bir Türk oymağının İran ve Doğu Anadolu’da kurduğu devlet. Akkoyun- luların ne zaman ve hangi yolla Anadolu’ya geldikleri bilinmemektedir. Bâzı târihçilere göre on ikinci asırda Mâverâünnehr veya Azerbaycan’dan Doğu Anadolu’ya gelip, Urfa, Mardin ve Bayburt bölgelerine yerleştiler. Akkoyunlulann soyu, Oğuz Hana kadar uzanmaktadır. Eski Oğuzların Bayındır boyunun bir oymağı oldukları da söylenmektedir. Bundan dolayı da Akkoyunlu Hânedânı “Bayındır” veya “Bayındırıyye” adları ile anılır. Bayraklarında koyun ambleminin olması, Karako- yunlular gibi, bunların da Orta Asya’da mühim roller oynayan Kon (Koyun) ilinden geldikleri ihtimâlini kuvvetlendirmektedir. Akkoyunlular, hânedânlığının asıl kurucusu olarak görülen Tur Ali Bey zamânında târih sahnesine çıktılar. Moğollar arasında başgösteren saltanat kavgasının, devletin siyâsî kudretini yok etme durumuna getirmesinden faydalanan Türkmen beylerinden Tur Ali Bey, Anadolu, Irak ve Suriye hududlarına akınlarda bulundu. Tur Ali Bey za- mânında Akkoyunlulara bu beyin şöhretinden dolayı Tur Alililer de denildi. Tur Ali Bey, müttefik Türkmen beyleri ile Trabzon’a akınlar düzenledi.
Akkoyunlular Haritası (üstte). İstanbul Topkapı Sarayı tanı Uzun Hasan’a ait bir sancak.
AKKOYUNLULAR
Bu akınları durdurmak isteyen Trabzon hükümdârı üçüncü Alexios, kız kardeşi Maria Despina’yı Ali Beyin oğlu Kutluğ Beye vererek, Akkoyunlular ile akrabâlık kurdu. Bu sûretle Akkoyunlu akınların- dan imparatorluğunu koruyabildi. Anadolu’da Moğol hâkimiyetinin kalkmasından sonra Sotay, Çoban ve Celâyir hânedânları nüfûz mücâdelesine başladılar. Bu mücâdele sırasında Akkoyunlular, Musul ve Diyarbakır taraflarında hâkimiyet kuran Sotayoğullarının hizmetine girdiler. Bu hânedânın zayıflamasından sonra Artukoğulları ile işbirliği yaparak bölgedeki bâzı kale ve şehirleri zapt ettiler. 1362’de Ali Beyin ölümü ile başa geçen Kutlu Bey zamânında Akkoyunlu oymağı gitgide kuvvetlendi. Türkmen boy ve aşiretlerinin katılmasıyla Horasan, Fırat, Kafkas Dağlarından Umman Denizine kadar uzanan büyük bir devlet hâline geldiler. Kutlu Bey, Erzincan emîri Mutahharten’i Erat- naoğullarmın saldırılarından korudu. Fakat araları bozulunca Mutahharten, Akkoyunlulann devamlı mücâdele içinde bulundukları Karakoyun- lular ile birleşerek, Akkoyunluları mağlûp etti. Bu mağlûbiyet üzerine Kutlu Bey, Kâdı Burhâ- neddîn’e sığınmak mecbûriyetinde kaldı. 1389’da Fahreddîn Kutlu Beyin ölümünden sonra Akkoyunlu tahtına Ahmed Bey geçti. Ahmed Bey zamânında Erzincan emîri Mutahharten ile Akkoyunlular arasındaki mücâdele devâm etti. İki hükümdâr arasında yapılan muhârebede başlangıçta Mutahharten ağır bir yenilgi aldı ise de bir süre sonra Karakoyunlu Kara Mehmed Bey ile ittifak kurarak Akkoyunlulara tekrar saldırdı ve ağır bir yenilgiye uğrattı. Ahmed Bey, Kâdı Bur
müzesinde Silah Bölümünde bulunan Akkoyunlu sul-
Akkoyunlular devrinde basılmış olan gümüş sikke.
Akkoyunlular devrinde Hasankeyf de yapılmış olan Zeynelbey türbesi (yanda). Ahlatta Akkoyunlular zamanından kalma Emir Bayındır Kümbeti ve Câmii (üstte).
dârı Ebû Saîd Mîranşah ve Horasan Hükümdârı Hüseyin Baykara’yı yenerek topraklarını ele geçiren Uzun Haşan bu sûretle Fırat havâlisinden Mâverâ- ünnehr’e kadar uzanan büyük ve kuvvetli bir devlet kurmuş oldu. Bundan sonra kendine rakip olarak OsmanlIları gören Uzun Haşan, bu devletin düşmanlan ile işbirliğine başladı. Bir taraftan batılılarla ve bilhassa Venediklilerle antlaşmalar yaparken, diğer taraftan Karamanoğullarını destekleme gâyesiyle Osmanlı topraklarına akmlarda bulundu. Bu olaylar üzerine iki devlet arasında 1473’te yapılan Otlukbeli Muhârebesinde Fâtih Sultan Mehmed Hana mağlûb olarak kaçtı. Bu mağlûbiyet üzerine devletin merkezini Tebriz’e nakletti. Uzun Haşan’m ölümünden sonra iç karışıklıklar iyice alevlendi. Bu karışıklıklar, devletin yıkılmasına kadar devâm etti. Uzun Hasan’m torunları Elvend Mehmed Bey ve Murâd Bey arasındaki taht kavgası ve herbirinin bir yerde hükümdarlıklarını ilân etmeleri, Akkoyunlu Devletinin parçalanmasını hızlandırdı. Doğuda kuvvetlenmeye başlayan Şah İsmâil, sistemli olarak Ak- koyunlulara hücûm ederek, bu devletin 1508’de yıkılmasında en büyük âmil oldu. Akkoyunlu beyliğinin esas teşkilâtı, kendinden önceki Türk ve İslâm devletlerinin aynıdır. Devlet, hânedan üyelerinin ortak mülkü sayılırdı. Hâne- dâna mensûb şehzâdelerden biri diğerlerinin başı olur ve ona “Ulu Bey” veya “Han” denirdi. Diğer şehzâdeler ona bağlı olarak ülkenin herhangi bir
yerinde geniş selâhiyetlere sâhib olarak hüküm sürerlerdi. Hükümdâr ölünce vasiyyet edilen şeh- zâde başa geçerdi. Belirli bir verâset usûlünün olmaması, devleti her zaman karışıklığa götürebiliyordu. Akkoyunluların devlet teşkilâtı, Selçuklu ve İlhanlIlar taklit edilerek teşkil edilmişti. En yüksek idâri mercii “Büyük divân” idi. Büyük divâna, Sâhib-i Divân başkanlık ederdi. Divanda ayrıca “Sâhib” adını taşıyan vezirler ile büyük divâna bağlı her biri bir bakanlık düzeyindeki divânlan ce- zâî ve askerî işlere bakan adi ve arz veya ârizî divânlarının nâzırları, kazasker ve pervaneci bulunurdu. Şehzâdeler ve büyük boyların beyleri de bu divânın üyesiydiler. Bu beylerin en büyüğü hü- kümdârın katılmadığı seferlere “Emir-i a’zam” ismiyle kumanda ederdi. Büyük beylerin herbiri bir şehzâdeye “Atabek” olurdu. Uzun Haşan zamânına kadar, Akkoyunlu ordusu, hükümdârın maiyyet kuvvetiyle diğer boy beylerinin kuvvetlerinden ibâret olup, atlı idi. Uzun Haşan Osmanlı Devleti’nin teşkilâtım taklid ederek, yeni bir ordu kurdu. Ordu, Hassa Nöker- leri ismiyle 30.000 kişilik bir kuvvetten kurulmuştu. Orduda bu hassa kısmından başka, azaplar, dirlik sipâhileri, çeriler (Türkmen kuvvetleri), deveci, yamacı, ra’d endaz gibi gruplar da vardı. Hassa askerleri devamlı ve aylıklı idi. Diğer gruplar ise harp zamânı orduya katılırlardı. Akkoyun- luların bayrağı beyaz renkteydi.
Yeni Rehber Ansiklopedisi 341
sırasında bu pencereler tekrar eski şekline çevrilmiştir. Tamâmen Karamanoğullarımn mimârî tarzını temsîl eden yapı, bugün Niğde Müzesi olarak kullanılmaktadır.
AKKOYUNLULAR
12
Tem