Mimar Sinan ordu ile İstanbul’a döndüğünde vezirlerden biri ölmüştü. Mezarının üstüne bir türbe yapılacaktı. Sarayın mimarı da o sıralar ölmüştü. Lütfü Paşa onun yerine Sinan’ı geçirmek istiyordu. Padişaha: — «Sinan’ı mimar yapalım. Ölenin yerini ancak o tutabilir.» dedi. Padişah da bunu uygun gördü. Lütfü Paşa Yeniçeri ağasını çağırarak : — «Sinan’ı mimar yaptırmak istiyorum. Kendisini gör de fikrini öğren.» dedi. Yeniçeri ağası, Sinan’ı çağırdı: — «Paşa Hazretleri seni mimar yapmak istiyor, ne dersin, razı mısın? Değilsen onu da söyle.» dedi. Sinan düşündü, taşındı. Gözünün önüne İran’da, Bağdat’da, Mısır’da, Anadolu ve Rumeli’de gördüğü güzel ve büyük binalar geldi. Kabul ederse İmparatorluğun geniş ülkelerini camilerle, medreselerle, hanlar, hamamlar, köprülerle süsleyebilecek, nam kazanacaktı. Derhal kabul ederek dünya durdukça adını yaşatacak büyük işler görmeğe başladı.
İstanbul’a dönüş:
29
Oca