Onun için insan samimi olmalı, dili kalbine, sözü de özüne uygun bulunmalıdır.
92- Nemime: Söz gezdirmek, koğuculuk yapmak, bir kimse aleyhine söylenen sözleri bir kötülük maksadı ile o kimseye ulaştırmak demektir. Bu çok kötü bir huydur. Bu yüzden nice dostların arası açılır, nice düşmanlıklar yüz gösterir. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur: “Koğucu olan Cennet’e giremez.” Böyle bir müslüman azaba hak kazanır demektir. Doğrudan doğruya cennete girmeye lâyık olamaz. Ne büyük bir korkutma!.. Böyle çirkin bir halden Allah’a sığınırız.
93- Va’d: Söz vermektir. Söz verilen bir şey, bir kimsenin yapacağına dair söz verdiği iştir. İnsan gerek olmadıkça bir şey için söz vermemelidir. Söz verince de “İnşallah” deyip onu yerine getirmelidir. Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur: “Va’d (verilen söz) borçtur.” Onun için, verilen sözü yerine getirmek insanlık borcudur.
94- Vefa: Verilen sözü yerine getirmek, borcu ödemek, din ve akla uygun olarak gereken şeyi yerine getirip altından çıkmak demektir. Bu pek şerefli bir görevdir. Karşıtı Hulf, caymak, sözünde durmamak, verilen sözü yerine getirmemektir ki, bu haramdır. Eski dostluğu korumaya da “Vefakârlık” denir. İnsan vefalı olmalı, dostluk haklarını unutmamalıdır.
95- Vakar: Ağırbaşlı olmak, yapılacak işlerde tedbirli ve yavaş davranmaktır. Bunun karşıtı “Hafiflik”dir. Samimi olan vakar, insanın kıymetini yükseltir. Bunun işareti, insanlar arasında ve yalnızlıktan eşit bir hal üzere bulunmaktır. Hafiflik ise, insanm şerefini giderir. Vakar, bir büyüklenme hali değildir. Düşünceden ve şerefi koruma duygusundan, ilmin ve hilmin kuvvetinden ileri gelir. Hafiflik ise, ahmaklık ve az akıllılık nişanıdır. Gereksiz yere öteye beriye bakıp durmak veya gidip gelmek, bazı organları oynatmak, her söze önemle kulak vermek, gereksiz sorular sormak, soru ve cevablarda acele etmek, elbise ve kıyafete gereğinden fazla düzen vermek hep hafiflik eseridir. Onun için insan, böyle hafif sayılacak hareketlerden kendisini korumalıdır.
96- Himmet: Yüksek bir irade, kalbin bütün ruh kuvveti ile Yüce Allah’a ve kutsal amaçlara yönelmesi demektir. Bunun karşıtı, huyun aşağılığı ve bayağı şeylere istek göstermesidir. İnsan himmetine göre yükselir. “Himmetin yüksekliği imandandır.” Yüksek gayelere yetişmek arzusu, üstün bir himmetin nişanıdır. Daima yükseklik aynasına gözünü dik ki Gözünden himmet nuru yansıyıp parlasın…
9. Kitap: İSLÂM AHLÂKI KİTABI 507
97- Yüsr: Kolaylık, zenginlik, bir şeyin yapılması veya yapılmaması üzerinde kolaylık göstermek demektir. Karşıtı, Usr (güçlük) sözüdür. Çetinlik demektir. İslâmda kolaylık bir esastır. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır:
“Müjdeleyiniz, tiksindirmeyiniz. Kolaylık gösteriniz, güçleştirmeyi
Onun için insanların kalblerini sevindirmek, nefret doğuracak şeylerden kaçınmak ve insanlara her işte kolaylık göstermek esastır. Bir hadis-i şerifin yüksek anlamı şöyledir:
“Din kolaylıktır. Dinde üstünlük yarışma çıkan herhangi bir kimseye, din muhakkak üstün gelir.” Artık kutsal İslâm dininin bütün insanlık için rahmet olan bu mübarek esasmı güzelce bilmeli, onun heryönü ile kolay olan ve uygulanması çok uygun olan emirlerine ve hükümlerine gereği üzere bağlanmalıdır. Onun gösterdiği geniş ve nurlu yolu izlemeye çalışmalıdır. İnsan ancak bu şekilde selâmete ve hidayete kavuşur, mutluluğa erer. Bizleri böyle yüksek bir dine kavuşturan Yüce İlâhımıza ne kadar şükretsek yine kulluk görevimizin milyonda birini yerine getirmiş olamayız. Ancak onun ezelî ve ebedî olan yüce varlığına sığınarak kusurlarımızın ve günahlarımızın bize bağışlanmasını kırık bir duygu ile, değersiz bir ifade ile istirham eder, af ve keremlerine kavuşmayı şu değersiz ve günahkâr yalvarışımızla dileriz.
jjlc j j n o L w■ t ^.Lc. f j I j I * _jj < 1J j n-kİI
niz.”
“Övgü ve sevgi âlemlerin Rabbına, yardım ve teslimiyetler efendimiz Muhammed’e, soyundan gelenlere ve bütün sohbet dostlarına olsun.”
İki yüzlü olan kimse, Allah katında bir mevki sahibi olamaz
05
Mar