- Bir şeyi, bir yeri yadırgamak, o şeye, o yere alışamamak, orada yabancılık çekmek, kendini orada yabancı hissetmek: Yatağını yadırgadığı için uyuyamadı. Taşınalı epey zaman olduğu halde bu evi hâlâ yadırgıyorum. Bir kenti yadırgamak. —2. Bir şeyi (soyut) yadırgamak, onu tuhaf, alışılmamış, kabullenilmez bulmak: Bir toplumun geleneklerini göreneklerini yadırgamak. Bu düşüncemi çok yadırgadı. —3. Bir kimseyi yadırgamak, onu yabancı bulmak, ona alışamamak; çocuklardan söz ederken, ondan korkmak: Bu çocuğu her zaman yadırgadı. Sizi yadırgadı, onun için ağlıyor.
YADIRGAMAK
17
Ara