak
üzere Medine’ye geldiler. Abdullah
bin Cahş (r.a ı fidye-i necat (kurtuluş akçesi <
verilmedikçe bırakmak istemedi. Kardeşlerinden
Halid râzı olduysa da, baba bir
annesi ayn kardeşi Hişâm kabul etmedi.
Resûlullah (s.a.v; babalarının silâh ve teç­
hizatının verilmesini teklif etti. Buna da
Hişam razı olduysa da Halid kabul etmedi.
Fakat sonunda babalarının yüz dinar kıymetindeki
kılıcı, zırhı ve miğferi
karşılığında anlaştılar. Velid’i esaretten*
kurtarıp, Mekke’ye yola çıktılar. Fakat
Velîd, Mekke yolu üzerinde Medine’ye
dört mil mesafedeki Zü’l-Huleyfe’de onlardan
ayrılıp, Resûlullah’ın (s.a.vı yanına
geldi. İmân edip, Eshâb-ı kirâmdan oldu.
Müslüman olduktan bir müddet sonra
Mekke’ye kardeşlerinin yanına gelmişti. O
zaman Halid bin Velîd, “Madem, müslü-
man olacaktın. Kurtuluş fidyesi ödemeden
olsaydın? Babamızdan kalan hâtırayı elimizden
çıkardın. Niçin böyle yaptın?” diye
sorunca, “Kureyşlilerin esârete dayanamadı
da Muhammed’e tâbi oldu demelerinden
korktum” cevabını verdi. Kardeşleri
O’nu Mahzum oğullarından bazı müslü-
manlarla, Ayyaş bin Ebî Rebîa ve Seleme
bin Hişam’ın (r.a/ yanına haps ettiler.
İmân ettiği için senelerce hapis yattı. Islâ-
miyetin azılı düşmanlanndan amcası
Hişâm ile müşrik akrabalarından çok
zulüm ve işkence gördü. Resûlullah (s.a.vı
müşriklerin zulmüne uğrayan Ayyaş bin
Ebî Rebîa ile Ebû Seleme bin Hişâm ve
kendisi için şöyle duâ ettiler. “İlâhî! Velîd
bin el-Velîd’i, Selem e bin Hişâm,
Ayyaş bin R ebîa ’yı (küffâr elinde
bunalıp; zaif(ve aciz; görülen diğer mü’
m inleri kurtar. İlâhî! Mudar’ı (Kureyş;
daha beter (çok kötü/ çiğne. Bu yıllan
Yusuf’un yıllanna benzet.” Velîd (r.a/
Resûlullah’ın (s.a.v/ duâsı bereketiyle bir
fırsatım bulup, bağlı bulunduğu yerden kaçtı.
Medine-i Münevvere’ye gelip, Resûlullah (s.a.v/
ile buluştu. Resûlullah (s.a.v/, Ayyaş bin
Rebîa ile Seleme bin Hişam’ın halini
sorunca, onlann birbirlerine ayaklan ile
bağlı, şiddetli azap ve işkenceler altında
kıvrandıklannı haber verdi. Resûlullah
(s.a.v/ onlann hâline çok üzülüp, kurtanlma
çarelerini aradı. Kimin kurtarabileceğini
sorunca, senelerce işkence altında
kalmasına rağmen, Velîd, büyük bir cesaret ve
aşkla, “Yâ Resûlallah! Onları ben kurtannm,
sana getiririm” buyurdu. Tekrar
Mekke’ye gelip, işkence gören müslümanlann
yerini onlara yiyecek götüren bir
kadını takip ederek öğrendi. Mazlumlar,
tavansız bir binada hapisti. Geceleyin,
ölümü de göze alarak büyük bir cesaretle
duvardan sıynlıp, mazlûmlann yanına
vardı. îmân etmekten gayri bir suçlan
olmayan iki mazlum, müşriklerce bir taşa
bağlanıp; Arabistan’ın çöl havasındaki
yakıcı sıcaklığında her türlü zulme uğratılı­
yordu. Mazlumlan kurtanp, devesine bindirdi.
Kendisi de yayan, yalın ayak
Medine-i Münevvere’ye çok sevdiği
Resûlullah’ın yanına bir an önce varmak
için yola çıktı. O’nu çölün kavurucu sıcağı
yakmıyor da, Resûlullah’a (s.a.v.; kavuş­
mak aşkı yakıyordu.
Medine’ye aç, susuz, yalın ayak üç
günde geldi. Parmaklan taşlann tahriba­tından parça parça olmuştu. Velıd bin Velîd
(r.aı kan revan içinde maşuku Resûlullah’ı
(s.a.vı görünce, aşkından kendinden geçti.
Ruhunu Hakka teslim etti. Resûlullah
(s.a.vı bu hali görünce Eshâb-ı kirâma
karşı: “Şehid işte budur. B en buna
şahidim” buyurdu. Bu müjdenin ardından
annesi Lübâbe’yi (r.aı teselli ederken
de Resûlullah (s.a.vı şu âyet-i kerîmeyi
okudu; “Ölüm sarhoşluğu gerçekten
gelir. Ey insani İşte bu senin öteden
beri kaçtığın şeydir.” Müslüman olmasıyla
müşriklerin dayamlmaz zulümlerine
uğrayan Velîd bin Velîd, senelerce sıkıntı­
lara katlanarak Resûlullah’ı (s.a.vı görmesiyle
de ruhunu teslim ederek kavuştuğu
ni’met, müjde, çok büyüktür. Medine-i
Münevvere’de Bâki’ Kabristanlığına defn
edildi.
1) Tabakat-ı lbni S a’d, cild-4, sh. 131
2) Üsûd-ül-gâbe, cild-2, sh. 219
3) Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye, sh. 1009

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir