Âlim velî bir zât. İsmi,
doğum yeri, tarihi bilinmemektedir. Ebû
Hâşim Sofi künyesiyle meşhûrdur. Ebû
Hâşim 115 (m. 733) de vefât etti. Büyük
İslâm âlimlerinden Süfyân-ı Sevrî’nin(r.a.)
hocasıdır. Süfyân-ı Sevrî, 161 (m.778) senesinde
vefât etti. Aslı Küfeli olup, Şam’da
kalırdı.
Ebû Hâşim Sofi (r.a) Remle’deki
hânekâh’da otururdu. İlk defa Remle’de
yapılan hânekâh’ın inşaası şöyle kıssa edilir:
Bir vâli ava çıkmıştı. Ebû Hâşim’in, bir
kimse ile buluşup, birbirlerinin ellerinden
tutarak, tam bir sevgi ile görüştüklerini ve
hemen orada yanlarında yiyecek olarak ne
varsa beraberce yiyip güzelce ayrıldıklarım
gördü. Vâli, böyle samîmi ve dostçp
görüşmelerini çok beğendi. Ebû Hâşim’dert
arkadaşımn kim olduğunu sordu.* Bilmiyo
gösterenleri ise yükseltir.”
“Kişi ancak şu iki hasletle üstün olur;
biri insanlardan birşey beklememesi,
diğeri insanlardan gelen sıkıntılara
katlanmasıdır.”
“Namazı kasten terkeden dinden
aynkr.”
“Sâlihlerin anıldığı yerde bulunanlar,
onlann himâyesinde olurlar.”
“Sâdık kimse kalbindeki iyiliği, hâliyle
ve hareketleriyle de gösteren kimsedir.
Böyle olmazsa kişi içinin doğruluğu ile
kalır.”
“Bana Ehl-i sünnet i’tikâdında olan bir
mü’minin ölüm haberi gelince, sanki bedenimden
bir uzvum kopmuş gibi olur.”
Selâm bin Ebl Hamze anlatır Ebû
Eyyûb’un sohbetinde idik, şöyle buyurdu:
“Zühd ttç kısımdır. Allahü teâlâya en
sevimli geleni, en üstünü ve Allah indinde
sevap bakımından en büyüğü, herşeyden
yüz çevirip, Allahü teâlâya ibâdet etmek,
alış-verişte haramdan sakınm aktır.”
Sonra bize dönüp, “Ey âlimler, Allahü teâ
lâya en sevimli gelen zühd ise, helâl ve
mübah olan şeylerde de haddi aşmamaktır.”
Birisi O’na, “Bana bir nasihatte bulun”
dedi. “Diline sâhip ol, az konuşmaya dikkat
et” buyurdu.
1) Tam İlm ihâl Seâdet-i Ebediyye, sh. 998
2) Hilyet-ül-evliyâ, cild-3, sh. 3
3) Câmiu kerâmdt-il evliyû, cild-1, sh. 364
4) Tezkiret-ill huffûz, cild-1, sh. 130
5) Tabakût-ı İbn-i S a’d, cild-7, sh. 246
6) el-Menhel-ül-azb-ül mevrûd, cild-1, sh. 257
7) Tehztb-üt-tehztb, cild-1, sh. 397
8) Şezerât-üz-zeheb, cild-1, sh. 181
9) Tehzib-ül e s mâ ve’l-luga, cild-1, sh. 131
10) el-A’lâm, cild-2, sh. 38
EBO HANİFE, (Bkz. İmâm-ı â ’zam)
EBÛ HAŞİM SOFİ, Âlim velî bir zât. İsmi,
doğum yeri, tarihi bilinmemektedir. Ebû
Hâşim Sofi künyesiyle meşhûrdur. Ebû
Hâşim 115 (m. 733) de vefât etti. Büyük
İslâm âlimlerinden Süfyân-ı Sevrî’nin(r.a.)
hocasıdır. Süfyân-ı Sevrî, 161 (m.778) senesinde
vefât etti. Aslı Küfeli olup, Şam’da
kalırdı.
Ebû Hâşim Sofi (r.a) Remle’deki
hânekâh’da otururdu. İlk defa Remle’de
yapılan hânekâh’ın inşaası şöyle kıssa edilir:
Bir vâli ava çıkmıştı. Ebû Hâşim’in, bir
kimse ile buluşup, birbirlerinin ellerinden
tutarak, tam bir sevgi ile görüştüklerini ve
hemen orada yanlarında yiyecek olarak ne
varsa beraberce yiyip güzelce ayrıldıklarım
gördü. Vâli, böyle samîmi ve dostçp
görüşmelerini çok beğendi. Ebû Hâşim’dert
arkadaşımn kim olduğunu sordu.* Bilmiyorum,
cevâbım aldı. Memleketini sorunca,
yine bilmiyorum, cevâbını aldı. Hayret
edip, o tatlı, samimî görüşmelerinin sebebini
sorunca; bu bizim meslek ve yolumuzdur,
böyle emir olunmuşuz cevâbını aldı.
Bir toplanma yerlerinin olup, olmadığım
sorduysa da, olmadığı cevâbım aldı. Vâli,
size bir binâ yaptırayım, orada toplanırsı
nız, dedi. Şam Remlesi’nde bir hânekâh
yaptırdı. Gönül ve muhabbet sâhiplerine
yapılan binamn birincisi bu hânekâh olup,
ilk zât da Ebû Hâşim Sofî’dir.
Büyük İslâm âlimleri, Ebû Hâşim Sofi’
yi çok övüp, onu hep hürmetle yâd ederlerdi.
Süfyân-ı Sevrî (r.a.) O’nun hakkında
şöyle buyurdu; “Ebû Hâşim olmasaydı,
ben ince bilgileri bilmezdim.” Marisûr
İmâr-ı Dımaşkî O’nu anlatır: “Ebû Hâşim
Sofî’ye ölüm hastalığında, kendini nasıl
buluyorsun?” dedim. Muhabbet ve aşk,
belâdan çoktur, ya’nî gerçi belâ büyüktür,
fakat muhabbet yamnda küçük kalır.” Ebû
Hâşim Sofi: “Yâ Rabbi! Faydası olmayan
ilimden sana sığınırım” derdi. Ma’nevî
ilimlerde mütehassıs idi.
Buyurdular ki:
“İğne ile dağı devirmek, kalbden kibri
söküp atmaktan kolaydır.”
“Kişinin nefsini güzel edeb ile muhafaza
etmesi, ehlini terbiye etmesindendir.”
“Allahü teâlâ, kullanmn sadece kendi
rızâsını isteyip, onunla hoşnud olmaları,
dünyâdan yüz çevirmeleri için, dünyâyı
keder ve üzüntü yeri yaptı.”
1) Hilyet-ül-evliyâ, cild-10, sh. 225
2) Nefehût-ill-üns, sh. 86
3) Kıyâmet ve Âhıret, sh. 110
4) Er-Riyâd-ud-tasavvufiyye, sh. 3
EBÛ HAŞİM SOFİ,
27
Şub