wiki

A B D Ü LH A K ÎM H Ü S E Y N Î

son devir din adamlarından. Peygamber efendimizin soyundan olup, seyyiddir. Siirt’in Baykan ilçesine bağlı Ker- mat köyünde 1902 (H.1320) senesinde doğdu. Babasının hem imamlık yapması hem de medresede talebe okutması için davet edildiği komşu Siyânis köyüne taşındılar. Babası vazifesinin altıncı ayında vefât edince dedesi yanma aldı. Dedesi onu okutmak için âlim ve tasavvuf ehli olan Muhammed Ziyâüddîn Nurşinî Efendinin ders halkasına gönderdi. Bu sırada sekiz yaşında bulunan Abdülhakîm Hüseynî 14 yaşma kadar bu zattan ilim öğrendi. Hocası Nurşin’e taşınınca başka medreselerde ilim tahsiline devâm etti. Daha ilmini tamamlayıp icâzet almadan medreseler ve tekkeler kapatılınca Siyânis’e döndü. Komşu Tarunî köyüne hem imamlık hem de talebe okutmak üzere davet edildi. Burada pekçok talebe yetiştirdi. Bu sırada hocası Muhammed Ziyâüddîn Nurşinî vefât
Son devrin kıymetli din adamlarından Abdülhakîm Hüseynî Efendi.
etti. Abdülhakîm Efendi hem ilmini tamamlamak, hem de tasavvufda ilerlemek için Muhammed Ziyâüddîn Nurşinî’nin talebelerinden Suriye’nin Hazne köyünde bulunan Şeyh Ahmed Haznevî’ye in- tisab etti. Onun sohbetlerinde bulundu. Daha sonra tekrar memleketine döndü. Fakat 14 sene müddetle gidip gelerek ilmini ve tasavvufdaki derecesini artırdı. Hocasından 34 yaşındayken ilim öğretmek üzere, 36 yaşındayken irşad için icâzet aldı. Memleketine dönerek köyünde ve çevresindeki diğer kasabalarda İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlatmaya başladı. Hep aynı yerde kalmayıp, ikâmetgâhını devamlı olarak değiştirdi. Taruni ve Bilvanis köylerinden sonra Bitlis’in Nar- lıdere nâhiyesine, oradan da Siirt’in Kozluk kazasına bağlı Gadiri köyüne yerleşti. Oradan da Şe- hiri’ye gelen Abdülhakîm Hüseynî Efendi son olarak Adıyaman ilinin Kahta kazasına bağlı Menzil köyüne geldi. Bir yıl kadar kaldığı Menzil’de hastalandı. Tedâvî için önce Diyarbakır’a, oradan da Ankara’ya gitti. Ankara’da yapılan ameliyattan sonra 25 Mayıs 1972 (H.1392)de vefât etti. Ce- nâzesi Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyüne götürülerek defnedildi. Ömrü boyunca ilim öğrenmek ve öğretmekle meşgûl olan Abdülhakîm Hüseynî Efendi insanların îmanlarını kurtarmaları için çalıştı. “Eskiden insanlar yıllarca gezer, kendilerine mürşîd ararlardı. Şimdiki mürşidler kapı kapı dolaşıp Müslümanları îmanlarının kurtulması için çağırıyor.” sözüyle bunu ifâde etmiştir.
Yeni Rehber Ansiklopedisi 73
ID Ü LH A K İM S İY Â L K U T I
Abdülhakîm Hüseynî Efendi kendisine soru- ı bâzı suâllere şöyle cevap vermişti: İhlas nedir? suâline; “İhlâs, illet ve gâye ol- tksızm yalnız Allah için günahı terk etmek ve lirleri yerine getirmektir. Yâni var gücünü Ali’m emrine safr etmektir.” Teveccüh nedir? suâline; “Teveccüh, insanın ılben Allahü teâlâya yönelmesidir.” Zâhirî ve bâtınî darbelere nasıl dikkat ederiz? lâline; “Açık ve gizli edebleri, Allah’ın emirlerini irine getirmek, abdestli olmak, hasbelbeşer (in- ınlık îcâbı) bir günah olursa, hemen tövbeyi ge- iktirmemek, Selef-i Sâlihîn’in eserlerini okumak, ğrendiğimiz İslâmi bilgileri bilfiil tatbik etmek- î gözetiriz. Bâtınî edepleri gözetmek ise bu za- ıanda çok zordur. Kalbi mâsivâdan temizlemek- s mümkün olur.” Abdülhakîm Hüseynî Efendi vefât ettikten onra oğlu Muhammed Râşid Efendi yolunu devâm ittirmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir