Alm. Hochsee, Fr. Pleine (hau- te) mer, İng. High seas. Kıyıya paralel çizilen ve belli uzaklıktan geçen hattın yâni karasularının sınırı dışındaki deniz. Devletler umûmî hukûku terimidir. Varsayılan bu hat ile kara arasındaki me- sâfeye “Karasuları” denir. Kıta sahanlığı ise, karasularının dışında, 200 m derinliğe kadar uzanan deniz yatağına ve deniz altı bölgelerinin toprak altına dçnir. Karasularımız 6 mil olarak kabûl edilmektedir. 1982 târihli Deniz Hukûku Konferansında karasuları 12 mile çıkarılmıştır. Ülkemiz bu anlaşmayı kabûl etmediğini açıklamıştır. Açık denizler hukûkî rejiminin hareket noktasını “Açık denizlerin serbestliği” ilkesi teşkil eder. Her devletin ticâret ve harp gemileri barış ve savaş anlarında açık denizlerde bulunabilir ve seyrüsefer yapabilir. Bu sahada balık avlamak ve deniz dibinden istifâde etmek her devletin hakkıdır. Açık denizlerde gemilerde işlenen suç, o geminin bağlı olduğu devletin arâzisinde işlenmiş gibidir. 1958 Cenevre Konvansiyonunun ikinci maddesine göre; açık denizler bütün milletlere açık olduğu için hiçbir devlet herhangi bir kesiminde kendi hâkimiyetinin olduğunu ileri süremez. Buna
rağmen bâzı ülkeler sâhillerinden 250 mil uzaklığa kadar olan deniz kısmını kendi sâhası olarak kabul etmişlerdir. Bir yandan hızla artan dünyâ nüfûsu, öte yandan karadaki tabiî kaynakların azalması ve hattâ tükenmesi ihtimâlinin ortaya çıkması mâdenler bakımından dikkati okyanus tabanlarına çekmiştir. Açık denizlerden faydalanmak, üstün teknoloji ve devlet olarak zengin olmayı gerektirir. Bu sebeplerden, günümüzde açık denizlerin nîmetlerinden ancak bir kaç devlet faydalanabilmektedir. Açık denizlerin yatağı ve toprak altının hukûkî rejimi, çözüm bekleyen bir mesele olarak dünyâ milletlerinin karşısındadır.
ACIK DENİZ
05
Tem