Alm. Gelobde (n.), Fr. Voeu (m.), İng. Vow. Bir kimsenin, dileğinin, isteğinin yerine gelmesi veya bir belâ ve musibetin giderilmesi maksadıyla,* Allahü teâlâ için; namaz kılmak, oruç tutmak, kurban kesmek gibi farz veya vâcib cinsinden başlıbaşına ibâdet olan bir şeyi yapmayı söz vermesi, vazîfe kabûl etmesi. Adak kelimesinin Arapça karşılığı nezrdir. Adağı yerine getirmek lâzım olduğu, Kur’ân- ı kerîmde ve hadîs-i şerîfte bildirilmiş ve icmâ-ı ümmet (bu hususta Müslümanların söz birliği) hâsıl olmuştur. Hac sûresi yirmi dokuzuncu âyeti kerîmesinde meâlen; “Adaklarını yerine getirsinler.” buyrulmuştur. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Kim tâat (ibâdet) olan bir şeyi nezr ederse (adarsa) onu yapsın. Günâh olan bir şeyi nezr ederse onu yapmasın.” Bunun için adağı yerine getirmek vâcibdir. Bâzı âlimler farzdır demişlerdir. Adak edilen şeyin farz veya vâcib olan bir ibâdete benzemesi ve başlı başına bir ibâdet olması lâzımdır. Meselâ; abdest almak adak yapılmaz. Çünkü abdest başlı başına bir ibâdet olmayıp, başlı başına ibâdet olan namazın şartıdır. Yine adak yapılan şey günâh olmamalıdır. Meselâ; filân kimseyi öldürmek, Allah için adağım olsun deyince, öl- dürmeyip, yemin keffâreti verir. Yapması kendine zâten farz olan bir şey de adak yapılmaz. Adak edilen şeyin, adayan kimsenin mülkü olması ve başkasının malı olmaması lâzımdır. Adak iki çeşittir: 1. Şarta bağlı olmayan adak (Mutlak nezr): Bir şarta bağlı değildir. Bunu söylerken kasd etmese de, söz arasında dilinden çıksa yapılması şart olur. Allahü teâlâ için, bir gün oruç tutmak üzerime borç olsun diyeceğine, bir ay oruç tutmak diye ağzından çıksa, bir ay oruç tutması lâzım olur. Şarta bağlı olmayan adağı fakîr de olsa hemen yapması lâzımdır. Adak (nezr) yemine benzemektedir. Bir kimse “Nezrim olsun” dese, neyi adadığını söylemezse ve niyet etmezse, yemin keffâreti vermesi lâzım olur. Allahü teâlânın rızâsı için oruç tutayım dese, bir şey niyet etmese veya sâdece nezre niyet etse, kaç gün olduğunu söylemese üç gün oruç tutması lâzımdır. 2. Şarta bağlı olan adak (Mutlak olmayan nezr): Hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevâbını falan valiye bağışlamak adağım olsun diye bir şarta bağlanarak yapılan adaktır. İstenilen şart meydana gelince, adağı yerine getirmek lâzım olur. Şarta bağlı olan adak, şart
edilen şeye karşılık yapılmamalı, Allahü teâlâya şükür olarak yapılmalıdır. Adak kurbanı denilince, belli üç günde yâni Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilmedi lâzımdır. Bu günler gelmeden önce kesilirse, adak yerine getirilmiş olmaz. Ancak, kurban demeyip bir koyun kesmek nezredilince, kurban bayramı günleri dâhil her zaman kesilebilir. Adak olarak kesilen hayvanın etinden; fakir olsun, zengin olsun adak eden, anası, babası, evlâdı, hanımı veya kocası yiyemez. Adak, ancak Allahü teâlâ için yapılır. Evliyâ zâtlardan birinin mezârına gidip; “Kaybolan rpa- lımı bulur veya hastamı iyi eder veya falan işimi görürsen, şu parayı, yemekleri senin için vereceğim, sana mum yakacağım.” demek haramdır. Ancak adak yapmak isteyen bir kimsenin; “Yâ Rabbî! Hastamı iyi edersen, falan velînin türbesi yanındaki fakirlere şu parayı veya şu hayvanı vermeyi senin için adadım. Sadaka sevâbını da bu velînin rûhuna bağışladım.” demesi veya böyle niyet etmesi gerekir. Câhil kimselerin ölüler için para, mum ve benzeri şeyler adamalarının, bu sûretle büyük zâtlara yaklaşmak istemelerinin İslâm dîninde yeri yoktur. Allahü teâlâdan ayrı olarak bir ölüden bir şey beklemek îmânın gitmesine sebep olur. Kiliseye, ayazmaya, mezara, türbeye gidip hazret-i Isâ’dan, Meryem Ana’dan, evliyâdan bir şey isteyen, dinden çıkar. Temel atılırken, hasta iyi olunca, Allah için hayvan kesmeği adayıp, etini fakirlere sadaka vermek câizdir. Sadaka sevâbı hâsıl olur.
A D A K (N E Z R )
05
Tem