Islâma göre insanlann hayatında Allah irâdesinin gerçekleşmesinive bu iradeye dayanan düzenin korunmasını kollamakve sağlamak toplumun ve devletin görevleri arasındadır.Bunun için, zaman ve zemine, medeni ve kültürel gelişmelereparalel olarak alınması gereken tedbirler alınacak, vücuda getirilmesigereken kuruluşlar gerçekleştirilecektir. Bugün gereklibulunan bazı kuruluşların geçmişte bulunmaması, bazı tedbirleredaha önce başvurulmamış olması bunların islâma aykırıolduğunu, yahut islâmda bulunmadığını göstermez. îbnu’lKayyim’inşu tesbiti, bu konuda düstur vasfım taşımaktadır:«Hz. Peygamber’in zamanında Medine’de fiatlara müdahaleedilmemesi, narh konulmaması şu sebeplere dayanmaktadır:Onlar arasmda ücretle un öğüten ve ekmek pişiren, para ileekmek ve un satan kimseler yoktu. Onlar tahılı satm ahr, kendievlerinde öğütür ve pişirirlerdi. Tahılı dışandan pazara getirenlerikimse yolda karşılamaz (ucuza alıp pahalıya satmakiçin kapatmaz), ihtiyacı olanlar pazarda, doğrudan getiricidensatm alırlardı. Bu sebeple hadîste ‘pazara mal getiren bol nzıkalır, stoklayan lânetlenir’ buyurulmuştur. Kezâ Medine’de dokumacıda yoktu, kumaşlar Suriye ve Yemen’den gelirdi, halkbunları getirenlerden satm alır ve giyinirlerdi.» Daha sonraşartlar değişince gerekli tedbirler de alınmış, fiatlara müdaha le edilmiş ve narh konmuştur. (et-Turuku’l-hukmiyye, Kahire,1317, s. 233). Geçmiş asırlarda toplum içinde, piyasada ve işhayatında hak ve adaletin gerçekleşmesini, dinin talimatına veislâm ahlâkının gereklerine uyulmasını sağlamak üzere «hisbe»adı verilen bir faaliyet yürütülmüş ve zamanla bu faaliyetkurumlaşmıştır. Aşağıda, anlaşmazlıkların çözümünde oynadığırol münasebetiyle ele alacağımız hisbe, piyasada ve iş yerlerindedevamlı kontrollerde bulunmuş, haksızlıkları anındagidermiş, böylece anlaşmazlıkları önleyen idari bir tedbir olarakdevrede bulunmuştur.Anlaşmazlığı asgariye indiren idari tedbirlerden biri de gerektiğindeücretlere müdahale etmek ve bu müdahaleyi hemanlaşmazlığın tarafları, hem de toplum için en uygun olan biçimdeyapmaktır. Geçmiş devirlerin islâm hukukçuları bu konuyudaha çok ihtikâr ve narh koyma münasebetiyle ele alıpişlemişlerdir. Buna göre devlet, fiatların ve ücretlerin tabiî veekonomik gereklere uygun olarak oluştuğu ve yürüdüğü sürecemüdahalede bulunmaz. Mal, emek ve iş arzında tabîî ve âdilolmayan, amme menfaatine de aykırı bulunan gelişmeler olursadevlet müdahale eder, işten anlayanlar ile danışmalar yapılır,ücret ve fiatlar buna göre belirlenir. (Îbnu’l-Kayyim, ag.esr., s. 237, 241). Günümüzde ücretlere müdahale daha çok «asgariücretin belirlenmesi» şeklinde olmakta, bu da, hak edilendendaha az olduğu iddiâsı ile anlaşmazlık doğurmaktadır. îslâmdadevlet, ne işçinin, ne de patronun yanındadır; devlet hakve adâletin yanındadır, onun görevi insanlar arası ilişkilerdehak ve adâleti hâkim kılmak, iyi duyguları geliştirmektir. Gerektiğindeücret belirleme işi de bu ölçüler içinde yapılacaktır.
3. İdâri tedbirler:
13
Ara